İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bilge Yılmaz, Millet İttifakı’nın seçimi kazanması durumunda ekonomi yönetiminin başına gelmesi olası isimlerden biri. Kendisine seçimlerden sonra Türkiye’yi bekleyen ekonomik sorunları ve bu sorunların çözümü için uygulanacak reçeteyi sorduk. Yılmaz ekonomide yüzyılın enkazıyla karşı karşıya olduğumuzu, üstelik vatandaşlar olarak tahribatın etkisini henüz tam olarak hissetmediğimizi anlatıyor. “Şu an Türkiye’de gözlemlediğiniz fiyatlar, faizler, hepsi sahte. Gerçek piyasa koşullarında belirlenmemiş ve sürdürülemez” diyen Yılmaz, iktidar değişikliği olmaması halinde Türkiye’nin hammadde, yakıt ve gıda alacak dövizi kalmayacağını, yani bir ödemeler dengesi krizinin yaşanacağını söylüyor.
Peki seçimleri Millet İttifakı kazanırsa, bu yıkım tablosunu değiştirmek için işe nereden başlanacak?
Prof. Dr. Bilge Yılmaz Merkez Bankası’nın asli görevi olan enflasyonla mücadeleye yeniden odaklanacağını ve iki yıl içinde tek haneli rakamlara geri dönüleceğini söylüyor. Bu sürecin ağır geçeceğini inkar etmeyen Yılmaz, kısa vadede sıkı bir istikrar paketi uygulayacaklarını ancak bu paketi uygularken dar gelirli vatandaşları koruyacaklarını anlattı. “Devlet okuluna giden her çocuğa iki öğün bedava yemek sunmak gibi, nokta atışı sosyal programlarla dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın belli bir refah seviyesinde yaşamasını sağlayacağız” diyen Yılmaz, tarımda kısa vadede çok olumlu sonuçlar yaratarak gıda enflasyonunu düşürecek politikaları da hızla hayata geçireceklerini belirtti.
Prof. Dr. Bilge Yılmaz, yolsuzlukla, hırsızlıkla Türkiye’den çalınan paraların peşine düşeceklerini de söylüyor:
“Türkiye’den yolsuzluklar nedeniyle çalınan paralar var. Dört yere bakılması gerekiyor: İlki, halk arasında Yap-İşlet-Devret modeli olarak bilinen Kamu Özel İşbirlikleri (KOİ). İkinci olarak, başta Türk Telekom’unki olmak üzere daha önceki dönemlerde yapılmış özelleştirmeler sırasında ciddi yolsuzluklar yapıldığına dair endişeler var. Üçüncü olarak kamu bankalarından usulsüz verilen krediler, kamu bankaları aracılığıyla yandaşlara yapılan çok büyük servet aktarımı var. Dört, Merkez Bankası’nın yapması gereken, ama onun yapmadığı kamu bankaları aracılığı ile arka kapıdan hiç de şeffaf olmayan yollarla piyasaya satılan dövizler var. Bu dördünün de araştırılması lazım. Bunlarla ilgili bağımsız denetim ve yargının devreye girmesi gerekiyor. “
