Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Spektrum (22): Ruslar, Putin’in istediği isimleri seçmek için sandık başında

Medyascope’un her hafta dünya gündemini meşgul eden bir konunun enine boyuna incelendiği podcast programının 22. bölümünde bu hafta, Rusya’da 17-19 Eylül günleri arasında düzelenecek Duma seçimlerini ele aldık. Seçimlerinden ne bekliyoruz? Seçimler nasıl olacak? Katılım nasıl seyredecek? Kaç parti var? Rus muhaliflerin seçimlerde karşılaştığı engeller neler? Rus muhalif lider Aleksey Navalni’nin cezaevinden verdiği talimatla kurulan “Akıllı Oylama” uygulaması işe yarayacak mı? Seçimlerde yolsuzluk olacak mı? Duma seçimleri ne vaat ediyor? Bu bölümümüzde bu sorulara yanıt aradık.

Medyascope’tan herkese merhaba. 

Rusya’da 110 milyon seçmen sandık başına gidiyor. Bugün başlayacak ve 19 Eylül Pazar günü sonlanacak seçimlerde halk, Rus Parlamentosu’nun alt kanadı Duma’da görev almasını istedikleri milletvekillerini belirleyecek. Muhalefet liderleri seçime girmiyor ya da giremiyor, sadece Putin’in istediği isimler aday, medya susturuldu, demokrasi ismen yaşıyor ve en önemlisi: Seçmen sandığa gitmeyi gerekli görmüyor. 

Beş yılda bir düzenlenen Duma seçimlerinden ne bekliyoruz? Seçimler nasıl olacak? Katılım nasıl seyredecek? Kaç parti var? Rus muhaliflerin seçimlerde karşılaştığı engeller neler? Rus muhalif lider Aleksey Navalni’nin cezaevinden verdiği talimatla kurulan “Akıllı Oylama” uygulaması işe yarayacak mı? Seçimlerde yolsuzluk olacak mı? Duma seçimleri ne vaat ediyor?

Spektrum’un 22’nci bölümünde kazananı zaten belli olan Rusya seçimlerinden ne beklediğimizi ve bu seçimleri neden eskisi gibi dört gözle takip etmediğimizi anlatacağım. Ben Senem Görür, Spektrum’a hoş geldiniz. 

Moskova çevresindeki tüm sokaklarda bir pankart asılı: “Birlikte seçiyoruz.” Slogan iddialı ama yanıltıcı çünkü Rusya’yı yakından takip edenler, kimin oy pusulasında olup kimin olmayacağına Kremlin’in karar verdiğini söylüyor. Yasaklanan politikacılar, aktivistler, gazeteciler ve medya kuruluşları… Hepsini teker teker mercek altına alacağız fakat önce seçimlerin nasıl gerçekleşeceğinden bahsetmek istiyorum. 

Rusya’da beş yılda bir düzenlenen Devlet Duması seçimleri, bu yıl 17-19 Eylül tarihleri arasında. Aralarında Çeçenistan, Dağıstan, Mordovya ve Tuva cumhuriyetlerinin de bulunduğu 12 federal bölgede başkan ve vali, 39 bölgede parlamento seçimi, 19 bölgede ara seçimler, 11 bölgenin idari merkezinin parlamento seçimleri ve beş şehirde yerel seçimler yapılacak. Bu seçimlerde 110 milyon seçmen oy kullanacak.

Devlet Duması’nda 450 sandalye bulunuyor. Sandalyelerdeki dağılım için 14 parti yarışacak. Halihazırda iktidarda bulunan ve milletvekili çoğunluğunu elinde bulunduran Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in partisi Birleşik Rusya ile parlamentoda yer alan Komünist Parti, Liberal Demokrat Parti ve Adil Rusya seçimlerde yer alacak. Yeşiller, Yeni İnsan, Elma, Gelişim, Özgürlük ve Adalet, Sivil Platform, Yeşil Alternatif, Vatan ve Sosyal Adalet için Emekliler Partisi de seçimlerde yarışacak. Seçimlerde yüzde 5 barajını geçen partilerin milletvekilleri Duma’da sandalye kazanacak. 450 milletvekili için 225 parti aday listesinden, geri kalan 225 parti ise bağımsız aday seçilecek. Yani Duma’da iki türlü bir sistem uygulanıyor. 

Seçimleri kimin kazanacağı ya da parlamentoda hangi partinin önde geleceğinden çok, katılım oranı merak ediliyor. 2016 yılında yapılan seçimlerde katılım oranı yüzde 47’de kalmıştı. O dönem sandıktan birinci parti olarak dönemin devlet başkanı Dmitriy Medvedev’in partisi Birleşik Rusya çıkmıştı. Aldığı yüzde 54’lük oy ile 343 milletvekili çıkaran Birleşik Rusya, milletvekili tarihinde en çok sandalyeye sahip olmuştu. Geçen yıl ise Rusya’da referandum ile yapılan anayasa değişikliği sonucunda parlamentonun alt kanadı Duma’nın yetkileri genişletilmişti. Örneğin, daha önce devlet başkanı Duma’nın onayıyla başbakanı atarken, başbakan yardımcıları ve kabine üyelerini başbakanın önerisiyle görevden alabiliyordu. Fakat anayasa değişikliğinden sonra devlet başkanının başbakan, başbakan yardımcısı ve bakanları atayabilmesi için Duma’nın onayını alması gerekiyor. 

Ülkede yapılan anketlere bakalım, Putin’in partisi, tabii ki önde. Hatta en yakın rakibi Komünist Parti’ye açık ara fark atarak önde. Fakat Duma’ya duyulan güven günden güne azalıyor. Örneğin son yapılan bir ankete göre mart ayında Duma’nın faaliyetlerini destekleyenlerin oranı yüzde 42 iken, geçen ay bu oran yüzde 35’e ind. Desteklemeyenler ise ülkenin yüzde 60’ı. 

Peki bu güven eksikliğinin sebebi ne? Elbette, Putin iktidarındaki bu totaliterlik. 

Başlarken de bahsetmiştim. Eleştirmenler Putin’in Rusya’sında kimin aday olabileceğine sadece Putin ve yakın çevresindeki aristokratların karar verdiğini söylüyor. Örneğin ülkede yaşayan bir sosyolog, seçim atmosferini şöyle yorumluyor: “Seçimlerimiz bir kukla tiyatrosu gibi. Birçok bağımsız adayın yarışmasına izin verilmedi.” 

Daha önce milletvekilliği yapan, şimdi de adaylığını koymak isteyen adayların yaşadıkları ise ayrı bir skandal. Eski milletvekili Dimitry Gudkov, “Aleksey Navalni hapiste ve tüm ekibi oylama dışında kaldı, muhalefetteki politikacılar da yasaklı” dedi ve seçim sürecinde yaşadıklarını anlattı. 

Bu yılın başlarında adaylığı açıklamasının ardından Gudkov ve ailesinin oturduğu daireye bir baskın düzenlendi. Gudkov ve halası gözaltına alındı. Babasına, “Rusya’da kalması halinde kız kardeşinin ve oğlunun cezaevine atılacağı” mesajı gönderilmesi üzerine Bulgaristan’a kaçmak zorunda kaldı. Fakat Gudkov, parlamentoda bağımsız milletvekilleri istenmemesine veya tüm muhalefet partisi liderlerinin yasaklanmasına rağmen umutlu. Putin’in popülaritesinin er ya da geç azalacağını düşünüyor.  

Putin’in popülaritesini sarsan figürlerden biri de kuşkusuz Aleksey Navalni. Navalni şubat ayında cezaevinde gönderildi, kendisiyle bağlantılı olan tüm kuruluşlar aşırılıkçı ilan edildi ve yasaklandı, hatta onunla görüşen tüm insanların devlet kademelerinde görev alması yasaklandı. Violetta Grudina, Navalni’nin ekibinde çalışanlardan biriydi, Murmansk şubesinin başındaydı. Fakat yetkililer Grudina’nın oy pusulasında yer almasını engellemek için olağanüstü bir çaba sarf etti. Grudina’nın anlattıklarına göre, kendisi 20 gün boyunca zorla koronavirüs hastalarının kaldığı bir hastaneye kaldırılmış ve seçim kayıt belgelerini ibraz edemesin diye mahkeme kararıyla tecrite uğramış. Fakat takdir edersiniz ki Putin’in Rusya’sında muhalif bir eylemci için hayatın gerçekleri böyle. 

Kremlin ise tüm bu anlatıların yanında muhalifleri seçimlerden engellemediğini belirtiyor. Birleşik Rusya’nın üst düzey isimlerinden Andrey Klimov, seçimlerden birkaç kişiyi dışlamış olabileceklerini ama bunun sebebinin siyasi konumları yüzünden değil, etraflarındaki cezai soruşturma nedeniyle olduğunu belirtti ve ekledi: “Rusya’da da seçimlerle ilgili durum aşağı yukarı diğer ülkelerle aynı düzeyde.”

Seçimler öncesinde baskı altında hissedenler sadece siyasiler değil, medya da büyük bir sınavdan geçiyor. Yetkililer bir dizi bağımsız gazeteciyi “yabancı ajan” olarak yaftaladı. Ülkedeki birçok gazetecinin seçimlerden önce yabancı ajan olarak konumlandırılması elbette Kremlin’in seçim stratejisinin bir parçası olarak okunabilir. 

Tabii ülke hal böyle olunca akıllara tek bir soru geliyor: “Acaba seçimlerde yolsuzluk olacak mı?”

Avrupa ve Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT), seçimlere gözlemci göndermeyi reddetti. Reddetme gerekçesi ise “istedikleri sayıda gözlemci göndermelerine Rusya’nın izin vermemesi.” Rusya da istedikleri sayıda gözlemci kabul etmemesinin sebebini koronavirüs önlemlerine bağlıyor. Birçok ülkenin koronavirüs kısıtlamaları altında insan hakları ihlallerini artırdığı ve bu önlemleri daha da otoriterleşmek için kullandığı göz önüne alınınca ülkedeki birçok seçim izleme grubu, seçimlerdeki dolandırıcılık şüphesinden de endişe ediyor. Yetkililer, Rusların hoşlanmadıkları her adayı diskalifiye edebileceği görüşünde. Ayrıca seçimleri takip edecek kişiler, sandıklarda hile bekliyor. Seçimlerin üç güne yayılacağını ve sandıkları korumak için yarım milyona yakın ekrana ihtiyaç duyacaklarını belirten yetkililer, her yere yetişmenin imkansız olduğunu söylüyor.  

Karanlık bir tablo çizmiş olsam da, Rusya’daki seçmenlerin bu “tepeden yönetilen demokrasiyi” bozmalarının bir yolu var. Çünkü seçmenler oy pusulalarını ellerine aldıklarında bir düzineden fazla parti görecekler. Evet, yukarıda da anlattık, seçimlere girecek partiler Kremlin tarafından belirleniyor ama her şey de onların kontrolü altında değil. 

Son yıllarda iktidar partisi Birleşik Rusya’nın popülaritesi azalıyor, bu durum da Kremlin’in “her zaman kazanma” ihtimalini zora sokuyor. Bir de tabii Navalni faktörü var. Navalni cezaevinden bile iktidar partisine karşı bir plan geliştirdi. Bu planın ismi de “Akıllı Oylama.” 

Şimdi size bu Akıllı Oylama stratejisinden bahsetmek istiyorum.

Birkaç ay önce Navalni’nin destekçilerinden beş kişi, Rusya dışında, belirli zaman dilimlerinde görüşmeye başladı. Bu haftalık görüşmelerde beş kişi hep aynı şeyi konuştu: Seçmenleri sandığa nasıl götürebiliriz? 

Ve bir süre sonra Navalni başta olmak üzere bu kişilerin aklına yeni bir strateji geliştirme fikri geldi. Navalni’nin ekibinin yeni seçim kampanyası, ülkenin 225 seçim bölgesinin her birinde Birleşik Rusya’ya karşı yarışan belirli bir aday etrafında muhalif fikirli seçmenleri bir araya getirme üzerine şekillendi. Peki bu nasıl olacaktı? 

Hemen bir uygulama geliştirildi, ismi de “Navalni” oldu. App Store ve Google Play üzerinden indirilen bu uygulamaya adresleriyle kayıt olan seçmenler daha sonra ekranlarında, görüşlerine katılsalar da katılmasalar da, oy vermeleri gereken adayların ismiyle karşılaştı. 

Fakat 10 Eylül Cuma günü Rusya’daki seçmenler, telefonlarına artık bu uygulamanın indirilemeyeceği ve erişilebilir olmadığı uyarısıyla karşılaştı. Şirketler neden uygulamayı kaldırdıklarına yönelik herhangi bir cevap vermese de, basına yansıyan haberlerde Rus internet düzenleyicilerinin Google ve Apple’dan bu uygulamayı mağazalarından kaldırmasını talep ettiklerini öğrendik. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, bu uygulamanın Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile bir bağlantısı olduğunu söyledi ve ABD’nin seçimlere müdahil olacağı yönünde yeni iddialar ortaya attı. 

Tüm bu olanlar bir yana dursun, Navalni ve ekibinin üretkenliği devam etti. Bildiğiniz gibi Rusya’da aktif olarak Telegram kullanılıyor ve Navalni’nin ekibi de seçmenlerle Telegram üzerinden iletişim kurmaya devam etti. 

Navalni ve ekip arkadaşlarınınkine benzer bir yöntem daha önce İngiltere’de denenmişti. Brexit karşıtları buna benzer bir stratejiyi İngiltere’nin 2019 yılı parlamento seçimlerine kullanmış fakat başarısız olmuştu. 

Navalni’nin Akıllı Oy uygulaması başarılı olur mu olmaz mı bilmiyoruz ama bu stratejinin Kremlin’de hoşnutsuzluğa yol açtığı biliniyor. Bu yüzden bu seçimlerde kimin kazanacağından çok şu sorulara odaklanmak daha mantıklı gibi: “Putin yüzde kaç oy aldı? Seçimlere katılım oranı kaç oldu? Putin ve partisine verilen desteğin düşüşünde Navalni’nin çalışmalarının rolü ne?” 

Böylece dünyanın dört bir yanındaki gelişmeleri takip etmeye, hem Spektrum’da hem de Medyascope ekranlarında sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

Böylece Özgün Özgül ile birlikte hazırladığımız 22’nci Spektrum’un da sonuna geldik. 

Bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip etmeyi ve yayınlarımızı izlemeyi unutmayın.

YouTube’daki katıl butonu ya da Patreon üzerinden de Medyascope’a katkıda bulunabileceğinizi tekrar hatırlatarak; haftaya yeni bir bölümde yeniden görüşmek dileğiyle diyelim. 

Hoşça kalın.  

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.