Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Türkiye – AB ilişkilerinin ekonomik ağırlığı

Türkiye – Avrupa Birliği ilişkilerinde gerilimin artmasıyla birlikte bu ilişkinin nasıl kurulduğu ve nereye evrileceği siyasetin ana gündem maddesi oldu. Her ne kadar iktidarın önemli bir kesimi bu konunun ekonomi boyutunu gündeme taşımaktan kaçınsa da konunun en önemli kollarından biri ekonomidir. Biz de Türkiye – AB ilişkilerinin ekonomi boyutunu farklı parametreler ile ele alacağız.

15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe girişiminin Türkiye’yi nasıl ve ne derece etkilediği zaman içerisinde daha net ortaya çıkacak. Ancak aradan geçen dört ayı aşkın süre bize gösterdi ki 15 Temmuz’un en önemli sonucu, Türkiye’nin içinde bulunduğu dönüşümü daha da hızlandırması oldu. Diğer bir deyişle, darbe girişimi bir nevi katalizör işlevi gördü. Zira 15 Temmuz’daki girişim başarısız olduktan sonra Türkiye 14 Temmuz’a göre 180 derece farklı bir noktaya savrulmadı. Tam aksine zaten gitmekte olduğu istikamette adımlarını hızlandırdı. Bunların başında herkesin bildiği gibi başkanlık sistemi geliyor. Bir diğeri ise Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik süreci…

Türkiye ile AB arasında son derece yavaş şekilde devam eden müzakere süreci artık durma noktasında. AKP’nin iktidarda olduğu 17 Aralık 2004 tarihinde Brüksel Zirvesi’nde alınan kararın neticesinde 3 Ekim 2005’de Lüksemburg’da yapılan Hükümetlerarası Konferans ile Türkiye resmen AB’ye katılım müzakerelerine başladı. Ancak AKP döneminde hızlı başlayan ve bir süre iyi seyreden Türkiye–AB ilişkileri zamanla ve özellikle de Gezi eylemleri ile birlikte önce kötüleşti, ardından bu kötüye gidiş her geçen gün hızlandı. Gündeme gelen mülteci anlaşması ile ilişkiler kısa süreliğine düzelmiş gibi gözükse de önce “Terörle Mücadele Yasası”, sonra idam cezasının yeniden getirilmesi tartışmaları ve nihayet Avrupa Parlemontosu’nun aldığı “müzakereleri dondurma” kararı ile ilişkiler belki de hiç olmadığı kadar gerildi; hatta kopma noktasına geldiği bile söylenebilir. Peki Türkiye ile AB arasında var olan ekonomik ilişkiler tam olarak neye denk düşüyor?

Türkiye’nin ihracatının yüzde 44’ü AB ülkelerine

Türkiye her ne kadar ihracat pazarlarını genişletip AB ülkelerinin toplam ihracattaki payını yüzde 56’lardan 44’lere düşürse de AB ülkeleri Türkiye için hâlâ en önemli ihracat pazarı olma özelliğini sürdürüyor. Türkiye’nin 2015’de AB’ye yaptığı ihracat 2014’den az olmasına rağmen AB’nin Türkiye’nin toplam ihracatındaki payının yüzde 43’den 44’e çıkması diğer pazarların daha çok küçülmesinden kaynaklanıyor. Bir diğer ifadeyle, 2012’den bugüne yaşadığımız düşük büyüme nedeni ile ihracatımız
düşüyor. Bu düşüş daha çok AB dışı ihracat rakamlarımızda gözlemleniyor.

ihracatyeni

2008-2009’da Avrupa’da yaşanan ekonomik krizin etkilerinin bir nebze de olsa geçmesi ve Türkiye’nin özellikle komşusu olan birçok ülkeyle yaşadığı sorunlar nedeniyle AB’nin Türkiye’nin ihracatındaki payı 2012 yılında yüzde 39 iken 2015’de bu oran yüzde 44’e çıkmıştı. Buna bazı ülkelerin yaşadığı siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunları da eklersek yüzde 44’e çıkan AB payını biraz daha netleştirmiş oluruz.

ihracat2

Son 10 yıllık dönemi incelediğimizde Türkiye’nin AB ülkelerine yaptığı ihracatın bir önceki yıla göre azalmasının üç defa yaşandığını görüyoruz: 2009, 2012 ve 2015 yılları.

ihracat3

Türkiye ithalatının yüzde 38’i AB ülkelerinden

İthalata geldiğimizde Türkiye’nin en önemli iş ortağının AB olduğunu bir defa daha net şekilde görüyoruz. Türkiye’nin AB’den yaptığı ithalat 2011 yılından itibaren önce yerinde saydı sonra da düşüşe geçti. Bunun sebebi Türkiye’nin son yıllarda gösterdiği düşük büyüme performansıdır. Söz konusu (2011-2015) düşüş beraberinde ithalattaki AB payını aynı oranda düşürmedi. Tıpkı ihracatta olduğu gibi.

ithalatyeni

Türkiye’nin ithalatında AB ülkelerinin payı 2006’da yüzde 43 iken 2015’de yüzde 38’e geriledi. Bunun birçok nedeni olmakla beraber Çin faktörünü not etmekte fayda var. 2006 yılında Türkiye’nin Çin’den yaptığı ithalat 9,7 milyar dolar iken Ekim 2016 itibariyle bu rakam 21,6 milyar dolara yükseldi. (2006’da Çin’in ithalattaki payı yüzde 6,9 / 2015’de Çin’in ithalattaki payı yüzde 12)

ithalat2

Türkiye ithalatındaki AB oranı, 2006’dan 2015’e kadar dört defa bir önceki yıla göre düşüş gösterdi: 2009, 2012, 2014 ve 2015 yılları.

ithalat3

Yukarıda verdiğimiz ihracat-ithalat verilerini kıyasladığımızda AB ülkeleri ile aramızdaki dış ticaret dengesi Türkiye’nin aleyhine 14,683’tür. Son dönemde iktidar tarafından AB’ye alternatif olarak gösterilen Şanghay İşbirliği Örgütü ile Türkiye arasındaki dış ticaret dengesi ise Türkiye aleyhine 43.019’tur. (Mahfi Eğilmez’in “Avrupa Birliği ile Şangay İşbirliği Örgütü’nün Türkiye Açısından Karşılaştırılması” başlıklı yazısını buradan okuyabilirsiniz)

screen-shot-2016-11-28-at-13-04-54 TABLO: MAHFİ EĞİLMEZ

Uluslararası Doğrudan Yatırım’da ilk 10 ülkenin 9’u AB üyesi

Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) Türkiye ekonomisinin büyümesine katkı yapan bir yatırım türüdür. UDY’nin hangi ülkelerden geldiğine baktığımızda AB ülkelerinin payının yine büyük olduğunu görüyoruz. AKP iktidarı boyunca Türkiye’ye yapılan toplam UDY’nin yaklaşık 2/3’ü AB ülkelerinden geldi. 2016 yılında Türkiye’ye giren UDY, muhtemelen 2005’den 2016’ya kadar geçen dönemde ülkeye giren en düşük yıllık UDY miktarı olacak. 2016’nın ilk altı ayında Türkiye’ye gelen UDY 4,8 milyar dolar oldu. (En düşük UDY: 2009 yılında 8,5 milyar dolar)

son1*Uluslararası Doğrudan Yatırım Girişi (Net Yükümlülük Oluşumu)

2002-2016 döneminde Türkiye’ye en fazla UDY yapan 10 ülkenin 9’u AB ülkesidir. UDY’lerin yıllar itibariyle zaman içerisindeki seyrine baktığımızda bu ülkelerin yatırım yaparken neleri dikkate aldığını rahatlıkla görebiliriz. Türkiye’nin en çok UDY çektiği yıllar 2006-2007 ve 2008 yılları. Bu dönemin en önemli özelliği Türkiye ile AB arasında müzakerelerin başladığı yıllara denk düşmesidir. (17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi ve 3 Ekim 2005 Lüksemburg Hükümetlerarası Konferansı)

screen-shot-2016-11-29-at-20-40-35

Türkiye’ye gelen turistin yarısı AB ülkelerinden

Türkiye’nin 2015 yılında turizmden elde ettiği gelir, GSMH’nin 6,2’sidir. Turizm gelirlerinin ihracata oranı ise yüzde 21,9’dur. 2014’de dünya turizm geliri sıralamasında 9. ve en çok ziyaret edilen ülke sıralamasında 6. olan Türkiye’ye AB ülkelerinden gelen yabancı ziyaretçi sayısı tüm yabancı ziyaretçilerin neredeyse yarısı. 2008’de yüzde 58 olan bu oran 2015’de yüzde 49’a geriledi. Ayrıca, Türkiye’nin genel turizm sektöründe son iki yılda yaşadığı kötüleşmeye paralel olarak AB’den gelen yabancı ziyaretçi sayısında da dramatik bir düşüş gözlendi.

new*2016 verisi tahminidir

Yabancı ziyaretçi sayısındaki 2015’de yüzde 10 ve 2016’da yüzde 30’luk düşüşleri (bir önceki yıla göre) de eklediğimizde Türkiye ekonomisi için çok önemli olan turizm gelirlerinde AB’nin yerini ve önemini daha iyi anlayabiliriz.

Özetle, Türkiye ihracatının yüzde 44’ünü, ithalatının yüzde 38’ini, uluslararası doğrudan yatırımın 2/3’ünü ve ülkeye gelen yabancı ziyaretçinin yarısını AB ülkeleri ile gerçekleştiriyor. Şayet iktidar AB ile mevcut ilişkiyi sonlandırıp yola ŞİÖ ile devam etme kararı alırsa bunun elbet ekonomik bir maliyeti olacaktır. Siyasi ve toplumsal bedellerden bahsetmeden sadece ekonomik maliyetin bile ne kadar büyük olabileceğini yukarıdaki verilerden görmek mümkün.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.