Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi Tıkırında (30): Kayyum karın doyurmaz

Ekonomi Tıkırında‘nın 30. programında Sedat Pişirici, Türkiye bir ekonomik krizin içinden geçerken iktidarın, muhalefetin elinde olan Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden alıp yerine kayyum atamasını değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Kürşad Çetinkaya

İyi günler, 22 Temmuz’daki son Ekonomi Tıkırında programının başlığı “Ekonominin Çığırtkanları”ydı. O programda size alışveriş merkezlerinde çığırtkan gördüğümü anlatmıştım. 

Bakın bu çığırtkanlık işi çok mühim, benim gördüğüm kadarıyla bir hayli de yayılmış. Eğer bir yerde çığırtkanlık başlamışsa orada ekonomi tıkırında değildir. Kurban bayramından önce tatile çıktım efendim. Türkiye’nin batısında, neredeyse en güneyden en kuzeye kadar bir rota izledim. 

Bodrum’a gittim. Yarımadanın tüm kıyıları yağmalanmış. Oturacak bir çay bahçesi, oturup denizi seyredecek bir tane bank yok. Oturacak bir çay bahçesi bulduğunuzda da o çay bahçesinin niteliğine göre, bahçede ya oturacak yer yok ya da oturacak yer çok. Oturacak yer bulunamayan çay bahçesi, belediyenin ya da herhangi bir kamu kurumunun işlettiği çay bahçesi. Oturacak yerin çok olduğu çay bahçesi ise özel sektörün çay bahçesi. 

Bodrum’un çarşısına gittim bayramdan önce, bomboştu. Koca çarşı çığırtkan doluydu. Ellerinden gelse kolunuzdan tutacaklar, sizi dükkanın içine atacaklar. O denli sıkıntılıydı çarşı esnafı.

Bodrum’dan İzmir’e geçtim. Çeşme’de Ilıca’yı ve Alaçatı’yı gördüm. Ilıca’nın otelleri doluydu. Şu bir kısım medyanın “35 milyar dolar turizm geliri elde ettik, 40 milyar dolar turizm geliri olacak” dediği otellerin bir kısmı, evet gerçekten doluydu. Ama kimle doluydu? “Almancı” tabir ettiğimiz, ekmeğini Almanya’da kazanan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ya da Türkiye’den Almanya’ya çalışmak için gitmiş insanlarımızla doluydu. Alaçatı’ya geçtim, kalabalıktı, çok kalabalıktı. Ama o kalabalık kuru bir kalabalıktı! Kimse alışveriş yapmıyordu. Herkes ya boy gösteriyordu ya sağa sola bakıyordu. 

İnanır mısınız, iki yıl önce Alaçatı’da şu ala-ü vala ile açılmış, pek çok ünlünün, pek çok meşhurun boy gösterdiği, magazin gazetecilerinin önünden ayrılmadığı, iki yıl önce iğne atsan yere düşmeyen “Hacımemiş” denen yerde dahi çığırtkanlık başlamıştı. Hani şu kebapçı bir futbol kulübü yöneticisinin, kebapçı olmayan bir imparator eski futbolcuyu hırpaladığı Hacımemiş’te bu sefer, bırakın iğne atsanız yere düşmemeyi, siz düşerdiniz eliniz kolunuz kırılırdı. 

İzmir Çeşme’den Ayvalık’a geçtim. Ayvalık’ın içinde değil de Ayvalık’ın biraz gerisinde Altınova denilen yerdeydim. Altınova’da çok meşhur bir “gece pazarı” vardır. O gece pazarı gerçekten iğne atsanız yere düşmeyen bir yerdir. Koskoca Altınova’nın insanlarının birbirleri ile sosyalleştiği, birbirini gördüğü, alışveriş yaptığı tek yeridir. Çevresinde üç-beş kafeterya, restoran falan da vardır ama bir-iki sokağa yayılmış, tekstil ağırlıklı, hediyelik eşya ağırlıklı malların satıldığı bu gece pazarında normalde yürüyecek yer bulamazsınız. Gece pazarı bayramdan önce, ağustos ayında bomboştu.

Ayvalık-Altınova’daki tatilin o bölümü bittikten sonra daha kuzeye ilerledim. Kıyıköy’ü gördüm. Kırklareli’nin Karadeniz kıyısındaki yerleşim yerlerinden Kıyıköy’ü. Oradan longoz ormanları ile ünlü İğneada’ya geçtim.Kıyıköy ile İğneada’da tatilini geçiren ya da denize girmek için oraya gelen vatandaşlarımız, Bodrum’da, İzmir’de, Çeşme’de, Ilıca’da, Alaçatı’da, bu sene değil elbette geçmiş senelerde para harcayan vatandaşlarımız gibi varlıklı değiller. Gelgelelim onlara hitap eden restoranlar, kafeteryalar, şemsiye ve şezlong kiralayan plaj bölümleri dahi bomboştu. Ona şahit oldum. 

Bütün bu tur sırasında şahit olduğum başka bir şey de ticari ahlaktaki zedelenmeydi. İşletmenin büyüklüğü ne olursa olsun verdiği hizmetin, sattığı malın fiyatı ne olursa olsun, her işletme ayakta durabilmek için türlü cambazlık yapmak zorunda kalmış gibi göründü bana. Herkes bir kere tutturabildiğine fiyatlıyor, herkes bir müşteriden alabileceği en çok faydayı almaya ya da elde edebileceği en çok parayı o müşteriden elde etmeye çalışıyor.

Müşteri az, bu nedenle çığırtkanlık yayılıyor. Ama bir kez ele geçirilen müşteri de imkan ölçüsünde, olabildiğince soyup soğana çevriliyor. Bir taraftan da şuna bakıyor insan; bu işletmeler insanların, pek çok insanın çalıştığı -birazdan işsizlik verilerinde de söyleyeceğim hizmet sektöründe çalışanların oranı Türkiye’de giderek artıyor- işte o hizmet sektörünün çalışanlarının geçinmeye uğraştığı işletmeler. “Onlar ne yapsın” diyeceği geliyor insanın. Geçen yıl ekonomik krizin net olarak kendini gösterdiği ağustos ayından bu yana elektriğe yapılan, doğalgaza yapılan zam sayısı dört, belki beş. Akaryakıta yapılan zam sayısını ben unuttum. Bugün yine bir saat kadar önce mazota 17 kuruş, benzine 6 kuruş zam yapıldı. Şimdi bunlara gelen her zam, mala, hizmete ve kiraya da geliyor. Hal böyle olunca ticari ahlak da kaçınılmaz olarak zedeleniyor.

Geçen hafta iki, bugün bir önemli veri, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayınlandı. Önce işsizlik verisine bir göz atalım. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı Mayıs 2019’un işsizlik verisi %12,8. 2019 yılının mayıs döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre işsiz sayımız 1 milyon 21 bin kişi artarak 4 milyon 157 bin kişi olmuş. İşsizlik oranı da 3,1 puanlık artışla, %12,8 seviyesinde gerçekleşmiş.

Önceki aylara bakalım, bu oran nisanda 13, Mart’ta 14,1, şubat ve ocakta 14,7’ydi. Buradan bakarsanız oransal olarak işsizlikte bir azalma görünüyor. Sayısal olarak bakarsak evet ocakta 4 milyon 668 bin, şubatta 4 milyon 730 bin olmuş. Martta 4 miyon 544 bine, nisanda 4 milyon 202 bine gerilemiş. Mayısta da 4 milyon 157 bin kişi olmuş. Hem bu programda hem Medyascope’taki diğer ekonomi temelli programlarda, izlediğiniz varsa başka ekonomi programlarında ya da ekonomi yazarlarının yazılarında görmüşsünüzdür. Bir yaz etkisi, bir baz etkisi nedeniyle oranlar geriliyor. Daha ileri gidip Türkiye İstatistik Kurumu’nun verdiği oranların manipüle edilmiş olabileceğini ihsas eden ya da açık açık iddia eden yazarlar, ekonomistler, yorumcular da var.

Dönelim işsizlik verilerine. Mayıs ayında dediğim gibi %12 işsizlik oranımız, 4 milyon 157 bin kişi işsiz. Tarım dışı işsizlik oranı, genel işsizlik oranından daha fazla %15. Genç nüfustaki işsizlik oranı ise en vahimi: 5,5 puanlık bir artış var, %23,3. Türkiye’de istihdam edilenlerin sayısı 2019 yılı Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre 869 bin kişi azalmış. 28 miyon 269 bin kişi çalışıyor Türkiye’de halen. İstihdam oranında 2 puanlık bir azalış var. Tarım sektöründe çalışan sayısı 307 bin kişi azalmış. Tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 562 bin kişi azalmış. Bakınız demin söyledim ya hizmet sektöründe durum vahim diye, istihdam edilenlerin %18,3’ü tarım, %19,6’sı sanayi, %5,5’i inşaat sektöründe çalışırken %56,6’sı hizmet sektöründe çalışıyor. Türkiye bu tablo ile bir yere varamaz. Çalışanlarının yarıdan fazlasının hizmet sektöründe çalıştığı bir ülke, sanayisini geliştirmeden, katma değeri yüksek mal üretmeden, onları ihraç etmeden bir yere varamaz.

Geçen hafta sanayi üretimi verilerini açıkladı Türkiye İstatistik Kurumu. Haziran 2019’da, bir önceki yılın aynı ayına göre sanayi üretimi %3,9 oranında azalmış. İmalat sanayindeki gerileme %4,6 oranında. Aylık gerileme, sanayi üretiminde %3,7, imalat sanayiinde %4,2 oranında. Sanayi üretiminin genelindeki gerileme ne kadar endişe verici ise imalat sanayiindeki daralma ondan daha fazla endişe verici.

Türkiye İstatistik Kurumu bugün de perakende satış ve ciro verilerini açıkladı. Haziran 2019’a ait veriler bunlar. Perakende satış hacmi bir önceki yılın aynı ayına göre %1,2 oranında azalmış. Yani perakendede satışlar gerilemeye devam ediyor. Kalemler itibariyle bakarsak gıda, içecek ve tütün satışları %0,7, gıda dışı satışlar -otomotiv yakıtı hariç- %1, otomotiv yakıt satışları da %2,3 oranında gerilemiş. Az önce söyledim bugün yine mazota 17 kuruş, benzine 6 kuruş zam geldi. Bu zamlı yeni fiyatlar gece yarısından itibaren geçerli olacak. 

Perakende ciro verilerini de açıklıyor Türkiye İstatistik Kurumu. Perakende ciro yine Haziran 2019’da bir önceki yılın aynı ayına göre %14,6 oranında artmış. Bu aynı zamanda perakendedeki fiyatların da en az %14,6 oranında zam gördüğüne işaret ediyor. Mal grupları itibariyle bakalım: Gıda, içecek ve tütün satışlarında ciro %17,6 oranında artmış, otomotiv yakıtı hariç gıda dışı satışlarda %16,5 oranında artmış, otomotiv yakıtı satışlarında %5,7 oranında artmış. Yani fiyatlar artıyor, fiyatların artması nedeniyle ciro artıyor. Ancak satış hacmi baktığımızda gerilediğini görüyoruz. Yani aslında satışlar geriliyor. 

Bütün bu ahval ve şerait içinde İçişleri Bakanlığı bu sabah Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden aldığını duyurdu. Bu üç ildeki büyükşehir belediye başkanlarının yerine aynı illerin valileri kayyum olarak atandı. Üç büyükşehir belediye başkanı HDP’nin belediye başkanları. İçişleri Bakanlığı, kararını resmi Twitter hesabından bu sabah saat 6:53’te duyurmuş. Allah aşkına altındaki yorumlara bir bakın. Memleket işgal edilmiş de bu iktidar kurtarmış meğerse ama bizim haberimiz yok nedense. 

Bakınız Türkiye Cumhuriyeti’nin çok kıymetli vatandaşları, kayyum karın doyurmaz. Hani bir kısım insanın karnını doyursa bile hepimizin karnını doyurmaz. Karnını doyuracak olan aştır, aşı bulduracak olan iştir, işi yaratacak olan sağlıklı bir ekonomidir, sağlıklı bir ekonomi ise gelişmiş bir demokrasi ile demokratik bir cumhuriyet ile mümkündür. 

Birileri memleket elden gidiyor diye gürültü yaparken karnınızdan gelen gurultuyu duymanız zor olur. Ama siz canbaza bakarken de atı alan Üsküdar’a geçer. Benden söylemesi. İyi günler efendim.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.