Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hızlı ve Kısa Yorum (6) | 20 yaşındaki bir gencin fikrini engelleyerek iktidarda kalınamaz

İYİ Parti Gençlik Kolları üyesi ve Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisi Alp Emeç, gazeteci Sedef Kabaş’ın aylar önce tutuklanmasına sebep olan “Öküz saraya çıkınca kral olmaz ama saray ahır olur” atasözünü Twitter’dan paylaşması nedeniyle “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla tutuklandı. Emeç, atasözünü paylaştıktan 10 dakika sonra paylaşımını silmişti.

Emeç, söz konusu atasözünü paylaşması sebebiyle savcılık tarafından geçen perşembe günü (14 Nisan) ifadeye çağrıldı. Cuma günü (15 Nisan) ifadesi alındıktan sonra “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla hâkim karşısına çıkarılan Emeç, tutuklu yargılama kararı ile dün (16 Nisan) Silivri Cezaevi’ne gönderildi.

Ruşen Çakır, “Hızlı ve Kısa Yorum”da Emeç’in tutuklanmasını yorumladı.

Yayına hazırlayan: Sara Elif Su Balıkçı

Merhaba, iyi günler, iyi pazarlar. İstanbul Bilgi Üniversitesi, tarih bölümü öğrencisi, 20 yaşındaki Alp Emeç sosyal medyada bir paylaşım yaptı — bir Çerkez atasözü. On dakika sonra, başına bir şey gelebileceği düşüncesiyle bunu sildi; fakat başına yine de geldi, korktuğu şey başına geldi, çünkü bu, gazeteci Sedef Kabaş’ın daha önce paylaştığı, daha doğrusu bir canlı yayında söylediği ve ardından tutuklanıp Cumhurbaşkanı’na hakaretten mahkûm edildiği Çerkez atasözünün aynısıydı.

Alp Emeç, perşembe günü ifâdeye çağırıldı, gitti; cuma günü tutuklama karârı çıktı ve cumartesi günü Silivri Cezaevi’ne konuldu. 20 yaşında, tam burslu okuyan, belli ki parlak bir öğrenci söz konusu; aynı zamanda İYİ Parti Gençlik Kolları üyesi, yani aktif olarak siyâsetin içerisinde olan, olmaya çalışan bir genç. Daha yeni, hayâtının ilk siyâsî deneyimlerinden birisinde, Türkiye’deki devlet deneyimiyle tanışmış oldu ve Türkiye’de hukukun olmadığını bizzat yaşamış oldu. 

Neden hukuk yok? Daha önce Sedef Kabaş’ın tutuklanıp mahkûm edilmesinde de yaşandığı gibi, Cumhurbaşkanı’nın adı geçmeyen bir atasözünden hareketle savcılar, yargıçlar hep birlikte bunun Cumhurbaşkanı’na hakaret olduğunu düşünüyorlar, tutukluyorlar ve mahkûm ediyorlar — Sedef Kabaş’a öyle yaptılar.

Yine aynı şekilde, bir genç, kaçma şüphesi olmamasına rağmen, yeri yurdu belli olmasına, kendi ayaklarıyla ifâde vermeye gitmesine rağmen, hemen hızlı bir şekilde tutuklanıyor ve yargılanmaya başlanıyor. Bu bize, Türkiye’de hukuk devletinin olmadığını gösteriyor. Bir, ifâde özgürlüğüne tamâmen aykırı; ikincisi, Cumhurbaşkanı’na hakaret gibi bir suç yaratılıyor ve birtakım ifâdeler buna yamanıyor. Üçüncüsü de, kaçma şüphesi olmayan birisini hemen tutuklama yoluna gidiliyor. 

Türkiye’de birçok konuda birçok suç karşısında Emniyet’in ve Yargı’nın ne kadar âtıl olduğunu biliyoruz; ama bu tür olaylarda da ne kadar hızlı olduğunu biliyoruz ve bu Alp Emeç olayında da bir kere daha, “Gençler neden siyâsetle uğraşmıyor, siyâsete ilgisiz kalıyor?” diye yapılan açıklamaların ne kadar samîmîyetsiz olduğunu görüyoruz ve yine, Türkiye’deki gençlerin, özellikle yetişmiş, iyi eğitimli gençlerin gözünün neden yurtdışında olduğunu, dünyada olduğunu, Türkiye’de yaşamak istemediklerini çok bâriz bir şekilde görüyoruz. 

Bu olayın bize gösterdiği bir başka şey: İYİ Partili bir genç söz konusu; ama İYİ Parti’de –herkes değil tabii ki ama– özellikle milliyetçi sağ gelenekten gelip milletin bekası kaygısıyla bâzı görüşlerin yasaklanmasını doğru bulan, bu konuda yapılmış birtakım uygulamaları da olumlayan, hattâ alkışlayan insanlar olduğunu da görüyoruz. Bu olay bize otoriter rejimin, devletin bekası vs. gerekçelerle ayrım gözetmediğini, herkesin bir şekilde sırasının geldiğini gösteriyor. 

Bu olayın bize gösterdiği bir başka şey — ki bence en önemlisi bu: Bir iktidar böyle gençleri yasaklayarak, onları susturmaya çalışarak iktidarda kalamaz. Bunu da yakında, ilk seçimde göreceğimiz düşüncesindeyim. Son bir not: Bugün İYİ Parti yöneticileri bu konuyla ilgili bir açıklama yaptılar. Başkan Yardımcısı, hukukçu olan Bahadır Erdem güzel bir konuşma yaptı; ama bir yerinde, Erdoğan’ın kendisinin de şiir okuduğu için içeriye atıldığını, ama şimdi insanlara yasakladığını söyledi — ki bu, hepimizin son 20 yılda defâlarca söylediği bir şey. 

Artık bunu kullanmayalım. Bunun hiçbir anlamı yok, buradan hiçbir şey çıkmıyor. Erdoğan dün şiir okuduğu için tutuklandı, önü kesilmek istendi; ama önü sonuna kadar açıldı. Şimdi, o başkalarının önünü kesmeye çalışıyor. Dün kendisini nasıl kesemedilerse, bugün de o başkalarının önünü kesebileceğe benzemiyor; ama buradan hareketle, Erdoğan’ın yaşadığından hareketle, insanları tutarlı olmaya çağırmanın artık bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.

Alp Emeç’e geçmiş olsun diyorum. Umarım, en kısa zamanda okuluna, âilesine, arkadaşlarına döner ve Türkiye de bu haksızlıktan bir an önce, olabildiğince az hasarla, az mağduriyetle sıyrılır. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.