Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Levent Köker ile Hukuk ve Demokrasi (59): Orta Çağ karanlığı değil totaliterlik teşebbüsü

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın (DİB) 4-6 yaş grubu çocuklara yönelik yürüttüğü Kur’an Kursları’nın zorunlu eğitimden sayılması için başlattığı girişim, CHP’nin tepkisine neden oldu. Ülkenin “Orta Çağ karanlığı”na geri götürülmek istendiğini ileri süren CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in değerlendirmelerine karşı, bazı toplumsal örgütlerden, bireylerden ve Cumhurbaşkanı’ndan çeşitli tepkiler geldi. Bunlardan ilki, CHP’nin “milletin değerleri ile kavgalı” olduğu, “28 Şubat ayarlarına geri döndüğü” yönünde olurken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin çocuklarını özgürce yetiştirmesine neden karşı çıkıyorsunuz!” mealinde bir tepki ortaya koydu.

İlk gruptaki tepkiler, “milletin değerleri”nden İslami pratiklerin anlaşıldığını göstermesi bakımından önemliydi. Burada aynı zamanda millet kavramının, sözcüğün “dini cemaat” anlamındaki kullanımına yakınlaştığını da görmek mümkündür. Yine burada, millet ile dini (İslami) pratikler özdeşleşmesinin, hiçbir çoğulculuğa yer bırakmayan bir bütünlük anlamını taşıdığını da not etmek gerekmektedir. Bunun bir uzantısı olarak DİB, Cumhuriyet’in kuruluşundan getirdiği, toplumun “inanç, ibadet ve ahlak alanlarını kontrol altında tutma” görevini, sonradan eklenmiş olan “din hizmeti verme” yükümü ile birleştirmektedir.

12 Eylül Anayasası’nın kendisine yüklediği “milli dayanışma ve bütünleşmeyi sağlama” misyonu doğrultusunda DİB, yekpare millet-din özdeşliğinin belirleyici kurumu olarak güç kazanmaktadır. Bunun yanında, “milletin çocuklarını özgürce yetiştirmesine karşı çıkılamaz” biçiminde anlaşılması gereken diğer tepki ise Türkiye açısından hayli havada kalan bir tepkidir. Zira Türkiye’de, AİHM -aradan geçen onca zamanı rağmen uygulanmamış olduğu için Avrupa Konseyi’nin takibinde olan- kararlarının da tescil ettiği gibi, Türkiye’de çocukların özgürce yetiştirilmesi söz konusu değildir. Çünkü Türkiye’nin okullarında okutulan “zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi” dersleri, belirli bir inancın çocuklara empoze edilmesi biçiminde yürütülmektedir. Bu pratiğin baş aktörü olan DİB’nin, şimdi 4-6 yaş grubu çocuklara Kur’an Kursu vermesi ve bu kursların zorunlu eğitim süresinden sayılması için girişim başlatması, endişe yaratmaktadır.

Endişe, haksız değildir. Her fırsatta 28 Şubat’ı gündeme getirmeyi tercih edenlerin, bu zorbalık sürecinin mağdurlarının, özellikle din ile ilgili sorunlar söz konusu olduğunda, bugünkü iktidarın hukuksuzluklarına sessiz kalarak veya açık onay vererek destek olmaları bu haklılığı pekiştiren bir olgudur. Ancak, endişenin “Orta Çağ karanlığına geri gitme” terminolojisiyle ortaya konulması doğru olmamıştır. Bir kere, sloganlaştırılmış bu tabirin alıcısı belirli ve küçük bir toplum kesimidir, muhalefetin beklemesi gereken geniş bir toplum desteğini temin etme kapasitesinden yoksundur.

İkinci olarak, tarihi açıdan Orta Çağ’ın bir karanlık çağ olduğu doğru değildir. 1000 yıllık Orta Çağ’ın son 500 yılı modern zamanları hazırlayan gelişmelerle doludur. Üçüncü olarak, Orta Çağ’da devletin eğitim kurumları yoluyla toplumu biçimlendirme kabiliyeti mevcut değildir. Modern anlamda bir devlet olmadığı gibi, modern devlete özgü bir devlet-toplum ilişkisi de yoktur. Bugün tecrübe ettiğimiz ve son evrelerinden birinde 4-6 yaş grubu çocuklara Kur’an Kursu pratiğini tartıştığımız “dinselleşme” süreci, devletin toplumu yekpare bir bütünlük, bir “totalite” olarak oluşturma girişiminin önemli bir parçasıdır. Bu yönüyle, din ile özdeşleştirilerek tanımlanan milleti, içindeki farklılıkları yok sayarak, çoğunluğun onayladığı bir anlayış doğrultusunda, tüm farklılıkları yadsıyarak, bir totalite haline getirmek isteği, 20. yüzyıl başlarındaki faşist rejimleri çağrıştıran bir totaliterizm teşebbüsüdür. Aslolan, bu totaliter girişimin politik olarak nasıl engellenebileceğine cevap bulmaktır.

Levent Köker, Hukuk ve Demokrasi’de yorumladı:

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.