Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cumhuriyet Gazetesi iddianamesi tepkilere yol açtı

Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında ‘PKK, FETÖ ve DHKP/C’ye müzahir oldukları’ iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma için 5 ay sonra iddianame hazırlandı. 19 şüpheli hakkında 151 gün sonra hazırlanan iddianamede Cumhuriyet Gazetesi’nin yazar ve yöneticileri için yöneltilen suçlamalar ve iddianamenin basına sızdırılması tartışmalara ve tepkilere yol açmıştı. Aralarında Can Dündar, Akın Atalay, Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Bülent Utku, Kadri Gürsel ve Aydın Engin gibi isimlerinlerin bulunduğu 19 şüpheli hakkında yöneltilen suçlamalar için çeşitli mecralardan tepkiler geldi.

İddianamede yöneltilen suçlamalar ve istenen cezalar
Hazırlanan 274 sayfalık iddianamede Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 7,5 yıl 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Savcı, Bülent Utku, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya’nın “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını talep etti.

Gazeteci Ahmet Şık’ın ayrıca “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi.

Twitter’daki “jeansbiri” hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu’nun “silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak” suçundan 15 yıldan 22,5 yıla, firari şüpheli İlhan Tanır’ın “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi isteniyor.

Başsavcılıkça onaylanan iddianame, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme heyetinin, 15 gün içerisinde iddianameyi inceleyerek, reddine veya kabulüne ilişkin bir karar vermesi bekleniyor.

İddianameye tepkiler1

Gazeteci Kadri Gürsel ilk değerlendirmeyi Cumhuriyet Gazetesi eski yöneticisi ve CHP Milletvekili Utku Çakırözer aracılığıyla yaptı.
Gürsel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamedeki “92 ByLock kullanıcısıyla irtibatlı olduğu” iddialarını reddetti.
Kendisini ziyaret eden CHP Milletvekili Utku Çakırözer aracılığıyla açıklamalarda bulunan Gürsel, şöyle konuştu:
“İddianamede yer alan ByLock’çularla irtibatlı iddiasının amacı karakter suikastıdır”
“Hakkımda iddianamede yer alan ByLock’çularla irtibatlı iddiasının amacı karakter suikastıdır. Benimle ilgili bir suç delili yaratılmak isteniyor. İddianamede 92 gibi yüksek sayıda ByLock kullanıcısıyla ve FETÖ/PDY soruşturması süren 21 kişiyle irtibatlı gösteriliyorum. Adana Ceyhan’da emekli müezzin, Karaman’da bir öğretmen, Tokat’ta bir komiser, Çanakkale’de Ulaştırma Bakanlığı memuru gibi kişiler bunlar. Bu tipte daha birçok ByLock kullanıcısıyla irtibatlı olduğum iddia ediliyor. Ama bu irtibatın niteliğinden bahsedilmiyor. Bu insanlarla telefonda konuşmuş muyum, kaç kez konuşmuşum, kim kimi aramış, ne zaman aramış, bunların hiçbiri iddianamede yer almıyor. Sadece muğlak ifadelerle filanca hatla irtibatlı, deniliyor. Bu muğlaklık ile bir suç isnadı oluşturuluyor.
Bu dayanaksız iddiaya karşı acil yanıt verme hakkı talep ediyorum. Bu verilere nasıl ulaşıldığına ilişkin bazı tahminlerim var. 2014 baharında olsa gerek, FETÖ’ye ilk tutuklama dalgası başladığında Fetullahçı olduğunu sandığım insanlardan yüzlerce SMS gelmişti. Polisteki tutuklanma dalgasına karşı medyayı harekete geçirmek için SMS atıyorlardı. Ben televizyonda program yapan aktif bir gazeteci olduğum için bana bu maksatla atılan kısa mesajlar irtibat olarak görülmüş olabilir. Ama ben onlarla asla irtibata geçmedim. Cevap bile vermedim. Değişik meslek ve yörelerden bu kadar çok insanla benim irtibatlı olmam hayatın doğal akışına da aykırıdır. İkinci bir ihtimal ise tutuklandığım sırada sayıları 350 bini bulan Twitter takipçilerim arasında olduğunu sandığım ByLock’çuların tweet’lerimi retweet etmiş olanlar olabilir. Bu irtibat olarak gösterilmiş olabilir. Benim yargıya çağrım şudur: Kamuoyunu yanıltmak yerine, bu hatlar ile isnat edilen irtibatın niteliğini açıklamalarıdır. Telefon mu ettiler, SMS mi attılar, retweet mi yaptılar? Ben onları aradım mı? Bu irtibat isnatlarının niteliklerinin açıklanması sadece benim için değil tutuklu olan tüm Cumhuriyet gazetesi mensupları için de yapılmalıdır. Bunu ben resmi olarak mahkemeden de talep edeceğim.”Ekran Resmi 2017-04-06 13.41.50

Cumhuriyet Gazetesi’nden tepki

“Savunma avukatlarının elinde olmayan iddianame yandaş kalemlerde”
Üzerinde ‘Gizli/Kısıtlı’ ibaresi bulunan iddianame, daha gazetemiz avukatları bile görmeden yandaş gazetelere sızdı. Sabah ve Yeni Şafak dünkü sayılarında iddianameye yer verdi. Bu yöntem daha önce Ergenekon ve Balyoz davalarındaki ifade ve iddianamelerin servis edilmesini anımsattı.
Sabah’ın yayınladığı iddianamede, FETÖ üyeliği suçlamasıyla yargılanan savcı, gazetecileri ByLock kullanıcılarıyla irtibatlı olmakla suçluyor.”
Köşe Yazarlarından tepkiler
Aslı Aydıntaşbaş
“Ergenekon savcılarından ders alaydınız bari…Şimdi gel de cemaat savcılarını, cemaat polislerini nostaljiyle anma! Adamların hakkını yemişiz. Hükümetle ortak oldukları 2010-2013 döneminde onlarca gazeteci, asker, yazar, Kürt siyasetçi tutuklandı; ama en azından iddianamelerde bir “el emeği göz nuru” vardı. Polis bir yerlere bir CD yerleştirir, olmadı virüsle bir belge yollar ve “Aaaa bak Ergenekon’dan talimat bulduk!” falan derdi”
Aydın Engin
2
“Ben neymişim be!”
“İddianame benim bilgisayarda tastamam 436 ekran sayfası tutuyor. Şafak sökerken bitirdim. Arkama yaslandım ve kendi kendime “Vay be” dedim, “Ben neymişim be!..
Savcıya göre yazdıklarında en çok suç unsuru bulunan benim. Mesela 13 Temmuz 2015’te Cumhuriyet’te “Cihanda sulh, peki yurtta ne” başlıklı bir Tırmık yazmıştım. Hepiniz Mustafa Kemal’in ünlü sözünü hatırlatıp Kürt illerindeki yıkımları ve ölümleri eleştirdiğimi düşünmüştünüz. Ama savcı yutmamış. Hani “Olur böyle vakalar Türk polisi yakalar” denir ya, işte savcı da o hesapla “Olur böyle yazılar Türk savcısı yakalar” demiş ve 13 Temmuz’da “Yurtta Sulh Konseyi” adıyla silah kuşanıp tanka, uçağa atlayıp devleti ele geçirmek üzere kolları sıvayan darbecilere “Haydi bakalım harekete geçin” diye işaret fişeği çaktığımı hemen anlamış. Yani aslında darbeyi ben başlatmışım “
Hikmet Çetinkaya
3
“Pes doğrusu”
Beni ve arkadaşlarımı ByLock kullanan bazı kişiler telefonla aramışlar. İddianamede böyle bir bölüm var… Ben nereden bileyim arayan kişi ve kişilerin ByLock kullandığını…
Hırsızlık şebekesinin bir üyesi beni yanlışlıkla ya da bilerek arasa, ben de telefonumu açıp konuşsam bu suç örgütüyle ilişkili mi olacağım?”
Özgür Mumcu
7
“Ders gibi iddianame”
“Siz bir gazetenin tasarımının değiştirilmesinin suç delili sayıldığı bir iddianameyi hiç işittiniz mi? Efendim, Cumhuriyet’in tasarımı değişince gazetenin logosunun üstüne de manşet atılabilir olmuş. Bu sürmanşetlerde Gülen ile ilgili haberler yer almış. Sürmanşetlerden estetik olarak özel bir grafik eğitimi almamış gözümle ben de pek hazzetmem. Ancak neredeyse Türkiye’deki bütün gazetelerin kullandığı sürmanşeti suç delili sayacak kadar da ileri gitmeyi düşünmemiştim.
Başka ne var suç delili olarak? Gazetenin haberleri ve köşe yazıları. Zaten savcılar işin kolayına kaçmış, kendileri üç beş sayfa yazıp geri kalan yüzlerce sayfayı Cumhuriyet’ten kopyalayıp yapıştırmış.”
Hasan Cemal
“Cumhuriyet iddianamesi hukuk cinayetidir”
Hukukçulardan tepki
Hukukçulara göre, iddianamenin medyaya servis edilmesi ‘hukuksuzluk’
Gazetenin avukatlarından Tora Pekin Deutsche Welle Türkçe’ye yaptığı açıklamada iddianame konusunda hiçbir bilgilerinin olmadığını, iddianameyi medyadaki haberden öğrendiklerini söylemişti.

Pekin, “Dosyanın ilk gününden beri olduğu gibi hiçbir konuda bilgimiz yok. Bugüne dek biz savunma avukatlarına hiçbir belge-bilgi verilmedi. Savcılık aynı tutumu sürdürmüş ve elindeki iddianameyi hukuka aykırı olarak, yasaları çiğneyerek kendilerine yakın gazetecilerle paylaşmış” dedi.

iddianameyi savcının hazırlanmasından sonra önce mahkemenin kabul etmesi gerektiğini hatırlatan Tora Pekin, “Ardından iddianamenin sanıkların yüzüne okunması gerekir. Ancak savcılığın bu kurallara hiçbir saygısı olmadığını görüyoruz. İddianameyi almaya çalışacağız. İddianame gazetecilerde olduğuna göre bize de verilmesi gerekir diye düşünüyorum” dedi.

Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ: 
“İddianamelerin mahkemeden önce yandaş basına verilmesinin cemaatin kullandığı yöntem. Adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı ihlal ediliyor”
 
Akıncı iddianamesine bakan müdahalesi, Atilla Taş tahliyesindeki hükümete yakın yazar müdahalesi ve Ankara başsavcısı ve vekilinin görevden alınması, 2007 cemaat dönemindeki görevden almaları, manipüle etmeleri hatırlatıyor. İddianamenin 3. kişilere servis edilmesi; adil yargılanma hakkının ihlali, savunma hakkının ihlalidir” dedi
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran: 
 
“İddianamenin gazetelerde sayfa sayfa çıkması hukuken yanlış bir durum”
 
İddianamenin üçüncü kişilere verilmesinden önce mahkemeye sunulması ve mahkemenin bunu kabulü gerekiyor. Bir iddianamenin hazırlanması tek başına bir şey ifade etmez. İddianamenin gazetelerde sayfa sayfa çıkması hukuken yanlış bir durum. Belki de hiç kabul edilmeyecek bu iddianame. İddianamenin servis edilmesi yanlı tutum sergilendiğini gösterir. Sanığın hakları ihlal ediliyor. Oysa sanıkların da haklarının korunması gerekir.”
CHP’den tepki
CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok yazılı açıklama yaparak “Buna iddianame demek için öncelikle Türkiye’deki tüm hukuk fakültelerini kapatıp, tüm hukuk hocalarını ülke dışına göndermemiz gerekebilir. ByLock kullanıcıları ile telefon görüşmesi gibi bir suçlama ile karşılıyoruz ki bu durum aklın ve mantığın tamamen devredışı kaldığını kanıtlar nitelikte Öncelikle bu insanlar gazeteci, yazar, avukat. Herkesle görüşebilirler, bu görüşme nasıl olur da tek başına kanıt oluşturur? “
 
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Aydın Milletvekili Bülent Tezcan ise  “ByLock kullanıyor diyemiyorlar, irtibat diyerek delil uydurmaya, suç yaratmaya çalışmışlar. Bir gazetecinin şu veya bu şekilde ByLock kullananla telefon iltibatı, örgüt üyeliği için delil oluyorsa; bu iddianameleri düzenleyen savcılar, bu iktidarın bakanları, milletvekilleri, parti örgütleri… Hiçbiri, aleyhine iddianame düzenlenmekten paçayı kurtaramaz. Savcılara soruşturma talimatı verenlerin ve iddianameyi düzenleyen savcıların son 10 yıllık telefon rehberlerine bakarlarsa, eminim bu iddianamedeki delillerden daha çok ‘suç delili’ bulabilirler” değerlendirmesi yapmıştı.
Basın meslek örgütlerinden tepki
Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi:
Basın ve ifade özgürlüğünün tümüyle yok edilmesine neden olacak hukuk dışı suçlamalar ve davalar sona ermeli. Medyaya ve Cumhuriyet’e baskıya son verin.
“Cumhuriyet gazetesinin yönetici ve yazarları için aylar sonra hazırlanan iddianamede, yayın politikası bile suç konusu haline getirilmeye çalışılırken, görevi sadece ulaştırma olan üyemiz Yavuz Yakışkan’ın gözaltına alınması suçlamaların ne kadar ciddiyetten uzak olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi
Disk Basın-İş
“Cumhuriyet’in tutuklu 11 çalışanı hakkında ancak 156 gün sonunda yazılabilen iddianameyi, Türkiye’deki yargının geldiği dehşet verici nokta olarak okuduk. Gazetecilik mesleğini ve 11 tutuklu Cumhuriyetçi’yi “tutsak almaya” yönelik bu iddianamenin kabul edilmemesini, tutuklu meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD):
 
“Yoğun tepkinin de etkisiyle beş ayın ardından ancak ortaya çıkartılabilen iddianame, meslektaşlarımıza yönelik hukuki nitelikli ciddi hiçbir suçlama içermediği gibi Cumhuriyet’e yönelik yargısal sürecin aslında siyasi bir operasyon olduğunun açık belgesidir.”
Basın Konseyi:
 
“Gazetecilerin haber kaynakları ile yaptıkları normal telefon görüşmeleri, iddianameye delil olarak konulmuş. Cumhuriyet Gazetesi’nin 11 mensubunun uzun tutukluklarına bir an önce son verilmeli.”

 

 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.