12-14 Ekim’de Türkiye’yi ziyaret eden Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve ortak kuruluşları, basın özgürlüğü misyonunun sonuçlarını düzenlediği basın toplantısında açıkladı. IPI, hükümetin dezenformasyon yasasını geri çekmesini ve çevrimiçi sansür için oluşturulan kısıtlayıcı yapıyı sonlandırmasını istedi.
12-14 Ekim arasında Türkiye’yi ziyaret eden Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ve ortak kuruluşlar, basın özgürlüğü misyonunun sonuçlarını basına sundu.
Heyet bu hafta AKP Bursa Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu’nun yanı sıra, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), İYİ Parti, Gelecek Partisi, Demokrat Parti, Saadet Partisi, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) temsilcileri ile olmak üzere toplam 10 partiyle bir araya geldi. Heyetin, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AKP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta ve Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin ile görüşme talepleri ise geri çevrildi.
Dezenformasyon yasası ve çevrimiçi sansür
IPI ve ortak kuruluşların temsilcileri bugünkü basın toplantısında, dezenformasyon yasası, basın özgürlüğü ve medya düzenleyici kurumlar hakkında açıklamalarda bulundu. TBMM Genel Kurulu’nda dün (13 Ekim) kabul edilen dezenformasyon yasasının sansür ve otosansürün artmasında büyük rol oynayacağını belirten heyet üyeleri, hükümetin dezenformasyon yasasını geri çekmesi ve çevrimiçi sansür için oluşturulan kısıtlayıcı yapıyı sonlandırması gerektiğinin altını çizdi.
Heyet basın özgürlüğü konusunda şunları söyledi:
“Türkiye’de basın özgürlüğünde sürdürülebilir bir ilerleme, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmadan gerçekleşemez. Türkiye’deki ele geçirilmiş savcılık ve mahkeme birimleri, uluslararası standartları karşılamayan ve hayli kötü yazılmış yasalarla birleştiğinde son on yılda habercilikleri yüzünden yüzlerce gazetecinin yargılanması, hüküm giymesi ve tutuklanmasına yol açtı. Cezaevindeki tutuklu gazeteci sayısının geçtiğimiz senelere kıyasla düşmesine rağmen, 2019 yılında ‘hakların korunması çabasında’ sunulan Yargı Reform Paketi, gazetecilerin yargılanmasını ve uğradıkları yargı tacizini durdurmada başarısız olmuştur.“
“Medya düzenleyici kurumlar siyasetten arındırılmalı”
Heyet, Basın İlan Kurumu’nun (BİK) bağımsız gazeteleri resmi ilan ve reklam yayınlamaktan men ederek cezalar uygulamasının bağımsız gazetelere ekonomik açıdan darbe vurduğunun altını çizdi:
“Türkiye’deki medya düzenleyici kurumlar siyasetten arındırılmalı ve reforma tabi tutulmalıdır. Bu kurumların tamamı bağımsız medya kuruluşlarını hedef almak ve cezalandırmak için kötüye kullanılmıştır.”
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
“Dezenformasyon yasasının pratikte uygulanabileceğini düşünmüyorum”
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, basın açıklamasının ardından dezenformasyon yasası hakkında Medyascope’a konuştu. Öğret, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen dezenformasyon yasasının sadece gazeteciler için değil herkes için büyük bir belirsizlik getirdiğini söyledi:
“Bu yasanın pratikte uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum çünkü bu yasa pek çok açıdan problemli. Bir kere yargıya niyet okumak gibi bir gereklilik getiriyor. Neyin dezenformasyon olup olmadığı da hangi bilginin toplumda paniğe yol açıp açamayacağı da yasa maddesi olacak konular değil.”
Dezenformasyonun sadece Türkiye’de değil dünyada da büyük bir problem olduğunun altını çizen Öğret, “Dezenformasyon dünya çapında büyük bir problem ancak benim inancım iyi haberciliğin kötü haberciliği kovacağıdır. İşini iyi yapan gazetecilere işlerini iyi yapma fırsatı verilirse zaten dezenformasyon yayan basına güven azalır. Doğru bilgi her zaman kazanır diye düşünüyorum” dedi.
