Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) gölge kabinesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan sorumlu olan Prof. Dr. Yalçın Karatepe, Medyascope’un sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in daveti üzerine heyecanlandığını söyleyen Karatepe, “Siyasete bir kez bulaşan, sürekli uzak kalamazmış” dedi. Prof. Karatepe, “Hem sosyal refahı önceleyecek bir büyümeyi hem de bu büyümenin yarattığı zenginliğin insanlarımız arasında adilce paylaşımını sağlayacak politikalar hayata geçirmek istiyoruz” diye konuştu.
İktisat profesörü Yalçın Karatepe, CHP’nin 38. Olağan Kurultay’ında genel başkan seçilen Özgür Özel’in davetiyle aktif siyasete döndü. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) öğretim üyesi olan Karatepe, CHP Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK) Gölge Hazine ve Maliye Bakanı olarak görev aldı. Karatepe, Medyascope’un CHP’deki görevlerine ve partisinin ekonomi politikalarını nasıl kurgulayacaklarına ilişkin sorularını yanıtladı.
“Gölge kabine üyelerinden alanları için yorum, politika önerisi bekleniyor”
- Gölge kabine nasıl çalışıyor, oradaki yetki ve sorumluluklarınız neler?
“Gölge kabine üyesi olarak görevlendirilenler, sorumluluk alanları çok net bir biçimde tanımlanmış genel başkan yardımcıları. Bizim Genel Başkan Yardımcısı unvanımız var, MYK üyesiyiz, karar süreçlerinde aktif olarak yer alıyoruz. Türkiye’nin gündeminde bin tane konu var ama bizim gölge kabine üyesi olarak adlandırdığımız alanı çok daha yakından takip etmemiz, oradaki gelişmelere ilişkin değerlendirme, yorum, politika önerisi gibi şeyleri ortaya koymamız bekleniyor. Biz de bu yönde çalışıyoruz.”
- Özgür Özel’den gölge kabineye ilk talimat: “Herkes alanının sözcüsü olsun!”
- Özgür Özel CHP’nin yeni MYK’sını “gölge kabine” olarak duyurdu: “Atanmışlarla değil seçilmişlerle çalışma irademizi belli ettik”
“Bireysel olarak yaptığım işi şimdi daha kurumsal bir çerçevede yapmaya çalışıyorum”
“Ben üniversite hocası bir iktisatçı olarak daha önce yaptığım işi yapıyorum. Ben Türkiye ekonomisini yakından takip ederdim. Bu göreve gelinceye kadar bu anlamda Medyascope’a katkı da verdim. Dolayısıyla bireysel olarak yaptığım işi, şimdi daha kurumsal bir çerçeve altında yapmaya çalışıyorum. Diğer arkadaşlarımız da kendi sorumluluk alanlarında, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Savunma Bakanlığı gibi alanları çok daha yakından takip edip oralara ilişkin politika, çözüm önerileri geliştirmekle görevli.”
“Danışman sıfatı olan ve atanmış kişiler değiliz, kurultayda seçildik”
“Gölge kabinedeki herkes, kurultayda Parti Meclisi’ne ve Parti Meclisi’nden MYK’ya seçilmiş kişilerden oluşuyor. Hiçbirimiz atanmış değiliz. Dolayısıyla biz danışman sıfatıyla falan değil, karar organlarında yer alan insanlarız.”
“Gölge kabinenin amacı devleti yönetmeye hazır bir biçimde iktidara gelmek”
“Gölge kabine uygulaması aslında İngiltere, Kanada gibi ülkelerde yıllardır uygulanan bir yöntem ve bunlar formal olarak, yani resmi olarak tanımlanmış unvanlar. Hatta o ülkelerde gölge kabine bakanları, ilgili kurumların toplantılarına davet edilir, onların danışmanlarının ücretleri ödenir. Dünyada çok yaygın olmasa da pek çok yerde bu uygulama var. Buradaki amaç şu, yarın iktidar olduğumuz zaman bu gölge kabinede yer alan partilerin üyeleri devleti yönetmeye hazır bir biçimde oraya gelsinler beklentisi var. Çünkü iktidar bir sandıkta her an değişebilir, değişme sonucu göreve gelecekler de o göreve hazır olsunlar diye gölge kabine kuruluyor.”
Medyascope'un haftalık e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her çarşamba mail kutunuzda.
“Kurultaydan önce Özgür Özel aradı, siyasete bir kez bulaşan uzak kalamazmış”
- Akademisyen olarak zaten yaptığınız şeyi şimdi kurumsal olarak yaptığınızı söylediniz. Neden şimdi CHP’de böyle bir görev üstlendiniz, nasıl davet edildiniz?
“Aslında siyasette yeni değilim, geçmişte CHP ile epey diyaloğum da oldu. 2014 yılında, o zaman Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı aday adaylığım söz konusuydu. O süreçten sonra siyaseti kurumsal olarak yapmayı bıraktım. Bir vatandaş olarak Türkiye’nin gündeminde olan konular ve ağırlıklı olarak ekonomi üzerine yazdım, çizdim. Kurultaydan epey bir süre önce, genel başkanımız Özgür Özel aradı, ‘Hocam görüşebilir miyiz’ dedi. Görüştük, beraber çalışmak istediğini, benim buna sıcak bakıp bakmayacağımı sordu. Beraber çalışmaktan kastettiğinin ne olduğunu, nasıl katkı verebileceğimi, uzun uzun detayları konuştuk. Yeniden heyecanlandım tabii. Siyasete bir kez bulaşanın, sürekli uzak kalması gibi bir şey söz konusu değilmiş. Önce kurultay sürecine hazırlandık birlikte. Kurultayda başarılı olduk, CHP tabanının teveccühüyle yönetime geldik. Dolayısıyla siyasete dönmem genel başkanımızın daveti üzerine oldu.”
“Sosyal demokrat parti olmanın gereği olarak refahın artmasını önceliklendiriyoruz”
- CHP’nin ekonomi politikalarında belirleyici olacak isimlerin başındasınız. Nasıl bir ekonomi politikası kurguluyorsunuz?
“Biz sosyal demokrat bir partiyiz. Bunu tüzüğümüzde de yazıyoruz, güçlü bir biçimde her yerde de ifade ediyoruz. Sosyal demokrat bir parti olmanın gereği olarak Türkiye’de refahın artmasına yol açacak politikaların uygulanmasını önceliklendiriyoruz. Burada neyi kastediyorum? Biz Türkiye ekonomisinin büyümesini elbette arzu ediyoruz çünkü büyümek demek, refah artışı demektir. Ama onun yanında bölüşüm konusunu da ciddi şekilde gündemde tutup, insanların yaratılan refahtan adil bir biçimde pay almalarını sağlayacak politikaları hayata geçirmek istiyoruz.”
“Yaratılan değer adilce paylaşılmıyorsa, bu işte bir yanlışlık vardır”
“Türkiye’de bir değer yaratılıyor, en son üçüncü çeyrekte yüzde 5,9’luk büyüme var ama bu yaratılan değer vatandaşa refah olarak yansımıyor. Yaratılan değer adilce, insanların refahına doğrudan katkı sağlayacak şekilde paylaşılmıyor ise bu işte bir yanlışlık vardır. Türkiye’de ücretli kesimin milli gelirden aldığı payın sistematik olarak azaldığını görüyoruz. 2022 yılında yüzde 26’ya kadar gerilemişti. EYT etkisiyle 2023’ün ikinci çeyreğinde bir miktar yukarı doğru bir artış olsa bile, üçüncü çeyrek verisinde yeniden düşmüş. Bugün çalışan nüfusun önemli bir kısmı asgari ücret ya da ona komşu ücretler alıyor. Biz hem sosyal refahı önceleyecek bir büyümeyi, hem de bu büyümenin yarattığı zenginliğin insanlarımız arasında adilce paylaşımını sağlayacak politikalar hayata geçirmek istiyoruz. Ekonominin her alanına yönelik politikalar bunu dikkate alarak oluşturulacak.”
