Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) Derneği’ne açılan kapatma davasının ikinci duruşması 5 Ekim’de Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 13. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak. KCDP’den Melek Önder, platformun neden hedefte olduğunu Medyascope’a değerlendirdi.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’nin “kanuna ve ahlaka aykırı faaliyet yürüttüğü” gerekçesiyle feshi isteniyor. 2010 yılından bu yana kadına yönelik şiddete karşı durmak, kadın cinayetlerini durdurmak için mücadele eden, şiddet verisi tutan ve LGBTİQ+’ların haklarını arayan derneğe 13 Nisan’da kapatma davası açıldı.
1 Haziran’da yapılan ilk duruşmada barolar, aileler, dernekler tek tek söz aldı ve müdahillik talebinde bulundu ancak mahkeme, tüm müdahillik taleplerinin reddine karar verdi.
Yarınki (5 Ekim) duruşma öncesi Medyacope’a konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Melek Önder, kapatma davasının iktidarın bütünlüklü bir siyasetinin parçası olduğunu vurguladı.
“Kadınların ve LGBTİQ+’ların haklarının hedefe konması siyasetin parçası”
2010 yılında Münevver Karabulut cinayetinin ardından kurulan platform, 2012 yılında dernekleştirildi. Derneğe kapatma davası açılmasına neden olan muhtelif şikayet dilekçelerinde “kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile mefhumunu yok sayarak aile yapısını parçaladığı” iddiaları yer aldı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Melek Önder, kararın siyasi olduğunu ve 2023 seçimlerine giderken, kadınların ve LGBTİQ+’ların hedefe konulduğunu söyledi:
“Açılan kapatma davasının, siyasi iktidarın bütünlüklü bir siyasetinin parçası olduğunun farkındayız. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın geri çekilmesinden konser yasaklarına, kadın şarkıcıların hedef gösterilmesine, kıyafetlerine, sözlerine karışılması; tüm kadınların ve LGBTİQ+’ların haklarının hedefe konması tam da bu siyasetin parçası. İktidar seçim öncesi, topluma ne ekonomik ne de siyasi bir vaatte bulunamıyor. Sıkışmışlıklarını aşmak için cemaatlerden, tarikatlardan medet umuyorlar. Toplumun yarısı olan kadınları baskı altına alarak, LGBTİQ+’ları hedef göstererek bu süreci götürebileceklerini sanıyorlar.”
“İran’da direnen kadınlar da, bizler de asla yalnız yürümeyeceğiz”
Melek Önder, İran’da “başörtüsünü kurallara uygun şekilde takmadığı için” ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra yaşamını yitiren 22 yaşındaki Mahsa Amini için yapılan ve tüm dünyaya yayılan kadınların direnişlerine de değindi ve iktidara “İran halkının verdikleri mücadeleye bakmalarını öneririz” diye seslendi. Önder şöyle devam etti:
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
“Mahsa’nın öldürülmesinin ardından başlayan protestolarda, kadınları, LGBTİQ+’ları, tüm toplumu baskı altında tutmanın, dini kuralları dayatmanın artık 21. yüzyılda bir karşılığının olmadığını ve nasıl bir isyana dönüştüğünü görüyoruz. İran’dan Türkiye’ye kadınlar, LGBTİQ+lar baskı siyasetlerine karşı mücadelenin en önlerinde. Derneğimiz de bu nedenle hedefte. Ama bir kez daha, ‘Derneğimiz hukuksuz davalarla kapatılamaz’ diyerek 5 Ekim’de Çağlayan’da buluşacağız. İran’da direnen kadınlar da, bizler de asla yalnız yürümeyeceğiz.”
İkinci duruşması İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde yapılacak olan kapatma davası için Melek Önder ve platform üyeleri, saat 09.00’da adliye binası önündeki açıklamaya çağrı yaptı.
