Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hızlı ve Kısa Yorum (4) | Erdoğan iktidarının yumuşak karnı: Cemal Kaşıkçı davası

Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülmesiyle ilgili davanın Suudi Arabistan’a devredilmesi tartışılıyor. Eski Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün istifasının perde arkasıda Kaşıkçı davasının kapatılması olduğu söylentileri konuşulurken davanın Türkiye’de kapatılmasına bir tepki de eski bakanlardan Hüseyin Çelik’ten geldi. Sosyal medyadan açıklama yapan Çelik, “Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudilere devredilmesi kanunidir ama asla ahlaki ve vicdani değildir. Prens’in sözünün her türlü hukukun üstünde olduğunu bilmiyor muyuz?” dedi.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise bu sabah Twitter hesabından paylaşım yapmış ve “Cemal Kaşıkçı davası olarak bilinen davada mahkemenin durma ve yargılamanın nakline karar vermesi; kanuna uygundur, yargı yetkisinin devri değildir, davanın düşmesi değildir. Bu hakikati bilmelerine rağmen kimi siyasilerin aksi beyanı, siyasî hesapla yapılan çarpıtma yorumdur” demişti.

Ruşen Çakır, “Hızlı ve Kısa Yorum”da Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devredilmesi tartışmalarını yorumladı.

Yayına hazırlayan: Sara Elif Su Balıkçı

Merhaba iyi günler. Cemal Kaşıkçı Dâvâsı’nın iktidârın yumuşak karnı olacağını bekliyordum, ama biraz geç kalmış gibiydi. Yine Erdoğan iktidârı buradan da yırtacakmış gibi oldu, ama son anda, bugün yaşananlar hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Öncelikle şunu söylemek lâzım: Eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün istifâsının ardında, bu dosyanın kapatılmak istenmesi olduğu rivâyetleri çıktı çok güçlü bir şekilde. 

CHP sözcüleri bunları dile getirdiler. Ardından CHP başta olmak üzere, muhâlefet partilerinden bu konuda, Ali Babacan’dan da başka partilerden de bu konuda birtakım sesler çıktı ve bugün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, sosyal medyada îtiraz etti bunlara. Diyor ki: “Durma ve yargılamanın nakline karar vermek kanuna uygundur. Yargı yetkisinin devri değildir, dâvânın düşmesi değildir. Bu hakîkati bilmelerine rağmen kimi siyâsîlerin aksi beyânı, siyâsî hesapla yapılan çarpıtma yorumdur.”

Bekir Bozdağ bunu yapmak zorunda hissetti kendini. Burada, muhâlefet partilerine sesleniyormuş gibi gözüküyor. İlk akla gelen o; ama anladığım kadarıyla burada esas muhatap, parti içerisinden bâzı çevreler ve bu konudaki rahatsızlığın değişik şekillerde dile getirilmesi — homurtular olması diyelim. AKP’de çok oluyor. Birçok şey halının altına süpürülüyor; ama bu olay o kadar bâriz bir olaydı ki… resmen, göstere göstere, bu kadar, Erdoğan’ın bizzat sâhip çıktığı bir olayın Suudi Arabistan’a boyun eğmekle sonuçlanması, örtbas edilmesi, bunun doğuracağı tepkiler, doğurduğu tepkiler Bekir Bozdağ’ı bu açıklamayı yapmak zorunda bıraktı ve işin ilginç tarafı da yarım saat sonrasında ya da 45 dakika sonra AKP’nin eski önemli isimlerinden, eski bakan Hüseyin Çelik, doğrudan Bekir Bozdağ’a cevap verdi — adını vermeden. 

Diyor ki: “…devredilmesi kanunidir.” Kanuni diyen kim? Bekir Bozdağ, “ama asla ahlâkî ve vicdânî değildir. Prens’in sözünün her türlü hukukun üstünde olduğunu bilmiyor muyuz?” Prens’ten kastı Muhammed Bin Salman, “Bizim ülkemizde, prensin emriyle doğrandığı iddia edilen bir insanın hukukunu aynı prense emânet etmek! Vah ki vah…” Hüseyin Çelik’in, yeni kurulan partilerden birisine, özellikle de DEVA’ya geçmesi bekleniyordu, ama geçmedi. Hâlâ AKP’ye üye olduğunu, üyeliğini sürdürdüğünü biliyorum. İçeriden konuştuğu söylenebilir. Parti içerisinde bir gücü kalmadığı muhakkak, ama en azından adı var. Daha bir saat dolmadan Adalet Bakanı’na bu cevâbı vermesi, başka cevapların, başka îtirazların da işâretçisi. Bunu bir yere not etmek lâzım. 

 Özellikle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir iddiaya göre bayramda yapması beklenen Suudi Arabistan gezisi, çok daha yeni krizlere, daha büyük krizlere neden olabilir; hele burada Veliaht-Prens Muhammed Bin Salman’la görüşecekse — ki gittiği zaman görüşmemesi pek mümkün olmayacağa benziyor. O zaman buradan yeni krizler, parti içerisinden yeni krizler ve muhâlefetin eline de iktidâra saldırmak için yeni kozlar ortaya çıkacak ve belki de AKP’den kopmak için bahâne ve silâh arayanlar için de elverişli bir zemin olacak.

Çok büyük bir vahşetti, Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda katledilmesi, sonra cesedinin yok edilmesi. Türkiye’nin, Erdoğan başta olmak üzere uluslararası, özellikle Batı dünyasıyla berâber bu olayın üzerine gidiyor olması çok anlamlıydı; ama sonra çok sert bir fren geldi ve bu, diğer 180 derece dönüşler gibi olmayabilir. Bunun doğrudan sonuçları çıkabilir. Hüseyin Çelik’in bu hızlı cevâbını, bu olayın iktidârın çok ciddî bir yumuşak karnı olduğunu gösterdiği kanısındayım. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.