Sürdürülebilirlik Adımları Derneği, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye çözüm ortaklığı ve Zorlu Holding desteğiyle Sorunlara Çözümler Buluşması düzenledi. Toplantıda Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 15. maddesi “Karasal Yaşam” konuşuldu.
Etkinliğin moderatörlüğünü UNDP Türkiye İklim Değişikliği ve Çevre Portfolyo Yöneticisi Nuri Özbağdatlı yaptı. Panelde Doğa Koruma Merkezi Başkanı Dr. Uğur Zeydanlı, Anadolu Meraları Genel Koordinatörü Yasemin Kireç ve Döngü Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Zeynep Derece konuşmacı olarak yer aldı.
“Endüstriyel tarım sürdürülebilir değil”
Uğur Zeydanlı, konuşmasında endüstriyel tarımın sürdürülebilir olmadığını, insan sağlığına, doğaya ve çiftçiye zarar verdiğini vurguladı: “Biz biliyoruz ki endüstriyel dediğimiz bir tarımsal üretimin hem çiftçi için hem de bizim için sürdürülebilirliği yok. Türkiye’de tarım dediğimizde mümkün olduğunca çiftçinin de bizim tarım politikalarımızın da girdinin fazla olduğu ama öte yandan da hem doğayı hem çevreyi hem de aslında çiftçinin ekonomisine yük bindiren bir tarımsal üretim modeli var. Bunun da arkasında aslında ürettiğini pazarlayamayan bir çiftçi var. Ama küçük ölçekli daha doğa dostu bir üretim hem insan sağlığı hem çiftçinin daha az yıpranması hem de çevresel etkisi açısından çok önemli.”
“Türkiye’nin iklim değişimine uyumla ilgili her türlü eylem planı var ama sahadaki uygulamaları çok az”
Uğur Zeydanlı, sözlerine şöyle devam etti: “Politika düzeyinde başladığımız yollar genelde bürokrasinin tartışmaları eylem planları ve stratejileri içinde tıkanıyor. Bugün baktığımızda Türkiye’nin iklim değişimine uyumla ilgili her türlü eylem planı, stratejisi var. Ama sahadaki uygulamaları o kadar az ki. Bu sene yaşadığımız sorunların arkasında da bu var. Bu da katlanarak devam edecek.”
“Geri dönüşü sürdürülebilirlikle mümkün olmayacak bir noktadayız, onarıcı tarım yapmamız gerekiyor”
Yasemin Kireç ise günümüzde uygulanan tarım pratiklerinin toprağın ekosistemine zarar verdiğini ve bu zararın giderilmesi için hem sürdürülebilirliğe hem de onarıcı tarıma ihtiyaç olduğunu vurguladı: “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uygulanan tarım pratiklerinin hepsi toprağı bozan yok eden birtakım pratikler. Toprak gerçekten çok bereketli bir ekosistem fakat biz bunu son 70 yıl gibi bir zaman içerisinde bozduk. Bizim en çok farkındalık yaratmaya çalıştığımız nokta sürdürülebilirliğin ötesinde onarım yapılması gereken bir dönemdeyiz. Geri dönüşü sürdürülebilirlikle mümkün olmayacak bir noktadayız. Burada bir onarım yapmamız gerekiyor. Onaracağız ondan sonra onardığımız şeyi sürdürebileceğiz. Tarım yüzünden topraktaki karbonu atmosfere salıyoruz. Atmosferdeki karbonu alıp toprağa gömmeye çalışacağımıza bunun tam tersini yapıyoruz. Onarıcı tarımla bunu tersine çevirmek mümkün.”
