Guardian’da yayınlanan habere göre Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, dün yaptığı açıklamada Tayvan’ın Çin’le birleşmesinin nihai amaçları olduğunu ve bu amacın gerçekleştirilmesinde “şiddet kullanımını reddetmeye söz vermediklerini” söyledi. Açıklamanın, Tayvan Devlet Başkanı Tsai İng-wen’in iki ülke arasındaki farklılıkların barışçıl yollarla çözülmesi çağrısından sonra gelmesi dikkat çekti.
Başkan Tsai Çin’in Tayvan’da yaşayan 23 milyon insanın özgürlüğü ve demokrasisine saygı duyması gerektiğini belirtmişti ve farklılıkların barış ve eşitlik çerçevesinde halledilmesine vurgu yapmıştı.
Şi ise bir gün sonra gelen açıklamasında Tayvan’ın bağımsızlığının “felaketle” sonuçlanacağını söyleyerek “barışçıl bir yeniden birleşme” için çaba göstereceklerini belirtti. Şi’nin sözleri kimi zaman tehditkardı:
“Barışçıl bir birleşme için alan yaratma arzusundayız, fakat herhangi bir ayrılıkçı faaliyete göz yummayacağız.”
Şi hatta, şiddet kullanımının da bu amacın gerçekleştirilmesi yolunda bir “seçenek” olabileceğini dile getirerek şunları söyledi: “Şiddet kullanımını reddetmeye söz vermiyoruz ve gerekli her önlemi alma seçeneğini saklı tutuyoruz.”
Tayvan, Mao Zedong’un Çin’de iktidarı ele geçirdiği yıl olan 1949’dan beri bağımsız. Çin’de iç savaş komünistlerin zaferiyle sonuçlanınca milliyetçi güçler, adaya kaçıp 1990’lara kadar ülkeyi sıkıyönetimle yönetmişti. Fakat ülke sonrasında demokrasiye geçip Asya’nın en özgürlükçü ülkelerinden biri haline gelmişti.
Çin ise hiçbir zaman Tayvan’ı bağımsız bir ülke olarak tanımadı ve ada ülkesi üzerindeki iddialarından vazgeçmedi. Özellikle Tsai’nin başa geçtiği 2016 yılından itibaren Çin, ülke üzerindeki baskılarını ve Tayvan Boğazı çevresindeki askeri varlığını ciddi ölçüde artırmış durumda.
