Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yeni sistem, yeni bakanlar: Siyasete veda

Yayına hazırlayan: Şükran Şençekiçer

Merhaba iyi günler. Yeni bakanları değerlendirmek istiyorum. Baktığımız zaman, bu kabine aslında melez bir kabine. İçinde siyasî kişiler de var, dört milletvekili var; daha doğrusu, daha önceki dönemde de bakanlık yapmış isimler var. Bunlar yine bakan olmuşlar: Abdülhamit Gül Adalet Bakanı, Mevlüt Çavuşoğlu Dışişleri Bakanı, Süleyman Soylu İçişleri Bakanı. Ancak Enerji Bakanı olan Berat Albayrak, ekonominin başına getirilmiş oldu. Bu dört kişi bugün, biliyorsunuz, milletvekilliğinden istifa ettiler, bakan olarak yemin ettiler. Bu başlı başına ilginç bir durum. Zaten Meclis çoğunluğu olmayan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin –MHP desteğiyle Meclis çoğunluğuna ulaşabiliyor–, dört milletvekilini de gözden çıkarmış oldu Erdoğan. Normalde seçim öncesinde aday listeleri hazırlandığı zaman milletvekili adayı gösterilen isimlerin bakan olmayacağı üzerinden varsayımlar yürütülmüştü AK Parti için. Ve milletvekili gösterilmeyen bazı isimlerin de yeni dönemde bakan hatta cumhurbaşkanı yardımcısı olabileceği söylenmişti. Burada Erdoğan bakanlar listesi açıklanmadan önce gazetecilere söylediği gibi, yaptığı espride olduğu gibi, “ters köşe” yapmış oldu. Dört ismi birden milletvekilliğinden istifa ettirdi. Burada tabii en önemli, bu bakanlar listesinin en önemli ismi hiç kuşkusuz damadı Berat Albayrak, onun ekonominin başına geçirilmiş olması. Bu konuda çok spekülasyon yapıldı, çok iddialar ortaya atıldı, isimler ortaya atıldı. Daron Acemoğlu’na kadar gidenler oldu. Ali Babacan’ın tekrar geleceğini söyleyenler oldu. Mehmet Şimşek diyenler oldu, ya da diğer hükümette ekonomi konusunda değişik dönemlerde AK Parti içerisinde görev almış isimler dendi. Ve birdenbire Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın ekonominin patronu yapıldığını gördük. Bu en önemli husus zaten. Yabancı medya ve özellikle finans çevreleri en çok bu konunun altını çiziyorlar.
Burada devamlılığı sağlayan isimler, demin sözünü ettiğimiz gibi dört tane bakan: Berat Albayrak başta olmak üzere, ama en kilit bakanlıklar İçişleri, Dışişleri ve Adalet aynen devam ediyor. Bir de bunlara Milli Savunma eklendi. Milli Savunma’da da Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar emekli edilip Milli Savunma Bakanı yapıldı. Bu da aslında bir devamlılık. Yıllar sonra ilk defa bir eski askerin Milli Savunma Bakanı yapılmış olması da çok çarpıcı bir olay. Türkiye’deki çokpartili hayatta ilginç bir nokta olarak karşımıza çıkıyor.

Ziya Selçuk sürprizi

Dört tane iş insanı var. Bunlardan birisi Ziya Selçuk. Ziya Selçuk aslen bürokrat kökenli, MEB’de üst düzey görevler yapmıştı. Ama daha sonra kendisi özel okullar kurdu, Maya Özel Okulları. O var. Kültür Bakanı, ETS Tur’un sahiplerinden Mehmet Ersoy var. Medipol’ün sahibi Fahrettin Koca Sağlık Bakanı oldu. Bir de iki kadından birisi Ruhsar Pekcan, Ticaret Bakanı oldu. Bu isimlerin hepsi sürpriz oldu açıkçası. Erdoğan’ın yakınında olanlar için sürpriz olmayabilir ama, kamuoyu için sürpriz oldu. Dışarıdan iş insanları getireceği söyleniyordu, kendisi de söylüyordu. Bu konuda da ilk akla gelen isimler telaffuz edilmişti, yazılmıştı — Ethem Sancak, Rıfat Hisarcıklıoğlu gibi. Ama bunların hiçbirisi olmadı. Nispeten adları hiç geçmeyen isimler oldu. Ve bu isimler hakkında, özellikle Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy hakkında ya da Sağlık Bakanı hakkında, Eğitim Bakanı hakkında ve Ticaret Bakanı hakkında olumsuz pek bir şey görmedik. Burada yalnız şöyle bir husus var: Bunların kendi alanlarında bakan olmaları ve kendi kurumlarının olması, işleri karıştırır mı? Haksız rekabet ortamı yaratır mı? Bir taraftan sektörden gelmiş olmaları, sektörü çok iyi bildikleri anlamına geliyor; ama bir taraftan da bunların kendi sektörlerinde önemli oyuncular olmaları işin rengini değiştiriyor.
Burada Ziya Selçuk’a ayrı bir parantez açmak lazım. Gerçekten bu bakanlar listesinin en sürpriz ismi. Zaten ilk andan itibaren, tanıyan tanımayan herkes Ziya Selçuk’u konuşur oldu. Eski tweet’leri ortalıkta dolaştı. Ben şahsen kendisini tanımış birisiyim. Milli Eğitim Bakanlığı’nda Talim Terbiye’nin başındayken tanımış birisiyim. Gerçekten Türkiye ortalamasının üstünde bir kişi olduğunu, özellikle eğitim konusunda çok açık fikirli, yaratıcı, ilerici birisi olduğunu düşünüyorum. Birçok kişi de benim gibi düşünüyor anladığım kadarıyla. Şöyle bir soru var: Ziya Selçuk’a bu şey nasıl verildi, teklif edildi ve Ziya Selçuk bunu nasıl kabul etti? Ve bu iş ne kadar sürer? Gerçekten en çok takip edeceğimiz hususlardan birisi Ziya Selçuk olacak. Eğer Ziya Selçuk daha önceki dönemlerde, farklı dönemlerde dile getirdiği görüşlerin bir kısmını hayata geçirebilmek durumunda kalırsa, geçirmek ister ve başarırsa iyi şeyler olma ihtimali hayli yüksek. Onun için onu ayrı bir yere katmak gerekiyor.

Yaş ortalaması düşük

Baktığımız zaman, çok sayıda yeni isim var. Bu yeni isimlerin çoğunu Google’dan arayıp bulduk. Bazıları bürokraside görev yapmış isimler, ama çok bilmiyoruz. Mesela Enerji Bakanı aslında Müsteşar Fatih Dönmez. Ya da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turan, bu da bürokraside görev yapmış birisi. Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Spor Toto’nun başından Gençlik ve Spor Bakanlığı’na getirilmiş. Açıkçası ilk defa adını duydum, ama ilginç bir şey var. Benim açımdan ilginç. Kendisi benim Galatasaray Lisesi’nden hocam Feyzullah Kıyıklı’nın damadıymış. Feyzullah Hoca uzun bir süre AK Parti’de belediye başkanlığı ve milletvekilliği yaptı. Onu yakından tanırım. Böyle bir damadı, yani kızları olduğunu ve evli olduklarını biliyordum da, damadının Spor Toto’nun başında olduğunu ve sonra bakan olabileceğini herhalde hiçbir şekilde tahmin etmiyorduk.
Bu isimlerin büyük kısmı aslında alıştığımız yaş ortalamasının altında isimler. Gerçekten ortalama olarak düşük bir yaş ortalaması var. Bunu pozitif olarak görmek gerekir. Murat Kurum mesela öyle, Çevre ve Şehircilik Bakanı. Bekir Pakdemirli, babasından dolayı biliyoruz, merhum Ekrem Pakdemirli, eski ANAP döneminin önde gelen isimlerindendi, onun oğlu. Burada ilginç olan bir husus, kardeşinin FETÖ’den görevden alınıp tutuklanmış olması. Bu da çok ilginç bir not olarak karşımızda duruyor. Kadın bakanların ikincisi, Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı olan Zehra Zümrüt Selçuk. Kendisi daha önce bakanlık yapmış olan Atilla Koç’un kızı. Onunla beraber anılır oldu. Ama CV’sine baktığımız zaman çok parlak bir eğitim geçmişi olduğunu, yurtdışında yüksek lisans derecelerine sahip olduğunu görüyoruz. Ama kendisi de bildiğimiz bir isim değildi.

Siyasete veda

Şunu söyleyebiliriz: Burada daha önce iki ayrı liste dolaşıma girmişti, ilgililer bilir. Ömer Çelik’in adı, Nimet Baş’ın adı geçmişti bazılarında. Bazılarında hepsi birden geçmişti. Bazılarında birden fazla cumhurbaşkanı yardımcısı vardı. O listeler açıkçası eski tip kabine listeleri gibiydi. Yani cumhurbaşkanı yardımcıları bir nevi eskinin başbakan yardımcıları gibi, diğerleri de bildiğimiz bakanlar. Ve bunların önemli bir kısmı AKP’de değişik dönemlerde bakanlık ya da yöneticilik yapmış isimlerdi. Ve dolayısıyla AKP’nin bir devamı gibiydi. Böyle bir beklenti vardı. Bu listeleri kimler yaptı, kimler dolaşıma soktu, açıkçası bilmiyorum. Ama genellikle de, bakıldığı zaman, olabilir denmişti ama olmadı. Burada Erdoğan gerçekten yeni döneme tam anlamıyla damgasını vuracak bir liste hazırlamış durumda.
Ben buna özellikle siyasete artık veda edildiği, siyasetin sadece Erdoğan’ın elinde toplandığı bir yeni yönetim şekli olarak görüyorum. Burada siyaset yapabilecek olan, Erdoğan dışında yapabilecek olan isimler tabii ki Süleyman Soylu, bir ölçüde de Mevlüt Çavuşoğlu. Ama onun dışındaki kişilerden herhangi bir siyasî çıkış vs. görebileceğimizi sanmıyorum. Dolayısıyla bütün olayın siyasî sorumluluğu, siyasî mesajlar, söylemler, hepsi Erdoğan tarafından gelecek. Ve burada genellikle onun çizdiği güzergâhta faaliyet yürütecek birtakım bakanlar olacak. Bakanların dışında, yeni kurullar, ofisler oluşturuluyor. Oradaki isimler de zamanla ortaya çıkar. Ama özellikle en çok merak edilen ve zaten kendilerine bakanlık ya da cumhurbaşkanlığı yardımcılığı atfedilen, şu andaki aktif başdanışmanların bir tek Mustafa Varank’ın burada bakan olduğunu görüyoruz: Sanayi ve Teknoloji Bakanı. Diğerleri herhalde bu yeni ofislerde ve kurullarda görev alacaklardır. Dışişleri Bakanı olacağına neredeyse kesin gözüyle bakılan İbrahim Kalın’ın da herhalde sözcülüğü daha güçlü bir şekilde, yeni sistemin sözcülüğü olarak belki sıfatı da değişecektir, sürdüreceğini varsayabiliriz.

Ak Parti çok fazla bir yerde yok

Bu listeye baktığımız zaman, bu listenin tamamen Erdoğan tarafından yapılmış olduğunu tahmin etmek hiç zor değil. Kendisine hiçbir şekilde sorun çıkartmayacak… yani istediği, beklediği verimi bu kişilerden alamayabilir, ancak buradaki mesele, bu isimlerin hiçbirisinin Erdoğan’ı siyasî olarak zorlayabilecek isimler olmaması. Yani Bülent Arınç’ın zamanında söylediği gibi, “özgül ağırlığı” olan isimler olmaması. Burada bir özgül ağırlık varsa esas olarak kimde vardır? Berat Albayrak’ta var. O da zaten Erdoğan’ın öteden beri en önemli pozisyona kendi eliyle getirdiği bir kişi. Muhtemelen de kendisinden sonraya hazırladığı bir isim olarak gözüküyor. Onun dışında tamamen siyasetten uzak, işine yoğunlaşmış bir kadro var. Tabii ki Dışişleri Bakanı da arada sırada siyasî birtakım demeçler verebilir, özellikle Dışişleri’ni ilgilendiren konularda verebilir. Ama siyasetin burada olmadığını görüyoruz. Meclis’in fonksiyonunun çok aza inmiş olması nedeniyle de orada belki birtakım siyasî tartışmalar olacak, gerginlikler olacak. Ama orada yaşanan gerginlikler, siyasî tartışmalar vs., burada Külliye’de, Beştepe’de oluşan yeni sistemi, yeni rejimi çok fazla ilgilendirmeyecek. Öyle anlaşılıyor.
Yepyeni bir şey kuruluyor ve burada artık belki de bu bakanların büyük bir kısmının isimlerini ezberleyemeden değiştiklerini göreceğiz. Halbuki yakın bir zamana kadar Türkiye’de, özellikle AKP’nin son dönemine kadar böyle sürdü. Hele AKP öncesi dönemde çok daha fazla vardı. Her bakanın, özellikle icracı bakanlıklar diye adlandırılan bazı bakanlıkların, hepsinin ayrı ayrı önemleri vardı. Hepsinin ayrı ayrı kendi birtakım politikaları, söylemleri vardı. Artık böyle bir şey yok. Bir siyasetçi var, o da Erdoğan.
AK Parti burada nerede? Ak Parti çok fazla bir yerde yok. Baktığımız zaman, AK Parti’den seçilmiş olan dört isim var. Onun dışında tabii ki AK Partili olduklarını ya da AK Parti’ye yakın olduklarını varsayabiliriz bu kişilerin hepsinin. Ama bunlar doğrudan parti bağımlılıklarından ziyade bürokratik kimlikleriyle ya da kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili ya da iş insanı kimlikleriyle ortaya çıkmış kişiler. Şöyle düşünülebilir: Bu kişilerin hepsini Erdoğan pekâlâ milletvekili seçip, daha doğrusu seçtirip, ondan sonra onları eski sistemde bakan olarak atayabilirdi. Bunu yapamayacağı, yapmayacağı bazı isimler olabilirdi. Özellikle iş insanları böyle bir şeye, hepsi olmasa bile bazıları böyle bir şeye girmek istemeyebilirlerdi. Tabii bu yeni sistemde daha kolay. Siyasete girmeden bakanlığı kabul etmek.

Bu yeni sistem neye benziyor? Mesela ABD’de de böyle örnekler var. İş insanlarından bakan olanlar var. Ama bunlar çok ciddi bir şekilde Meclis denetimine ve onayına tâbiler. Türkiye’de bu yok. Burada her şey cumhurbaşkanıyla ya da başkanla başlayıp başkanla devam ediyor. Fransa’da Macron’un yeni hayata geçirmeye çalıştığı bir söylem, yaklaşım var. Ona denk geliyor mu? Ona da pek denk gelmiyor. Çünkü Macron eski sistemin tamamen çökmesiyle ortaya çıkmış olan yeni bir profil. Burada 16 yıldır ülkeyi yöneten bir idare var. Ve bu iradenin 16 yıllık yönetim sonucunda yaşadığı tıkanıklığı aşmak için başvurduğu yeni bir sistem var. Bu sistem büyük bir ihtimalle Erdoğan’ın krizini çözmeye yönelik bir sistem olarak düşünülmüş bir sistem. Türkiye’nin sorunlarından ziyade, AK Parti’nin, Erdoğan’ın elinde iktidarın tekelleştiği, Ak Parti’nin sorunlarını çözmeye yoğunlaşmış bir sistem. Bunu da önümüzdeki günlerde göreceğimizi sanıyorum. Kolay olmayacak geçiş. İsimler tabii burada çok sorun değil. İsimler çok kolay şekilde değişebilir. Bakanlar değişebilir ya da yeni kurulan kurullardaki isimler değişebilir. Bunu da yapan kişi cumhurbaşkanı olarak görünüyor.
Burada tabii şunu söylemek lazım: En az bildiğimiz isimlerden birisinin, yeni dönemde en önemli isimlerden biri hâline geldiğinin altını çizmek lazım, o da Fuat Oktay. Eski başbakanlık müsteşarı. Şu anda tek cumhurbaşkanı yardımcısı yani Erdoğan’ın olmadığı, yurtdışında vs.’de olduğu durumlarda ona vekâlet edecek. Eski sistemde biliyorsunuz, meclis başkanıydı. Şimdi Fuat Oktay bu durumda. Birden fazla da cumhurbaşkanı yardımcısı yok. Gerçekten galiba devletin en kilit ismi o olacağa benziyor. Tabii burada baktığımız zaman, Devlet, d’yi büyük harfle yazarak Devlet diyeceğimiz zaman, Erdoğan’dan sonra yeni isimlerde Fuat Oktay, bir anlamda Berat Albayrak, Hulusi Akar ve Süleyman Soylu, bir ölçüde Mevlüt Çavuşoğlu’dan oluşan yeni bir sacayağı görüyoruz. Tabii ki aslında sacayağı diye bir şey yok, Erdoğan var. Ama bu isimler önümüzdeki dönemde Devlet denince akla gelecek isimler olacak.
Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.