Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan dolayı yurttaşların yaşadığı mağduriyetler bitmiyor. Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde yer alan bu suçun cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis. Cezası üç aydan iki yıla kadar hapis veya para cezası olan genel hakaret suçundan farklı. Çünkü kanun Cumhurbaşkanı’na hakareti Millete ve Devlete Karşı Suçlardan, Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suç olarak düzenliyor. Bu düzenleme Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) göre ifade hürriyeti ile çatıştığı gibi cumhurbaşkanı, başkan veya kral, fark etmeksizin, devlet başkanlarına hakaretin özel olarak himaye edilmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı. Bu nedenle geçmişte örneğin Fransa, Ceza Kanunu’ndaki buna benzer bir hükmü ilga etmek zorunda kalmış. Yine AİHM, 299. maddenin Sözleşme ile uyumlu olacak şekilde değiştirilmesi gerektiğini belirttiği “Şorli Türkiye’ye karşı” kararında bu görüşünü tekrarlıyor. Bu durumda AİHS ile açıkça çatışan Cumhurbaşkanı’na hakaretin Türkiye’de uygulanmaması, bir diğer deyişle zımnen ilga edilmiş (yani “olmayan”) bir suç olarak muamele görmesi gerekir.
Sadece AİHM değil, Anayasa Mahkemesi de bu görüşte: Türk Medeni Kanunu ile ilgili verdiği kararlarında, AİHM kararları ile Sözleşme ile çatıştığı açıkça tesbit edilmiş olan kanun maddeleri “zımnen ilga edilmiş” sayılır. Bu durumda Türkiye’de hiç kimsenin Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan dolayı bir ceza işlemine maruz kalmaması gerekmektedir. Üstelik Cumhurbaşkanı bir siyasi partinin genel başkandır ve devletin ve milletin birliği yerine partisinin siyasi menfaatlerini gözeterek de davranabilmektedir. Gerçekten, insan sormadan edemiyor: Olmayan suçtan yaratılan onbinlerce mağduriyet yetmedi mi?
Levent Köker, Hukuk ve Demokrasi’de yorumladı:
