Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ülkücü hareketin gidişatı

[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/311522831″ params=”color=ff5500&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false” width=”100%” height=”166″ iframe=”true” /]

Yayına hazırlayan: Şükran Şençekiçer

Ülkücü hareketin gidişatı

Merhaba, iyi günler. Biraz önce stüdyoda Skype yayınında Fırat Fıstık’ın Yusuf Halaçoğlu ve Ümit Özdağ ile yaptığı canlı yayını izledik. Orada ülkücü hareketin iki önemli ismi “Hayır” kampanyası sırasında dün Silifke’de başlarına gelenleri anlattılar. Daha önce de Sinan Oğan’a İstanbul’da bir saldırı olmuştu. Meral Akşener’in başına gelmedik kalmamıştı. İlginç bir şekilde sakin geçen referandum kampanyasında dikkatler özellikle MHP ve ülkücü harekette. Çünkü bu hareket referandum konusunda ciddi bir şekilde yol ayrımında, ayrılmış durumda. MHP Genel Merkezi’nin referandumda “Evet” diyeceğini açıkladığını, daha doğrusu aslında referanduma yol açan bütün bu süreci MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlatmış olduğunu biliyoruz. Ama partisinin içerisinden çok ciddi tepkiler geldi. Sadece parti içerisinden tepki gelmekle kalmadı. Partiyle şu ya da bu şekilde ilişkisi olan, Ülkü Ocakları’nda görev yapmış, 80 sonrasında genel başkanlık yapmış 10 isim birlikte deklarasyon yayınlayarak “Hayır” dediklerini söylediler. “Hayır” demenin ötesinde bu kişiler kampanya yapıyorlar. Ellerindeki imkânlarla Anadolu’da dolaşıyorlar ve etkili oluyor ki bu kampanyalara yönelik saldırılar söz konusu.

Referandum ülkücü hareketin geleceğini belirleyecek

Bütün bunlar bize ne gösteriyor? Daha önce birkaç yayında MHP konusunu ele almıştım. Ama her geçen gün çok net bir şekilde bize şunu gösteriyor: 16 Nisan’da ne sonuç çıkarsa çıksın tabii ki Türkiye’de çok büyük değişiklikler olacak, “Evet” çıkması ya da “Hayır” çıkması durumunda. Tabii bu “Evet” ya da “Hayır”ların hangi oranlarla çıkması da bu değişikliklerde etkili olacak. Ama her halükârda şunu biliyoruz ki Türkiye’deki değişikliklerle iç içe geçmiş bir şekilde bu referandum aslında ülkücü hareketin geleceğini belirleyecek. Şimdi şöyle basit bir akıl yürütme yapabiliriz, ki daha önce yaptığımız yayınlarda Meral Akşener de dahil olmak üzere birçok muhalif isim bu referandumdan “Hayır” çıkacağını ve dolayısıyla bunun da Devlet Bahçeli’nin siyasi kariyerini noktalayacağını vurguladılar. Bu doğru bir akıl yürütme olabilir. Ama sorun Devlet Bahçeli’nin siyasi kariyerinin noktalanıp noktalanmamasının ötesinde, ülkücü hareketi nasıl bir geleceğin beklediği sorunu. Burada da çok açık söylemek gerekirse, bu hareketi dışarıdan izlemeye çalışan bir gazeteci olarak şunu söyleyeyim: “Evet” de çıksa, “Hayır” da çıksa ülkücü hareketin önümüzdeki dönemde pek bir geleceği gözükmüyor. Ancak şöyle bir ihtimal söz konusu olabilir: “Hayır” çıkması durumunda Devlet Bahçeli’ye karşı harekete geçen kişiler, gruplar, odaklar, artık Meral Akşener ve diğerleri, Ülkü Ocakları’nda başkanlık yapmış isimlerin tabii ki bir gücü olacak. Ama bu referandum sürecinde iyice yıpranmış olan MHP ve Ülkü Ocakları, bu gücün yoluna devam etmesi için yeterli olmayacak. Şunu varsayabiliriz: “Hayır” çıkması durumunda MHP kademeli bir şekilde yönetim değişikliğine gidebilir. Muhtemelen de ilk akla gelen o, “Hayır” çıkması durumunda diyorum. Meral Akşener’in kazanma ihtimali, tabii partiye geri dönecek önce, sonra da aday olup seçilecek. Bu zor gözüküyor ama imkânsız bir şey değil. Böyle bir durumda bile MHP’nin eski MHP olamayacağı çok açık.

Akşener’in gelecekteki şansı

Burada çok ilginç bir olay yaşanıyor. Bu kişiler, Devlet Bahçeli’ye karşı harekete geçen kişiler her ne kadar bu hareketin geleneksel köklerine dönme iddiası taşısalar da, yani en kötü ihtimalle şöyle söyleyeyim, 69’dan beri Türkiye’de inişli çıkışlı bir grafik izleyen, Alparslan Türkeş’in kurduğu bir hareketten bahsediyoruz. Ki 69’un daha gerisine de götürebiliriz ama diyelim ki 69’dan bu yana yürüyen bu hareketin köklerine dönmekten bahsediyoruz. Ancak köklerine dönme faaliyeti sırasında, “Hayır” kampanyaları sırasında MHP tabanının dışındaki, ülkücü tabanın dışındaki yerlere de açılabiliyorlar. Bu anlamda özellikle Meral Akşener’in sadece MHP tabanını değil, AKP’ye muhalif olan, AKP’den memnun olmayan, Tayyip Erdoğan’dan memnun olmayan seçmenin, eski tabirle merkez sağ ve merkez soldan –her ne kadar merkez sağ ve merkez sol çok ciddi bir şekilde kalmadıysa da, özellikle merkez sağ kalmadıysa da– seçmenlerin de ilgisini çektiği ya da çok da fazla politize olmayan, kendisini ülkücü olarak tanımlamayan genç kuşakların ve kadınların –özellikle Meral Akşener söz konusu olduğunda– ilgisini çektiği görülüyor.
Dolayısıyla “Hayır” çıkması durumunda şu anda “Hayır”ın propagandasını yapan kişilerin MHP’nin yönetiminde hâkim olması halinde MHP’nin eski MHP’den farklı olarak daha merkeze doğru yürüyen –muhtemelen Meral Akşener’in liderliğinde– bir partiye dönüşme ihtimali var. Ama bunu yapabilmesi için de o MHP’nin MHP tarihi dendiğinde ilk akla gelen şeylerden kendisini uzaklaştırabilmesi lazım. “Evet” çıkması durumunda olacak olan, tabii ki “Hayır”cıları büyük bir hayal kırıklığı bekliyor olacak. “Hayır”cıların önünde kendilerine yeni bir parti kurmaktan başka bir seçenek kalmayacak ve kuracakları bir partinin de “Hayır” olayına bu kadar angaje oldukları için, bu kadar yatırım yaptıkları için cazibesi baştan çok yüksek olmayacak. Çünkü “Hayır”ın başarısızlığı ihtimalini söylüyorum. Dolayısıyla çok kalıcı bir etkisi olmayabilir.

Evet çıkarsa

Öte yandan “Evet” çıkması durumunda Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP’nin ilk başta güçlü çıktığı varsayılacak. En azından onların tercih ettiği seçenek kazanmış olacak. Ama bu kazanma durumunda Türkiye’nin gideceği yeni sistemde, parlamentonun iyice etkisizleştiği yeni sistemde MHP’nin bir siyasi parti olarak etkili bir şekilde varlığının söz konusu olması mümkün gözükmüyor. Dolayısıyla “Evet” çıkması durumunda MHP yönetiminin bir şekilde AKP’yle ama daha doğrusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la bir organik ilişkiye girmesi beklenebilir. Aksi takdirde MHP’nin etkili bir şekilde varlığını sürdürmesi mümkün olmayacak. Dolayısıyla “Evet” çıkması durumunda MHP’nin bu haliyle etkili bir şekilde varlığını sürdürmesinin hiçbir şekilde mümkün olacağını düşünmüyorum. Ya AKP tarafından, daha doğrusu Tayyip Erdoğan tarafından yutulacak; ya da iyice silik bir parti olarak kenarda köşede kalacak. Belli bir miktar milletvekili çıkarabilir ama bu milletvekillerinin hiçbir etkisi olmayacak.
Tekrar demin söylediğime gelecek olursak, “Hayır” çıkması durumunda MHP’de yönetim değişir. Ama bu gidişat, “Hayır”ın başarısından sonraki gidişat da MHP’nin çok ciddi bir şekilde dönüşmesine yol açacak. Dolayısıyla bu referandumun bildiğimiz anlamda ülkücü hareketin son ciddi siyasi sınavı olduğunu söyleyebiliriz. Ve ülkücü hareketin içerisinde yaşanan bu ciddi ayrışma, saldırıya kadar varan tahammülsüzlük… Hep bu hareketin içinde kavgalar olmuştur, biliyorsunuz böyle kongreler de yaşandı. Ama bu seferkinin çok daha farklı olduğunu görüyoruz. Çok net bir şekilde görüntüler bize bunu gösteriyor. Artık ülkücü hareketin eskisi gibi yoluna devam edebilme imkânı kolay kolay kalacağa benzemiyor. Burada tabii şunu özellikle akılda tutmak lazım.

MHP ve AKP tabanları arasındaki geçişkenlik

Ülkücü hareketin ve AKP’nin tabanları İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’da, Karadeniz’de başta olmak üzere çok iç içe geçmiştir, geçişkendir. Referandum sürecinde bu geçişkenliği çok daha net bir şekilde görme imkânı buluyoruz. Bazı MHP seçmenleri bu geçişkenlik sayesinde kolaylıkla “Evet” oyu verebilecekken, tereddütte olan AK Parti seçmenlerinin de ciddi bir bölümünün MHP içerisindeki “Hayır”cıların da etkisiyle “Hayır”a yönelmesini bekliyorum. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde AKP ve MHP tabanının bu iç içe geçmiş bölümlerinin yeni birtakım siyasi oluşumları zorlama ihtimalini, daha fazla da “Hayır” çıkması durumunda MHP’nin değişmesi kaçınılmaz gibi gözüken yeni yönetiminin İç Anadolu’da, Doğu Anadolu’da, Karadeniz’de, şu anda AKP’ye yakın görünen seçmenin ciddi bir bölümüne cazip gelebileceğini söylemek istiyorum.
Biraz karışık oldu, tekrar toparlamaya çalışayım. Eğer “Hayır” çıkarsa ve Meral Akşener gibi bir isim MHP’nin başına geçerse MHP daha merkeze yaklaşacak ve daha merkeze yaklaşma durumunda da şu anda Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yönelmiş olan İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz’deki seçmenin bir bölümünü de cezbetmeye başlayacak. Ve buradan eskiden bildiklerimize benzer yeni bir merkez sağ parti çıkma ihtimali olabilir. Bu, bildiğimiz anlamda MHP’nin de sonu olacaktır. Nasıl Adalet ve Kalkınma Partisi Milli Görüş hareketini MSP, Refah Partisi ve Fazilet Partisi geleneğini iyice merkeze taşıyarak eski bildiğimiz Milli Görüş’ü sonlandırmışsa, MHP’nin önünde de böyle bir seçenek olduğunu söylemek mümkün. Tabii “Hayır” çıkması durumunda bu söz konusu olur. “Evet” çıkması durumunda ise hem “Hayır”cılar, Bahçeli muhaliflerinin, hem de Bahçeli’nin kendisinin siyasi olarak Türkiye’ye vaat edebileceği herhangi bir şey olacağını sanmıyorum. Dolayısıyla “Evet” çıkması durumunda MHP ve ülkücü hareket büyük ölçüde Adalet ve Kalkınma Partisi ve esas olarak da Tayyip Erdoğan tarafından yutulacak bir hareket ve siyasi gelenek olur diye tahmin ediyorum. Teşekkürler, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.