Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Yaşamın İzleri (20): “Ülkenin gerçek sahipleri için demokrasi istemek” – DİSK Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu ile söyleşi

Yaşamın İzleri’nde 1 Mayıs haftasında İrem Afşin, konuğu DİSK Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu ile kendi hayat hikayesinden yola çıkarak, dünden bugüne eşit, özgür ve demokratik bir yaşam mücadelesini konuşuyor.

Arzu Çerkezoğlu ilk kez kendi hayatından bahsettiği bir röportaj yaptığını söyleyerek başladığı programda, çocukluğunun geçtiği Artvin Şavşat’taki yaşantısının ve orada tanıdığı insanların, öğretmenlerinin bütün hayatını şekillendirdiğini, temelini oraya borçlu olduğunu anlatıyor. 10 yaşında Halkevleri üyesi olduğunu, çocukken çocuk doktoru olmak istediğini anlatan Çerkezoğlu, tıp okumasının hem ailesinin yönlendirmesi, hem de kendi tercihi olduğunu söylüyor.

“Çocuk doktorluğu çok ciddi bir sorumluluk, bu nedenle tıbba girdikten sonra fikir değiştirdim” diyen Arzu Çerkezoğlu, patoloji uzmanı olarak mezun olduğu üniversite hayatı boyunca, öğrenci hareketleri örgütlenmesi içinde yer almış. Bu dönemi özetlerken “1980 sonrası üniversite ortamında el yordamı ile öğrenci hareketlerini örgütledik” diyor.

Mezun olup çalışmaya başladıktan sonra önce sağlık işçilerinin örgütlü hareketi içinde çalışan Dr. Arzu Çerkezoğlu, Tüm Sağlık-Sen ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nda başladığı sendikal kariyerine, 2001’de Dev Sağlık-İş’in iki dönem genel sekreterliği ve 2008’den itibaren de genel başkanlığı ile devam ediyor. 

26 yıllık sendikal mücadelenin ardından DİSK’in önce ilk kadın genel sekreteri, sonra da ilk kadın genel başkanı seçilen Çerkezoğlu için, bir işçinin sendikalı olması öncelikle anayasal bir hak: “Bir işçi öncelikle hakları için örgütlü ve sendikalı olmalıdır, tek başına işverenle mücadele edemez, işçi kardeşleriyle birlik olmalıdır.”

Türkiye’de sendikal örgütlenmenin özellikle darbe dönemleri sonrasında ciddi sorunlar yaşadığını anlatan Çerkezoğlu, yine de daha önce sendikal faaliyetler açısından bu kadar zor bir dönem yaşamadıklarını ifade ediyor: “Biz DİSK’in 12 yıl kapalı kaldığı dönemi de geçirdik, ama AKP iktidarıyla birçok işçi haklarını kaybetti, sendikal örgütlenmede çok ciddi bir geriye gidiş söz konusu. Bunda tabii ki neoliberal politikaların da etkisi oldu.” 

“Kemal Türkler’in mirasını devralmak büyük sorumluluk”

Kemal Türker gibi isimlerin mirasını devralarak DİSK’in genel başkanı olmanın çok büyük sorumluluk olduğunu düşünen Çerkezoğlu için, bir kadın başkan olmak da kendisine ayrıca bir sorumluluk yüklüyor. Çerkezoğlu bu sorumluluğu şöyle özetliyor: “Bugün Türkiye’de her üç kadından biri işsiz, kadın işsizliği genel tabloda yüzde 30’lara dayandı. Kadınlar her alanda baskı ve şiddet görüyor, birçok alanda olduğu gibi sendikal örgütlenmede de kadınlar geri planda. Kadın istihdamının önündeki engellerin kaldırılmadığı, toplumsal cinsiyet eşitsizliği algısıyla uğraştığımız bir dönem bu, planladığımız çalışmaları yapmakta zorlandığımız bir dönemden geçiyoruz. Artık gençlerin ve kadınların içinde olmadığı bir hareketin başarılı olma şansının olmadığını düşünüyorum. Benim genel başkan olmam ancak örgütlenmenin önünü açarsa anlamlı olur.”

“Gezi dinamiği bugün de devam ediyor”

Gezi Direnişi döneminde bir toplantıda kendisinin karşı çıkışı üzerine dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “aşırı sendikacı” olarak tanımlanan Dr. Arzu Çerkezoğlu için Gezi, bitmiş bir hareket değil: “Gezi tek bir adamın ağzından çıkanlara karşı halkın isyanıydı, bugüne kadarki en büyük kitlesel hareketti. O yüzden iktidar Gezi’den hâlâ korkuyor. Önümüzdeki ay Gezi davası var, duruşmalara gideceğiz, ancak bence Gezi yargılanamaz, Gezi hareketi bugün farklı olaylarda, seçimde, işçi hareketinde, kadın hareketinde karşımıza çıkıyor, Gezi dinamiği bugün de hâlâ devam etmektedir.” 

“İş cinayetlerinin nedenleri taşeronlaşma, güvencesiz çalışma, sendikalaşmanın önündeki engeller ve bütün sermaye hareketinin sonucudur” diyen Çerkezoğlu, kendilerinin de özeleştiri yaptığını ve en önemli gündem maddelerinden birinin iş cinayetleri olduğunu ifade ediyor. 

Bu yıl yine yasaklanmış olmasına rağmen “Taksim her zaman 1 Mayıs meydanımız olacak” diyen Çerkezoğlu, programda 1 Mayıs için verdikleri kararı şöyle anlatıyor: “Bakırköy’e buruk bir şekilde gidiyoruz ama içinden geçtiğimiz bu süreçte 80 yapı birleşerek böyle karar aldık, Türkiye’nin her yerinde sokakta olacağız.” 

“31 Mart Türkiye’de siyasi iklimi değiştirdi”

31 Mart Yerel Seçimlerinde ciddi bir fark yaratıldığını söyleyen Çerkezoğlu bunu, “Yerel seçimde İstanbul’un muhalefet tarafından kazanılması Türkiye’de siyasi iklimi değiştirdi, iktidarın seçimin peşini bırakmamasının nedeni budur” diye özetliyor. 

“Demokrasinin olmadığı yerde emeğin hakları olmaz” diyen DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu için, ülkenin şu andaki en büyük sorunları “demokrasi, adalet, özgürlük ve barış.” 

“Demokrasi mücadelesi bu ülkenin gerçek sahiplerinin, işçilerin, kadınların, gençlerin mücadelesidir” diyen Çerkezoğlu, programın sonunda tüm emekçilerin 1 Mayıs’ını kutluyor.

Program, 1 Mayıs günü Bakırköy 1 Mayıs kutlamalarından görüntüler ve alandan Arzu Çerkezoğlu’nun mesajı ile sona eriyor. 

Kamera: Melike Ceyhan – Kurgu: Sercan Öztürk

**1 Mayıs Bakırköy alan görüntüleri için Evrim Kepenek’e teşekkürler…

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.