Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin görülen davada karar açıklandı: Dört kişiye müebbet, 22 kişiye hapis cezası

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007 tarihinde öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada hüküm açıklandı. Üç kişi müebbet, bir kişi ağırlaştırmış müebbet, 22 kişi değişen hapis cezalarına çarptırıldı. 10 kişi hakkında ise suçlamalar düşürüldü ve beraat kararı verildi. 28 sanık tüm suçlardan beraat etti.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın 131. duruşması bugün (26 Mart 2021) tamamlandı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşma öncesi Hrant’ın Arkadaşları, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi önünde açıklama yaptı. Hrant’ın Arkadaşları adına konuşan Bülent Aydın, “Hâlâ Hrant Dink cinayetinin üzerindeki karanlık perde kaldırılmadı” dedi.

Tutuklu sanıkların da aralarında olduğu bir kısım sanıkların Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmaya tutuksuz sanıklardan 14’ü katıldı. Duruşmayı Hrant’ın Arkadaşları, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu‘nun da aralarında olduğu çok sayıda kişi takip etti.

Duruşmada sanıklar son sözlerini söyledi. Mahkeme yarım saatlik aranın ardından hükmü açıkladı. Buna göre:

28 sanık tüm suçlardan beraat etti. Üç kişiye müebbet, bir kişiye ağırlaştırmış müebbet, 22 kişiye değişen hapis cezaları verildi. 10 kişi hakkında ise suçlamalar düşürüldü ve beraat kararı verildi.

Fethullah Gülen, Zekeriya Öz, Adem Yavuz Arslan’ın da aralarında olduğu bazı sanıkların ifadeleri alınamadığı için haklarındaki kamu davasının ayrılmasına hükmedildi.

Şeref Ateş hayatını kaybettiği için hakkındaki suçlamaların düşürülmesine karar verildi.

Karara yorumlar: “Hatalı, eksik, karanlık perdesi kalkmadı

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu kararı “hatalı” olarak yorumladı ve itiraz edeceklerini söyledi.

Bakırcıoğlu, Sınırları kapsamları belirlenmiş olan bu davada bugün verilen karar önemli ölçüde ciddi hatalar içeren karardır. 2021 yılında da verilen bir karar olmuştu ve bu karar Yargıtay tarafından bozulmuştu. Bugün verilen karar da Hrant Dink cinayetini tüm yönleriyle açığa çıkartmayan ve sorumlular hakkında hüküm kurmayan bir karardır. Elbette karara itiraz edeceğiz. Bu kararın bozulması ve yargılamanın hakkıyla yapılması için sonuna değin süreci zorlayacağız. Bu karar bozulacaktır, bu karar hatalı bir karardır, bu karar cinayette sorumluluğu olan ve delilleri açığa çıkmış birçok kişinin hatalı şekilde beratıyla sonuçlanmış bir karardır” dedi.

Dink Ailesi, kararın ardından yazılı bir açıklama yayınladı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Hrant Dink 19 Ocak 2007’de, İstanbul’un göbeğinde, gazetesi Agos’un önünde arkasından sıkılan iki kurşunla kalleşçe öldürüldü.

“Cinayet; Genelkurmay’ın, siyasilerin, yargının, medyanın ve bazı devlet güdümlü sözde sivil toplum kuruluşlarının dâhil olduğu üç yıl süren bir hedef gösterme ve tehdit sürecinin sonunda gerçekleşti. 

“Öldürülmeden bir hafta önce, öldürülen kişi yazdığı ‘Neden hedef seçildim?’ yazısıyla hepimize bir not bıraktı ve yaptığı son konuşmalarında ‘Bu devletin derinliğinin bana haddimi bildirme operasyonudur’  sözleriyle açıkladı. Hrant Dink’in bu son yazısında bahsettiği hiçbir olay, kişi veya ilişki 14 yıldır soruşturmaya dâhil edilmedi. Üstelik de yazısında tanıklığı ve sezgileriyle bahsettiği birçok şey, sonrasında belgelerle de ispat edilmişken…

“Operasyon öldürmeyle son bulmadı; ihmal, örtbas, delil karartma ve yanlış yönlendirmelerle devam etti. Bütün bu mekanizmayı ele almayan bir yargılamanın bizi de kamuoyunu da ikna etmesi mümkün değil. 

“Bugün verilen karar bu hakikatten oldukça uzak. Kendi içinde dahi orantısız bazı beraat ve ceza hükümlerini anlamak da anlatmak da oldukça güç. Hele bazı kararlar var ki; sanki kötülüğün kendisi değil adeta sızması cezalandırılmış izlenimi veriyor.

“Yargılamanın geldiği noktada, 15 Temmuz 2016’da alçakça bir harekâtla yüzlerce insanımızın ölümüne, binlercesinin de yaralanmasına sebep olan, FETÖ olarak tanımlanan odakların 2007’de Hrant’ımızı da öldürmüş olduğu söyleniyor. 

“Eğer bu doğruysa, başından beri olması için gayret gösterdiğimiz, talep ettiğimiz etkili soruşturma zamanında yapılsaydı, neredeyse 10 yıl sonra bu kadar canımızı yitirmeyecektik. Bu durumda, Hrant Dink cinayetinin zamanında soruşturulmuş olmamasının hesabının yüzlerce insanın ailesine, yakınlarına verilmesi gerekmez mi? 

“Yargının itibarının yerlerde gezindiği bugünkü ortamda hangi mahkemeden adil bir karar çıkabilir ki? Bu ortam elbette suçlular için rahatlatıcıdır… Maalesef, bugün de Hrant Dink’in hedef gösterildiği ve cinayetin işlendiği yıllarda hâkim olan iklim ve ideolojinin benzeri hâkim. Böyle bir ortamda hangi hakikat ve adaletten bahsedilebilir? Bugün herhangi biri çıkıp ‘Hrant Dink’in öldürülmesinde Ermeni olmasının etkisi yok’ diyebilir mi? Bu mekanizmanın kılcal damarlarına kadar işlemiş ırkçılık nasıl inkâr edilebilir?  

“Bu dava bu haliyle kapatılıp, yılların derin devlet mekanizmasına FETÖ deyip geçilir ve etkili bir soruşturma yürütülmezse, bundan sonraki yıllarda kaybedilecek başka canların sorumluluğu kimin olacaktır? Katil nasıl bir çocuktuysa, FETÖ de Ergenekon da çocuk. Mekanizma ise çok daha yaşlı. Bu mekanizmanın başka canlar almaya devam etmesine müsaade edilmemeli.

“Bir an önce şeffaflık, demokrasi ve hukuk ikliminin tesis edilmesi hepimiz için hava gibi, ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaç. Nihayetinde umulan şey bir yüzleşme: Toplumun bu suçla yüzleşmesi, suçlunun suçuyla yüzleşmesi ve kurumların gerekli dersi çıkarması. 

“Biz ailesi olarak, arkadaşları ve avukatlarıyla, Hrant Dink’in tabutuna omuz vermiş dostlarımızın da gücüyle; anlama, anlatma çabamızı ve hukuk mücadelemizi asla bırakmayacağız. Ta ki tüm mekanizma açığa çıkarılıp bir daha kullanılmayacak hale getirilene kadar.”

Hrant’ın Arkadaşları’ndan Bülent Aydın, “Bu davanın bu cinayetin üstündeki karanlık perdeyi kaldırmadığını bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Hrant Dink cinayetine karar verenler bu süreci işletenler ortaya çıkmalıdır. ‘Öldür’ diyenler yargılanmalıdır. Hrant için adalet gerçekleşmelidir. Bu kararla adalet mücadelesi belki yeni bir aşamasına geçti. Biz bitti demeden bu dava bitmez” diye konuştu.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ise “Karar eksik bir karardır. Hrant’ı korumayanlar büyük ölçüde cezasız kaldı. Hrant Dink’i öldüren mekanizmanın tam anlamıyla açıklığa kavuşturulmasını talep ediyoruz. Cinayet üzerindeki sis perdesi aydınlatılmamıştır” dedi.

Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu ise kararı şöyle değerlendirdi: “Karar, Dink cinayetinde rol alan devlet içindeki aktörlerin tamamının dahil edilmediği, bir takım başka siyasi hesapların karşılamak için manipüle edildiği izlenimi bıraktı. Bu dosyaya 20’nin üzerinde daha kamu görevlisi dahil edilmesi gerekirdi. Diğer sorumluların da bir gün adliyelere hesap vermesini bekliyoruz.”

Dört kişiye müebbet, 22 kişiye hapis cezası

Mahkeme heyeti, şu isimlere beraat kararı verdi: Adem Sarıgöl, Adnan Acar, Atilla Güçlüoğlu, Muhammer Ay, Metehan Kadir Yıldırım, Niyazi Malkoç, Cevat Eser, Rahmi Özer, Resul Kütükoğlu, Tevfik Cantürk, Ünsal Gürel, Ecevit Emir, Emre Cingöz, Hacı Şefik Şimşek, Eyüp Temel, Ahmet Çetiner, Birol Ustaoğlu, Miktat Özbek, Mustafa Küçük, Ergün Yorulmaz, Musa Yıldırım, Hacı Ömer Ünalır, Ali Barış Sevindik, Murat Bayrak, Yusuf  Bozca, Yüksel  Avan, Hamza Celepoğlu, Ahmet İlhan Güner.

Hapis cezaları

  1. Ercan Gün‘e “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasından 10 yıl hapis cezası, 
  2. Abdullah Dinç‘e “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası,
  3. Hasan Durmuşoğlu’na “ihmal suretiyle adam öldürme” suçundan 12 yıl 6 ay, resmi belgeyi yok etmeden ise 3 yıl 9 ay hapis cezası,
  4. Ahmet Faruk Aydoğdu’ya “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası,
  5. Bekir Yokuş‘a “kasten öldürme suçuna yardım etme” suçlamasıyla 10 yıl hapis cezası,
  6. Önder Araz‘a “resmi belgeyi yok etme” suçlamasından 3 yıl 9 ay hapis cezası,
  7. Şükrü Yıldız, “örgüt içinde hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası,
  8. Metin Balta‘ya “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 6 yıl 8 ay hapis cezası,
  9. Mehmet Uçar hakkındaki “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine, “resmi belgeyi yok etmek” suçundan ise 3 yıl 9 ay hapis cezası,  
  10. Mehmet Ali Özkılınç‘a “örgüt üyeliği suçlamasından” 7 yıl 6 ay hapis cezası, “suçluyu kayırma” suçundan 1 yıl 18 ay hapis cezası,
  11. Yakup Kurtaran‘a “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası,
  12. Yavuz Karakaya‘ya “cebir ve şiddet kullanarak anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek” müebbet hapis cezası, “kasten öldürmeye yardım” suçundan da 12 yıl 6 ay hapis cezası,
  13. Osman Gülbel‘e “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 16 yıl 8 ay hapis cezası,
  14. Mehmet Ayhan‘a “kasten öldürmenin ihmali davranışla gerçekleşmesi” sebebiyle 12 yıl 6 ay, silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasından beraat, resmi belge yok etme suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası,
  15. Onur Karakaya‘ya “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 12 yıl 6 ay hapis cezası, “resmi belgeyi yok etme” suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası,
  16. Faruk Sarı‘ya “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi” suçundan 12 yıl 6 ay, “resmi belgeyi yok etme” suçundan ise 3 yıl 9 ay hapis cezası,
  17. Muharrem Demirkale‘ye “kasten öldürmek” suçundan müebbet hapis, “anayasal düzeni ihlal” suçundan da müebbet hapis cezası,
  18. Okan Şimşek‘e “kasten öldürmek” suçundan 25 yıl hapis cezası, “resmi belgede sahtecilik” suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası, “anayasal düzeni bozma” suçundan beraat,
  19. Veysel Şahin‘e “kasten öldürmek” suçundan 25 yıl, “resmi belgede sahtecilik” suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası, “anayasal düzeni bozma ve örgüt üyeliği” suçundan beraat,
  20. Gazi Günay‘a “kasten öldürmek” suçundan 25 yıl hapis, “resmi belgede sahtecilik” suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası, “anayasal düzeni bozma ve örgüt üyeliği” suçundan beraat,
  21. Özkan Mumcu‘ya, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 7 yıl 6 ay diğer suçlamalara beraat,
  22. Ali Fuat Yılmazer’e “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, “resmi belgeyi yok etme” suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası,
  23. Ramazan Akyürek’e “tasarlayarak adam öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, “resmi belgeyi yok etme” suçundan 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası, “resmi belgede sahtecilik” suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası,
  24. Metin Yıldız‘a “resmi belgede sahtecilik” suçundan 3 yıl 4 ay hapis cezası,
  25. Ali Öz’e “kasten öldürme” suçundan 25 yıl hapis cezası, “resmi belgede sahtecilik”ten 3 yıl 4 ay hapis cezası,
  26. Volkan Şahin’e 12 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Diğer kararlar

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah hakkındaki “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi.

Sabri Uzun hakkındaki “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi.

Hüseyin Yılmaz hakkındaki “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi.

Ali Poyraz hakkındaki “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi.

Hamdi Egbatan hakkındaki “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi.

Reşat Altay hakkındaki “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine, “ihmali davranışla öldürme”  ve “resmi belgeyi yok etme” suçlarından beraatine karar verildi.

Tamer Bülent Demirel‘e “tasarlayarak kasten öldürme” suçlamasından beraat, “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi.

Engin Dinç‘e “ihmali davranışla kasten öldürme” suçundan beraat, “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi.

Ercan Demir‘e “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “tasarlayarak kasten öldürmek” suçlamasından beraat, “kamu görevlisinin görevi ihmali” ve “kamu görevlisinin görevi kötüye kullanması” suçlamalarının zamanaşımı sebebiyle düşmesine karar verildi.

Muhittin Zenit‘e kasten öldürme ve terör örgütü üyeliği suçundan beraat, kamu görevlisinin görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma suçundan düşme kararı verildi.

Tutuklama kararları

Mahkeme, Ali Fuat Yılmazer, Ercan Gün, Muharrem Demirkale, Okan Şimşek, Veysel Şahin, Ramazan Akyürek, Gazi Günay, Yavuz Karakaya, Osman Gülber, Hasan Durmuşoğlu, Özkan Mumcu ve Faruk Sarı hakkında tutuklama ve tutukluluğun devamı kararını verdi.

Adli kontrol

Ali Öz’ün hükmü kesinleşene dek ev hapsi şeklinde adli kontrol devam etmesine karar verildi.

Suç duyuruları

Mahkeme, Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek, Faruk Sarı hakkında TCK 309 maddesince, Ogün Samast, Tuncay Uzundal, Zeynel Abidin Yavuz, Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Ersin Yolcu, Ahmet İskender hakkında FETÖ/PDY üyeliğine ilişkin suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.

Sanıklar son sözlerini söyledi

Mahkeme başkanı sanıklarına son sözlerini sordu. Önce SEGBİS ile bağlanan sanıklar söz aldı.

Eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, “Benim açımdan bu mahkemede bu yargılamada son söz söylenecek noktaya gelinmemiştir. Mahkemenizin bağımsız, tarafsız ve adil olduğuna inanmıyorum. Ne zaman ki bağımsız, tarafsız mahkeme tarafından yargılama gerçekleştirilir. O zaman son sözümü söylemiş olurum” dedi.

Gazeteci Ercan Gün, “Hrant Dink’in aziz hatırasına, son sözlerimi gerçeğin peşinde giden iki isme ithaf ediyorum. Hrant Dink ve Galileo. Hrant, Sabiha Gökçen haberini girmese belki aramızda olacaktı. Bir haber sekiz günlük bir yazı dizisinden bağlamdan koparılan bir cümle ile hedef tahtasına oturtuldu. Adliye koridorlarında linç edildi. Karanlık ellerin elindeki çocuğa tetik çekmek düştü. Eline bayrak verilerek kahramanlaştırmaya çalışıldı. Bu görüntüleri haberleştirerek cinayetin perde arkasını aralamaya çalıştım. Bu haberi yapmasaydım davada karşınızda olmazdım. Gerçeğin peşinde koşmanın bedelini meslektaşım Hrant Dink maalesef hayatıyla ödedi, ben beş yıllık özgürlüğümle ödüyorum. Gazetecilik suç değil” diye konuştu.

Tutuklu sanıklardan eski Trabzon Emniyet Müdürü ve eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek şunları söyledi: 2015 Şubat’ta Ankara’da oturduğum lojmandan gözaltına alındım ve tutuklandım. 38 yıl süren meslek hayatım fiilen sona erdi. Daha çok terörle mücadele birimlerinde görev yaptığım için terör örgütlerinin hedefi oldum. 2011’de lojmanımın yanına bırakılan bomba yüklü aracın patlaması sonucu çok fazla ölü ve yaralı vardı, yaralılardan biri çocuğumdu. Terörün ne demek olduğunu biliyor ve kınıyorum. Hrant Dink’in ölümünden kasten veya ihmali nedeniyle görevini yapmayan kamu görevlileri anlaşılmıştır. Bu dava öncesinde de bilinen kamu görevlilerinin bir kısmı yargılama dışı bırakılmış, bir kısmı hâlâ görev başındadır. Benim görevli olduğum makamlar, elde edilen bilgileri ilgili yerele gönderdiğim evraklar dosyada. Masumiyetimin açık olmasına rağmen tutuklu yargılanmış olmam çok büyük haksızlıktı. Suçlamaların hukuka aykırı olduğu ortada. Heyetinizin vereceği kararla bu haksızlığa son verilmesini bekliyorum.”

Tutuklu sanıklardan eski astsubay Okan Şimşek, “Mütalaada lehimize olan deliller göz önünde bulundurulmadı. FETÖ- PDY terör örgütü ile bağım yoktur. Anayasal düzeni bozma ile ilgili hiçbir teşebbüsüm yoktur. Emekli olmuş, tabancası bu dava nedeniyle emanete alınmış birisiyim. Anayasal düzeni bozma ile ilgili faaliyetim yoktur. Suçlanmamın hukuki karşılığı yoktur. Sadece kendi irademle ortaya koyduğum gerçeğe aykırı belge düzenleme ile ilgili suçsuz olduğumu söylüyorum. Beraatımı talep ediyorum” dedi.

Dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat TİM Komutanı Yüzbaşı Muharrem Demirkale, “Çürümüş yargı ile hukuk sistemi ile bu duruşma yapıldı. Masumum. Mahkeme bizim için bitmemiştir” dedi.

Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı eski görevlisi Hamza Celepoğlu ise beraatını talep etti: “Hakkımdaki kumpas davasını beraat ile sonlandırmanız talebimdir. Adaletin hassas terazisinin ayarını bozmamanızdır. Kumpas davası ile ceza verilse de canımdan çok sevdiğim mesleğim elimden alınsa da ‘Dönersem kahpeyim canımdan çok sevdiğim TSK’dan bu millete hizmetten’. Adalet ve beraat talep ediyorum.”

Dönemin Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Mehmet Uçar, “Hrant Dink’in öldürüleceği bilgiye sahip olmadım. Suçlamalardan beraatimi talep ediyorum” dedi.

Dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube görevlisi Ali Poyraz da beraatını talep etti: “Ek savunma yapmadım. 8 Ocak 2021’deki duruşma tutanağındaki beyanın düzeltilmesini talep ediyorum. Görevini ihmal suçu bakımından zaman aşımı süresi dolduğundan mahkumiyet hükmü kurulamayacağını ifade ediyorum. Beraatıma karar verilmesini talep ediyorum.”

Dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube görevlisi Osman Gülbel, dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube görevlisi Tamer Bülent Demirel, dönemin Samsun Emniyet Müdürlüğü görevlisi Ahmet Çetiner ve dönemin İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat görevlisi Yavuz Karakaya, dönemin İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat görevlisi  Bekir Yokuş ve dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Hüseyin Yılmaz da beraat talebinde bulundu.

Dönemin Samsun Emniyet Müdürlüğü görevlisi  Yakup Kurtaran, “Suçlamaları kabul etmiyor, beraatımı talep ediyorum. Bu mümkün değilse sağlık nedenleriyle tahliye kararını hatırlatmak istiyorum. Ölürken evimde ölmek istiyorum” dedi.

Dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Volkan Şahin savunmasını tekrar ettiğini söyledi: “Astsubay okulundan mezun olup merkez karakolunda çalıştım. İstihbarat şube ile bağlantım yoktur. Hrant Dink cinayeti ile alakam yoktur. FETÖ terör örgütü ile de bağlantım yoktur. Halen jandarma personeliyim. Beraatımı talep ediyorum.”

Dönemin Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Muhittin Zenit, “Hrant Dink ile ilgili ‘Ne pahasına olursa olsun bu eylemi yapacak’ diyen memurum. Yasin Hayal’i yakalayan, diğer sanıkların yerinin tespitinde rol almış birisiyim. Bu dosyada neden sanık olduğumu anlayamadım. Bu dosyada mağdurum. Beraatımı talep ediyorum” dedi.

Dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Görevlisi Veysel Şahin, “O dönemde uzman çavuş olarak görev yapıyordum. Elde ettiğimiz bilgiler gizlenmemiş bildirilmesi gereken tüm amirlere bildirilmiştir. Elimden gelen her şeyi yaptım. Bilgiyi bildirdikten sonra yapacağım başka husus yoktur. İddiaları kabul etmiyor beraatımı talep ediyorum” diye konuştu.

Metin Balta, Murat Bayrak, Birol Ustaoğlu da beraatlarını talep etti. 

Celalettin Cerrah: “47 yıl devlete hizmet ettim”

Duruşma salonundaki sanıklar son sözlerini söyledi.

Dönemin Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Ali Özkılınç, dönemin İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat görevlisi Adnan Acar, Hacı Ömer Ünalın, dönemin Samsun Jandarma Komutanlığı görevlisi Atilla Güçlüoğlu ve dönemin İstanbul Jandarma Komutanlığı İstihbarat görevlisi Abdullah Dinç beraatlarını istedi.

Dönemin Trabzon Alay Komutanı Ali Öz, “Belgeye dayanmayan bir cümle yüzünden ceza çekiyorum. İşlemediğim bir suç. 2009’da emekli oldum. Beraatımı talep ediyorum” dedi.

Eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay “Yargılama boyunca tüm bildiklerimi ifade ettim. Adaletin tecelli edeceğine inancımla suçsuz olduğumu söylüyorum” diye konuştu.

Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, “Mahkeme açıldığı zaman valiydim. Valiliğim göz önüne alınmadan burada yargılandım. Bunun göz önünde bulundurulmasını istiyorum. Zamanaşımı da söz konusu. Ben görevimi layıkıyla yaptım. 47 yıl bu devlete hizmet ettim. Görevi ihmalle bugüne dek yargılanmadım. Beraatımı talep ediyorum” dedi.

Gazi Günay,  Adem Sarıgöl, Metin Yıldız, Hacı Şefik Şimşek, Şükrü Yıldız, Ahmet İlhan Güner de beraatlerini istedi.

SEGBİS’ten bağlanan dönemin Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Özkan Mumcu ise “Cinayet esnasında askerdeydim. Herhangi bir yetki ve sorumluluğum yok suçum yok. Üç yıl tutuklu kaldım beraatımı talep ediyorum” dedi.

 14 yıldır süren adalet mücadelesi

Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’te İstanbul Halaskârgazi Caddesi’ndeki Agos binası önünde öldürülmesine ilişkin ilk dava, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açıldı.

2 Temmuz 2007’de ilk duruşması yapılan, 20 sivilin sanık olduğu davada Ogün Samast’ın dosyası 18 yaşından küçük olduğu gerekçesiyle ayrıldı.

19 kişi hakkındaki karar 17 Ocak 2012’de verildi. Altı kişi hakkında hapis cezaları verilirken, cinayetin örgüt kapsamında işlenmediği tespitinde bulunularak diğer sanıklar beraat ve tahliye edildi.

İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Ogün Samast hakkında 22 yıl 10 ay hapis cezası verildi, Yargıtay cezayı 21 Nisan 2012’de onayladı. Mayıs 2012’de Yargıtay’ın 19 sanıklı dosyadaki kararı bozması üzerine yargılama 17 Eylül 2013’te tekrar başladı.

Yeniden başlayan yargılama sürerken, kamu görevlilerine ilişkin de soruşturmalar ve iddianameler hazırlandı. Sonuçta kamu görevlileri ile ilgili davalar sivillerin yargılandığı dava ile birleştirilerek yargılamaya devam edildi. Bu yargılama sürerken ilk yargılamadan dokuz kişinin dosyası zamanaşımına girme ihtimali nedeniyle ayrıldı. 17 Temmuz 2019’da karara bağlanan bu ayrılan dosyada ise Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ogün Samast’ın da aralarında olduğu yedi kişi hakkında hapis cezaları verilirken iki kişi beraat ettirildi.

Kamu görevlilerinin yargılandığı davada savcı Muhammed İkbal Anar, 14 Aralık 2020’de mütalaasını açıkladı. Savcı Anar, aralarında Fethullah Gülen’in de olduğu haklarında yakalama kararı olan 13 sanık hakkındaki dosyanın ayrılmasını, bir sanığın hayatını kaybettiği için davanın düşürülmesini, 11 kişinin beraatını talep ederken 53 isim hakkında ise hapis cezaları istedi.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.