Sizce Kemal Kılıçdaroğlu bir “keçi” mi? Hayır, alegori yapmıyor ya da metafordan yararlanmıyorum. Tuncay Özkan, geçen gün attığı tweet’te bunu iddia ediyor; Kılıçdaroğlu’nu Messi ve Ronaldo’nun arasına alarak ona GOAT (Greatest of all time) yakıştırması yapıyor.
The Goats. #Kılıçdaroğlu #Messi #Ronaldo pic.twitter.com/Qa7TrR0ryW
— Tuncay ÖZKAN (@ATuncayOzkan) December 22, 2022
Hepimizin malumu olduğu üzere Türkiye’de istisnalar hariç üç tür siyasetçi vardır:
- Koltuk için genel başkanlara her şart ve koşulda şakşakçılık edenler,
- İhale (para) için her türlü garabet, adaletsizlik ve liyakatsizlik karşısında susanlar,
- Siyasi rakibini mücadele ederek değil, altını oyarak ekarte etmeye çalışanlar.
Tuncay Bey bunlardan birisi mi kamuoyunun takdiri. Lakin hakkını vermek lazım Özkan’ın. Zira yaptığı teşbih bir açıdan günümüze ayna tutuyor. Kemal Bey tüm zamanların en iyi siyasi lideri mi bilmem ama “inatçılık” konusunda en önde gidenlerden biri olduğu kesin. Son günlerde bu gerçeği gözlerimize soka soka gösteriyor bizlere. Bu açıdan Tuncay Bey’in ona yakıştırdığı namın hakkını gani gani veriyor.
“Oldum” dediği an başlar ya hani insanın düşüşü. Galiba her şey Kemal Bey için de “Bay Kemal” olmaya karar verdiği an başladı. Selvi Hanım ile birlikte pazar poşetleri taşımaktan da gençlerin demokrat amcası olmaktan da Türkiye’yi barıştırmaktan da sanırım o gün vazgeçti. Çünkü o günden sonra bir daha hiçbir şey eskisi kadar güzel olmadı.
Halbuki Kemal Bey helalleşme söyleminin içini doldursa; kuruluşuna önderlik ettiği Altılı Masa’yı tahkim etse; Kürt meselesine dair “Meşru muhatap HDP”dir çıkışının üzerine gitse ve tezkerede aldığı tarihi cesur tavrın arkasında dursa, hiç şüphesiz adayım demesine veya adaylık kampanyasına bile gerek kalmadan adaydı, hatta tek adaydı.
Ama “Bay Kemal” ne yaptı? Namını verenin hakkını vererek, Allah’ın her günü, siyaseten hikâyesi bitmiş, topluma acı ve sefaletten başka hiçbir şey sunamayan Erdoğan’a can suyu vermeye başladı. Geçmişte dokunulmazlıkların kaldırılmasına vesile olarak başlattığı süreci, sansür yasasına ilgisizlik yoluyla verdiği örtülü destekle devam ettirdi ve son olarak başörtüsü çıkışı ile zirveye taşıdı. Hangi siyasi lider rakibine bu kadar geniş alanlar açar, imkânlar verir?
Kemal Bey’in adaylığına İmamoğlu veya Akşener zarar vermedi. Kılıçdaroğlu illa bir müsebbip arıyorsa çok uzağa değil, ona “Bay Kemal” olmayı öğütleyen ekibine baksın. Onu eleştirenlere değil, dört yılda ilmek ilmek ördüğü tavrı ve tarzı altı ayda un ufak edenlere kızsın.
Mesele İmamoğlu-Kılıçdaroğlu meselesi değil. Türkiye onu aşalı çok oldu. Muhalefetin kazanabilmesi için İmamoğlu veya Yavaş şart mı? Elbette hayır ama her ikisi de iyi birer olasılık. Lakin iktidarın kazanabilmesi için Kemal Bey değil belki ama “Bay Kemal” tek olasılık. Toplumun ve siyasetin şu saatten sonra bu gerçeği görmezden gelerek meseleye yaklaşması mümkün değil.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Kemal Bey’in cevaplaması gereken başka sorular da var: Misal 2014’te ve 2018’de neden aday olmadı? Hatta bırakın olmayı, zorlamadı bile adaylığı Kılıçdaroğlu, neden? Neden bugün hem partisine hem Altılı Masa’ya hem de topluma kendisini bu kadar dayatıyor? Hani nerede toplumsal uzlaşı? Zorlayarak uzlaşı olur mu Kemal Bey? Adayım demek başka, tek aday olmak için alternatifleri yok etmek başka. İkna etmek başka, dayatmak başka.
Adaylık kampanyasını başlattığı güne göre çok daha güçsüz bugün Kılıçdaroğlu. Yani olmadı Kemal Bey, keşke olaydı. Çünkü kazanımların en anlamlısı sizinle gelen olacaktı; kibre karşı tevazunun, tek sesliliğe karşı çok sesliliğin zaferi olacaktı bu. Ama olmadı işte, “Bay Kemal” bu işi beceremedi. Mevcut şartları istismar ederek hem siyasal hem de toplumsal muhalefeti suistimal etmek yakışmadı size. Ayıptır, zulümdür, cinayettir. Böylesi tarihi bir eşikte “miras” peşine düşmeyi vicdanlar kaldırmaz.
Son zamanlardaki duruşunuzun dışardan nasıl göründüğünün farkında mısınız? Sırf adaylık için adaletsizliği sıradanlaştırmaya çalışırsanız, Altılı Masa’nın eşitler arası bir yapı olduğunu iddia edip sonra eşitler arasında birinci benim derseniz bu, masayı ülke için değil kendiniz için inşa ettiğiniz anlamına gelmez mi? “Biz” diline ne oldu? “Benim mirasım” ne demek? Peki siz kimsiniz? Kemal Bey mi yoksa “Bay Kemal” mi?
Saraçhane gösterdi ki bizlere, olmadıkları yerde dahi isimleri anıldığında coşkunun yükseldiği kişilerdir liderler, akdi durumdakiler idareci olmaktan öteye geçemezler. Evet Türkiye’de İmamoğlu kararı ile birlikte bir siyasi harp patlak verdi ve maalesef muhalefetin içine düştüğü bu adaylık çatışmalarından dolayı sadece iktidar-muhalefet arasına sıkışmayan, muhalefetin de kendi içinde kamplara ayrıldığı çok cepheli bir harp bu.
Bu tartışmaları, çekişmeleri bitirecek ve muhalefeti yeniden bir araya getirecek olan ise yine sizsiniz Kemal Bey. GOAT olmanın yolu keçi inadı ile adaylık dayatmaktan veya aday olmaktan değil, toplumsal uzlaşıyı sağlayabilmekten geçiyor. Tarih sizi nasıl yazar bilmiyorum ama yazmaya bugünlerden başlayacağı kesin.