Haber: İrem Afşin / Kamera: Nazım Özgün İpek – Özgür Özdemir
Medyascope’a özel açıklamalar yapan insan hakları savunucusu ve hukukçu Kerem Altıparmak, İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açık bir metin olmadığını, onaylanıp kanun haline gelmiş, normal yasalarla çatışma halinde bile Anayasaya göre esas alınması gereken bir insan hakları sözleşmesi olduğunu belirtti.
“Kadın cinayetleri politiktir” söyleminin doğruluğundan bahseden Altıparmak’a göre asıl konu İstanbul Sözleşmesi değil, ardındaki niyet:
“Boşanan adam, gitsin kendine yeni bir hayat kursun. Kadın da çocuğuyla geride kalıp o çocuğa baksın, o adama bağımlı olsun, onun herhangi bir şekilde yeni bir hayat kurmasına imkan tanıyacak gerek maddi, gerekse sosyal hiçbir alan yaratılmasın. Kadınlar sürünsün veya öldürelim diyorlar. Bunu açıkça söylesinler, cinayet işlemek hak mıdır, bunu tartışalım.”
Altıparmak, kadın cinayetlerinin durdurulması için sadece ceza hukukunun yeterli olmayacağını, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda ciddi çalışmalar yapılması gerektiğini söylüyor:
“Gerçek anlamda yaygın bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. Pozitif ayrımcılık her yönüyle hayata geçirilmek zorunda. Bir insana ağırlaştırılmış müebbetten daha fazla ne ceza verebilirsiniz? Adam ağırlaştırılmış müebbet hapis yatacağını biliyor, buna rağmen gidip cinayeti işliyor. Çünkü o kadar büyük bir mekanizma var ki arkasında, beş defa mı müebbet vereceksiniz? Ceza hukuku bir araçtır, ama bu araçlar yelpazesi içinde küçük bir yeri olduğunu düşünüyorum, çok daha kapsamlı bir çalışmaya ihtiyacımız var.”
