Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Afganistan’daki son gelişmeler: Taliban’ın üst düzey liderleri Heybetullah Ahundzade ve Abdülgani Birader’in öldürüldüğü iddia ediliyor, BBC’ye göre Pençşir’de 20 kişi Taliban tarafından katledildi

BBC, Pençşir Vadisi’nde en az 20 sivilin Taliban tarafından öldürüldüğünü tespit ettiğini belirtiyor. Afganistan’ın uluslararası yardıma ihtiyacı var. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken pazartesi günü (13 Eylül) bir Kongre oturumunda, ABD askerlerinin Afganistan’dan çekilmesine yönelik eleştirilere, “Taliban ile varılan anlaşma bize Trump yönetiminden miras kaldı” diye cevap verdi. Taliban’ın üst düzey iki lideri Heybetullah Ahundzade ve Abdülgani Birader’in ölmüş olabileceği iddia ediliyor. Afganistan’da gazetecilik mesleğini icra etmek her geçen gün zorlaşıyor. Afganistan’daki son gelişmeleri Medyascope sizin için derledi.

BBC, Taliban ile muhalif güçler arasında çatışmaların yaşandığı Afganistan‘ın Pençşir Vadisi’nde en az 20 sivilin Taliban tarafından katledildiğini tespit ettiğini belirtiyor. Vadide iletişim kanalları kesilmiş olmasına rağmen BBC, Taliban cinayetlerine dair kanıtlara sahip olduğunu iddia ediyor.

Pençşir’deki tozlu bir yol kenarında kaydedilen görüntülerde, askeri teçhizat giyen bir kişi, Taliban savaşçıları tarafından çevrelenmiş durumda. Kısa bir süre sonra silah sesi duyuluyor ve şahıs yere yığılıyor. Öldürülen kişinin ordu mensubu olup olmadığı belli değil çünkü bölgede savaş üniformaları yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bir görgü tanığı da katledilen kişinin sivil olduğu konusunda ısrarcı.

BBC’ye göre, Taliban Pençşir’de bu şekilde en az 20 kişiyi katletti.

Taliban geçen ay iktidara geldiğinde, Pençşir Vadisi dışındaki hemen her yeri kontrol etmişti. Pençşir’de Şah Ahmed Mesud liderliğindeki direniş hala devam ediyor. Taliban’a karşı direnişe öncülük eden Ahmed Mesud, Taliban’a karşı “ulusal ayaklanma” çağrısında bulunmuş ve savaşmaya devam etme sözü vermişti. Her ne kadar Taliban bölgeyi kontrol altına aldığını iddia etse de kaynaklar, bölgenin tamamen kontrol altına alınmadığında hem fikir.

Taliban bölgeye girdiğinde, Pençşir sakinlerine normal şekilde hayatlarına devam etmelerini telkin etmiş ve Taliban sözcüsü Malavi Abdullah Rahmani, “İnsanlar dışarı çıkıp günlük aktivitelerini yapmalılar” demişti. Ancak bölgeden gelen görüntüler, bir zamanlar kalabalık olan pazar yerlerinin terk edildiğini gösteriyor. İnsanlar uzun araç kuyruklarıyla bölgeden kaçmaya çalışıyor.

“Afganistan halkı, bütün ülkenin ve devletin ani çöküşüyle karşı karşıya kaldı”

Uluslararası güçler, İslamcı Taliban’ın iktidara gelmesinden bu yana yoksulluğun, açlığın arttığı ve dış yardımların kuruduğu ve kitlesel bir göçün hayaletinin ortalıkta dolandığı Afganistan’a yardım etmek için 1,1 milyar dolardan fazla yardım sözü verdi.

Afganistan’ın en acil ihtiyaçlarını karşılamak için 606 milyon dolara ihtiyacı olduğunu söyleyen Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Afganistan halkı, bütün bir ülkenin ve devletin ani çöküşüyle karşı karşıya kaldı” dedi.

Guterres, ülkedeki yiyecek stokunun bu ayın sonuna kadar tükenebileceğini ve Dünya Gıda Programı’nın (WFP) 14 milyon insanın açlığın eşiğinde olabileceğini tahmin ettiğini söyledi.

Çin, geçen hafta Afganistan’a 31 milyon dolar değerinde gıda ve sağlık malzemesi sözü vermiş ve ilk partisi 17 Eylül Cuma günü gelecek olan 3 milyon doz koronavirüs aşısı göndereceğini aktarmıştı.

İran, Afganistan’a hava yoluyla yardım gönderdiğini belirtti. Pakistan da gıda ve ilaç gönderdi ve yurtdışında dondurulan Afgan varlıklarının serbest bırakılması gerektiği çağrısında bulundu.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 64 milyon dolar yeni insani yardım sözü verirken, Norveç 11,5 milyon dolar yardım sözü verdi.

Taliban ülke yönetimini ele geçirmeden önce de Afganistan nüfusunun yarısı yardıma muhtaç durumdaydı. Zaten kötü olan durum kuraklık ve kıtlık nedeniyle daha da artacak gibi görünüyor.

Öte yandan BM İnsan Hakları Şefi Michelle Bachelet, uluslararası kamuoyunun Taliban yönetimine dair olan kuşkularının altını çizdi ve Taliban’ı, kadınlara işe gitmek yerine evde kalmalarını bir kez daha emrederek, genç kızları okuldan uzak tutarak ve eski muhaliflerine zulmederek vaatlerini yerine getirmemek ile suçladı.

“Taliban ile varılan anlaşma bize Trump yönetiminden miras kaldı”

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, pazartesi günü (13 Eylül) en az iki Cumhuriyetçi Kongre üyesinin kendisini istifaya çağırdığı tartışmalı bir oturumda, ABD askerlerinin Afganistan’dan çekilmesine yönelik eleştirilere cevap verdi.

Kongre üyeleri ile beş saat süren görüşmede Blinken, Başkan Joe Biden‘ın çekilme kararını savundu ve Dışişleri Bakanlığı’nın ABD’lilerin ve risk altındaki Afganlar’ın tahliyesine yardımcı olmak için daha fazlasını yapması gerektiği yönündeki suçlamaları kabul etmedi ve Trump yönetimini Taliban ile varılan anlaşmada eksik olmakla suçladı.

Cumhuriyetçi eski Başkan Donald Trump‘ın Taliban ile varılan çekilme anlaşmasını müzakere ettiğini defalarca dile getiren Blinken, Biden yönetiminin Taliban’ın ABD’lileri öldürmeye devam etme tehditleri nedeniyle yeniden müzakere etmediğini de belirtti.

Blinken, “Afganistan’da daha uzun kalmanın Afgan güvenlik güçlerini veya Afgan hükümetini daha dirençli veya kendi kendini idame ettirebilir hale getireceğine dair hiçbir kanıt yoktu” dedi.

Cumhuriyetçi Parti’den senatörlerin istifaya çağırdığı Blinken, “Varılan anlaşma bize Trump yönetiminden miras kaldı” dedi.

Panelin üst düzey Cumhuriyetçi Temsilcisi Michael McCaul, “Amerikan halkı kaybetmeyi ama özellikle de teröristlere karşı kaybetmeyi sevmez ama olan tam olarak bunun tersi” dedi.

McCaul, Bagram Hava Üssü gibi varlıkların neden muhafaza edilmediğini ve Biden yönetiminin Afganistan’a komşu ülkelerle neden terörle mücadele anlaşmalarına varmadığını da sordu. McCaul, Bagram Havaüssü’nün Çin’in kontrolü altına girmesinin ABD için yaratabileceği sıkıntılara da değindi.

Blinken ise ABD’nin bölgedeki tehditleri tespit etmek için aktif olarak çalıştığını söyledi.

Kongre oturumunun Demokrat üyeleri, hala ayrılmak isteyen ancak gerektiğinde çekilmeyi destekleyen ABD’liler ve risk altındaki Afganlar hakkında endişelerini dile getirdi. Komite Başkanı Gregory Meeks, “20 yıllık karmaşık, kaotik bir savaştan tam olarak sorunsuz bir şekilde çekilmenin nasıl olduğunu duymaktan memnuniyet duyarım” dedi.

Blinken ise tahliyeyi “kahramanca bir çaba” olarak değerlendirdi. ABD’nin Afganistan’a insani yardım vermeye devam edeceğini ancak bunu Taliban aracılığıyla değil, sivil toplum kuruluşları ve BM kurumları aracılığıyla yapacağını söyledi.

Ahundzade ve Birader öldü mü?

İki üst düzey Taliban liderinin kamuoyunun gözünden kaybolması bazı Afganlar’ın, grubun dini lideri ve yeni başbakan yardımcısının hayatta olup olmadığını sorgulamasına sebep oldu.

Taliban’ın üst düzey lideri Molla Hibettulah Ahundzade, militanların Afganistan’ın kontrolünü ele geçirmesinin ardından geçen bir ayda kamuoyunda görülmedi. Bir sözcü, konuyla ilgili söylentileri yalanladı.

Taliban’ın en tanınmış yüzlerinden biri olan Molla Abdülgani Birader de kayıp. Siyasi daire başkanı ve barış görüşmelerinin kilit ismi olan Birader’in esenliğiyle ilgili sorular, birkaç gün boyunca halk arasında görülmemesinin ardından artmaya başladı.

Birader’in Kabil’de, yeni kurulacak Afgan hükümetinin bakanlıklarının nasıl bölüneceği konusunda bir tartışma sırasında başka bir üst düzey Taliban figürü ile girdiği kavgada öldürüldüğü veya ağır yaralandığına dair söylentiler var.

Taliban Sözcüsü Suhail Shaheen, Twitter’dan İngilizce açıklamasında, “Afganistan İslam Emirliği Başbakan Yardımcısı Molla Birader, bir çatışmada yaralandığı veya öldürüldüğü yönündeki tüm iddiaları sesli bir mesajla reddetti. Birader yapılan haberlerin yalan olduğunu ve tamamen asılsız olduğunu söylüyor” diye yazdı.

Afganistan Analist Network, “Birader’in yeni Afgan hükümetin kurulması ile ilgili Taliban içi anlaşmazlıklarda zaten kaybettiği düşünülüyordu” dedi.

“Önceden de Afganistan’da çalışmak kolay değildi ama şimdi çok kasvetli”

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ) Başkanı Anthony Bellanger, Afganistan’da gazeteciliğin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyardı ve ekledi: “Taliban yönetimi altında çalışmaya devam etmeye çalışan gazeteciler dövülüyor ve hapse atılıyor.

IFJ Genel Sekreteri Anthony Bellanger, “Taliban şu anda çok fazla sorun yaratmak istemiyor ancak Afganistan’daki yabancı basın da dahil olmak üzere her şeyi kontrol altına almak isteyecekler ve bu gibi durumlarda sıklıkla olduğu gibi yabancı gazeteciler yabancı hükümetlerin ajanları olarak kabul edilecek” dedi.

Bellanger, “Eğer olması gereken koşullar sağlanmaz ise göreceğimiz yegane şey resmi bir Taliban medyası olacak. Diğer tüm gazeteciler ortadan kaybolacak. Önceden de Afganistan’da çalışmak kolay değildi ama şimdi çok daha kasvetli” dedi.

IFJ temsilcileri, Afganistan’daki meslektaşları ile yakın temas halinde olduklarını ve ülkede, çoğu Kabil’de olmak üzere 220’si kadın olan yaklaşık bin 300 gazetecinin olduğunu kabul ediyor.

Bellanger, “Batılı hükümetlerden, hayatı tehlikede olan ve ülkeyi terk etmesi gereken gazeteciler için yeni bir insani vize vermelerini istiyoruz” dedi. Öte yandan, Bellanger bir grup gazetecinin Afganistan’da kalmasını ve oradan haberler yapması gerektiğini, aksi takdirde bölgeye dair hiçbir kıymetli bilgiye ulaşılamayacağını da sözlerine ekledi.

Derleyen: Zeynel Yıldırım

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.