Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Virginia Valisi Terence McAuliffe: Geleceğin, demokrat ABD başkanı mı?

ABD’de Viriginia eyaletinin Demokrat Valisi Terence McAuliffe ile Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı (Salon du Bourget) için Paris’te bulunduğu sırada Télérama için yapılan söyleşiyi Latif Yılmaz çevirdi.

cet-homme-sera-t-il-le-prochain-president-des-etats-unis,M465856

İsmi Terence McAuliffe. 2020 yılı Kasım ayında yapılacak olan Amerikan Başkanlık seçimleri için Demokrat Parti cephesinde gün geçtikçe en ideal aday olarak sivriliyor. Virginia eyaletinin mevcut yöneticisi olan McAuliffe, Müslümanlara yönelik olan yasaklardan Paris Antlaşması’na kadar Donald Trump’a yönelik eleştirel kanadın en fazla dinlenen ve siyasi nüfuza sahip muhalifi haline geldi.
McAuliffe, 2020 yılı sonunda Beyaz Saray’ın yeni sakini olabilir mi? Bugün 60 yaşında olan McAuliffe, ABD coğrafyasının çeperinde yer alan Virginia eyaletinin yöneticiliğini yapıyor. Gün geçtikçe sayısı artan birçok gözlemciye göre, seçim yarışında en tepedeki iktidara tırmanmasını ve yıldızının parlamasını umut etmek için McAuliffe yeterli koza sahip görünüyor… Terence McAuliffe, partisinin onu aday olarak göstermesi konusunda var olan tutkusunu da hiçbir zaman saklamıyor. Son 6 ay içinde yöneticilik konusunda yaptığı gibi, elindeki kozları çok kolay bir şekilde güçlendirebilir. Dahası, kendini tercih ettiği spora doğrudan adayabilir: nerdeyse her konu üzerinden Donald Trump’a saldırma sporu.

Altı Avrupa ülkesini kapsayan ve 12 gün sürecek olan bir ziyaretler silsilesinden önce Fransa’dsınız. Bu ziyaretinizi açıkça hangi çerçevede gerçekleştiriyorsunuz?
Yabancı ülkelere yapılan yolculuklar bir yöneticinin işlerinin bir parçası: bu gezilerin öncelikli amacı ortaklarımızla endüstriyel ve ticari alışveriş alanlarında bağlar yaratmak. Yöneticiler nihayetinde sorumlu oldukları devletlerin elçileri konumundalar. Bu işgücü kalitesini yükseltmek ve sınai olduğu kadar turistik cazibeyi de arttırmak anlamına geliyor. Bu arada, Virginia turizm alanında çok güçlüdür, mutlaka tatile gelmelisiniz!

Paris ve Fransa’daki ortamı/iklimi nasıl buldunuz?
Birleşik Devletlerde tahayyül ettiğimizden ve bildiğimizden çok farklı bir iklim; bu açık ve net! Fakat şu da var ki, Fransızlar, bana onlara burada zamanı nasıl geçirdiklerini ve yaşadıklarını sormak için ufacık da olsa bir fırsat bırakmadılar: benimle anında ABD ve Trump üzerine konuşuyorlar. İnsanlar şaşkına dönmüş durumdalar. Özellikle sınai ve ticari alanda çok endişeliler.
Salon du Bourget’de Birleşik Devletler’e ihracat yapan birçok patron ateşli bir şekilde şu soruyu sordu: Bize hangi sos yedirilecek? Her birine şu cevabı verdim: Trump’ın tamamıyla bulanık olan ticaret politikası mevcut vaziyette kalmaya devam etse de, yönetmekte olduğum Virginia eyaleti olarak siz gelenlere kollarımızı açma niyetini koruyacağız. Sizinle ticaret yapmaya ihtiyacımız bulunuyor! Çünkü ticaret aynı zamanda istihdam anlamına geliyor.

ABD’nin siyasi sorumluları olarak Avrupa’ya gelip ticaretin erdemlerinden bahsetmek sizin tercihinize mi bağlı? Bu nerdeyse absürt bir durum değil mi?
Şüphesiz. Fakat bu aynı zamanda Avrupa’nın içinde bulunduğu durumun bizi zorlamasından da kaynaklanıyor. Avrupa Birliği’nin sorgulanıyor olması ve Brexit… Kasım 2016’daki seçimlerden çok kısa bir süre sonra, Singapur’a ve bütün bir Güneydoğu Asya’ya gittik. Orada, girişimciler Trump’un zaferi ve ticaret antlaşmalarını yeniden müzakereye açma niyeti dolayısıyla korkuya kapılmışlardı. Dolayısıyla onların yanına gidip şu mesajı vermek önemliydi : “Hayır, hayır, hayır, onun anlattığı her şeye inanmayın! Bizler daima birbirimize ihtiyaç duyuyoruz, Amerika sizlere sırtını dönmeyecektir.”

Siyasete nasıl girdiniz?
New York eyaletinde yer alan Syracuse’da büyüdüm. Daha 14 yaşımda iken ilk işletmemi kurdum. Yollar için asfalt yapan bir kamu inşaat şirketiydi. 15 yaşıma geldiğimde, sürücü ehliyetine sahip olmasam da, kendi kamyonuma sahip oldum. Sürücü ehliyeti 16 yaşında veriliyordu. Dolayısıyla yasal olmayan bir şekilde kamyonu kullandım! Bu gün bunu diyebiliyorum çünkü her şey geçmişte kaldı [gülüşmeler]. Hayatım boyunca girişimci bir ruha sahip oldum; hayatım boyunca kendimin patronu oldum. Tıpkı yaptığım işlerin iyi gitmesi gibi siyasetin topluma bir şeyler vermek için var olan iyi yollardan biri olduğunu düşünüyorum.

Öyle görünüyor ki dünya siyaseti için çok fazla “girişimci” olan bir vizyona sahipsiniz… Ticaretten, istihdamdan ve tüketimden konuşuyorsunuz…
Daima siyasi eylemin büyük ekonomik problemler üzerine odaklanması gerektiğini düşündüm. Bu, iyi bir aile reisinin sorumlu olduğu alanı titizlikle yönetmesine benziyor. Mahrem alanın başladığı yerde ise kişi durmalı. Benim için siyaset bir kadına nasıl giyineceğini veya bedeniyle neler yapmaya hakkının olduğunu söylemek değil.
İnsanlar ihlal edilemeyecek bireysel özgürlüklere sahipler ve her defasında önerdiğim gibi, Virginia’da bu özgürlüğün bir kısmı ile çatışmaya giren bir metin önüme geldiğinde hemen veto hakkımı kullanıyorum. Bir yöneticinin işi, istihdam yaratmak, eğitim ve ulaştırma hizmetleri alanında bir kalite yakalamak ve mümkün olduğunca bütün bir topluluğun sağlık hizmetlerine kavuşmasını sağlamaktır… hepsi bu kadar! Bundan sonra insanların mahrem alanı ve hayatı başlar.

Kendinizi daima demokrat olarak mı gördünüz?
Evet, onlu yaşlarımdan bu yana kapı kapı dolaşır ve yollarda bildiri dağıtırdım… Bu erken olgunlaşma hali kendime bir referans noktası oluşturmama ve merdivenleri hızlıca tırmanmama yardımcı oldu. 22 yaşımda, 1979 yılında, Washington’da Başkan Jimmy Carter’ın ekibinde finans direktörü oldum. Bu olağanüstü bir deneyimdi. Babamdan ve annemden hayati olan bir şeyi aldım: bu da çok basit bir fikir olan herkesin muhtaçlara yardım etmesi gerektiğiydi.
Bu fikri, gençlere yardım etme konusundaki takıntımı gerçekleştirene kadar daima zihnimin bir köşesinde tuttum. Virginia hapishanelerinde tutulan genç kadın ve erkeklerin sayısının yarıya düşmesini sağlayan bir program başlattım. Bir de ABD’nin en korkunç dramı olan ateşli silahların yayılması ile mücadele konusu var.

Terry-McAuliffe

hillary
Bill ve Hillary Clinton’a oldukça yakınsınız. 2016 yılında yapılan son seçimlerde belirlenen adayının uygunluğu konusunda bir şüpheye sahip misiniz?
Clinton’lar ve ben, kırk yıldan bu yana arkadaşız. 1996 yılında Bill Clinton’un, 2008 yılında ise Hillary Clinton’un kampanyalarını birlikte yürüttük. İşin doğrusu, son seçim kampanyası döneminde de Hillary’ye oldukça yakın oldum… Peki, neden bu yenilgi? İşin aslı seçimin son etabında birçok şey oldu. E-posta mevzusu, FBI direktörü James Comey’in tavrı [sonrasında Trump tarafından görevden alındı] ve Rusya’nın seçimi etkileme çabaları, nihayetinde, tüm dünyanın üzerinde konuştuğu mevzular işte! Akabinde, Hillary Clinton’un bir kadın olarak seçime giriyor olması da gözlerimizden kaçmamalı. Cinsiyetçiliğin çok hakim olduğu bir ülkede, bunun Clinton’a yardım etmeyeceği sarih…
Tereddütte düşmeden yapacağım bir eleştirim var: Clinton’ın kararlı bir şekilde olumlu meseleler üzerinden ülke hakkında daha fazla konuşmasını isterdim. Zamanını Cumhuriyetçi adaya saldırarak harcamaktan ziyade ekonomi politikası konularına eğilebilirdi. Bir noktadan sonra, Trump karşıtı eleştiriler hiçbir etkiye sahip olmamaya başladı. Ülkenin geleceği, beklentileri ve umutları üzerinde konuşmalıydık… Ayrıca, Hillary Clinton’un Trump’tan üç milyon civarında daha fazla oy aldığını da asla unutmamalıyız.

Avrupa’dan bakıldığında, Amerikan seçim sisteminde sıra dışı bir şeylerin olduğu görülüyor. Kullanılan oyların sayısı yani «popüler oylar» seçimi kazanmaya yetmiyor. Dahası, hâlâ şaşırtıcı olan bir husus daha var: seçim sistemine meydan okumuyor gibisiniz.
Cumhuriyetçiler size bu sistemin kutsal olduğunu söyleyeceklerdir. Mevcut sistem, küçük olan eyaletlerin kendilerini daha doğru bir şekilde temsil etmelerini garantilemek için geçmişten bugüne gelmiş olan bir sistem. Benim gibi birçok demokrat ise radikal bir reformun yapılmasını savunuyor. Fakat böyle bir öneri cumhuriyetçilere mevcut elli eyaletin çoğunluğunu yönetme şansı vermedikçe geçmeyecektir – bugün 33 eyaleti yönetiyorlar. Neden onların avantajına olan bir seçim sistemini değiştirsinler ki? Dahası, bunu söylemekten dolayı üzülüyorum ama Amerikalıların büyük bir kısmının sorunlara karşı ilgisiz olduğuna inanıyorum. Siyasi bir kültüre ve kuralların doğru bir algısına veya kavrayışına sahip değiller. İnsanlar bir şeyi anladılar ama: Trump kazandı ve gerisi kendilerini çok az ilgilendiriyor…

Şimdi açıkça ABD’nin 45. Başkanına gelelim. ilk 6 aylık icraatlarına nasıl bakıyorsunuz veya bu icraatları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Açıkçası, çok eleştirel bir bakışım var. Adaletin akamete uğratılması yönündeki endişeler yüzünden Trump hakkındaki suçlamaları duyuyorsunuz. Bütün dünya, olan biteni anında takip ediyor: tüm dürüstlüğümle diyebilirim ki, hata kimin, eğer sadece onun değilse? Söylemeye gerek yok, Trump problemleri son süratle baş aşağı sürüklüyor. Zamanının büyük kısmını Twitter’da geçiriyor ve bu da durumunu daha da ağırlaştırıyor…
Bütün Amerikalı yöneticiler için olduğu gibi benim için de en sorunlu konu, uygun şekilde çalışması gereken bir Federal yönetime ihtiyacımızın olması. Bize etkili araçlar sağlayacak ve açık bilgiler verecek bir yönetim! Mevcut durumda, Washington’da her şey durmuş vaziyette ve kimse karar almak istemiyor: Kongre paramparça durumda ve dahası kongrenin kafası karışık. Sağlık alanındaki reform planı yersiz ve anlaşılmaz. Maliye alanında açıklanan reform planı ise şüphesiz hiçbir zaman hayata geçmeyecek. Ekonomiyi canlandırma ve ülkenin altyapısına yönelik yatırım planı büyük oranda müphem! Birleşik Devletler’in bugünkü durumu bu işte: siyasi olarak durmuş bir devlet.

Bu blokajı kırmak için neler yapılabilir?
Maalesef, bu bizlere yani biz demokratlara bağlı olan bir durum değil, aksine karşı karşıya olduğumuz cumhuriyetçi kampa bağlı. Çözüm, öncelikle ülkenin çıkarlarına zarar veren iki parti arasındaki yarıkların ve çatlakların aşılmasında gösterilecek başarıya bağlı. Eski Başkan Barack Obama ve Nancy Pelosi (Demokrat grubun başkanı) ile uzun zamandan bu yana partizan olmayan bir anlaşma ve uzlaşma yolu arıyoruz. Fakat çatışmalar devam ediyor ve henüz bir başarıya ulaşılamadı. Cumhuriyetçi seçilmişler asla kamusal olarak konuşmuyorlar. Fakat sizi temin edebilirim ki, çoğu benim hâlihazırda olduğumdan daha hızlı bir şekilde hayal kırıklığına uğramış durumda. Net bir şekilde biliyorlar ki, cari durum Birleşik devletler için oldukça vahim.
Trump’ın tek bir obsesyonu bulunuyor: Obama’nın inşa ettiği her şeyi yıkmak- buna Obamacare yasası ile başladı. Bu iptal, milyonlarca yurttaşı asgari sağlık korumasından mahrum bırakacak… Ve sonrasında, herkes tarafından dile getirilen ve beni de çılgına çevirmiş olan Trump’ın iklim konulu Paris Antlaşması’ndan çıkacağımızı duyurması var. Bu antlaşmalar, 192 ülke tarafından onaylandı. Bunların arasında İran ve Kuzey Kore de bulunuyor! Bu şekilde, Donald Trump ülkemizin bütün bir uluslararası cemiyete sırtını döneceğini açıklamış oluyor. İşin doğrusu biz de ona kendisiyle hemfikir olmadığımızı söylüyoruz. Kararları bizleri derin bir sıkıntıya, hatta bir utanç duygusuna sürüklüyor.

Paralel bir durumda olan eyaletler ne yapabilirler?
Eyaletler verilmiş sözlere sadık olunması gerektiğine karar verebilirler. Paris Anlaşmasınca belirlenen amaçları gerçekleştirmek üzere ellerinden geleni yapmaya devam edebilirler. Virginia eyaleti, California ve daha diğer onlarca Birleşik Devletler eyaleti için durum bu. Biz diyoruz ki: gezegenimiz için hayati bir konu olduğundan bu antlaşmanın çerçevesi içinde kalıyoruz.

Bu tercihinizi, yöneticilerinize açıklamanız kolay mı peki?
Bildiğiniz üzere, bayağı bir şeyi bölgemizde riske atıyoruz: Amerika’nın en önemli askeri varlığı Virginia’da bulunuyor. Ayrıca, su seviyesinin yükselmesi devam ettiği takdirde, Washington’daki bazı kişiler çok iyi korunan Atlantik yakasında daha fazla inşaat yapmak için bizleri görevden alabilirler. Bundan dolayıdır ki, yurttaşlara -bu askerleri de kapsıyor- meseleleri çok ciddiye aldığımızı göstermeliyiz.
Su seviyesinin bugünden 2050 yılına kadar yükselmesi sonucu olabilecek kayıpları hesaplamıştık. Ortaya çıkan bütün maddi yekûn, durumun vahametini ve karşı karşıya olduğumuz uçurumu bize gösteriyor. Altyapı, konut ve yol yıkımı sonucu oluşacak 92 milyar dolarlık bir kayıp söz konusu olacak… Seller, fırtınalar ve kasırgalar gün geçtikçe hem daha çok artıyor ve hem de daha yıkıcı hale geliyor.
Başkan Trump bu gerçekleri görmemek için başını kuma gömmeye karar verdi. Amerika ekolojik savaşın merkez noktalarından biri haline gelmiş durumda. Gözümüzü yeni enerji kaynaklarına ve bununla birlikte oluşacak yeni istihdam biçimlerine çevirmek zorundayız; ama hayır, Trump bunun tam tersini yapıyor. Amerika’yı dünya satranç tahtasından çıkarıyor.

göçmen
Birkaç ay önce başlayan ve havaalanlarında Müslümanlara yönelik olarak uygulanan yasaklara ilk planda karşı çıkan siyasi figürlerin başında geliyorsunuz…
Bu olay kanımı beynime sıçrattı adeta. Avukatlarla birlikte hızla havaalanına koştuk. Bu sırada yasal Amerikan pasaportuna sahip Virginialı Müslüman bir ailenin Göç İdaresi tarafından hiçbir sebep olmadan ve bir avukata ulaşmalarına izin verilmeden birkaç saattir alıkoyulduğunu öğrenmiştim. Hâlâ o bildiğimiz Amerika mıyız acaba? Birkaç gün sonra, Trump’la doğrudan konuşma fırsatı buldum ve ona bu durumu ne kadar absürt ve skandalvari bulduğumu ifade ettim. Mali konulardan başka bir konu konuşmayan Trump ve danışmanları acaba Virginia gibi bir eyaletin bu tür olaylardan dolayı ne kadar çok parasal kayba uğradığının farkındalar mı?
Kuveytli iki büyük şirket eyaletimizdeki yatırımlarını iptal ettiler. Üstelik Kuveyt listede yer alan “yasaklı” yedi ülkeden biri de değil. Fakat Müslümanlara yönelik yasaklar onları şoka uğrattı. Dahası bu yatırımcıların hepsi tutuklanmıştı… Peki, Meksika ile yükselecek duvarlar gibi ahmakça ve gerçekleştirilemez bir projeye ne demeli? Yakın ekibim ve ben, birkaç hafta önce Meksika’daydık. Bütün bir Meksika hükümeti ve ülkenin büyük ekonomik aktörleri önünde konuşma yaptık ve onlara şunu söyledik: gelin bizimle işler yapmaya devam edin. Virginia eyaleti duvarların yükseltilmesinin karşısında, köprüler kurulması taraftarı! herkes ayakta alkışladı…

Bu konu üzerine ve aynı şekilde göç konusunda sarf ettiğiniz bu söylemleri, çoğunlukla Trump’a oy vermiş olan idarecileriniz önünde de söyleyecek misiniz?
İnsanlar tamamen ahmak değiller, ekonomik ihtiyaçlarımızın neler olduğunu çok iyi görüyorlar. Virginia’nın kuzeyinde, bütün ekonomik doku küçük ölçekli işletmeler üzerine kurulu. Bölgenin imalat işletmeleri, mağazalar ve restoranlar. Bu bölgede işleri yapan insanların yüzde 60 kadarı yabancı kökenli. Bana gelince, sizce, sırf bu işletmecilerin sadece küçük bir kısmı ülkeye illegal yollardan girdiği için topluluğumuz için hayati olan bütün bu aktiviteleri sonlandırmak gerektiği fikrini kabul etmeli miyim?
Trump’ın politikası, bu cenahlarda büyük gerilimler ve endişeler yaratıyor. Çalışması bütün bir topluluğa faydalı olan ve toplumla mükemmel bir şekilde entegre olmuş olmasına rağmen sınır dışı edilme korkusu yaşayan, haftanın her günü 7 saat çalışan bir bakkal ile bu konuyu tartıştığınızda yüreğiniz burkulacaktır.

Eğer ki sağduyu hakim olursa, gelecek seçimler Demokrat Parti’nin elinden hangi koşullarda kaçar?
Asla menfi konuşmamalıyız. Fakat şu da açık ki, sizin koyduğunuz teşhisle hemfikirim: durum bu şekilde devam ederse yani… fakat biliyorsunuz ki, 92 milyon Amerikalı 2016 yılında oy kullanmadı. Bu veri beni hem ürkütüyor hem de üzüyor. Bana göre, oy vermemek affedilemez. Atalarımız özgürlüğümüz için savaştılar. Bugün, oyunuzu kullanmak için en küçük bir motivasyon göstermeyecek misiniz? Sonra da gelin affedin?
Trump’ın zaferinden sonra, gençler bizim eyaletimizde olan Richmond’da gösteriler yapmaya başladılar. Barikatlar ve sert gösteriler… Bu gençlerin bir kısmıyla görüşmeye gittim ve aralarından birçoğu oy kullanmamıştı. Onlara dedim ki, bana göre, eğer yurttaşlık görevinizi yerine getirmediyseniz şikayet etmeye hakkınız yok.

Fakat seçim listelerine kaydolmak çok zor…
Virginia’da öyle değil. Fakat Cumhuriyetçiler tarafından yönetilen birçok eyalet için maalesef haklısınız: nüfusun bir kısmını demokratik seçimlerden uzak tutmak adına her şey yapıldı.

Bütün gözlemciler, Virginia eyaletindeki görev sürenizin bir başarı hikayesi olacağını söyleme konusunda hemfikir. Sizi şimdiden ulusal bir tutkuya ve ihtirasa hazırlıyorlar…
Size kısa bir cevap vereceğim. Eğer ulusal ölçekte başarılı olmak istiyorsanız, Virginia’da yaptığınızı yapın. Davetkâr ve cesaret verici olan bir ekonomik politika oluşturun, tereddütsüz bir şekilde iş dünyası yanlısı olun. Çevreyi koruma konusunda daha kararlı, toplumsal sorunlara daha duyarlı ve ayrıca insanlara ilerici ve açık bir ruh içinde istedikleri özgürlükleri veren bir çerçeve oluşturun. Eğer bunu yaparsanız: kazanacaksınız! Bunu Virginia’da yaptık, neden daha yüksek ölçeklerde de yapmayalım ki?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.