Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Hızlı ve Kısa Yorum (67): Erdoğan bu sefer Akşener’i Cumhur İttifakı’na çekebilecek mi?

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Bali Zirvesi dönüşü İYİ Parti’ye Altılı Masa’dan ayrılma çağrısı yaptı.

Erdoğan, “Burada özellikle muhalefetin içinde, CHP’yi bir kenara koyalım, Altılı Masa’nın hepsini söylememe gerek yok ama İP’in (İYİ Parti) bunlarla aynı çizgiye düşmesi tabii düşündürücü. Onlar niye bunlarla aynı masaya düşüyor veyahut aynı konuma geliyor? Bu tabii düşündürücüdür. Hele hele böyle bir dönemde. Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak suretiyle gerek bu masayı terk etmek gerekse milli ve yerli bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir” diye konuştu.

Daha önce iki kez Cumhur İttifakı’na katılma teklifini reddeden İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Erdoğan’ın bu sözlerine ne yanıt verecek?

Erdoğan, bu sefer Akşener’i Cumhur İttifakı’na çekebilecek mi?

Ruşen Çakır, Hızlı ve Kısa Yorum’da değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Endonezya dönüşü uçakta Meral Akşener’in partisi İYİ Parti’yi yeniden Cumhur İttifâkı’na dâvet etti. Cümlelerini aynen söyleyeyim. Terör saldırısıyla ilgili soruya verdiği cevapta, muhâlefeti ve özellikle CHP’yi çok sert bir şekilde eleştiriyor. Ondan sonra diyor ki: “Bunlara alıştık. Burada özellikle CHP’yi bir kenara koyalım. Altılı Masa’nın hepsini söylememe gerek yok. Ama İP’in…” –İP derken İYİ Parti’yi kastediyor– “…bunlarla aynı çizgiye düşmesi tabiî düşündürücü. Onlar niye bunlarla aynı masaya düşüyor veyahut aynı konuma geliyor? Bu tabiî düşündürücüdür. Hele hele böyle bir dönemde. Temenni ederiz ki bunlar da bir dönüşüm yapmak sûretiyle gerek bu Masa’yı terk etmek, gerekse yerli ve millî bir duruş sergilemek üzere konumunu yeniden gözden geçirir”. Yani bu açıkçası, “Ayrılın Masa’dan, bizim yanımıza gelin. Bizim yanımıza gelmeseniz bile Masa’dan ayrı olun” demek ve tabiî ki ne demek? Seçimlerde Millet İttifâkı diye bir şey olmaması, Altılı Masa diye bir şeyin en azından Beşli Masa’ya inmesi ve kendisinin cumhurbaşkanlığını İYİ Parti’nin de desteğiyle kazanması, Meclis’te de İYİ Parti’nin desteğiyle belki de Cumhur İttifâkı’nın daha yüksek oy alması. Bu bir yanıyla şaşırtıcı değil, çünkü daha önce 2020 Ağustos ayında da Erdoğan böyle bir şey söylemişti, İYİ Parti’ye çağrı yapmıştı. Çağrısını da aslında daha önce MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Kapımız açık” çağrısının ardından yapmıştı. Yani önce Bahçeli çağırmıştı İYİ Parti’yi, sonra Erdoğan da aynı çağrıyı tekrarlamıştı. İki buçuk yıl oluyor neredeyse; ama buradan olumlu bir cevap alamadılar. Şimdi aradan geçen iki yıldan fazla süre sonra, tekrar bunu gündeme getiriyorlar. 

Neden bunu gündeme getiriyorlar? Çünkü muhâlefete seçimi kaybetmek, dolayısıyla iktidarlarını kaybetmek istemiyorlar. Kendileri oylarını artırmakta zorlandıkları için muhâlefeti bozmaya, bölmeye çalışıyorlar. Oradan birilerini kopartmaya çalışıyorlar. Bu anlamda da İYİ Parti en kolayı gibi gözüküyor ve terör bağlantısı üzerinden İYİ Parti’yi iknâ etmenin daha kolay olacağını düşünüyorlar. Zâten İYİ Parti de HDP konusunda Altılı Masa’da birçok partiden farklı düşündüğünü değişik vesîlelerle gündeme getirmişti ve HDP meselesi, aslında genel olarak Kürt meselesi, Altılı Masa’nın en el yakan konularından birisiydi. Sürekli olarak İYİ Parti’den birileri bu konuda, hem HDP konusunda, ama aynı zamanda Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusunda da Altılı Masa’da sorun çıkartabilecek çıkışlar yapıyorlar. Dolayısıyla bunun bir zemini olduğunu düşünüyor Erdoğan. Muhâlefeti bölmek istiyor ve bunu da terör gibi, sanki her iki partinin de kırmızı çizgisi olan bir konu üzerinden sağlamak istiyor. 

Peki İYİ Parti buna girer mi? Bir kere Erdoğan’ın böyle bir çağrıyı yapıyor olması, muhâlefetten çekindiğini, korktuğunu gösteriyor. İYİ Parti daha önce olduğu gibi bu sefer de normal şartlarda bunu böyle değerlendirecek ve bu çağrıya icâbet etmeyecektir diye düşünüyorum. Bir diğer yönü de, Medyascope canlı yayınında Meral Akşener’in söylediği sözler hâlâ aklımda: “Ben gitsem bile seçmenim, hattâ teşkilâtım peşimden gelmez” çıkışı var. Ama şurası muhakkak ki Erdoğan’ın çok da umurunda değil; yani Meral Akşener gelsin, İYİ Parti gelsin; isterse oylarının hepsini getiremesin, isterse teşkilâtın hepsini getiremesin. Ama Altılı Masa’nın dağılmasının yaratacağı böyle bir moral atmosferinde, daha doğrusu moralsizlik atmosferinde, muhâlefetin çok ciddî bir şekilde zorlanacağını düşünüyor. Yani orayı bölüp, parçalayıp, yönetmek istiyor. İYİ Parti’nin buna yanaşacağını sanmıyorum. Ancak İYİ Parti’nin içerisinden bâzı kişiler, bâzı teşkilât yöneticileri, belki bâzı milletvekilleri bir vesîleyle bunu yapabilirler. Yani bireysel olarak gidebilirler. 

Burada önemli olan nokta, rüzgârın kimden estiği konusu. Eğer rüzgârın iktidardan yana estiği, muhâlefetin kazanmasının çok da kolay olmayacağı gibi bir hava ortaya çıkarsa, İYİ Parti’den bu dâvete icâbet edecekler çıkabilir pekâlâ. İYİ Parti’nin dışında da birtakım yerlerden bu olabilir. Örneğin Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal ilginç çıkışlar yapıyor. Aslında çok da ilginç değil, bildiğimiz bir şey. Kendisinin “yerli ve millî” bir duruşu olduğunu söylüyor ve CHP’den de istifâ etti biliyorsunuz. Muhtemelen o da belki yanında Baykalcı bildiğimiz bâzı isimlerle birliktedir; ama en azından kendisi AKP’ye doğru ya da Cumhur İttifâkı’na doğru yola çıkmışa benziyor. Böyle bir hareketlilik yaratmak istiyor anlaşılan Cumhur İttifâkı. Geçenlerde Erdoğan’ın Bahçeli’yle Külliye’de baş başa yaptıkları görüşme de belki bu yeni seferberliğin detaylarının konuşulduğu bir görüşme de olabilir pekâlâ. Çünkü burada önemli olan sâdece Erdoğan’ın çağırması değil; birlikte çağırmaları, birlikte birtakım katılımları zorlamaları. Önümüzdeki dönemde bunu çoklukla konuşacağız. 

Burada tabiî şöyle bir husus olacak: Muhâlefetin ne dediğinden çok, özellikle İYİ Parti’nin, Erdoğan ya da Cumhur İttifâkı’nın çağrısına ne diyecekleri daha fazla öne çıkacak. Aslında bu olay, bu çağrı muhâlefet tarafından çok iyi bir şekilde kullanılabilir. Bunun, iktidârın güçsüzlüğünü gösterdiğinin altını çizerek, çağrıyı kesin bir şekilde reddederek ve bunun bir zayıflık göstergesi olduğunu söyleyerek yollarına devam edebilirler ve bu çağrıyı bir propaganda malzemesine de dönüştürebilirler. Ama şu hâliyle bakıldığı zaman, iki yılı aşkın bir süre sonra Erdoğan’ın yeniden bu çağrıyı “yerli ve millî” etiketiyle yapmış olmasının siyâseten anlamının çok yüksek olduğunu söylemek gerekir. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler. 

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.