Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hızlı ve Kısa Yorum (1) | Kaşıkçı davası: Dün gururluyduk bugün utanıyoruz

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesine ilişkin İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın durmasına ve yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına gönderilmesine karar verildi.

“Hızlı ve Kısa Yorum”da Ruşen Çakır, Kaşıkçı davasının Türkiye’de kapatılmasını yorumladı.

Yayına hazırlayan: Sara Elif Su Balıkçı

Merhaba, iyi günler. Beklenen oldu ve Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da, Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda vahşice öldürülmesiyle ilgili açılan dâvâyı Türkiye’de yargı kapattı. Yani örtbas etti. Dosyayı Suudi Arabistan’a yolladı ve 2 Ekim 2018’de başlayan serüven Türkiye için noktalanmış oldu. Halbuki Türkiye bu konuyu uzun bir süre gündemde tutmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, dört koldan diyelim, özellikle bu cinâyetin emrini verdiğini düşündükleri –ki muhtemelen o– Veliaht-Prens Muhammed Bin Salman hakkında dünya çapında bir kampanya açılmasına ya da açılmış olan kampanyaya çok ciddî bir şekilde katkıda bulunmaya cânı gönülden dâhil olmuştu Türkiye. 

Tabii ki bunun stratejik nedenleri vardı. Erdoğan yönetiminin Suudi Arabistan’la ve özellikle de Veliaht-Prens’le birtakım stratejik sorunları vardı; fakat elinde sonunda insânî bir olay, bir gazetecinin göz göre göre katledilmesi gibi bir olay vardı ve buna Türkiye’nin tâvizsiz bir şekilde sâhip çıkması ve her türlü örtbas etme girişimine karşı duruş sergilemesi açıkçası iyi bir şeydi. Genel kamuoyunun ne kadar umurundaydı bilmiyorum; ama dünyanın önde gelen basın kuruluşları, Batı dünyasında birçok ülkenin yönetimi bu olayı çok ciddî bir şekilde tâkip etti ve Türkiye’yi de bu anlamda takdir etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan her zaman şunu söyledi — ki haklıydı: “Bu cinâyet İstanbul’da işlendi, Suudi Arabistan’da açılan dâvâ bizi ilgilendirmiyor ve biz bunu sonuna kadar götüreceğiz.” Tabii ki, yargılanan kişilerin ifâdesi alınamayacağı için vs., bütün bunlardan dolayı bu dâvânın anlamı daha çok sembolikti, ama sürüyordu. 

Şimdi, bu ifâdeler alınamadı, şu oldu bu oldu, “Teknik olarak bunları yürütmemiz mümkün değil” diyerek bu dâvâya son verdiler; ama bunların hepsinin bahâne olduğunu biliyoruz, zîra Türkiye yönetimi, yani Erdoğan yönetimi Suudi Arabistan’la barışmak istiyor. Bunun birçok nedeni var. Önde gelen neden finansal, yani para ve burada da Suudi Arabistan’ın en önemli şartı bu dâvânın sona erdirilmesiydi. Bunu Körfez’de yaşayan gazeteci arkadaşımız Yusuf El Şerif söylemişti ve zâten onunla yaptığımız yayından kısa bir süre sonra mahkeme Adalet Bakanlığı’na yazı yazılmasına karar verdi.

Şunu biliyoruz: Türkiye’de mahkemeler bağımsız değil, tarafsız değil. Böyle bir dâvâda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat sâhip çıktığı bir dâvâda, bir savcının “Bunu kapatalım, bunun için Adalet Bakanlığı’na soralım” demesi ve mahkeme heyetinin de bunu kabul etmesi kesinlikle mümkün değil. Belli ki yukarıdan gelen bir tâlîmat, aşağıdaki yargı tarafından tekrar yukarıya iletildi ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ daha ilk günden “Tamam” dedi, “biz de bu konuda aynı görüşteyiz” dedi ve mahkeme hemen bugün toplanıp karârı verdi.

Artık örtbas edildi. 

Bir iddiaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan bayram namazını Mekke’de Kral’la ve Veliaht-Prens’le beraber kılacak. Her halükârda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan’a gitmek istediğini biliyoruz. Birçok olayda olduğu gibi her şeyi bir kenara bıraktı ve sonunda Suudi Arabistan’ın istediği oldu; Türk yargısı da buna bir şekilde boyun eğdi.

Burada söylenecek çok şey var, ama kısa ve hızlı bir şekilde söylemek iddiasıyla bu videoları çekiyoruz, bundan sonra Medyascope’ta bu tür başka konularda sadece ben değil, Medyascope yorumcuları hızlı bir şekilde, gelişen olaylarda kısa videolarla karşınızda olacak. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum: Olay oldu, bitti. Dün Kaşıkçı Dâvâsı’ndaki ısrârıyla belli anlamlarda prim yapmış olan Erdoğan, şimdi örtbas etti. Bunun Erdoğan’a bir faturası pek çıkacağa benzemiyor. Birçok olayda olduğu gibi, Erdoğan özellikle dış politikada birtakım çıkışlar yapıyor, bunun o anlığına iç kamuoyunda ve bâzen de uluslararası kamuoyunda getirileri oluyor, ama bu çıkışların Türkiye’ye bir bedeli de oluyor. Ancak o, kamuoyu getirisini temel aldığı için bunlarda ısrar ediyor. Sonra 180 derece dönüyor ve hiçbir şey olmuyor, bu da bize ders oluyor.

Evet, dün Türkiye’nin bu konudaki ısrârı nedeniyle, ucundan bir şey çıkmayacak olsa bile katillerin İstanbul’da yargılanıyor olması nedeniyle gururluyduk; şimdi örtbas edildiği için utanıyoruz, ama herkes bundan utanıyor mu? İnsanların gerçekten çok fazla umurunda mı? Açıkçası emin değilim. Evet, söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.