CHP Genel Başkanı Özgür Özel, SPD Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil ile siyasi işbirliği mutabakatını imzaladı. Daha sonra iki lider gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adaylığı açıklamalarıyla ilgili “Parti adayını belirleyecek ve etrafında kenetleneceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu’nun “Türkevi” eleştirileri sorusunu Özel, “Cümlenin eksik aktarılmasından kaynaklandığını düşünüyorum” diye cevap verdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil ile siyasi işbirliği mutabakatı imzaladı.
CHP ile SPD’nin demokrasi, dış politika, barış ve AB ilişkileri, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınma ile düzenli fikir alışverişi ve kurumsal işbirliği mekanizmaları olmak üzere dört başlıkta mutabakata vardığı ilan edildi.
İki genel başkan basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı, Türkiye-Almanya ilişkileri ile sığınmacı anlaşmalarının yanı sıra Özel’e ülke gündemine ilişkin sorular da soruldu.
Mansur Yavaş’a yanıt: “Parti adayını belirleyecek ve etrafına kenetleneceğiz”
Özel, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın “Partim aday gösterirse elbette aday olacağım ve mutlaka kazanacağız” sözlerine ilişkin şunları söyledi:
“Mansur Bey’in cümlesini ikiye ayırıyorum. Bir tanesi, ‘Mutlaka kazanacağız.’ Yürekten katılıyorum. İkincisi, ‘Partim aday gösterirse.’ Bu, parti disiplinini vurgulaması açısından önemli. Çünkü ‘CHP’nin birden çok adayı olur mu?’ gibi tartışmaların önünü kesen bir mevzu. Partinin kararına saygılı olacak olması, kendisinden beklenen bir yaklaşımdır. ‘Mutlaka kazanacağız’ derken bahsettiği parti de CHP’dir. Bence bu son derece kuvvetli bir cümle. Bunun dışında artık CHP aday tartışmalarını bir tarafa bırakıyor. Kazanma konusunda mutabakatımız var. Parti adayını belirleyecek; onun dışında bir aday söz konusu değil. O adayın etrafında tüm parti kenetlenecek ve seçimi kazanacağız.”
Kılıçdaroğlu’na “Türkevi” yanıtı: “Cümlenin eksik aktarılmasından kaynaklandığını düşünüyorum”
Özel, ABD’de Türkevi ziyaretinin ardından eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “CHP’nin kurumsal sorumluluğu, iktidarla normalleşme adı altında yapılan yanlışlıklara göz yummak değildir” sözlerine yanıt verdi:
“Bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşündüğüm için genel başkanıma hiç gönül koymadım. Çünkü maalesef Twitter’da sadece bir cümle yer aldı. ‘Türkiye rüşvet verecek bir ülke değildir.’ Oysa ki New York’ta yaptığım açıklamada şunu söyledim: ‘Amerika bir hukuk devleti. Orada kimse hukuktan kaçamaz. Suçlu varsa mutlaka cezasını çekmelidir. Eğer Türkiye’den de bu suça karışan varsa, Türkiye’ye büyük bir kötülük yapmıştır. O da cezasını çekmelidir.’ Kılıçdaroğlu, cümlenin bu tarafını okusaydı, o değerlendirmeyi yapmazdı. Maalesef bu mevzunun, yanındaki ve yakınındaki arkadaşların sadece Twitter’daki bir cümleyi aktarmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bugün de iki saat kadar Kılıçdaroğlu ile birlikte Sinan Ateş davasının öğle arasını geçirdik. Orada gayet samimi bir ortam vardı. Bu hatadan uzak bir dille birbirimizle sohbet ettik.”
Özel: “İktidara geldiğimizde iyi ilişkiler artacak ama bugünden farklı olacak”
Ardından CHP iktidara gelirse Türkiye-Almanya ilişkilerinin nasıl etkileneceği sorusuna Özel şöyle yanıt verdi:
“CHP iktidara geldiğinde iyi ilişkiler artarak sürecek, ama bugünden farkı şu olacak: İlişkiler, kişisel müzakerelerden kurumsal ve geçmişteki kurumsal kazanımları da önceleyen, diplomasiyi önceleyen ve kişisel pazarlıklardan, anlaşmalardan, kişisel ajandalardan ve yaklaşan seçimlerden tamamen bağımsız bir şekilde kurumsal olarak yürütülecek.”
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Geri kabul anlaşmasını eleştiren Özel, “Erdoğan ile Merkel arasında yapılmış sığınmacı anlaşması, ‘6 milyar euro’ olarak ifade edilen sığınmacı anlaşması, Merkel için büyük bir başarı. Belki Erdoğan da övünüyor bu anlaşmayla. Ancak Avrupa idealleri açısından ve bizim inandığımız insani yaklaşım açısından hiç de doğru bir anlaşma değil” diye konuştu.
Türkiye’nin Avrupa’nın sığınmacı deposu haline gelmesinin yalnızca 6 milyar euro ile bağdaştırılamayacağını öne süren Özel, “Türkiye hakkında yazılan raporların çok daha yumuşak yazılması, hak ihlalleri noktasında uluslararası çok sayıda heyetin eskiden olduğuna göre daha çekimser davranması gibi Avrupa ideallerine de aykırı meseleler yaşandı. Türkiye hakkında raporların iyi yazılmasını değil, kötü yazılacak hiçbir şey bırakmak istemiyoruz. Demokratikleşmeyi, hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını ve Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası olmayı hak etmek istiyoruz” dedi.
Özel: “Vize sorununu çözeceğine yürekten inanmak istiyorum”
Daha sonra iki genel başkana, Alman Cumhurbaşkanı Scholz ile Erdoğan arasında, her hafta 500 Türk sığınmacının geri gönderilmesi karşılığında vize kolaylığı sağlanacağını yönelik anlaşma yapıldığı iddiaları da soruldu. Özel, şöyle yanıt verdi:
“Yapılan anlaşma şu zemini ortadan kaldırıyorsa çok mutlu olacağım. Türkiye’de başta gençler, hastalar, iş adamları vize sorunu ile ilgili çok mağdurlar. Scholz ile konuştuğumuzda da Türkiye’den inanılmaz bir sığınma talebi olduğunu ve bu sebeple vizeleri reddetmek zorunda kaldıklarını söylüyordu. Aslında fiili olarak Türkiye’den vize başvurularına karşı çok ciddi bir yavaşlatma vardı. Bu anlaşmanın bu sorunu çözeceğini taahhüt etti Sholz.
Öyle okuduk, öyle bilgilendirildik. Almanya’ya sığınması kabul edilmeyenler için de Türkiye’de anayasal düzene karşı suç işlemiş, darbe girişiminde rol almış kişilerin, belli sayıda kişilerin olduğu ifade ediliyor. Bu bilgi benim elimde resmi olarak yok. Eğer bu varsa zaten bu kişilerin Almanya tarafından kabul edilmemesi normal. Ancak onun dışında bir listeye ve bu listelerin gerekçelerine hakim değilim. ‘Bu kişilerin sınır dışı edilmesi doğrudur ya da yanlıştır’ diyecek resmi bilgiye sahip değilim. Ancak kabul edilmedi ve sınır dışı ediliyorlarsa Türkiye’ye gelmeleri zaten yükümlülüğümüz gereği. Ama bunun vize sorununu çözeceğine yürekten inanmak istiyorum.”
