“Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik Değişikliği”nin Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile “Korunan Alanlar”ın daha fazla insan faaliyetine açıldığını vurgulayan Türkiye Barolar Birliği (TBB) yönetmeliği yargıya taşıyacaklarını duyurdu. Yönetmelikle, SİT kapsamında olan korunması gereken alanların “kamu yararı” olması durumunda otopark, enerji santrali yapılmasına olanak tanınıyor. TBB’den yapılan açıklamada, “Mutlak yapılaşma yasağı olan kesin korunacak hassas alanlarda, birtakım altyapı hizmetleri ve ulusal güvenlik için zorunlu olan tesisler, orman yolları ve balıkçılığa izin verilebileceğine dair düzenleme ile mutlak yapılaşma yasağına çeşitli istisnalar getirilmiştir” denildi.
“Siyasi iktidar mahkeme kararlarını yok sayıyor”
Resmî Gazete’de 5 Mart Cumartesi günü yayımlanan “Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile “Elde edilemeyen tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğine, iskele ve balıkçı barınaklarına, kültür balıkçılığı faaliyetlerine, güvenlik tesislerine, kurulu gücüne göre belirli bir kapasiteyi aşmayacak HES, rüzgar ve güneş santrallerine, atık su arıtma tesislerine, otoparklara, trafo ve enerji nakil hatlarına, içme suyu amaçlı baraj ve göletlerin yapılmasına imkan verilmiştir” denilerek, korunması gereken alanlar yapılaşmaya açılıyor.
TBB, yönetmeliği neden yargıya taşıyacaklarına ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında ise Bölge Komisyonu değerlendirmesi ile kesin korunacak hassas alanlarda ve nitelikli doğal koruma alanlarında izin verilen faaliyetlere ek olarak düşük yoğunluklu çeşitli faaliyetler ile tarım ve hayvancılık amaçlı entegre tesislere, herhangi bir kapasite sınırı olmaksızın hidroelektrik, rüzgâr ve güneş enerji santrallerine ve turizm ve yerleşimlere izin verilebileceğine dair düzenlemeler içermiştir. Maden yönetmeliği ve korunan alanlara dair yapılan bu son düzenlemeler, siyasi iktidarın mahkeme kararlarını yok sayarak özellikle maden, enerji ve endüstriyel tarım şirketlerine yeni bir sermaye transferi dalgası yarattığını bize göstermektedir.”
“Doğal SİT alanlarının da parçalanmasına, yok olmasına izin vermeyeceğiz”
Daha önce de birinci, ikinci ve üçüncü derece doğal SİT olarak tanımlanan nitelikli koruma alanları için yapılaşmaya dönük düzenlemelerin getirildiği ancak açılan davalar neticesinde yürütmeyi durdurma ve iptal kararlarının verildiği hatırlatılan açıklamada, son değişik için de hukuki sürecin başlatılacağı belirtildi:
“Türkiye Barolar Birliği olarak, koruma ilke ve politikaları ile bağdaşmayan, uluslararası anlaşmalara aykırı ve yargı kararlarını hiçe sayan, hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan yönetmelik değişikliğine karşı hukuksal yola başvurulacağını duyurmak isteriz. Zeytin Kanunu’nu delme girişimleri gibi doğal SİT alanlarının da parçalanmasına, yok olmasına izin vermeyeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyururuz.”
