Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Kendimizi başka yerlerde değil, Avrupa’da görüyor, geleceğimizi Avrupa ile birlikte kurmayı tasavvur ediyoruz.”
Bu, gerçekten bir niyet beyanı, bir hedef tespiti midir? Gereği yapılacak mıdır? 15 yıldır Avrupa Birliği (AB) ile tam üyelik müzakereleri yürüten Türkiye, bu süre boyunca, yaptığı reformlarla AB ile üyelik müzakerelerinin başlamasını sağlayan AKP ve Erdoğan tarafından yönetilmekte ancak bugün gelinen noktada hem AB üyeliğinden hayli uzak bir konumda bulunmakta ve hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınan bir ülke görünümü vermektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri gerçekse, bunun işaretlerinin olması gerekir ve en başta da Avrupa ile de Türkiye’nin demokratik tarihi müktesebatı ile de bağdaşmayan “cumhurbaşkanlığı sistemi”nin değiştirilmesi, dış ilişkilerde de Avrupa ile diyaloğu teşvik edici bir tutuma yönelmek gerekmektedir. Aksi, Türkiye’nin, geçmişteki gibi bir zikzak çizeceği manevracı siyaset ile karşı karşıya olduğu anlamına gelecektir.