Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ekonomi Tıkırında (41): Siyanürün suçu ne?

Ekonomi Tıkırında’nın 41. programında Sedat Pişirici, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı Ağustos 2019 işsizlik ve Eylül 2019 ciro ve perakende satış verileri bağlamında, Türkiye’yi sarsan intiharları değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Edanur Tanış

Türkiye ekonomisi için önemli verilerin büyük bir bölümünü Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yayınlıyor. TÜİK’le ilgili son zamanlarda çeşitli söylentiler, iddialar var. En temel olarak, “TÜİK siyasi iktidarın güdümünde, verileri eğip büküyor” deniyor. Velev ki böyle, varsayalım ki TÜİK verilerle oynuyor ve fakat ona rağmen mızrak çuvala sığmıyor. 

TÜİK geçen hafta, Ağustos 2019’un işsizlik verilerini açıkladı. İşsizlik oranı yüzde 14. Artış, bir önceki yılın ağustos ayına oranla 2,9 puan. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı, 2019 Ağustos döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre 980 bin kişi artarak, 4 milyon 650 bin kişi olmuş. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı ise 3,5 puanlık artış ile yüzde 16,7 olarak tahmin ediliyor. Genç nüfusta, yani 15-24 yaş arasındaki vatandaşlarımız arasında işsizlik oranı ise 6,6 puanlık artış ile yüzde 27,4 oranında. Tekrar ediyorum, Türkiye’nin genç nüfusunda işsizlik oranı yüzde 27,4. Çalışma çağı dediğimiz 15-64 yaş arasındaki nüfusumuzun işsizlik oranı ise yine bir yıl öncesine göre 2,9 puanlık bir artışla yüzde 14,3 oranında.

İstihdam edilenlerin sayısına bakıyoruz, Ağustos 2019’da, bir önceki yılın aynı dönemine göre 789 bin kişi azalmış. TÜİK verilerine göre Türkiye’de resmen kayıtlı olarak bir işte 28 milyon 529 milyon kişi çalışıyor. İstihdam oranı 2 puanlık azalışla yüzde 46,3. Aynı dönemde, Ağustos 2019’da tarım sektöründe çalışan sayısı 94 bin kişi azalmış. Tarım dışı sektörlerde çalışanlarımızın sayısı 695 bin kişi azalmış. Türkiye’de istihdam edilenlerin 19,6’sı tarımda çalışıyor, 19,5’i sanayide, 5,5’i inşaatta, yüzde 55,4’üyse hizmet sektöründe çalışıyor.

Tarımda 19,6, sanayide 19,5, inşaatta 5,5, hizmet sektöründe yüzde 55,4. Kimdir bu insanlar? Neye hizmet ederler, kime hizmet ederler? Hizmet sektörü dediğimiz şey nedir, sokakta gördüğümüz, bir yerlere bir şeyler yetiştirmeye çalışan kuryeler midir? Bir yerlere yiyecek yetiştirmeye çalışan motosikletli taşıyıcılar mıdır? Alışveriş merkezlerindeki mağazalarda tezgahtarlık yapan vatandaşlarımız mıdır? Restoranlarda, lokantalarda garsonluk yapan vatandaşlarımız mıdır? Güvenlik sektöründe, bankalarda, şirketlerde, iş merkezlerinde, kapılarda, garaj girişlerinde güvenlikçilik yapan vatandaşlarımız mıdır? Bütün bunların hepsi topladığınız zaman Türkiye’de en çok çalışanı teşkil ediyor. Hizmet sektöründe çalışanlarımız, elbette hizmet sektörünün şimdi sayamadığım diğer alanlarındaki çalışanlarımızla birlikte yüzde 55,4’ü buluyor, turizm sektörü de buna dahil. 

Önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında tarım sektörünün istihdam edilenler içindeki payı 0,2 puan artmış, hizmet sektörünün payı 1,4 puan artmış, inşaat sektörünün payı 1,6 puan azalmış, sanayi sektöründeyse değişim olmamış.

Bütün bu veriler bize gösteriyor ki Türkiye’de işsizlik giderek artıyor. Birazdan total sayıları önünüze koyup değerlendirmeye çalışacağım. TÜİK’in yayınladığı son verilerde kayıtdışı çalışmaya ilişkin bölüm de var. Kayıtdışı çalışma giderek artıyor Türkiye’de. Kayıtdışı çalışanların oranı yüzde 36,1.  2,1 puan artmış geçen yılın aynı dönemine göre. Tarımı bir tarafa koyarsak, tarım dışı sektörde kayıtdışı çalışanların oranı 1,3 puan artmış, oran yüzde 23,4. Kayıtdışı çalışmak demek, sigortasız çalışmak demek, güvencesiz çalışmak demek. Çalıştıran açısından da neredeyse asgari ücretten daha az bir ücretle insan çalıştırmak, emeği sömürmek demek. 

Kayıtdışı çalışmanın giderek artmasına karşılık kamu istihdamı yüzde 7,4 oranında artmış. TÜİK bu verileri Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın (SBB) verilerinden alıyor. Buna göre 2019 yılı üçüncü döneminde toplam kamu istihdamı, 2018 yılının aynı dönemine göre yüzde 7,4 oranında artarak 4 milyon 602 bin kişi olmuş. Yani genel olarak işsizlik sayısı 980 bin kişi artarak 4 milyon 650 bin kişiye ulaşmışken, kamu tam tersine istihdam ettiği çalışan sayısını yüzde 7,4 oranında arttırmış, 4 milyon 612 bine ulaştırmış. Türkiye’de kamuda çalışan sayısı artarken, diğer taraftan genel işsizlik de artıyor.

Özetle işsizlik Ağustos 2019’da oran olarak yüzde 14, toplam işsiz sayısı olarak 4 milyon 650 bin kişi; tarım dışı işsizlik oranı 16,7, genç nüfusta işsizlik oranı  27,4. Buraya nereden geldik? 2001 yılındaki ekonomik kriz esnasında 2001 yılında işsizlik oranı yüzde 8,5’muş. 2002’de etkisini görüyoruz, 10,3’e yükselmiş. 2008’e bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Kriz yılında işsizlik oranı yüzde 11, 2 milyon 611 bin işsizimiz var. Onu izleyen yılda, krizin etkisinin yansıdığı yılda 2009’da -ki kriz de 2009 yılı boyunca bir miktar devam etmişti- işsizlik oranı yüzde 14, işsiz sayısı 3 milyon 471 bin. Yani 10 yıl önce, 2009 yılında işsizlik oranı yine yüzde 14, buna mukabil işsiz sayımız 3 milyon 471 bin, 10 yıl sonra işsizlik oranımız yine yüzde 14, ama bu sefer işsiz sayımız 4 milyon 650 bin. 

Elbette bunda artan nüfusun da payı var. Yani işsiz sayısında oran aynı olmakla birlikte sayının artmasında, artan nüfusun da payı var ama 2009 yılında yüzde 14 olan işsizlik oranının Ağustos 2019’da, 10 yıl sonra tekrar yakalanmış olmasında da büyük ölçüde mevcut siyasi iktidarın payı var.

Haziran 2014 yılında bir küresel ekonomik kriz daha yaşamıştı dünya, Rusya kaynaklı bir krizdi aslında bu. Bu dönemde yüzde 9,9’muş işsizlik oranı, işsiz sayısı 2 milyon 853 binmiş. Kriz etkisini gördüğümüz izleyen yılda işsizlik oranı 10,3’e, işsiz sayısı 3 milyon 57 bine çıkmış. 2014’ten geliyoruz Haziran 2018’e. Seçimlerin yapıldığı ay işsizlik oranı 10,2, işsiz sayımız 3 milyon 315 bin. Ağustos 2018, hani doların 7 lirayı aştığı, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında Rahip Brunson krizini yaşadığımız ay,  işsizlik oranı 11,1 işsiz sayımız 3 milyon 670 bin. İzleyen dönemde Eylül 2018, Ekim 2018 Kasım 2018, Aralık 2018’de düzenli olarak işsizlik oranı artıyor. Ocak ve Şubat 2019’da yüzde 14,7’şer işsizlik oranımız. Mart ayında yerel seçim var. Yerel seçimle birlikte elbette siyasi iktidar -bir miktar demin de söylediğim kamudaki artışa işaret ettim, TÜİK verileri ve SBB verileri üzerinden- Mart 2019’da da yerel seçim yılında işsizlik bir miktar gerilemiş, oran olarak 14,7’den 14,1’e, sayı olarak 4 milyon 730 binden 4 milyon 544 bine, izleyen Nisan ve Mayıs ayında etkisini görmüşüz, 13 ve 12,8. 13 Temmuz’da 13,9’a Ağustos 2019’da da 14’e fırlamış durumda işsizlik.

TÜİK geçen hafta Eylül 2019’a ilişkin ciro endekslerini yayınladı. Toplam ciro yüzde 4,8 artmış sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektöründe. Bu dört sektörün toplamında 2019 yılının eylül ayında ciro bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 4,8 oranında  artmış. Toplam ciroyu artıran ticaret ve hizmet sektörleri. Toplam ciro ticaret sektöründe 11,8, hizmet sektöründe 7,7 artmış. “Aman ciro artmış ne kadar güzel” diye sevinmeyelim, bu artış aslında zam demek. Bu artış mal ve hizmetlere yapılan zam ile elde edilen bir ciro artışı. Öte  yandan sanayi sektöründeki ciro 1,7 oranında azalmış, inşaat sektöründe 16,1 oranında azalmış. Buna da “Aman ne güzel zam olmamış” diye sevinmemek lazım, bu da satış yok demek.

TÜİK, Eylül 2019 perakende satış endekslerini de geçen hafta yayınladı. Perakende satış hacmi, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2, 7 oranında artmış. Aynı ayda gıda dışı satışlar -otomotiv yakıtı hariç- 4,7 artmış, otomotiv yakıtı satışları 4,4 oranında artmış. Bunu bir kenara koyuyoruz. Gıda, içecek ve tütün satışları ise yüzde 2 oranında azalmış. Bu, millet boğazından kesiyor demek. 

Perakende ciroya bakıyoruz, bir önceki yılın aynı ayına göre 11,2 oranında artmış. Aynı ayda gıda, içecek ve tütün satışlarında ciro 16,1 oranında artmış, gıda dışı satışlarda hacim 12,3 oranında artmış, otomotiv yakıtı satışlarında 1,8 oranında artmış. Bütün bunlar zam demek.

Memleket art arda üç toplu intihar vakasıyla sarsıldı hatırlayacak olursanız. İstanbul’da 8 Kasım’da önce dört kardeş siyanür içerek intihar ettiler; Cüneyt Yetişkin, Oya Yetişkin, Yaşar Yetişkin ve Kamuran Yetişkin. Bakkalın veresiye defterinde 2 bin 200 küsür liralık bir borçları vardı. 300 küsür dolara tekabül eden bir borç. Ertesi gün Antalya’da iki küçük çocuğuyla dört kişilik bir aile siyanür ile canına kıydı. Öyle anlaşılıyor ki bilgisayar teknikeri Selim Şimşek, eşi Sultan ile dokuz yaşındaki kızı Ceren ve beş yaşındaki oğlu Ali Çınar’a siyanür içirmiş, ardından kendisi siyanür içerek intihar etmiş. Selim Şimşek’in sosyal medya hesaplarına bakınca görüyoruz ki kendisi çok sıkı bir  Recep Tayyip Erdoğan hayranıymış. Daha sonra 15 Kasım’da İstanbul’da bir küçük çocuğuyla üç kişilik bir aile; Bahattin Delen, eşi Zübeyde Delen ve yedi yaşındaki çocuğu Ali Delen siyanürle ölüyor. Orada da öyle anlıyoruz ki Kuyumcukent’de altın ticareti yapan Bahattin Delen büyük miktarda borçlanmış ve bu borcun altından kalkamamış o da ve galiba Antalya’da Selim Şimşek’in yaptığı gibi, önce karısını ve  çocuğunu siyanürle öldürüp sonra kendisi siyanür içerek intihar etmiş. 

Bu üç olay, bu üç siyanürle intihar vakası, Türkiye gündeminde sarsıcı bir etki yarattı. Fakat bir süre sonra tuhaf bir şekilde bu insanların neden intihar ettiği değil, siyanürü nerden buldukları tartışılmaya başlandı. Öyle bir hava yaratıldı ki siyanür bulamazlarsa intihar edemezlerdi. O zaman Kocaeli Gazetesi’nin 15 Kasım 2019 Cuma tarihli haberine bakıyoruz. Kocaeli Gazetesi diyor ki “11 Ekim-13 Kasım arasında Kocaeli vilayetinde 33 günde dokuz kişi canına kıydı”. Bunların sekizi erkek, biri kadın. 12 Ekim’de Çayırova’da bir işçi, 20 Ekim’de Derince’de bir imam, 27 Ekim’de İzmit’te bir işçi, 28 Ekim’de Gölcük’te bir serbest meslek sahibi, 1 Kasım’da Derince’de bir işçi  8 Kasım’da Derince’de bir yönetici, 13 Kasım’da İzmit’te önce bir doktor, sonra bir serbest meslek sahibi intihar etmiş. Ayrıntısına bakıyoruz, bu dokuz kişinin hiçbiri siyanürle intihar etmemiş. 

O zaman siyanürün suçu ne?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.