Robotlar insanoğluna tehdit midir? Eski dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov, Fransız Le Monde’da yayınlanan görüşleriyle yapay zeka ve robotlar etrafındaki derin tartışmaya katıldı. Tartışmayı alevlendiren ise dünyanın eski oyunu olan, Çin kökenli strateji oyunu “Go”. Haldun Bayrı’nın Türkçe’ye çevirdiği yazının orijinalini bu linkten okuyabilirsiniz.
Bilgisayar, Go oyununda da insanı yenecek mi?
1996 ve 1997’de IBM’in eseri süper-bilgisayar Deep Blue karşısında oynadığım iki maç, “beynin onurunun kurtarılması” diye adlandırılmıştı ve bu olay, Ay’ın üzerindeki ilk adımlardan “Terminator” destanına varıncaya kadar her tür karşılaştırmaya mahal vermişti. İlk partiyi kazanmıştım. Fakat bir yıl sonraki rövanşı kaybetmiş olmam unutulmayacaktı; bundan sonraysa IBM, projesini geliştirmeyi noktalamaya karar vermişti.
Bu türden bir meydan okumanın gazete başlıklarına yansıdığı her sefer, ismim tekrar piyasaya sürülür ve haberlerde ya da sosyal medyada yankılanır. Dünyadaki en iyi go oyuncularından biri olan Güney Koreli Lee Serol ile, Google tarafından geliştirilmiş olup Ekim ayında Avrupa şampiyonu Fan Hui’yi beş-sıfır yenen yapay zekâ yazılımı Alphago’nun karşılaşacaklarının ilan edilmesinden sonra da aynı şey yaşandı.
Bu atadan kalma Çin oyunuyla bizzat iştigal etmediğim için, 9 ile 15 Mart tarihleri arasında Seul’de düzenlenen turnuvanın sonucunu tahmin edebilecek vasıfta değilim; fakat buna karşılık, sonucun neye bağlı olacağını ve gelecekte go oyununun başına neler gelebileceğini biliyorum.
Bilgisayarlar kusursuz hesaplarda eşsizdirler; bizim beyinlerimiz ise, genellemelerde, uzun vadeli planlamalarda ve genel modellerin yeni durumlara uygulanmasında. Bu aykırılık, yirmi yıl önce satrançta, göründüğü kadarıyla bugün de go oyununda olduğu gibi, insanlarla makinelerin eşit güçte oynadıkları o kısa zaman dilimlerinde nefes kesici karşılaşmalar yaşanmasını sağlıyor.
Bilgisayarlar denetimden çıkmazlar
Eski satranç oynama makinelerinin kör noktaları ve yararlanılabilecek yetersizlikleri vardı; partiyi normal bir biçimde oynamaktan ziyade, o kör noktaları saptamanın cazibesi büyük olurdu; Deep Blue karşısında da kendimi tutamayıp böyle yapmıştım.
Satranç ve go gibi kafa oyunları, dikkatini bir noktada yoğunlaştırmayı gerektirir: Dikkatinize bilgisayarı tuzağa düşürme istenci musallat olduğunda, şaibeli hamleler yaparak sonunda kendi tuzağınıza düşme riskine girersiniz. Makineler sürekli daha güçlendiklerinden, bu hamleler kazanç getirmez.
Boz madde ile silisyum arasında anahtar işlevi görebilecek farklılık, makinenin şaşmaz düzenliliğinden gelir. Bilgisayarlar denetimden çıkmazlar, en azından satrançta; oysa bir insan varlığı her zaman felaketin eşiğindedir. Makineler kendini tatmin etmeyi bilmezler; kaygıyı ve bitkinliği de. 1997’de Deep Blue’ya karşı sonucu belli edecek altıncı partiyi kaybettiğimde, muazzam bir baskı altındaydım. Kariyerimin en beter ânı olmuştu bu.
Ama aynı zamanda, bilhassa uyarıcı bir an da olmuştu bu; zira makinenin oyundaki ustalığına gösterilen ilgi, 18. yüzyılda satranç otomatı (Schachtürke) üzerine çıkarılan yalan haberlerin doğurduğu büyülenmedeki gibi, o sırada doruk noktasına ulaşmıştı. Bugün, Alphago yapay zekâda devrim yapabilecek, makineli bir öğrenim projesini temsil ediyor; bu anlamda da büyük dikkat gösterilmeyi hak ediyor.
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
Lee Sedol’un Alphago’dan çok çok daha üstün olması sebebiyle insanın yenilgiye uğratılabilirliğinin henüz nihaî olmaması mümkün. Ayrıca go oyunu, oynama sırasının her gelişinde satranca nazaran çok daha fazla mümkün hamle sağlıyor ve daha az dinamik —insanın makine karşısındaki şanslarını artıran unsurlardır bunlar. Ama korkarım ki oyunun sonucu belli. Bugün, Deep Blue’yu ve bütün satranç büyük ustalarını bilgisayarlardaki herhangi bir bedava satranç programı yenebiliyor. Zayıf ve öngörülebilir satranç oynama makinelerinin ürkütücü bir güce ulaşmaları için yaklaşık on yıl yetmişti. Makinenin go oyununda kendini dayatması da sadece bir zaman meselesi.