Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

ABD’de başkanı seçecek delegelerden çağrı: “Rusya’nın müdahalesini açıklayın”

ABD başkanlık seçimlerine Rusya’nın müdahale etmesine ilişkin tartışma gittikçe büyüyor. Son olarak, 19 Aralık’ta ABD Başkanı’nı belirlemek için oy kullanacak 538 seçiciden 29’u, Milli İstihbarat Direktörü James Clapper’a ithafen bir açık mektup kaleme aldı. Mektubu kaleme alan seçiciler “kimin başkan olacağına yönelik oy kullanmamızdan önce Rusya’nın seçimlere müdahalesine ilişkin tüm istihbari bilgilerin bizimle paylaşılmasını istiyoruz” dediler.

“Milli İstihbarat Direktörü James Clapper’a Açık Mektup” başlığıyla yayınlanan mektupta, ABD’deki Seçiciler Kurulu’nun (Electoral College) üyesi olan 29 seçici, ABD’yi kuran ve Anayasa’yı hazırlayan Kurucu Babalar’ın belirttiği şekilde ABD Başkanı’nın gerekli niteliklere sahip olması gerektiğinin altını çizerek, Anayasa’ya dayandırdıkları taleplerini şu şekilde ifade ettiler:

“Seçiciler olarak Anayasa’nın bize verdiği görevi, bilgilendirilmiş ve serbest bir şekilde ifa etmek için meslektaşlarımızla konuyu incelemek, tartışmak ve müzakere etmek istiyoruz.”

“Seçici Kurul’un amacı, yabancı güçlerin nüfuzunu engellemektir”

Mektupta, ABD Anayasası’nın mimarlarından Alexander Hamilton’un 68 no’lu Federalist Yazısı’na atıfta bulunularak Seçici Kurul’un amacı şöyle açıklanıyor:

“Seçici Kurul’un esas amacı, yabancı güçlerin erklerimizde uygunsuz bir nüfuz elde etmesini engellemektir.”

“ABD istihbarat servisleri, yabancı bir güç olan Rusya’nın, Donald Trump’ın adaylığını öne çıkarmak niyetiyle başkanlık seçimine müdahale etmiş olduğuna ‘güçlü bir şekilde’ kanaat getirmiştir. Seçim kampanyası süresince Rusya, siyasi kurumlarımıza yönelik siber saldırıların yanı sıra Wikileaks ve benzeri mecralar üzerinden koordine edilmiş kapsamlı bir propaganda ile seçim sonuçlarını etkilemeye çabalamıştır.”

“Söz konusu hususlar, Trump’ın ABD Başkanlığı’na uygun olup olmadığına karar vermemizi etkileyecek temel faktörlerle doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle tüm istihbari bulgular hakkında bilgilendirilmemiz gerekmektedir.”

Mektubu imzalayan ilk 10 seçicinin 9’u Clinton’un kazandığı eyaletlerden olan Demokrat seçiciler. Ancak bir tanesi, daha önce New York Times’ta Trump’a oy vermeyeceğini açıklayan Texas seçici kurulu üyesi Chris Suprun. Öte yandan bugün itibariyle mektubun imzacılarının sayısı 29’a yükseldi.

Seçici Kurul nedir?

Seçici Kurul, ABD Anayasası’nın 2. maddesi uyarınca kurulmuş bir mekanizma. Başkan ve Başkan Yardımcısı’nın seçimi için her eyalette yapılan genel seçim, aslında ikinci tur oylamasında, yani Başkan ve Başkan Yardımcısı’nın seçiminda oy kullanacak “seçicileri” seçmektedir.

Anayasa’nın değiştirilen 12. Maddesine göre; her seçici, Başkan için ve Başkan Yardımcısı için birer oy kullanmakla yükümlü. Söz konusu seçiciler, dört yılda bir seçiliyor ve seçicilerin kullandığı oyların salt çoğunluğuna sahip olan aday Başkan ve Başkan Yardımcısı oluyor. Kongre’de seçilen adayı Ocak ayında onaylıyor.

ABD’de toplam 538 seçici var. Bu 538 seçici, 435 Temsilci, 100 Senatör ve özel bir statüsü olan Kolumbiya Bölgesi’nin 3 seçicisinden oluşuyor.

Anayasa’ya göre seçilmiş veya atanmış herhangi bir federal yetkilinin seçici olması yasak. Her eyaletin seçici sayısı, o eyaletin Temsilci sayısı ile iki Senatörünün toplamından oluşuyor. Temsilci sayısı ise eyaletin nüfusuna göre belirleniyor ve bir Temsilci yaklaşık 711 bin ABD vatandaşını temsil ediyor.

En yüksek seçici sayısına sahip eyaletler ise; Kaliforniya (58), Teksas (38), New York (29), Florida (29), Illinois (20) ve Pensilvanya (20).

Seçimin sonucu değişebilir mi?

Hillary Clinton’un seçim kampanyasının başındaki isim olan John Podesta, dün yaptığı açıklamada “seçicilerin mektubunda ulusal güvenliğimize dair çok önemli hususlar var. Seçicilerin, Anayasa uyarınca kutsal bir sorumluluğu var ve sorularına yanıt almak için sarfettikleri gayreti destekliyoruz” dedi. Ancak söz konusu sorulara aldıkları yanıtlara bağlı olarak Trump’ın başkan olmama ihtimali neredeyse yok.

Anayasa’ya göre seçiciler, bağlı oldukları eyaletin verdiği karara uymalı, aksi takdirde ceza almaları öngörülüyor. Buna rağmen bu durum, ABD tarihinde örneği görülmemiş bir şey değil. Nadiren görülse de “sadakatsiz seçici” olarak adlandırılan bu seçiciler, genellikle bireysel olarak bu kararı almış. Bunun tek istisnası ise 1836 seçimlerinde kazanan Demokratik aday Richard M. Johnson’a oy vermeyen 23 seçici.

ABD’deki mevcut başkanlık seçiminde şu ana kadar sadece bir Cumhuriyetçi seçici Trump’a oy vermeyeceğini açıkladı ama sonucun değişmesi için 36 seçicinin daha Clinton lehinde oy vermesi gerekiyor ve görünüşe göre bu pek olası değil.

Wisconsin’de sonuç değişmedi

Clinton’ın az farkla kaybettiği üç eyalette (Michigan, Wisconsin ve Pensilvanya) Jill Stein’in yürüttüğü kampanya sonucunda oyların yeniden sayılması gündeme gelmişti. Michigan ve Pensilvanya’da oyların yeniden sayılmasına dair başvuru federal mahkemece reddedildi ancak Wisconsin’de oylar yeniden sayıldı. Dün açıklanan yeniden sayım sonucuna göre Wisconsin’de yeniden Trump kazandı ve oyların yeniden sayımına ilişkin tartışma son buldu.

Tüm bunların yanı sıra, Kongre liderlerinden Senatör Mitch McConnell ve Paul Ryan’ın Rusya’nın müdahalesine ilişkin soruşturmayı desteklediklerini açıklaması ve Donald Trump’ın Dışişleri Bakanı olarak Rusya’yla yakın ilişkileri olduğu bilinen Rex Tillerson’u tayin etmesiyle söz konusu tartışma süreceğe benziyor.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.