Japonya’nın yeni Çevre Bakanı Şinjiro Koizumi, nükleer enerjiden tümüyle vazgeçmek için çalışacağını söyledi. 38 yaşındaki Koizumi, göreve geldikten birkaç saat sonra düzenlediği basın toplantısında, “Fukuşima’dan sonra bir başka nükleer felaket sonumuz olur, görev sürecimde nükleer reaktörleri nasıl yeniden devreye sokacağımız üzerine değil, tamamından nasıl kurtulabiliriz, bunun üzerine çalışmak istiyorum” dedi.
Fukuşima nükleer santralinde 2011 yılında deprem ve sonrasındaki tsunami nedeniyle yaşanan kazadan sonra ülkedeki 54 reaktörün tamamı kapatılmış ve geçtiğimiz yıllarda ancak dokuz tanesi yeniden çalıştırılmaya başlanmıştı.
Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en genç üçüncü bakanı olan Koizumi’nin nükleer enerji karşıtı tutumu Başbakan Şinzo Abe’ninkiyle çelişiyor. Abe hükümeti, kapatılan reaktörlerin aşamalı olarak yeniden devreye girmesini ve 2030 yılına kadar enerji ihtiyacının yüzde 20 ila yüzde 22’sini nükleer santrallerden karşılamayı hedef belirlemiş durumda. Fukuşima kazası öncesinde nükleer santraller Japonya’nın enerji ihtiyacının yüzde 30’unu karşılıyordu.
Fukuşima’daki 1 no’lu reaktörün altındaki milyonlarca ton radyasyonlu suyun nasıl tahliye edileceği tartışma konusu
Yorumculara göre Koizumi’nin nükleer reaktörleri ıskartaya çıkarma planına kabinede direnç gösterilebilir. Ancak genç bakanın arkasında, siyasi çevrelerde nüfuzu yüksek olan ülkenin eski başbakanlarından babası Juniçiro Koizumi’nun tam desteğinin olduğu da vurgulanıyor.
Çevre Bakanı Koizumi’nin görevde ilk çözmesi gereken sorun ise Fukuşima santralinde 1 No’lu reaktörün altında depolanmış durumdaki milyonlarca ton radyasyonlu suyun nasıl tahliye edileceği. Koizumi’nin selefi olan çevre bakanı, Fukuşima’yı işleten Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi’nin sözkonusu radyoaktif atık suyu süresiz olarak depolamasının mümkün olmadığını savunarak, Pasifik Okyanusu’na seyreltilerek tahliye edilmesi seçeneğini gündeme getirmişti. Yüksek miktarlarda tüketildiğinde kansere sebep olan trityum ile kirlenmiş radyoaktif suların denize dökülmesi ihtimali hem yerel hem de komşu Güney Kore’deki balıkçıların şiddetli protestolarına neden oluyor.
