Altılı Masa kolları sıvamışa benziyor

Altılı Masa’nın 10. toplantısı Gelecek Partisi’nin ev sahipliğinde 5 Ocak’ta yapıldı. Ortak cumhurbaşkanı adayının ne zaman açıklanacağı hâlâ merak konusuyken, toplantının ardından ortak bir metin paylaşıldı.

Altılı Masa’nın 10. toplantısında neler konuşuldu? 2023’ün ilk yarısında yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı seçimlerine Altılı Masa ne kadar hazır? Altılı Masa ortak adayını ne zaman açıklayacak? 26 Ocak’ta İYİ Parti ev sahipliğinde gerçekleşecek 11. toplantıda neler netleşecek? “Geçiş süreci yol haritası” ve “ortak politikalar” metinlerine son hali ne zaman verilecek?

Ruşen Çakır, Gelecek Partisi’nin ev sahipliğini üstlendiği Altılı Masa’nın 10. toplantısını değerlendiriyor ve 26 Ocak’taki 11. toplantı için öngörülerini paylaşıyor.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler, iyi hafta sonları. Perşembe günü Altılı Masa’nın 10. toplantısı yapıldı. Dün Kemal Can ile bu konu üzerine konuştuk. Ama ben esas görüşlerimi bugüne sakladım. Daha kapsamlı bir şekilde değerlendirmek istiyorum. Bir kere, en uzun toplantıyı gerçekleştirdiler. 14.00 denmişti, 12.00’ye, yani iki saat önceye alındı. Erken biter diye bekledik, geç saatlere kadar sürdü. Sonunda her zaman olduğu gibi, akşamın ilerleyen bir saatinde metin geldi. Büyük bir hızla metni okumaya başladım ve ben de şaştım. Ben metni daha öncekilere göre çok başarılı buldum. Hattâ bunu hızlı bir şekilde o gün, o akşam sıcağı sıcağına ya da ertesi gün gündüz konuştuğum, tartıştığım bâzı arkadaşlarımın, sözlerine güvendiğim bâzı arkadaşlarımın benim gibi düşünmediklerini görünce de şaşırdım. Demek ki bende bir yanlışlık var ya da benim iyi niyet hastalığım bir kere daha nüksetti herhalde diye düşündüm. Sonra tekrar okudum. Bugün yayına girmeden önce bir daha okudum ve hattâ şu anda önümde duruyor dört sayfalık metin. Şu âna kadar yapılanlar içerisinde en somut mesele ᅳtabiî ki aday açıklanmadı, orası muhakkak, onu zâten beklemiyorduk, ondan vazgeçeli çok oldu biliyorsunuzᅳ, fakat hızlıca baktığımda gözüme çarpan, pozitif olarak gördüğüm şeyleri daha detaylı okuyunca, yine ilk izlenimimde yanılmadığım düşüncesine vardım. Tabiî ki sonra, sosyal medyada vs. değerlendirmelere baktığımda çok bu görüşte olana rastlamadım açıkçası.

Bir de tabiî ilginç bir olay oldu. Perşembe akşamı, akşam geç saatte bu metin çıkıyor. Ertesi gün cuma sabahı Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu, İsmail Küçükkaya’ya çıktı ve orada ilginç şeyler söyledi. Seçilecek olan cumhurbaşkanının üzerinde 6 liderin bir şekilde vesâyeti olduğunu düşündürecek sözler etti. Kritik kararlarda, stratejik kararlarda liderlerin önemli olduğunu söyledi ve biz bu sefer ortaya çıkan metni konuşmak yerine, “Zâten 4 sayfalık metin. Bununla kim uğraşsın?” ruh hâli baskınken, bunun üstüne Ahmet Davutoğlu’ndan o gollük pas gelince, bardağın boş tarafına bakanlar oradan yürümeye devam ettiler. Davutoğlu’nun bu sözü üzerine hiç haksız olduğunu düşünmediğim bir tartışma başladı. Gerçekten ilginç bir çıkış Davutoğlu’nun çıkışı. Bunun kişisel bir görüşü yansıttığı kanısında da değilim. Belki aktarmada birtakım sorunlar olmuş olabilir. Ama orada şu çıkıyor açıkçası: 6 lider, cumhurbaşkanı kim olursa olsun ᅳDavutoğlu da onu söylüyor: “çimizden birisi de olabilir, dışarıdan birisi de olabilir” diyorᅳ, stratejik kararlarda hep buradan onay alması lâzım. Şimdi bu, parti liderlerinin birtakım stratejik konularda veto yetkisine kadar gidebilir. Meselâ şu anda ne oluyor? Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine okey vermediği için, veto ettiği için bu ülkeler hâlâ kuyrukta bekliyorlar. Türkiye iknâ edilmeye çalışılıyor. Oraya kadar varır mı iş? İnsan açıkçası kuşku duyuyor. 

Neyse, metne dönecek olursak; burada birçok önemli konuda pozisyonlar netleştirildi bir kere, onu biliyoruz. Erken seçim konusunda deniyor ki: “6 Nisan’dan sonraki târihlere biz ‘evet’ demiyoruz”. O pozisyon çok net. Yani muhâlefetin desteği olmadan seçim öne çekilemiyor; ancak Cumhurbaşkanı Meclis’i feshederse bu olabilir. Diyorlar ki: “6 Nisan’ın öncesine varız”. Çünkü 6 Nisan’ın öncesinde yapıldığı takdirde, yeni seçim yasası uygulanamıyor. Bu önemli bir husus. İkincisi: Başörtüsü meselesinde, bu konuda düzenleme yapılmasına karşı değiller; ama şu hâliyle iktidârın hazırladığı düzenlemeye destek vermiyorlar. Ama kapıyı açık bırakmışlar, “Berâber yaparsak, biz de katkıda bulunursak, o zaman bakarız” demeye geliyor. Yani şu hâliyle iktidârın, “Hadi, buna var mısınız?” dediği şeye yok dediklerini görüyoruz. O anlamda da bir pozisyon alış var. Bir diğer husus, Sinan Ateş meselesinde nispeten ton biraz daha yükseltilmiş. MHP’nin adı doğrudan geçiriliyor ve deniyor ki: “Başta Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ve MHP Genel Başkanı olmak üzere, ilgili yetkililerin derin bir sessizlik içine girmeleri…” — “Derin bir sessizlik” lâfının çok anlamlı olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Daha önce siyâsîlere, akademisyenlere ve gazetecilere yönelik saldırıların fâillerinin hiçbir cezâ almadan serbest kalmaları hatırlatılıyor ve onlarla paralellik kuruluyor — bu da önemli. Burada İmamoğlu konusunda da tabiî ki duruş çok net. Bu konuda da ikinci Saraçhâne buluşmasındaki duruşun muhâfaza edildiği söyleniyor. Nitekim bir gün sonra da ᅳyani perşembe günü bu olduᅳ, cuma günü, yani dün İstanbul’daki metro açılışına 3 lider geldi. Diğerleri gelemedi. 3 liderin de katılımıyla; Davutoğlu, Meral Akşener ve Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla en azından Altılı Masa’nın yarısı çok ciddî bir gövde gösterisi de yaptılar. 

Burada en önemli husus, şimdi bir kere takvim birazcık daha netleşiyor, 26 Ocak’ta İYİ Parti’de, perşembe günü 11. buluşma olacak. Burada iki metnin son hâli onaylanacak. Geçiş Süreci Yol Haritası ve Ortak Politikalar Metni bunlar; 30 Ocak pazartesi günü açıklanacak. Burada ne olacak? En son Anayasa Değişikliği Paketi’nde olduğu gibi, muhtemelen yine Bilkent Oteli’nde 6 partinin de katılımıyla bu metinler açıklanacak. Bunlar artık son noktalar. Bu, Altılı Masa’nın seçim sürecindeki son metinleri. Geçiş Süreci Yol Haritası ve Ortak Politikalar Metni, bunlar yapılıyor ve bir ihtimal ᅳartık daha fazla uzamayacak diye düşünülüyorᅳ aday da belki 30 Ocak günü îlân edilecek. Yani bu metinlerle birlikte aday da îlân edilecek. 26’sındaki toplantıda adayın konuşulacağını artık biliyoruz, anlıyoruz; bu metinler + aday. Çünkü Altılı Masa üç husûsu öne çıkartıyor:

1) Seçim güvenliği çalışmaları: Yani siz ne kadar iyi hazırlanırsanız hazırlanın, seçim güvenliği meselesini ihmal ederseniz, sandıkta kazandığınız şeyi sayımda kaybedebilirsiniz;

2) Ortak bir komisyon tarafından genel başkanların kararlarına baz teşkil etmek üzere Meclis’te anayasal çoğunluğu elde edebilmek için milletvekili seçimlerinde uygulanabilecek alternatiflerin çalışılmasına ve nihâî kararı vermek üzere genel başkanlara sunulmasına…

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

Burada söylediği, başkanlık seçimi dışında biliyorsunuz milletvekili seçimleri de olacak ve Altılı Masa’nın bu seçime de birlikte girme ihtimâli hayli yüksek, kesin gibi. Ama en son yapılan seçim yasası düzenlemesiyle işler karıştı. İttifak bir yönüyle var; ama bir yönüyle de işlemiyor. Dolayısıyla ince işçilik yapmak gerekiyor. İktidar partilerinin, yani AKP ve MHP’nin bu konuda çalıştıkları söyleniyor. Onlara Büyük Birlik Partisi’ni ve büyük bir ihtimalle Güneydoğu’da HÜDAPAR’ı da ekleyebiliriz. Nasıl bir şey yapacaklar? Herhalde güçlü oldukları yerlerde, hangi parti güçlüyse o öne çıkacak. Birtakım ince çalışmalarla, milletvekili sayısını yeni yasayla artırabiliyorsunuz ya da umduğunuzdan daha az milletvekili alabiliyorsunuz. Altılı Masa’nın bu konuda alarma geçtiği anlaşılıyor ve onlar da birtakım taktik ve stratejiler çalışacaklar, genel başkanlara sunacaklar. Benim duyduğum kadarıyla şöyle bir perspektif çok hâkimmiş — ama daha erken, bunu Ocak sonunda göreceğiz: Seçim bölgelerinde en güçlü olan partinin listesinden diğer partilerin adaylarının da girmesi. İlk aklıma gelen, diyelim ki Isparta’da İYİ Parti daha güçlüyse, İYİ Parti orada seçime giriyor, CHP girmiyor. CHP’nin adayları İYİ Parti listesinden giriyor; ama buna karşılık diyelim ki İstanbul 1. Bölgede CHP daha güçlü, orada bu sefer İYİ Parti’nin ve diğer partilerin adayları CHP listesinden giriyor gibi. Bunları hızlı bir şekilde söylüyorum; ama bu tür şeyler üzerinde çalışacakları anlaşılıyor. Yani olayın sâdece bir cumhurbaşkanlığı seçimi değil milletvekili seçimi olarak da görüp, ona yönelik birtakım hazırlıklar yapacaklarını görüyoruz. Başlığa koyduğum, kolları sıvamaktan kastettiğim hususlardan birisi de bu.

3) ”Genel başkanlar arasında ortak cumhurbaşkanı adayının tespitiyle ilgili istişârelerin başlatılmasına karar verdik.”

Nihâyet karar verdiler istişâreleri başlatmaya. Nasıl olacak? Muhtemelen parti liderleri kendi aralarında farklı farklı şekillerde bir araya gelecekler. Bu arada 26’sındaki toplantı için Meral Akşener ev sâhibesi olarak partileri ziyâret edecek. O ziyâretlerde bunlar konuşulacak ve anlaşıldığı kadarıyla 26 Ocak’taki toplantıda, İYİ Parti’nin ev sâhipliğindeki toplantıda aday meselesi de ciddî bir şekilde gündeme gelecek. Tekrar söyleyeyim: 30’unda yapılacak olan o sunumda, yani Geçiş Süreci Yol Haritası ve Ortak Politikalar Metni sunumunda pekâlâ adayı da görebiliriz ya da şöyle söyleyelim, 26’sındaki toplantıda aday belirlenebilir, îlân edilir e 30’undaki sunumda o aday sunumun en öne çıkan ismi olarak karşımıza çıkabilir. Yani Şubat’ı görmeden adayı görme ihtimâlimiz var. Zâten çok da fazla bir zaman söz konusu değil. Meselâ muhâlefet Nisan ayında seçim istiyor. Hattâ 6 Nisan’dan önce istiyor. 6 Nisan’dan önce seçim isteyen bir Altılı Masa’nın, Ocak sonunda aday saptaması geç bile sayılır — hayli geç bence. Ama nihâyet bunun artık bu rotaya girdiğini görüyoruz. Şunu söyleyeyim: Bundan sonra, anlaşıldığı kadarıyla Altılı Masa partilerinin birbirlerini rahatsız edici çıkışlarını daha az göreceğiz ve birbirlerine destek görüntülerini daha çok göreceğiz — dün İstanbul’daki metro açılışında olduğu gibi. Tabiî arada cumhurbaşkanı adayının, ortak adayın kim olacağı husûsunda yine birtakım kapışmalar olacaktır. Ama artık olay tamâmen Altılı Masa’ya devredildiği için, birbirlerini burada yıpratmak yerine, herhalde bu tartışmayı Masa’da yapmaları söz konusu olacaktır. Tabiî ki en önemli husus adayın kim olacağı olacak. Adayın kim olacağının dışında, adayın yanında kimlerin olacağı ve 30 Ocak’ta açıklanacak olan metin ve Davutoğlu’nun dile getirdiği husûsun da iyice netleştirilmesi gerekiyor. Çünkü insanların kafası bayağı bir karışmış durumda. Kime oy vereceksiniz? Birisine oy veriyorsunuz, ama aslında o verdiğiniz kişi, tamam, burada bir kolektif akıl var vs. ama sonuçta birtakım işlerin hızlı bir şekilde gidebilmesi gerekiyor. Bu anlamda birtakım tedirginliklerin olduğu da muhakkak. 

Bakıyorum, bu metinde dikkatimi çeken, herhalde metnin kaleme alınmasında Ahmet Davutoğlu’nun etkisi, yani ev sâhibi de olduğu için daha fazla. “Siyâset mühendisliği” diye bir olaydan bahsediyor metin. İktidâra atfedilen bir şey siyâset mühendisliği, seçim yasası vs. ile. Kendilerinin yaptıklarına da “mîmârî” diyor. O çok dikkatimi çekti. Yani bir tarafta mühendislik var, bir tarafta mîmarlık var. Mühendislik negatif; mîmarlık pozitif olarak tanımlanıyor. Sonuçta 10. görüşmede ᅳtekrar notlarıma bakıyorum, atladığım bir şey olmasınᅳ, evet, meselâ şu mühendislik ve mîmarlık konusunda: “İktidar siyâsî mühendislik peşindeyken; bizler uzlaşıya, ortak akla, siyâsî nezâkete ve kapsayıcı demokrasiye dayalı yeni bir siyâset mîmârîsi inşâ etmek için çalışıyoruz¨ diyor — ki bu mühendislik ve mîmarlık meselesi metnin başka yerlerinde de karşımıza çıkıyor.

Tabiî burada metinde olmayan, olacağa da benzemeyen ᅳşaşırmadıkᅳ HDP meselesi var. Tam bu toplantının olduğu gün, HDP’nin 2023’teki Hazîne yardımının bloke edilmesi karârı Anayasa Mahkemesi’nde 8’e 7 kabul edildi. Bu konuda herhangi bir şey görmedik, görmediğimize de şaşırmadık. Ama diğer yandan HDP’nin başını çektiği ittifak da aynı gün toplandı ve onların da bir gün sonra cuma sabahı yapılan açıklamasında, ortak aday yaklaşımını benimsedikleri söylendi. Selahattin Demirtaş’ın cezâevinden yolladığı açıklamalara göre –ki bunlardan en sonuncusu Medyascope’ta arkadaşımız Ferit Aslan’ın sorularına verdiği cevaplardıᅳ, Altılı Masa’dan hamle bekliyorlar. Yani, “Biz yapacağımızı yaptık, kapılarımızı açtık” demeye geliyor. “Ne yapacaksınız görelim. Artık sıra sizde” diyorlar. Ama hâlâ bu konuda kolları sıvamış bir Altılı Masa göremiyoruz. Muhtemelen şöyle olacak: Aday belli olacak ve o aday HDP konusunda da birtakım mesajları vermeye başlayacak, öyle tahmin ediyorum. Tabiî adayın kim olacağı son derece önemli. Şu hâliyle bakıldığı zaman, ân îtibâriyle “aday borsası”na bakacak olursak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun adı hâlâ en güçlü şekilde gündemde. Ama diğer isimlerin, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın adlarının hâlâ gündemde olduğunu bir şekilde düşünmemiz için çok neden var. Birileri Meral Akşener’in, birileri de Ali Babacan’ın aradan sıyrılmasını temenni ediyorlar; ama kişisel olarak ben bu iki ismin çok çok düşük bir ihtimal olduğu kanısındayım. 

Evet, yarın İstanbul’da İYİ Parti’nin kongresi var. Orayı da izlemeyi düşünüyorum. Kongrede Buğra Kavuncu’nun aday olmayacağını biliyoruz. Yerine gelecek olan kişi de herhalde önceden saptanmıştır. Ama orada Meral Akşener’in ve İYİ Partililerin, Masa hakkında ve muhtemel ortak aday hakkında vereceği mesajların da önemli olacağı kanısındayım. Bakalım, artık seçim aşamasına geldik. Artık seçim sath-ı mâiline girdik. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olacağa benzemiyor. Siyâsetçiler tempolu bir şekilde gidecek, kollar sıvandı. Biz zâten gazeteciler olarak kollarımızı çoktan sıvamıştık, beklemedeydik. Şimdi onların da sıvadığını görünce mutlu olduk. Tempolu bir seçim dönemi onları da biz gazetecileri ve tüm Türkiye’yi bekliyor. Herkes için hayırlı olması temennisiyle. Söyleyeceklerim bu kadar, iyi günler.