Bundesliga’da şampiyonluk yarışı nefes kesiyor. Medyascope Spor’un podcasti Bundesliga 101’den Öner Tavtay, Alman futboluna ışık tuttu.
Liderliği geri alan Dortmund, Augsburg karşısında güven verdi mi? Dortmund özlediği şampiyonluğa ulaşacak mı?
Şampiyonluk yakın, meşaleleri yakın
Geçtiğimiz Pazar günü Dortmund, liderlik için Augsburg deplasmanına çıktı. Bayern’in Leipzig’e kaybetmesinden sonra stresin ve baskının zirve yapması kaçınılmazdı. Özellikle deplasmanda daha sıkıntılı profil çizen Dortmund için dizlerin titrediğini bile maç içerisinde gördük. Sebastien Haller’in aldığı sorumluluk önderliğinde gelen galibiyetle Dortmund, özlenen şampiyonluğuna bir adım daha yaklaştı. Gelin maçın detaylarına ve maçın kahramanının hikayesine birlikte bakalım.
Her ne kadar gol gelene kadar çok stresli gözükse de Dortmund cephesi, golü aramaktan vazgeçmedi. Hele de savunma ve hücum arasındaki en iyi bağlantıyı yapan yıldızı Jude Bellingham’ın eksikliğine rağmen hücumda olabildiğince etkin olmaya çalıştı. Fakat şunu hep birlikte gördük ki Bellingham eksikliğinde takımın direncinde, bağlantı oyununda, hatta ve hatta oyun kurulumunda büyük problemler yaşanıyor. Bazı anlarda Augsburg eline çok ciddi fırsatlar geçirse de bunları değerlendirmeyi başaramadı. Bunlarda genel olarak savunma ve orta saha hattındaki kopukluktan, bir de oyun kurulumunda yaşanan sıkıntılardan meydana geldi. Küme düşme stresini matematiksel olarak yaşayan Augsburg’da mağlubiyetin faturasının ağırlaşabileceğinin bilincindeydi. Bu açıdan da maç, zaman zaman çok gergin anlarla durdu.
Dakikalar 37’yi gösterdiğinde savunma arkasına atılan bir topa yetişmeye çalışan Malen, Uduokhai tarafından düşürüldü. Hakem ilk önce Uduokhai’ye sarı kart verse de VAR’ın uyarısıyla pozisyonu tekrar izlediğinde kararını değiştirdi ve oyuncunun son adam olduğuna kanaat getirip kendisine kırmızı kart göstererek sahadan ihraç etti. Bu dakikadan sonra bile Augsburg direnç olarak düşmedi. Sadece hücumdaki etkinliği azaldı ki bu da hücumdan bir oyuncunun, yedekten gelen bir savunma oyuncusuyla değiştirilmesiyle ortaya çıktı. İlk yarı bittiğinde xG açısından büyük bir Dortmund üstünlüğü göze çarpıyordu. Augsburg bu istatistikte sadece 0.02’yi bulmuşken, Dortmund 2.47’yi görmüştü. Tek eksik goldü ve çekilen 17 şut, Ekim 2013’ten bu yana Bundesliga’da ulaşılan en yüksek rakam olarak kayıtlara geçti. Bu dominant istatistikler baskıyı daha çok arttırmaya gebeydi.
İkinci yarının başlaması ile birlikte Augsburg tamamen toptan vazgeçerek, savunma yapmaya odaklanıp kontradan gol atmayı hedefledi. Buna kanıt göstermek istersek yayıncı kuruluş tarafından 50. dakikada gösterilen Dortmund’un topu geri kazanma süresi istatistiğini ele alabiliriz. İlk yarıda 15.8 saniyede geri kazanan Dortmund, bu 5 dakika boyunca topu 8.1 saniyede geri kazanma başarısı gösteriyordu. Bir başka istatistik de bu sezon AWS tarafından dahil edilen kalecilerin xSaves istatistiği ki bunu zaman zaman bazı maçlarda ekranlara getirdiler. Golden hemen önce de Koubek’in xS istatistiğinin 3.6 olduğu ve aslında yaptığı kurtarışın 5’e ulaştığı gösterildi. Beklenenden daha fazla kurtarış gerçekleştiren Koubek, maçın kahramanları arasında gösterilmeye büyük adaydı. Fakat bir dakika sonra yapılan ortayı uzaklaştıramayan Bauer’den topu alan Haller, soğukkanlı bir vuruşla topu yerden arka direğin dibine yollayarak perdeyi açtı. Stadyumda bulunan oyuncular, yedek kulübesi ve taraftarlar hariç, tüm Dortmund taraftarları da bir nebze rahat nefes almayı başarmıştı. Sezonu daha açamadan kanser teşhisi konulan ve 6 ay boyunca futboldan uzak kalan Haller’in bu golü atması bambaşka bir hikayeye dönüştü. Bundesliga’da son dönemde ortaya çıkan testis kanserinin bir kurbanı olan Haller, sadece 3 ay boyunca forma giyebildiği takımına şampiyonluğu getirmek için canını dişine takarak hepimize bir azim dersi verdi ve vermeye devam edecektir diye düşünüyorum. Haller’in dışında ortada bir hikaye daha var ama bundan çok da övünerek bahsetmem mümkün değil. Dortmund maçından bir gün önce RB Salzburg’dan eski takım arkadaşı Dominik Szoboszlai’nin maç sonu röportajında bahsettiği Karim Adeyemi, beklenen sorumluluğu alamadı. Aksine rakip oyuncularla ve hakemle girdiği münakaşalarla dikkat çekti. Adeyemi de gördüğü ilgi üstüne bir ne oldum delisi havası görülmekte. Bu davranışlarının takıma zarar verdiğinin belki farkında değil, belki tribünlere oynayarak kendini şirin göstermeye çalışıyordur. Fakat saygılı bir sporcu görme beklentisi içerisinde olan biz spor takipçileri açısından maç içerisindeki davranışlarını hoş değildi. Yakın zamanda Bundesliga’da Yılın Çaylağı seçildi ki bunun da havasına girdiğini düşünüyorum. Tekrar maça dönecek olursak Haller’in attığı ilk golden sonra Dortmund cesaretlendi ve ikinci golü aramak için Augsburg kalesine yüklenmeye devam etti. 84. dakikada Reus’un şutunun kaleci tarafından kurtarılması ile boşta kalan topu ağlara gönderen Haller, takımını rahatlattı. 90+3’te Schlotterbeck’in asistiyle Brandt’ın attığı gol ile de maç kapanmış oldu. Sakatlanan Hummels yerine girer girmez hemen etki gösterip asist yapan Schlotterbeck’e de hakkını teslim etmek lazım.
Maçla ilgili ilginç bir iki nottan daha bahsettikten sonra maç içi istatistiklere geçeceğim. Dakikalar 53’ü gösterdiğinde Dortmund’da kaleci dışında her oyuncunun karşı kaleye atılmış en az 1 şutu vardı, bu gerçekten çok ilginç bir istatistik. Çünkü her takımda mutlaka hücum yönünden zafiyet gösteren oyuncular bulunabilir. Dortmund’un dört koldan kaleyi şut bombardımanına tutması burada gerçeğe dönüşmüş bir tabir haline gelmiş. Bir diğer istatistik de Dortmund’un bu sezon boyunca ligde attığı 81 golün 56’sını 2023 yılında atmış olması. Bu Bundesliga içerisinde 2023 yılında bir takımın attığı en çok gol istatistiği olarak kayıtlara geçiyor. Edin Terzic ile alakalı bir yazı yazmıştım. Sezon başında takımdan haksızca gönderildiğine inandığım Marco Rose’nin yerine getirildiğinde çok eleştirmiştim. Dünya Kupası öncesi gösterdiği performans da çok tartışmalıydı. Fakat ligin ikinci yarısında yaptığı hamleler, oturttuğu şablon takdire şayandı. Haller’e aşıladığı güven, Emre Can hamlesiyle toparladığı savunma kurgusu, Bellingham’ın bir lidere dönüşmesi, Malen’in Dortmund’a geldiğinden beri en parlak dönemini yaşaması gibi bir sürü icraatini sayabiliriz. Yazılacak daha çok şey var ama bunları da olası bir şampiyonluk hikayesi yazısına saklayalım. Gelelim maçın genel istatistiklerine.
Borussia Dortmund maçı 4.19 gibi çok yüksek bir xG istatistiğiyle tamamlarken Augsburg 0.51’de kaldı. Kaleyi bulan 1 şutla birlikte toplamda sadece 4 şut atabilen Augsburg’a karşılık Dortmund 28 şut attı ve bunların 10 tanesinde isabet buldu. Dortmund’un 545 pasına karşılık Augsburg 297 pas yapabildi. Neredeyse 1 saatten fazla bir süreyi 10 kişi tamamlamasının da burada payı çok büyüktür. Tabii bu duruma rağmen topla oynama oranının da %58’e %42 olarak kalması Augsburg’un bir başarısıdır. Koşu mesafeleri ise tahmin ettiğimiz düzeyin altında kaldı. Bunun sebebi de maçın neredeyse bir yarı sahada oynanması gösterilebilir. Augsburg’un koşu mesafesi sadece 103.4 km iken (uzun süre 10 kişi oynadıklarını eklemek lazım, muhtemelen eksik kalmasalar bu mesafe en azından 110 km’yi bulacaktı) Dortmund’un koşu mesafesi 109.5 km’yi buldu. Maça hükmeden tarafın daha çok koşması çok sık gördüğümüz bir durum değil ama işte rakibin bir kişi eksik oynaması burada X faktör görevi görüyor. Maçın en çok mesafe kat eden oyuncusu11.6 km ile Augsburg’un devre arasında takıma getirdiği genç yıldız adayı Arne Engels olurken, en çok şut çeken isim ise 5 şutla Julian Brandt oldu. En fazla ikili mücadele kazanan isim ise 16 ile Sebastien Haller’di.
Şimdi bir de gelin maç sonu Haller ve Terzic’in verdiği röportajlara bakıp yazımızı yavaş yavaş sonuca ulaştıralım. Haller mikrofonu ilk aldığında hissettiği ilk şeyin gurur olduğunu söyledi. “Artık bu iş bizim ellerimizdeydi.Evet, maç içerisinde hiçbir şey kolay değildi, bir sürü fırsat yarattık, fakat skor bulamadık. Bir arada kaldık, plana uyduk ve sabırlı kalmaya çalıştık. Evet, normalde bir kişi eksik rakibe karşı oynamak kolay gözükür ama Stuttgart maçından bir tecrübemiz vardı ve oradaki hataları tekrarlamaya çalışarak başarıya ulaştık.” Diğer taraftan Terzic ise maçla ilgili üzerindeki baskıdan bahsederek sözlerine başladı. “Gol atamasak da bir sürü gol fırsatı yarattık ilk yarıda, fakat ikinci yarıda gösterdiğimiz sabır gerçekten harikaydı. Bu maçı kazanmamız gerektiğini biliyorduk. Bu ekiple, bu grupla bu özveriyi önümüzdeki hafta kendi evimizde bir kez daha göstermemiz gerekiyor. Umuyorum ki sezonu mutlu bitiren taraf olacağız.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Yazımızın sonuna gelirken özlediğimiz bir şampiyonluk yarışının biteceğini göreceğimizi hatırlatmak istiyorum. İyisiyle kötüsüyle harika bir sezon geride kalıyor, yaşanan rekabet müthiş bir seviyeye ulaştı ki son haftaya girmemize rağmen hala ne şampiyon belli, ne Şampiyonlar Ligi, ne Avrupa Ligi, ne de Konferans Ligi’ne kimin gideceği belli. Diğer taraftan da Hertha Berlin dışında kimin düşeceğini ve kimin Play Out oynamak zorunda kalacağına da Cumartesi şahitlik edeceğiz. Bu coşkuyu siz Medyascope Spor ve Bundesliga 101 takipçileriyle yaşamak da bizlere çok büyük keyif veriyor. Dortmund açısından hasret sona erecek mi bilmiyorum ama yaz boyunca Bundesliga’ya hasret kalacağımıza eminim!
Yazan: Öner Tavtay
Editör: Doğa Üründül