Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Brezilya seçimleri ve Bolsonaro’nun zaferi üzerine gazeteci Nicolas Bourcier ile söyleşi

Uzun yıllar Brezilya’da görev yapan Le Monde gazetesi muhabiri Nicolas Bourcier, aşırı sağcı Jair Bolsonaro’nun devlet başkanı seçildiği ülkeyi gerilimli bir dönemin beklediğini söylüyor. Bourcier’ye göre, Donald Trump’ı model alan Bolsonaro, en sağdaki Evanjelistlerin desteğiyle İsrail yanlısı bir politika izleyecek. Brezilya uzmanı Bourcier ile Bolsonaro’nun zaferinin perde arkasını konuştuk.

Burak Tatari: İyi günler, Brezilya’daki başkanlık seçimlerini, Bolsonaro’nun zaferini gazeteci Nicolas Bourcier ile konuşacağız. Günaydın.

Nicolas Bourcier: Günaydın

BT: Aşırı sağcı aday Jair Bolsonaro, İşçi Partisi adayı Haddad’a karşı oyların yüzde 55’ini aldı. Siz “Amazonlular” kitabının da yazarısınız, Le Monde gazetesi için çalışıyorsunuz. Gazetenin Rio de Janeiro temsilciliğini yaptınız. Şu an Fransa’dasınız. Şöyle başlayalım; bu Brezilya tarihinin en önemli seçimlerinden biriydi diyebilir miyiz?  Niye?

NB: Bu sonuçla en önemlilerinden birine dönüştü. Brezilya seçim sonuçlarını “şoke edici” olarak tanımlayabilmemizin altında başkan seçilen Bolsonaro’nun kişiliği ve aldığı yüksek oy yatıyor. Kuşkusuz bu, Brezilya’nın demokrasiye dönüşünün ardından son 30 yılın en şiddetli, en çok şeyi değiştirebilecek seçimi oldu.

“Homofobik, kadın düşmanı, ırkçı”

BT: Bolsonaro nasıl biri?

NB: Bolsonaro 27 yıldır milletvekilliği yapan, aşırı sağcı, birçok farklı siyasi partide görev almış biri. Şiddetli, Amerikalıların dediği şekliyle “yıkıcı” bir kişilik. 27 yıl boyunca parlamentoda çok söylemi olmuş biri değil, sadece iki küçük yasa önerisinde bulunmuş. Son iki yılda ise konuşma tarzını değiştirdi. Sadece söylemini değil davranışlarını da radikalleştirdi. O, homofobik söylemleriyle tanınan bir kadın düşmanı. Eski bir asker olarak Brezilya’nın cunta yıllarına özlem duyan bir ırkçı. 1980’lerde ise kısa bir süreliğine, 15 günlüğüne hapis yatmıştı. Bir liste yapmaya ihtiyacımız var mı bilmiyorum. Çünkü hakkında söylenebilecekler çok. Eşcinsellikle ilgili, oğullarından biri eşcinsel olsaydı onun otomobil kazasında ölmesini yeğleyeceğini söylemişti. İnsan hakları savunucusu olan ve sola yakın bir milletvekiline, tecavüz edilmeyi hak etmediğini söyledi. Yerliler ve siyahlarla ilgili sert bir programı var. Kendisini “aşırı sağcı” olarak niteleyen bir adaydı. Bir süredir özellikle şiddet konusunda çok güçlü bir söylem benimsedi. Polis ve askerler için öldürme hakkını ve sivillerin silahlandırılmasını savunuyor. Brezilya’da yılda 5 bin kişinin polis müdahalesi sonucu öldüğünü akılda tutmalıyız. Bu söyledikleri o kadar sürreal ki, ben onu bir makalemde “illüzyonist” olarak nitelendirmiştim. Çok kısa zamanda böyle akılda kalıcı birkaç cümleyle Brezilyalıların öfkesini kendine yontmayı bildi. Askeri diktatörlük dönemini bilmeyen gençlerin çok büyük desteğini aldı. 18-30 yaş arası gençlerden gördüğü destek yüzde 60’ı buluyor. Dolayısıyla evet, bu bir şok, evet Bolsonaro kurumların geleceği açısından tehlikeli olabilecek biri. Bundan sonra neler olabileceğini göreceğiz.

“İşçi Partisi pek çok hata yaptı”

BT: Size göre Brezilya halkının çoğunluğu niçin İşçi Partisi’nin adayı yerine, Bolsonaro’yu seçti?

NB: İşçi Partisi’nin pek çok hata yaptığını düşünüyorum. İktisat profesörü olan aday Fernando Haddad geç aday gösterildi. Gelen dalgayı kavramakta geç kaldılar. Haddad çok tanınan biri değildi, Lula’nın partisinin 12 yıl boyunca edindiği yolsuzluk imajını Bolsonaro çok iyi kullandı. Brezilya’nın büyük çoğunluğu, neredeyse tüm toplum bir değişiklik arzuluyordu. Ne olacağını bilmeseler de radikal bir değişiklik istiyorlardı. Bu ülkede yılda 64 bin cinayet işleniyor. 20-25 yıldır bu böyle. Bu zengin mahalleler, favela’lar, barlarda süren bir iç savaş gibi. Buna bir de yollardaki 40 bin ölümü ekleyin. Her yıl neredeyse 100 bin kişi vahşi şekilde hayatını kaybediyor. Askeri diktatörlüğün bitmesinin ardından gerçek bir hafıza yenileme yapılmadı. Bir diğer sebep de yolsuzluk. 2005-2006’dan bu yana ülkeyi yönetenlerle ilgili içinde yolsuzluk kelimesi geçmeyen köşe yazısı yazılmadı. 10 yıl boyunca sadece yolsuzluktan, sadece şiddetten bahseden medya, yargısal darbe sonucu iktidardan uzaklaştırılan Dilma (Rousseff), çok kötü giden bir ekonomi… Türkiye’dekine benzer şekilde, Brezilya’nın kuzeydoğusunda Lula, Dilma sayesinde yeni bir orta sınıf ortaya çıkmıştı. Gelir dağılımını sağlamışlardı. 2015, 2016 ekonomik felaket yılları oldu. Dilma’nın yerine gelen Michel Temer gibi bir kukla başkanın kamuoyu gözünde sadece yüzde 3’lük onayı vardı. Siyaset sınıfının tüm bu hikâyesi, şiddet, yolsuzluk… Türkiye’de iç savaşın ne olduğunu bilirsiniz. Ama yılda 64 bin ölüm cinayetten. Bu, Hindistan ve Çin’den bile çok. İşçi Partisi bu verilere bakarak gelen dalgayı, değişim isteğini görebilirdi. Güvenlik problemi hiçbir zaman yeterince öncelikli olmadı. Haddad toplumu birlikte hayal kurmaya ikna edemedi. Daha barışçı, gelir dağılımını konusunda daha eşitlikçi Haddad yerine ırkçı, kadın düşmanı Bolsonaro bir kurtarıcı, bir mesih olarak belirdi. İlk kez tüm Evanjelistler tek bir aday etrafında kenetlendi.

“Amazonlar’la ilgili endişelerimiz var”

BT: Çevre konusu sizin en iyi bildiğiniz konulardan. Bolsonaro’nun Amazonlar’la ilgili radikal projeleri var, değil mi?

NB: Şimdilik söylem düzeyinde olsa da endişelerimiz var. Hâlihazırda çok kötü görünen durumla ilgili daha da endişeliyiz. 10-15 yıldır Amazonlar’ın belirli bölümleri sanayi ve tarıma açılıyor. Lula döneminde de büyük barajların yapılması kabul edilmişti. Dilma döneminde başka barajlar yapıldı. Amazonlar’da yaşayan yerlilerle pek de iletişim kurulmamıştı. Bolsonaro ve etrafındaki ekibi, ekonomik açıdan “aşırı liberal” olarak niteleyebiliriz. Parlamentoda temsil edilen toprak sahiplerinin de teşvikiyle Amazonlar’ı koruyan kurumlar ve düzenlemelerin zayıflatılmasından korkuyoruz.

BT: Bolsonaro’nun iktidara gelmesiyle Brezilya’da gündelik hayatın değişeceğini düşünüyor musunuz?

NB: Brezilyalıların çok güçlü bir esnekliği vardır. Direnmeyi bilirler, şehirlerde bir araya gelen küçük gruplar var. Gezi’de ortaya çıkana benzer şekilde, 2013 Haziranı’ndaki geniş protestolarda milyonlarca kişi sokaklara dökülmüştü. Bu direniş yerele, üniversitelere, derneklere yayıldı. Bolsonaro’nun bu tip örgütlenmeler üzerinde baskıyı artıracağını, bunda polis ve askeri de kullanacağını düşünüyorum. Bu, ortaya gerilim çıkarabilir. Şimdi üniversitelere bazı gençler Trump ve Çay Partisi tişörtleriyle gelebilir. Bolsonaro anayasa değişiklikleri yapmadan reformlar yapabilir. Bolsonaro tıpkı Trump gibi, öngörülebilir biri değil.

BT: Son soru, Bolsonaro iktidara geldiğinde diğer ülkelerle nasıl ilişkileri olacak? İsrail ve ABD yanlısı politikalar mı izleyecek?

NB: Evet. Trump’ı model alıyor. Trump da seçilir seçilmez Bolsonaro’yu tebrik etti. Brezilya ve Washington arasında yakınlaşma olacak. Obama da, Lula ve Dilma’yla çok iyi anlaşıyordu. Ama burada Güney Amerika için çok yeni olan başka bir türlü bir ilişki biçimi görebiliriz. Özellikle Venezüela konusunda… Bolsonaro kampanyasında İşçi Partisi’nin “şeytan” olduğunu, çünkü Chavez benzeri bir rejim inşa etmeye çalıştığını söylemişti. Güney Amerika’dan birçok sağcı, aşırı sağcı hükümet tarafından tebrik edildi. Bolsonaro tıpkı Trump gibi, İsrail’i savunacağını duyurdu. En sağdaki Evanjelistlerin desteğiyle İsrail’i destekleyebilir.

BT: Çok teşekkürler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.