İstanbul bir gün arayla iki dev mitinge ev sahipliği yaptı… İki cumhurbaşkanı adayı da İstanbullu seçmene simgesel önemi olan alanlardan seslendi; Millet İttifakı, ittifakın cumhurbaşkanı adayı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’nün son durağı Maltepe’de, Cumhur İttifakı da bir gün sonra 15 Temmuz darbe girişiminin sembol mekanlarından olan Atatürk Havalimanı’ndaydı. İki miting de ittifakların gövde gösterisine sahne oldu. Atatürk Havalimanı’nda toplanan kalabalık Maltepe’deki meydanla yarışa girdi. Ancak son söz Erzurum’da taşlı saldırıya uğrayan İmamoğlu’nun İstanbul’a dönüşünde, Sabiha Gökçen Havalimanı’nda söylendi.
Kaybetmek mi kazanmak mı?
Cumhur İttifakı’na göre “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder”, Millet İttifakı’na göre “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır.” İki cümle de aynı şeyi söylüyor olsa da dikkatli bakıldığında biri kaybetmekten diğeri kazanma ihtimalinden söz ediyor… Tıpkı bardağın yarısı boş ya da dolu demek gibi, ağızdan dökülen sözcükler sahibinin gelecekten beklentisini hangi temel üzerine inşa ettiğini ifşa ediyor. Millet İttifakı ve ve Cumhur İttifakı’nın bir gün arayla düzenlediği iki dev mitinge bir de bu pencereden bakmak gerek…
Millet İttifakı’nın adresi: Maltepe Meydanı
Millet İttifakı görkemli İzmir Mitingi’nin ardından 6 Mayıs Cumartesi günü tam kadro Maltepe Meydanı’ndaydı. Alan hıncahınç doldu, meydana sığmayanlar güvenlik bariyerlerinin dışına taştı…
İttifak üyelerinin gelişi öncesi meydanda şölen havası vardı; marşlar çalındı, ellerdeki bayraklar alanı kâh beyaza bürüdü kâh gelincik tarlasına çevirdi.
Adeta dev bir dans grubu sahne almış da yanındaki ile senkronize davranmanın provasını yapar gibiydi; kızmadan, bağırmadan, uyum içinde ve kendi gibi kalmayı başararak…
Maltepe Meydanı “toplumsal barış” dedi
O senkronizasyon Kılıçdaroğlu’ndan önce kürsüye çıkan ittifak bileşeni siyasî partilerin temsilcileri konuşurken de bozulmadı. Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanları Mansur Yavaş, özellikle de Ekrem İmamoğlu kürsüye çıktığında coşkuları daha da arttı.
Tamamı alana kendi imkânlarıyla gelen yüzbinlerce kişi saatler boyu ayakta kalmalarına rağmen görüşlerini paylaşsalar da paylaşmasalar da kürsüye çıkan tüm siyasî parti liderlerini saygıyla, sabırla ve gereken yerde alkışlayarak dinledi.
Ortak paydaları değişim talebiydi ve hemen hepsi “Artık yeter!” diyordu.
Aynı masa etrafında toplanan altı lider, çok değil bundan bir yıl önce Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve alanın çoğunluğunu oluşturan CHP seçmeninin aynı meydanda kenetlenebileceğini hayal bile edemezken; hep birlikte o kitleye umut aşılayıp, toplumsal barışın hakim olduğu Türkiye vaat etti. Kılıçdaroğlu kürsüye çıktığında demokrasiyi yeniden inşa etme ve Türkiye’yi hep birlikte kurma sözü verdi, toplumun tüm kesimlerini kucaklaşmaya davet etti.
Erdoğan’ın rövanş mitingi
Cumhur İttifakı’nın mitingi de bir gün sonra, 7 Mayıs Pazar günü Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nde düzenlendi. Atatürk Havalimanı’na da yüzbinlerce kişi akın etti. Hatta gelenler Maltepe’dekinden çok daha kalabalıktı. Kürsüden sık sık yapılan “Bu meydan Maltepe Meydanı’ndan beş kat daha büyük” anonslarına bakılırsa bu miting aynı zamanda rövanş niteliğindeydi. Parti yetkililerinin verdiği bilgiye göre 39 ilçeden yüzlerce otobüs kaldırılmış, toplu taşıma araçları kilitlenmişti… Mitingin rövanşa dönüşmesindeki aslan payı da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’a biçtiği misyon… Hatırlanacağı gibi vaktiyle “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” demişti ve 2019 yılındaki yerel seçimlerde İstanbul’u kaybetti; üstelik seçimlerin tekrarlanmasıyla bir değil iki kez kaybetti…
Sıradaki seçim ise Türkiye’nin seçimi… Ve Erdoğan için İstanbul, Türkiye’yi kazanma yolundaki en önemli kilit taşı.
Atatürk Havalimanı’nda kutuplaşma vardı
Coşkuysa coşku, kalabalıksa kalabalık, hatta 15 Temmuz darbe girişiminin simge mekânı olması nedeniyle ortak ruhsa ortak ruh da dahil olmak üzere Atatürk Havalimanı’nda her şey vardı…
Olmayan tek şey ise Maltepe Meydanı’nda esen rüzgârdı. Meydanı hıncahınç dolduran kitlede Maltepe’dekinin aksine kucaklaşma değil kutuplaşmaya sıkı sıkıya sarılma eğilimi vardı.
Cumhur İttifakı’nın bileşenleri olan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Büyük Birlik Partisi (BBP), Demokratik Sol Parti (DSP), Yeniden Refah Parti ile milletvekili listelerinde yer verilen ama ittifaka dışarıdan destek veren HÜDA PAR’ın liderlerinin hiçbirinin konuşma yapmaması da ikinci ve önemli farklardan biriydi.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
İstanbul’dan aday gösterilen üç bakanın konuşması bir kenara, mitingin tek öznesi Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Muhalefet miting boyunca hedef tahtasındaydı. Dev platforma yansıtılan ve Kılıçdaroğlu’nu hedef tahtasına oturtan videolarda Kılıçdaroğlu’nun “Ben Aleviyim” sözleri de yankılandı, Canan Kaftancıoğlu, eski ve yeni HDP milletvekilleri hatta PKK videoları da… Videoların yayınlandığı platforma ise ülke savaşın eşiğindeymiş görüntüsü veren İHA’lar, SİHA’lar vs. resmedilmişti.
Seçime mi gidiyoruz, savaşa mı?
Muhalefetin her mitingde söylediği “Seçime mi gidiyoruz, savaşa mı?” sözlerinin vücut bulmuş haline dönüşen kürsüye çıkan Erdoğan’ın konuşmasının büyük bölümünde yine başta Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefet vardı.
Kılıçdaroğlu’nun insan seliyle karşılandığı Van’da, Ekrem İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu’nun yaptığı zafer işaretini PKK’nın simgesi gibi gösterip “PKK’lılarla anlaşmışlar” da dedi, caminin imamı aksini söylese de “Camiye bira şişeleriyle girdiler, Bay bay Kemal istediğin kadar fıçı dolusu kadar iç, hiçbir şey seni iflah etmez. Benim milletim meydanı ayyaşa sarhoşa bırakmaz” da…
Kalabalığa “Vatanımızı terör örgütleriyle kol kola gezen Kılıçdaroğlu’na böldürtmeyeceğiz, İHA’ları, SİHA’ları gömdürtmeyeceğiz” diye seslendi.
Özetle Cumhurbaşkanı Erdoğan yine diğer illerde düzenlediği mitinglerde olduğu gibi kutuplaştırıcı dili kullanmayı seçti. Ancak bu kez dili daha da sertleşti…
Sert üslup ve toplum
Erdoğan, o dili partisine zaten oy verecek olan seçmeni konsolide etmek üzere kullanıyor olabilir, seçimin son virajında safları daha da sıklaştırmak istiyor da olabilir. Ancak o dil nedeniyle toplumun önemli bir kesiminin kendisinden hızla uzaklaştığı da bir gerçek.
Mitingi izlemeye gelenler arasında “her an bana birisi saldırabilirmiş gibi hissediyorum” diyenleri duyduğum gibi, Anadolu’nun pek çok ilinde de İstanbul gibi büyükşehirlerde de dillendirilen bir başka gerçek var ki o da, kullanılan sert üslubun çok kişiyi rahatsız ettiği. Toplumun bir yarısı bu sayede AKP saflarına daha sıkı tutunuyor olsa da, diğer yarısı artık azarlanmaktan yorgun…
Son söz Sabiha Gökçen Havalimanı’nda söylendi
Kutuplaştırıcı söylemin toplumdaki karşılığı istenmeyen sonuçları da beraberinde getiriyor. Nitekim Atatürk Havalimanı’ndaki miting sona ererken, Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’nun düzenlediği mitinge -henüz kim olduğu belirlenemeyen- bir grup tarafından taşlı saldırı düzenlendi. Aralarında çocukların da olduğu yedi kişi yaralandı.
Atatürk Havalimanı’ndaki dev mitingin daha detaylarıyla konuşulamadan, gözler önce Erzurum’a ardından da Sabiha Gökçen Havalimanı’na çevrildi…
Sonuç: Ekrem İmamoğlu’nu Sabiha Gökçen Havalimanı’nda büyük bir kalabalık karşıladı.
Ve günün son sözünü “Atılan taşlar milletin birliğine, beraberliğine atıldı” diyen Ekrem İmamoğlu, dolayısıyla Millet İttifakı söylemiş oldu…