Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yaşamın izleri (7): Prof. Dr. İlker Birbil ile “Kahrolsun istibdat, yaşasın hür bilim”

Yaşamın İzleri’nin 7. programında İrem Afşin konuğu Barış Akademisyenleri’nden Prof. Dr. İlker Birbil ile bilimin hayata yansımasını, beyin göçünün etkilerini ve Barış Akademisyenleri yargılama sürecinde barış istediği için yargılanma hissi ile akademinin geleceğini konuşuyor.

Çocukluğunu Beşiktaş’ta “bahçelere dalarak” geçirdiğini söyleyen Birbil “Matematik hayatın her alanında işe yarar” diye düşünüyor, “Yazı yazmak bir kuyuya taş atmaya benziyor, sanırım o kuyudan ses gelince devam etmek istiyorsunuz. Sosyalde insanlarla iletişim çok iyi hissettiriyor, öğrencilerimle olan iletişimim de oraya yansıdı, sanırım neysem o olmaya gayret ediyorum” diyerek Twitter’daki en aktif akademisyenlerden biri olmasının sırrını açıklıyor. 

Öğrencileri tarafından “kapısı her zaman herkese açık hoca” olarak tanımlanan Birbil, kendisi de çok parlak bir öğrenci olmadığı için, zorlanan öğrencilerini anladığını, öğrencilerinden çok şey öğrendiğini anlatıyor. 

Kurucusu ve yazarı olduğu “Veri Defteri” ve “Bol Bilim” sitelerinden de bahseden Prof. Dr. İlker Birbil, uygulamalı matematik alanında kısıtlı kaynakların en iyi nasıl kullanılacağı üzerine çalışmalarını, yapay zekâ alanındaki problemlerin çözümü ile kıt kaynaklarla bir problemin nasıl etkin çözüleceği üzerine çalıştığını açıklıyor. 

Sabancı Üniversitesi’nden sonra Hollanda’nın Rotterdam kentinde Erasmus Üniversitesi’nde görev yapan Birbil, beyin göçü konusunda “Yurt dışına gidenler daha çok huzur arıyor” açıklamasını şöyle değerlendiriyor: “Bulunduğunuz ülkede çok fazla itiş kakış olması bir süre sonra insanı yoruyor. İnsanların daha gergin olması, biraz da yapay olarak ittirilen kutuplaşma size de yansıyor. Her konuda aynı fikirde olmak zorunda değiliz, farklılıklar kutuplaşmaya yenildi. Bu sürtüşme, bu işlere kafa yoran bir akademisyenseniz sizi daha çok yoruyor.”

“Sessizleştirilmiş akademi benim için akademi değil, ben bu yüzden kalmadım akademide” diyen Birbil yine de gelecekten umutsuz değil: “Tamamıyla karanlık olarak bakmıyorum tabloya, çok iyi akademisyenlerimiz var. Dünya küçüldü, imkanlar arttı, akademisyenlerin yurt dışına gitmesini bir kayıp olarak görmeye değil, nasıl bir kazanca dönüştürebileceğimize bakalım. Arada yurda gelip giden akademisyenleri genç arkadaşlarla buluşturmak gerekiyor.”

“Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı barış bildirisine imza atan ve bu imza nedeniyle yargılanan Prof. Dr. İlker Birbil, neden imza attığını açıklarken “Ben o imzayı hür irademle attım, bugün olsa yine atarım. Barış en çok çocuklara yarar, bir baba olarak söylüyorum. Barış fikirlerin özgürce ifade edileceği bir ortam demek. Barışı istemek ve ısrar etmek zorundayız” diyor. 

Barış Akademisyenleri’nin yargılama sürecini “çok karışık ve tuhaf” olarak nitelendiren Birbil, “Hepimiz aynı metne imza attık, fakat bir sürü ayrı mahkemede farklı muamele görüyoruz. Kafa karıştıran bir süreç. Bir yerden sonra özellikle tarihe kayıt düşülsün istendiğini düşünüyorum” diye konuşuyor.

Programda üç kelimenin kendisi için çağrışımlarını Prof. Dr. İlker Birbil şöyle özetliyor: 
“Bilim: Gerçeğin peşinde koşmak. Adalet: Yaşamı hatırlatıyor bana, bu kadar mühim bir şey olduğunu, bir toplum için ne kadar vazgeçilmez olduğunu son yıllarda daha iyi anladım. Çocuk: Çocuklarım olunca ismimin devam edeceği hissim kuvvetlendi.”

“Kahrolsun istibdat, yaşasın hür bilim” sloganını tekrarlayan Birbil, her zaman umutlu olduğundan bahsediyor ve bir hocasının sözüne atıfla “Bu zor zamanda hep beraber caddeden karşı karşıya geçmek istiyorsak, el ele tutuşmak zorundayız” diyor. 

Kamera/yönetmen: Engin Pulat

Kurgu: Sahra Atila 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.