“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Anayasa Mahkemesi (AYM), kamuoyunda ‘Kur’an kursları kapatıldı’ diye lanse edilen kararı sonrasında Türkiye’de çok ağır eleştirilere hedef oldu. Eleştiriler, kararın ‘otoriter, jakoben laiklik’ anlayışını yansıttığı ve din ve vicdan hürriyetine aykırı olduğu noktalarında yoğunlaştı. Daha da ileri gidilerek, kararın mutlaka düzeltilmesi gerektiği, aksi halde Türkiye’nin tavrının değişeceği gibi ‘yakışıklı olmayan’ ifadeler de kullanıldı. Bu tepkiler iki bakımdan önemli: Bir kere, tepkiler Kıbrıs’ta iki devletli çözüm isteyen Türkiye’nin KKTC’yi bir devlet gibi görmediğini açığa vurduğu için dikkat çekiciydi. Uluslararası alanda Türkiye’nin tezlerine uygun düşmeyen bu tavrın yanında, ikinci olarak laiklik konusu gündeme geldi. Mahkeme, KKTC bünyesindeki Din İşleri Dairesi’nin ‘hafızlık eğitimi’ vermesiyle ilgili düzenlemeyi iptal ederken, anayasal bir zorunluluk olan ‘devletin gözetim ve denetim fonksiyonu’nun yerine getirilemeyeceğini öncelikle tesbit etmektedir. Sonra, herkesçe kabul edilen özgürlükçü bir laiklik tanımından hareketle, böyle bir din öğretim ve eğitiminin laiklik ilkesiyle bağdaşmazlığını gerekçelendirmektedir. Bu açıdan baktığımızda, KKTC Anayasa Mahkemesi’nin kararı, Türkiye’nin hayli sorunlu ve bir bakıma ‘dayatmacı’ laiklik anlayışına eleştirel gözle bakabileceğimiz, bu anlamda özgürlükçü laiklik anlayışının gereklerini yeniden düşünebileceğimiz bir kaynak niteliğinde görünmektedir. Tavsiyem odur ki kararı yerden yere vurmakta sıraya dizilenler önce kararı okusunlar!”
Prof. Dr. Levent Köker, Hukuk ve Demokrasi’de yorumluyor…