Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi Tıkırında (18): Kutudaki canbazlar

Ekonomi Tıkırında’nın 18’inci programında Sedat Pişirici, Merkez Bankası rezervlerine ilişkin kuşkular üzerinden ekonomiyi değerlendirdi. 

Yayına Hazırlayan: Gamze Elvan

İyi günler, iyi haftalar!

Merkez Bankası (MB) Başkanı Murat Çetinkaya geçen hafta salı günü İstanbul’da yılın ikinci enflasyon raporunu açıkladı. Çetinkaya’yı izleyen bütün gazetecilerin merak ettiği şey Merkez Bankası’nın rezervleriydi. Acaba Merkez Bankası’nın kenarda kaç parası vardı? Yani aslında Türkiye’nin zor günler için ayırdığı para ne kadardı? Çetinkaya bu bağlamdaki soruları “Enflasyon raporunda bu konuyu bir kutu içinde açıkladık” diye geçiştirdi. Toplantı bittikten kısa süre sonra da rapor Merkez Bankası’nın web sitesine yerleştirildi. Peki, Merkez Bankası’nın kutusunda ne vardı? Hiç! Yanlış duymadınız, hiç! 

Raporun 5.2 numaralı “TCMB Uluslararası Rezerv Gelişmeleri” başlıklı kutusunun sadece sonuç bölümünü okuyorum size -kutunun tamamı uzun bir yazı ama içinde herhangi sayısal bir veri yok- sonuç bölümünde şöyle yazıyordu:

“Rezerv yeterliliği göstergeleri toplam rezerv varlıklar üzerinden tanımlanmaktadır. Bankacılık sektöründe yapısal olarak hanehalkı ve firmaların yabancı para mevduat tercih etme eğilimi de dikkate alındığında ülkenin bir bütün olarak dış yükümlülükleri karşısında bulundurulan rezerv varlıkların yeterliliğini değerlendirirken yalnızca resmî rezervlerin değil, bankacılık sistemi ve şirketler kesiminin yabancı para varlıklarının da göz önünde bulundurulması önem arz etmektedir.” 

Yani diyor ki, “Bizim paraya bakmayın sadece. Bizim paraya bakarsanız az gelir, bankacılık sistemi ve şirketler kesiminin rezervlerini de bu hesaba katalım.” 

Devam ediyor sonuç bölümü: “Ayrıca ihracat ve turizm gelirlerindeki olumlu seyirle beraber, cari işlemler hesabındaki dengelenme sürecinin de rezerv yeterlilik göstergelerinde önemli bir iyileşmeye yol açması beklenmektedir. Sonuç olarak konjonktürel gelişmelerle para ve döviz kuru politikası uygulamalarına bağlı olarak rezerv verilerinde kısa dönemli oynaklık görülse de uluslararası rezervlerin önümüzdeki dönemde artış eğilimini koruyucağı öngörülmektedir.”

Yani “rezerv şimdi az ama önümüzdeki dönemde artacak” diyor. Fıkra gibi ki bunun fıkrası de var, hatırlarsanız bir Nasrettin Hoca fıkrasıdır o: Nasrettin Hoca borç almış alacaklısı sormuş “Ne zaman ödeyeceksin bu borcu” diye. Bir, iki, üç en sonunda Nasrettin Hoca demiş ki “Ya bak evin önüne çalı diktim, buradan koyun sürüleri geçiyor, çalılar büyüyecek, koyun sürüleri geçerken yünleri çalılara takılacak, ben onları toplayacağım, hanıma vereceğim, hanım onları eğirecek, iplik yapacak, ben iplikleri boyayacağım, pazarda satacağım, sonra onların parasıyla sana borcumu ödeyeceğim.”

Ertesi gün, yani Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın yılın ikinci enflasyonu raporunu açıklamasının ertesi günü, şu bilgi haber oldu medyada: “Merkez Bankası verilerine göre bankanın brüt döviz rezervi 26 Nisan itibariyle bir önceki haftaya göre 2,28 milyar dolar azalışla 73,28 milyar dolara geriledi. Altın rezervleri 28 Nisan itibariyle 51 milyon dolar artışla 20,43 milyar dolar toplam rezervler ise 2,23 milyar dolar azalışla 93,72 milyar dolar oldu.”

Bu brüt rezerv. Net rezervin ne olduğuna ilişkin bir fikrimiz yok, pek çok da söylenti var. 

Bundan bir gün sonra, yani raporun açıklanması ertesi gün brüt rezerve ilişkin bilginin haber olmasından bir gün sonra, 2 Mayıs Perşembe günü, bu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) olağan seçimsiz mali genel kurulunda konuştu, lafı MB’nin rezervlerine getirip şöyle dedi: “Birileri borçlanma rakamları üzerinden fırtına koparmaya çalışıyor, bunun farkındayız. Aynı şekilde Merkez Bankamızın döviz rezervi o zamanlar 27,5 milyar dolarken hamdolsun şu anda onunla mukayese edilemeyecek konuma geldi -ama ne konuma geldi, o da söylemiyor- ama bazı sirk canbazları bu konuyla ilgili bile döviz rezervine yönelik bakıyorsunuz, gayri samimi açıklamalar yapmak suretiyle bir psikolojik olumsuz hava yaratmanın gayreti içinde. Türkiye’yi kur-faiz-enflasyon sarmalına hapsetmek isteyenlere karşı bu zaferi beraber kazanacağız.”

Konuşmasının bir yerinde de şunu söyledi Erdoğan: “Tüm göstergeler yeniden yükseliş trendine girildiğine işaret ediyor. Kur, faiz ve enflasyon mutlaka hedeflerimize uygun seviyeleri indirmekte kararlıyız.”

O zaman göstergeler bakalım:

-Enflasyon yüzde 19,5.

-İşsizlik yüzde 15. 

-Kişi başı yıllık gelir 10 bin doların altında. 

-Gösterge faiz yüzde 24. 

-İç borç 600 milyar liradan fazla. 

-Dış borç 446 milyar dolar. 

-Akaryakıtın litresi 7 lira. 

-Dolar 6 lira. 

-Avro 6 lira 74-75 kuruş. 

-Bankalardaki mevduatın yarısı döviz. 

-Türkiye’nin risk primi 445. 

Bugün dövizdeki hareketlenmenin temel nedeni Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın Çin’le sürdürülen vergi görüşmelerine, ticaret anlaşması görüşmelerine ilişkin attığı tweetlerdi. Bizim gibi kırılgan ekonomiler maalesef Amerikan başkanının bir tweetiyle çok sert etkilendi, Türk Lirası dolar karşısında değer yitirmeye devam etti, kur 6 lira ve üzerini gördü.

Dönelim Erdoğan’ın TOBB’daki konuşmasına, daha doğrusu aynı gün, Erdoğan’ın TOBB’da bu açıklamaları yaptığı gün, TOBB’un önemli üyelerinden İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Nisan ayı Türkiye İmalat PMI verisine ilişkin açıklamalarına. Nedir Türkiye imalat PMI’ı, imalat sektörü satın alma yöneticileri endeksinin verilerine ilişkin sonuç. Seviye 46,8. Yani İSO Nisan ayı Türkiye imalat PMI verisi 46,8. 

İSO diyor ki, “Türkiye İmalat PMI’ı ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan imalat sanayi performansında en hızlı ve en güvenilir referans kabul edilen veridir.” 

İSO diyor ki, “Eşik değer olan 50’nin üzerinde ölçülen tüm rakamlar sektörde iyileşmeye işaret eder. Yani 50’nin altındaysa rakam -ki burada 46,8- sektörde bir iyileşme olmadığına işaret ediyor.”

Devam ediyor İSO, “Nisan ayı Türkiye imalat PMI’ının gerçekleştiği 46,8 seviyesi, imalat sektörünün faaliyet koşullarında yavaşlamanın devam ettiğini gösteriyor.” Yavaşlama trendi 13. ayı geride bıraktı. 

İSO diyor ki, “Girdi maliyetlerindeki en sert artış nisanda yaşandı. Firmalar bu durumu Türk Lirası’nın dolar karşısındaki zayıflığına bağladı, bunun yansıması olarak nihai ürün fiyatları enflasyonu son altı ayın en yüksek hızında gerçekleşti.”

İSO diyor ki, “Yeni siparişlerdeki yetersizliğin yansıması olarak üretim düşüş kaydetti. Nisan ayında zorlu talep koşulların devam etmesi hem toplam işlerde hem de yeni ihracat siparişlerinde yavaşlamaya yol açtı”. 

Nihayet 3 Mayıs Cuma günü TÜİK Nisan enflasyon verilerini açıkladı: 

-Aylık tüketici fiyat endeksi artışı yüzde 1,69 

-Yıllık artış yüzde 19,50. 

Bir bakalım:

-Ocakta tüketici fiyatları enflasyonu 20,30 imiş.

-Şubatta 19,67 gelmiş. 

-Martta 19,71.

-Nisanda 19,50. 

Üretici fiyatları endeksine hemen bakalım: 

-Yüzde 30,12 gelmiş nisan ayında. 

-Ocakta bu oran 32,93. 

-Şubatta 29,59. 

-Mart’ta 29,64’müş. 

Bunların arasında önemsediğimiz bir başka veri ne? Gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonu. 

Bu kalemde: 

-Nisan ayının enflasyon oranı yüzde 31,86. 

-Martta 29,77, 

-Şubatta 29,25, 

-Ocakta 30,97 imiş gıda ve alkolsüz içecekler enflasyonu. 

Yıllık en fazla artış, gıda ve alkolsüz içecekler grubundaki enflasyon artışı. Onu ev eşyası izliyor. Ardından çeşitli mal ve hizmetler, sağlık, lokanta ve otellerin enflasyonu onu takip ediyor.

Nisan 2019’da endekste kapsanan 418 maddeden 42 maddenin ortalama fiyatında değişim olmamış. 294 maddenin ortalama fiyatı artmış. 82 maddenin ortalama fiyatı düşmüş. Geçen ay ise fiyatı artan madde sayısı 270, fiyatı düşen madde sayısı 115’miş. 

Başa dönersek… Diyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı sirk canbazları bu konuyla ilgili bile döviz rezervine yönelik bakıyorsunuz gayri samimi açıklamalar yapmak suretiyle bir psikolojik olumsuz hava yaratma gayreti içinde.” 

Ama sonra bakıyorsunuz, Merkez Bankası enflasyon raporu açıklanıyor, “Sorduğunuz rezerv kutunun içindedir” diyor. Kutuyu açıyorsunuz, kutunun içinden hiçbir şey çıkmıyor. 

O zaman bize de sormak düşüyor: “Kutudaki sirk canbazları kim?” 

İyi günler efendim.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.