CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İzmir’de sokak röportajında hükümeti eleştiren Dilruba Y.’nin tutuklanmasını eleştirerek, “Söz konusu yurttaş ifade özgürlüğünü kullanmıştır, gözaltına alınması tutuklamaya sevk edilmesi ve tutuklanması tamamen hukuka aykırıdır” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, İzmir’de yapılan sokak röportajında Instagram’ın yasaklanması hakkındaki soruya hükümeti eleştiren Dilruba Y.’nin tutuklanmasıyla ilgili açıklama yaptı.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in sokak röportajlarına karşı önlem açıklamasını hatırlatan Tanrıkulu, “Bir hukuk devletinde ne onu gözaltına aldıran savcı, ne tutuklanmaya sevk eden savcı, ne de tutuklayan hakim o kürsüde kalamaz” dedi.
Bu tutuklamanın yanlış olduğunu vurgulayan Tanrıkulu, “Daha da vahimi olan ise gözaltına alınmasıdır. Bir kez daha ifade ediyorum ve savcı tarafından tutuklanmaya sevk edilmesidir ve bir hakim tarafından tutuklanmasıdır. İddia edilen suç yok aslında. Olsa bile tutuklamayı gerekli kılmaz, olsa bile” diye konuştu.
Sezgin Tanrıkulu’nun açıklaması şöyle:
“Önce Instagram yasaklandı, sekiz gün kapalı kaldı. Bu aslında Türkiye’de ifade özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün nasıl baskı altında olduğunu, nasıl Hükümetin kontrolü altında olduğunun göstergesiydi. Ama daha vahimi dün yaşadık. İzmir’de Instagram’ı eleştiren, kapatılmasını eleştiren bir yurttaşımız ilk önce gözaltına alındı, sonra adliyeye sevk edildi ve tutuklandı. Bu tutuklama kabul edilemez. Söz konusu yurttaşımız eleştiride bulunmuştur. Ağır eleştiride bulunmuştur. İfade özgürlüğünü kullanmıştır. Öncelikle gözaltına alınması tutuklamaya sevk edilmesi ve tutuklanması tamamen hukuka aykırıdır, tamamen! Bununla aslında yurttaşlarımıza gözdağı verilmek isteniyor. Bir taraftan RTÜK Başkanı da sokak röportajlarına karşı önlem alacaklarını söylüyor.
Sokak röportajı nedir? Yurttaşlarımızın bir olay hakkında görüşlerini spontane uzatılan mikrofona söylemesidir. Aslında korkulan nedir? Sokağın bu kadar politik hale gelmesinin ve korkusuz hale gelmesinin görülür olmasındandır. Bu nedenle bundan korkuluyor ve Dilruba gibi bir yurttaşımız İzmir’de sadece spontan bir biçimde görüşlerini eleştirel bir dille, hatta ağır eleştirel bir dille ifade ettiği için tutuklanıyor.
Bu tutuklama yanlıştır. Daha da vahimi olan ise gözaltına alınmasıdır. Bir kez daha ifade ediyorum ve savcı tarafından tutuklanmaya sevk edilmesidir ve bir hakim tarafından tutuklanmasıdır. İddia edilen suç yok aslında. Olsa bile tutuklamayı gerekli kılmaz, olsa bile. Bana göre suç değil.
Bir hukuk devletinde ne onu gözaltına aldıran savcı, ne tutuklanmaya sevk eden savcı, ne de tutuklayan hakim o kürsüde kalamaz. Eğer Türkiye Cumhuriyeti Devleti, hukuk devleti olacaksa böyle hakimler de olmayacak. Bunun bilinmesini isterim.”
Ne oldu?
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Tüylü Mikrofon” isimli YouTube kanalının yaptığı sokak röportajında Instagram’a erişim engeli getirilmesiyle ilgili konuşan Dilruba Y., kullandığı ifadeler nedeniyle tutuklandı.
Röportajında Instagram’a getirilen erişim engelini eleştiren Dilruba Y., saat sabah 10.00’da gözaltına alındı, daha sonra İzmir Adliyesi’ne sevk edildi. Nöbetçi mahkemeye çıkarılan Dilruba Y., tutuklanarak cezaevine sevk edildi.
Video, Tüylü Mikrofon’un YouTube kanalından 8 Ağustos Perşembe günü yayımlandı.
Konuşmasında yasakları ve iktidarı sert bir dille eleştiren Dilruba Y., “21. yüzyılda parlamenter sistemden çıkıp koca ülkeyi tek bir adama verirsek, o da babasının ahırı gibi kullanır” dedi.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de geçtiğimiz günlerde yayıncıları “sokak söyleşileri” üzerinden uyardı. Şahin görüşlerin dezenformasyona yol açtığını öne sürdü.
Şahin X hesabından yaptığı açıklamada “Zaman zaman gerek ulusal televizyonlarda tespit ettiğimiz gerekse bazı sosyal medya mecralarında yayınlanan ‘Sokak Röportajları’ veya ‘Vatandaşın Görüşü’ gibi çeşitli adlarla sunulan halk mülakatları, kamuoyunu manipüle edici yönüyle evrensel basın meslek ilkeleri ile basın etik değerlerine aykırılık teşkil edecek boyutlara ulaşmıştır” dedi.
