Bundesliga’nın 25. haftası unutulmaz bir maça ev sahipliği yaptı. Bayer Leverkusen evinde ağırladığı lider Bayer Münih’i 2-1 yenerek, Almanya’nın en düzey ligindeki zirve yarışını kızıştırdı. Medyascope Spor’un podcasti Bundesliga 101’den Öner Tavtay, bu müsabakayı sizin için analiz etti.
Zirvenin yeni sahibi Borussia Dortmund
25. hafta sonunda yeni bir liderimiz var artık; Borussia Dortmund! Bunu da aslında tarih boyunca en büyük rakiplerinden biri sayılan Bayer Leverkusen’e borçlular. Leverkusen, Bayern Münih’i kendi sahasında 2-1 ile geçerek, rakibini tahttan indirmeyi başardı. Şimdi gelin bu maçın analizine ve istatistiklerine beraber bakalım.
2020 yılından beri Leverkusen’in Bayern’den alabildiği tek bir beraberlik vardı, o da geçen sezon mart ayında Allianz Arena’daki 1-1’lik maçtı. Bu müsabakada da Leverkusen Süle’nin golüyle geriye düştükten sonra Thomas Müller’in kendi kalesine attığı golle beraberliği yakalamıştı. İkinci yarı tamamen savunmaya çekilen Leverkusen, bir şekilde puan koparmayı başardı. Gol beklentisinde kafa kafaya bir istatistik görsek de Bayern 20 şutla kaleyi yoklayıp %69 topla oynamış, Leverkusen ise 9 şut çekip %31 topla oynamayla maçı tamamlamıştı. Peki bu maçın önemi neydi? Leverkusen aşağı yukarı Bayern’i nasıl durdurabileceğine dair bazı fikirler edinmişti.Fakat bunu ligin ilk yarısında tekrarlayamadılar ve 4-0’lık ağır bir yenilgi aldılar. Zaten sezona o kadar kötü başlamışlardı ki takım düşme potasına kadar inince teknik direktör Gerard Seoane’nin görevine son verildi.
Yerine Xabi Alonso getirilmesi bazı tartışmaları da beraberinde getirmişti. Futbolculuk kariyerinde Real Sociedad, Liverpool, Real Madrid, Bayern Münih gibi kulüplerde boy göstermiş ve 2017’de Bayern’den takım arkadaşı ve kaptanı Philip Lahm ile birlikte futbola veda etmişti. Teknik direktörlük kariyeri ise sadece Real Sociedad B takımından ibaret diyebiliriz. 2018’de antrenörlük kursunu tamamladıktan sonra Real Madrid 14 yaş altı takımın başına geçti. 2019 yazında da Real Sociedad B takımının başına geçti ve takımı La Liga 2’ye çıkardı. Mart 2021’de bir sonraki sezon için Dortmund’la anlaşan Marco Rose’nin yerine Borussia Mönchengladbach’ın teknik direktörlük görevi için en büyük adaydı, fakat Xabi Alonso, Gladbach’ı reddederek kontratını bir sezon uzattı. Fakat ertesi sezon sonunda Real Sociedad B takımının başından ayrıldı ve 5 Ekim 2022’de Bayer Leverkusen’in başına geçti. Bu da tam Bayern karşısındaki 4-0’lık hezimetin üstüne gerçekleşmişti. 8 maçta sadece 2 puan toplayan Leverkusen, Xabi Alonso’nun gelişiyle ilk maçında Schalke’yi 4-0 geçerek ligdeki ilk galibiyetini aldı. Sonrasında Frankfurt’tan 5-1’lik yenilgi alsalar da yavaş yavaş toparlanma belirtileri gösteriyorlardı. Özellikle de Dünya Kupası arasından sonra tamamen çıkışa geçtiler. Dortmund’dan sonra bu süreçte 28 puanla en çok puan toplayan ikinci takım olmayı başardılar. Bu süreçte Xabi Alonso’nun tek eksiği bir büyük maç galibiyetiydi. Çünkü Dortmund, Leipzig, Frankfurt’a yenilmiş, Wolfsburg ile de berabere kalmışlardı. Üst sırada bulunan takımlardan ise sadece Union Berlin’i yenebildiler. Bu yüzden Bayern maçı Xabi Alonso hakkında büyük önem taşıyordu.
Bayern Münih’in bu sezon Choupo Moting olmadan ne kadar zorlandığına defalarca şahit olduk. Hava hakimiyeti olan ve top saklayabilen bir 9 numara ihtiyaçları her zaman vardı. Son dönemde sakatlığı sebebiyle sahalardan uzak kaldığı için Bayern’de yine bir hücumda gol problemi ortaya çıkacaktı. Geçen hafta Augsburg maçında duran toplardan buldukları gollerle maçı koparmayı başardıklarından bu sorunla karşılaşmadık. Fakat gel gelelim uzun, güçlü ve kimisi atletik savunmacılara sahip Leverkusen karşısında sorun yaşamaları çok muhtemeldi. Xabi Alonso bizi şaşırtarak ilginç bir tercihte bulunarak savunmayı üçlü tuttu ve Tapsoba ile Kossounou’nun yanına orta saha oyuncusu Andrich’i koydu. Sol kanatta Hincapie, sağ kanatta ise Frimpong yer alıyordu. Ortada ise son dönemde forma şansı bulan ve iyi değerlendiren Palacios ile istikrarsızlık abidesi Kerem Demirbay görev aldı. İleri üçlüde ise hızına güvendiği Adli ve Diaby kanat forvette iken sahte 9 görevinde Florian Wirtz vardı. Wirtz’den beklenti tamamen yanında oynayan ikiliye kontrataklar sırasında gol pasları ulaştırmasıydı.
Diğer tarafta ise Bayern son dönem çok başarılı iş çıkaran üçlü savunmayı bozmamış, kanatlara da Davies ve Cancelo gibi inanılmaz yeteneklere sahip oyuncular koyarak rakibini tedirgin etmişti. Sane burada 10 numara rolünde, Mane ve Müller ikilisinin arkasında oynuyordu. Nagelsmann’ın en büyük hatalarından biri, Müller’i ileri uçta oynatmasıydı. Kalecilik dahil olmak üzere Müller’in saha içerisindeki beceremediği belki de tek pozisyon sayılan santrfor mevkisinde görev alması, takımın maç içerisinde elini kolunu bağladı. Bağlantı oyuncusu ve gölge golcü işini bu rolde hiçbir zaman yapamadığı için bu maçta da bunu tekrar kanıtladı. Leverkusen ise iyi savunma yaparken 22. dakikada gerçekleşen bir kazayla golü yedi. Kimmich’in şutuna müdahale eden Kossounou, kaleci Hradecky’i yanıltmış ve top ağlarla buluşmuştu. Bu dakikadan sonra Leverkusen biraz daha hücumu düşünür oldu. Savunma arasına atılan toplarla etki yaratmaya çalıştı. Pek de gününde olmayan Diaby’den verim alamamaları sebebiyle ilk yarıyı geride kapattılar.
İkinci yarıya Bayern üç değişiklikle başladı ve Müller, Cancelo ve Mane kenara geldi. Onların yerine Musiala, Gnabry ve Coman dahil oldu. Fakat bu değişiklikler Nagelsmann’ın umduğu gibi bir etki gösteremedi. Dakikalar 53’ü gösterdiğinde kaptığı topla hızlı çıkan Leverkusen’de Wirtz’in ara pasında Adli yerde kaldı. Hakem oyunu durdurup, Adli’nin kendini yere attığını iddia ederek kendisine sarı kart gösterdi. Adli ise müdahale sebebiyle çıkan ayakkabısını gösterdi hakeme, fakat karar değişmeyince sinirlenip kramponunu yere bile fırlatarak tepki gösterdi. VAR’dan pozisyonu tekrar izleme konusunda tavsiye alan Tobias Stieler, tekrarı izledikten sonra kararını iptal ederek penaltı noktasını gösterdi. Adli’ye de sarı kartı iptal ettiğini göstererek kendisinden özür diledi. Penaltıya sebebiyet veren Pavard ise ikinci sarı kart görmedi. Penaltıda topun başına geçen Palacios hata yapmadı ve takımına beraberliği getirdi. Penaltı yaptırması ve ikinci sarı kartı görme riskinden ötürü Nagelsmann, Pavard’ı hemen oyundan alarak yerine Stanisic’e görev verdi. Sonrasında iki takım da karşı kalelerde tehlikeli pozisyonlar bulurken maçın kırılma anı 70.dakikada yeni bir olay cereyan etti. Savunma arkasına atılan topa hareketlenen Adli, Upamecano’nun müdahalesiyle yerde kaldı. Hakem Stieler, bir kez daha Adli’ye kendini yere attığını iddia ederek sarı kart gösterdi. Adli de gülerek Stieler’in pozisyonu göremediğini belirten bazı hareketler yaptı. Bayern’li oyuncular bu durumu kutlarken hakeme yine VAR’dan uyarı geldi. Karşı açıdan pozisyon izlendiğinde kontrolsüz bir şekilde müdahaleye gelen Upamecano, topu ıskalamış ve kendini frenleyemeyerek Adli’yi düşürmüştü. Hakem de pozisyonun tekrarını izledikten sonra bir kez daha penaltı noktasını göstererek, Adli’nin sarı kartını iptal etti. Bunun yerine penaltıya sebebiyet veren Upamecano sarı kart gördü. Bir kez daha Sommer ile karşı karşıya gelen Palacios, yine ağları bulmayı başararak takımını öne geçirdi. Bu dakikadan sonra Leverkusen skoru koruyarak üç sene sonra Bayern’i yenmeyi başardı. Bayern ise 10 maç sonra mağlup olurken, liderlik koltuğunu da kaptırdı.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Şimdi gelelim maç sonu istatistiklerde neler göreceğimize. İki takım da 6 isabetli şut çekerken, Leverkusen 12, Bayern ise 11 şutla maçı tamamladı. Gol beklentisinde ise Leverkusen 2.09’luk orana aldığı 2 penaltı sebebiyle sahipken, Bayern sadece 0.9’da kaldı. Dünya Kupası arasından sonraki ilk maç olan Leipzig beraberliğindeki 0.87’lik gol beklentisinden sonra en düşük ikinci istatistik şeklinde kayıtlara geçti. Bu aynı zamanda Bayern’i gol beklentisinde rakibinden daha düşük bir sayıda kalan üçüncü maçı olmuştu. Der Klassiker beraberliği ve maçın neredeyse tamamını 10 kişi oynadığı Gladbach mağlubiyetinden sonra ilk defa rakibinden daha az gol beklentisine sahip oldular. Bayer Leverkusen takımca 120.6 kilometre koşarken, Bayern 117.8 kilometrede kaldı. Maçın en çok koşan oyuncusu 12.7 kilometre ile yine Bayern’de Joshua Kimmich’ti. Alman yıldız, golü de atmasına rağmen takımının mağlubiyetine engel olamadı. Palacios ise bu sezonki gol sayısını 3’e çıkararak kariyerinin en golcü sezonunu yaşıyor. Arjantinli aynı zamanda da 2006’da bir maçta iki penaltı golü atan Berbatov’dan sonraki ilk Leverkusen oyuncusu olarak kayıtlara geçti.
Bu sonuçla Bayern, öne geçtiği halde ilk mağlubiyetini tatmış oldu. Bundan önce 19 kez öne geçen Bayern, bu maçların 15’inde galip gelmiş, 4’ünde ise berabere kalmıştı. Maçtan sonra medyaya verdiği demeçte Nagelsmann, Leverkusen’in galibiyeti hak ettiğini ve penaltı kararlarının doğru olduğunu söyledi, “Kötü oynadığımız için mağlubiyeti hak ettik” dedi. Milli aradan sonraki Der Klassiker’e dikkat çekn genç teknik adam “Dortmund’u yenemezsek, onları bu form grafiğiyle yakalamamız neredeyse imkansız” diyerek topu oyuncularına attı. Böylece Der Klassiker’in önemi bir kat daha artmış oldu. Dortmund, derbiyi kazanıp liderliğini perçinlemek, Bayern ise koltuğu geri almak için savaşacak.
1 Nisan Cumartesi günü 19:30’da son dönemlerin en çekişmeli Der Klassiker’lerinden birini izleyeceğimize hiç şüphemiz yok. Yazımın burada sonuna gelirken eski Bayern’li Xabi Alonso’nun aldığı bu kritik galibiyetle teknik direktörlük konusunda kendini medyaya da kanıtlamış olduğunu ekleyelim. 2017’de futbola veda ederek Bayern taraftarlarını üzen Xabi Alonso, 2023’te teknik direktör olarak bir benzer üzüntüyü Münih şehrine tattırdı. Bizim deyimimizle dost kazığı yemekten kurtulamayan Bayern, bakalım Der Klassiker’de neler yapacak?
Yazan: Öner Tavtay
Editör: Doğa Üründül