Murat Yetkin, kişisel blogunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın’ın Deutsche Welle’de gazeteci Tim Sebastian’ın sorularını yanıtladığı programı değerlendirdiği bir yazı kaleme aldı.
Yetkin yazısında, “İbrahim Kalın, ya da herhangi bir devlet yetkilisi Türkiye’de bu soruları soracak bir gazetecinin karşısına çıkar mıydı? Çıkacak olsa, bu mülakatı yayınlayacak bir kanal bulunur muydu? Bulunacak olsa, o kanalın ve o gazetecinin başına sonradan ne gelirdi?” sorularını sordu.
Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) rakamlarına göre halen 118 gazeteci, yazar ve medya çalışanının hapiste olduğunu belirten Yetkin, gazetecilere terör örgütüne üye olmak gibi suçlardan dava açıldığını, bunun da hükümete “Gazetecilikten değil, terörden, hakaretten yargılanıyor, mahkûm oluyorlar” deme hakkı verdiğini söyledi ve ekledi: “Türkiye’de basın özgürlüğü önündeki tek engel hapis cezaları değil. Gazetecilerin hayatına işsizlik olarak yansıyan ekonomik baskılar da sözkonusu.”
Yetkin, “Bu ortamda bağımsız kalmaya gayret eden ve aslında merkez medyanın çöküşüyle güç kazanan T24, MedyaScope, Duvar, Diken gibi eleştirel bakabilen sitelerin, sayısı her gün artan bağımsız blogların, YouTube kanallarının önemi artıyor. BBC, Deutsche Welle, Sputnik ve Amerika’nın Sesi gibi kuruluşlar, Türkçe yayınlarına bu nedenle ağırlık vermeye başladı” diye yazdı.
Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.
