Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Murat Paker davası müşteki avukatı Meşeli: “Dava, terapist ve danışan ilişkisinin tartışılması açısından önem taşıyor”

Bilgi Üniversitesi öğretim görevlisi terapist Murat Paker’in cinsel saldırı suçlamasıyla hüküm giydiği davada, müştekinin avukatlarından Perihan Meşeli’yle konuştuk.

“Terapiye giden çok fazla insan var. Bu anlamda hem hukuksal olarak hem de psikiyatri camiasında bu ilişkinin tanımlanması gerekiyor gerçekten. Mesela bu alanda çalışan psikiyatr ve psikologlar açısından bir sağlık yasası da yok aslında. Etik kurallar var, bu etik kurallarda da terapistin sınırları belirleyeceği yazıyor ve dolayısıyla aslında eşit bir ilişkinin olmadığı ve burada çok kendine özgü bir ilişki bulunduğu, başvuran-danışanların genelde özel ilgi gerektiren kişiler olduğu, terapistlerin de idealize edilmiş figürler olduğunu anlıyoruz. Bu bahsettiklerim tamamen akademik olarak yazılan makalelerden ve etik kurallardan anlaşılıyor. Kötüye kullanıma çok açık bir alan. Dolayısıyla bunu tam olarak yasaklayan etik kurallar var. Yani hiçbir şekilde terapist, danışanına cinsel tacizde bulunamaz … Dolayısıyla aslında hukuken biz burada etik bir ilişki görmüyoruz, nüfuz görüyoruz (…) ve emsal olacağını düşünüyoruz, bu ilişkinin tanımlanması ve özgünlüğü açısından.”

“Cezanın nitelikli cinsel saldırı suçundan verilmesi için istinaf mahkemesine gideceğiz”

Meşeli, sanığın TCK 102/3 kapsamındaki nitelikli halden cezalandırılmasını istediklerini ve bu yüzden mahkemenin görevsizlik kararı vererek davayı ağır ceza mahkemesine göndermesini talep ettiklerini ancak bu taleplerinin reddedildiğini belirterek ekledi: “Dünkü kararda cinsel saldırı suçundan ceza verildi. Ama biz aslında hizmet ilişkisinin sağladığı kolaylıktan yararlanarak ve nüfuzunu kullanarak bu cinsel saldırıyı gerçekleştirdiği için nitelikli cinsel saldırı olduğunu söylüyorduk, yani TCK 102/3. fıkraya göre cezalandırılmasını istiyorduk. Burada basit cinsel saldırıdan vermiş oldu.

(Bu konuyla ilgili) sayısız Yargıtay kararı yok zaten. Genellikle işçi işveren arasında inceleniyor (dava dosyaları). Oysa tam da nüfuzun net olduğu çok belli, biz bunu çok anlattık. Şimdilik bu böyle tariflenmedi, biz bu bakımdan istinaf mahkemesine gideceğiz. Tabii cinsel saldırının vuku bulduğu kesin; alınmış raporlarla, HTS kayıtlarıyla, telefon kayıtlarıyla, müvekkilin her aşamada ayrıntılı ve samimi beyanlarıyla ve iftira atmasını gerektirecek hiçbir neden olmamasıyla beraber, bu suç sabit görüldü. Ama bu alandaki ilişkinin tanımlanması, hukuk açısından da ne tür bir ilişkidir tartışması (yeni bir tartışma) doktrinde yok. Çünkü bu aslında daha yeni yeni sıklaşan bir ilişki türü. Bunu tartışmaya açacağı için mutluyuz.”

“Karşınızdaki nüfuzlu bir insan olunca bunun dile getirilmesi çok zor”

“Müvekkilimiz açısından da, bu camia açısından da biz bu davayı çalışırken şunu gördük: Genelde erkek terapistin kadın hastalarına yönelik cinsel arzularının olabileceğini gördük. Bunun olabileceğini ama bunu kendi kendilerine halletmeleri gerektiğini ve o ortama taşımamaları gerektiğini… Yani süpervizyon almaları, bunu fark edip halletmeleri gerekiyor. Ancak bu sadece Türkiye’de değil, anladığımıza göre aslında dünyada da yaygın bir durum ama ortaya çıkmıyor -hele bu kişi gerçekten tam da sanık gibi nüfuzlu bir insansa bunu gerçekten dile getirmek de çok zor. Hele Türkiye gibi bir yerde… Sizi müştekiyken sanık gibi yargılayan bir erkek egemen dünyada bu çok zor.”

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.