Fenerbahçe, Liverpool ve Hollanda Milli Takımı’nın efsane isimlerinden Dirk Kuyt, The Athletic’ten James Pearce’aröportaj verdi. Medyascope Spor Servisi’nden Hasan Hüseyin Alimoğlu sizler için çevirdi.
Eski Fenerbahçe, Liverpool ve Hollanda Milli Takımı’nın futbolcusu Dirk Kuyt’ın The Athletic röportajı: Liverpool’a bisikletle gitme fikri, yıldız futbolcunun büyük pişmanlıkları
Dirk Kuyt hafıza şeridinde bir yolculuğa çıkıyor.
Hollandalı oyuncu geçtiğimiz hafta sonu oğlu Roan ile Hotel Anfield’da düzenlenen bir etkinlik için Amsterdam’dan geldi ve İngiltere’de yüzlerce taraftar, Liverpool için son kez forma giymesinin üzerinden on yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen Liverpool’un kült kahramanı olmaya devam eden biriyle görüşmek için toplandı.
Ama hepsi bu kadar değildi. Kuyt eski uğrak yerlerinden biri olan şehir merkezindeki İtalyan restoranı San Carlo’da akşam yemeği yemek ve Merseyside derbisinde (Liverpool – Everton) Jürgen Klopp’un takımının zaferini izlemek için zaman buldu.
Kuyt, “Oraya gittiğimiz gün, tam 16 yıl önce Everton’a karşı iki gol atmıştım. Derbilerde oynamayı her zaman sevmişimdir. Ne kadar büyük bir olay olursa, kendimi o kadar iyi hissederdim. Geri döndüğüm için çok mutluyum ve bu deneyimi oğlumla paylaşabilmek çok güzel.”
43 yaşındaki oyuncu son zamanlarda Anfield’a yabancı değil (Mart ayında Celtic’e karşı bir efsaneler maçında oynadı) ancak Hollanda’nın ikinci kademe kulübü ADO Den Haag’daki ilk üst düzey teknik direktörlük görevinin sadece altı ay sürmesinin ardından, bu yılı durum değerlendirmesi yaparak geçirdi. Geçtiğimiz Kasım ayında, 16 lig maçında sadece dört galibiyet aldıktan sonra görevden alındı.
Daha önce Feyenoord 19 Yaş Altı Takımı’ndan sorumlu olan Kuyt, bir antrenör olarak kendini kanıtlamaya kararlı. Sadece bir sonraki mücadelesini dikkatli seçmesi gerektiğinin farkında.
“Den Haag’da işler iyi gitmedi ama şimdi yeni fırsatlar arıyorum. Birkaç fırsat yakaladım ama bana doğru gelmedi. İkinci işimin iyi bir iş olması gerçekten çok önemli. Amerika’da ‘başarısız’ insanları severler çünkü bu sayede deneyim kazanırlar. Den Haag’da geçirdiğim sürede çok şey öğrendim. Bunun bana yardımcı olacağına eminim.”
Kuyt, yaklaşık 20 yıl süren şanlı futbol kariyeri boyunca birlikte çalıştığı antrenörlerden kesinlikle bir eğitim aldı. Detaylara gösterdiği özenle kendisini hayrete düşüren eski Hollanda teknik direktörü Louis van Gaal ile hâlâ görüşüyor.
“Size Van Gaal ile ilgili bir hikâye anlatacağım. 2014’te Dünya Kupası son 16 turunda Meksika ile oynadığımız maçtan bir gün önceydi. Maçtan önce size rakibinizle ilgili, onun güçlü ve zayıf yönlerini vurgulayan bir video gönderilirdi. Van Gaal’in odasına gitmem gerekti ve orada bana 5-3-2 oynayacağımızı söyledi. Normalde forvet oyuncusuydum ama bana ‘Tamam, sol kanatta başlayacaksın ve senden şunu, şunu ve şunu bekliyorum’ dedi. Sonra şöyle dedi: ‘Ama sağdaki adamdan pek memnun değilim, eğer o iyi oynamazsa ikinci yarıda sen sağda oynayacaksın. Eğer geriye düşersek ve gole ihtiyacımız olursa, seni hedef adam olarak öne koyacağım, o yüzden buna odaklan. Maçı önde götürüyorsak 4-3-3’e geri döneceğiz, bu defa seni sağ bek olarak oynatmam gerekecek’. Toplantı bir saatten fazla sürdü. Bana tüm farklı klipleri gönderdi. Ertesi gün solda başladım ve devre arasında beni sağa kaydırdı. 1-0 kaybediyorduk, o zaman öne çıktım. Sonra kazandığımızda defansa geçtim.
“Van Gaal her olasılığı ayrıntılı bir şekilde anlatmıştı. Bunu Rafa Benitez ile de birçok kez yaşadım. Rafa, sahip olduğum en iyi menajerlerden biriydi ve benim için çok önemliydi. Çok küçük detayların büyük farklar yaratabileceğini fark ediyorsunuz.”
Kuyt’ın bir oyuncu olarak referansları tartışılmaz. Hollanda, İngiltere ve Türkiye’de kupalar kazandı, ülkesi için 104 kez milli oldu ve hem Şampiyonlar Ligi hem de Dünya Kupası’nda final oynadı.
Ancak onun zirveye giden yolculuğu birçok akranından çok farklıydı. Hollanda Ligi’nin en iyi kulüplerinden birinde akademi mezunu değildi; aslında Hollanda’nın sahil kasabası Katwijk’te büyürken futbola devam etmek yerine babası Dirk Senior’un izinden gitmesi bekleniyordu.
“Babam bir balıkçıydı ve büyükbabam da öyleydi. Babam 14 yaşındayken denizde çalışmaya başlamış. Ben de ondan biraz daha küçükken balıkçılığa karşı aynı ilgiyi duyuyordum. Düşük seviyeli bir amatör kulüp olan Quick Boys’un akademisinde futbol oynuyordum ama ailem dindar olduğu için Pazar günleri kiliseye gittiğimiz için futbol oynayamıyordum. Profesyonel bir kulüpte oynamamı istemediler. Sonra 17 yaşındayken Utrecht’ten bir mektup geldi. Ailem mektubu bana verdi ve şöyle dedi: ‘Tamam, futbolu çok sevdiğini biliyoruz, artık kendi kararını verme zamanın geldi. Neyi seçersen seç, seni destekleyeceğiz’.
Zordu çünkü her zaman ailenize saygı duymak istersiniz ama ben Utrecht’e katılmaya karar verdim. Önce kiliseye gidiyorlardı, sonra da beni izlemek için ikinci ibadethaneye, futbol stadına gidiyorlardı.”
Kuyt’a şüpheyle yaklaşanlar vardı ama bu onu bir oyuncu olarak şekillendirdi.
“Babam bana hayatta bir şey başarmak istiyorsan bunun için gerçekten çok çalışman gerektiğini öğretti. Belki amatör bir kulübün altyapı akademisinde olmak bir şeyleri kaçırdığım anlamına geliyordu ama diğer taraftan da etrafımdaki insanlardan biraz daha fazla çalışmama yardımcı oldu.
Hollanda 15 yaş altı takımına seçildiğimde 64 oyuncu vardı. Onlar benden çok daha iyiydi. İlk seçmelerden sonra elendim. O listeyi hep sakladım. Büyükler milli takımında ilk kez oynadığımda (2004’te) o listeye baktım ve listede o kadar ileri gitmiş başka kimse yoktu. İnsanlar her zaman yeterince iyi olmadığımı söylüyordu ama ben her zaman daha iyi bir konuma gelmek için savaştım.”
Utrecht formasıyla 176 maçta 58 gol attıktan ve Hollanda Kupası’nı kazanmalarına yardımcı olduktan sonra Kuyt 2003 yılında Feyenoord tarafından transfer edildi. Eredivisie’de 2004-05 sezonunda 29 golle gol kralı oldu ve 12 ay sonra yaklaşık 9 milyon Sterlin karşılığında Liverpool’a transfer oldu.
“2006 Dünya Kupası’ndan hemen önce Rafa Benitez’den aldığım telefonu hatırlıyorum. ‘Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm, Dünya Kupası’na odaklanman gerektiğini biliyorum, sadece bir sorum var: Liverpool’a gelmek istiyor musun?'”
“Ona dedim ki: ‘İstersen Hollanda’dan oraya bisikletle giderim!. Rafa, ‘Biraz zaman alabilir ama gelip seni alacağız’ dedi.”
“Rafa bana çok fazla güven aşıladı. İlk sezonumda Liverpool’un en skorer oyuncusuydum (Premier Lig’de 12 golle). İkinci sezonumdan önce Aruba’da tatilde şezlongumda dinleniyor ve gazeteleri okuyordum ki, Fernando Torres adında birinin takıma katıldığını gördüm. Şezlongumdan kalktım ve koşmaya başladım!”
Tereddütsüz bağlılığı ve çeşitli pozisyonlarda oynama isteği onu taraftarlara sevdiren Kuyt, riskler yüksek olduğunda bunu başarma becerisine sahipti. Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Chelsea’ye karşı kazanılan penaltıyı gole çevirdi ve Atina’da AC Milan’a karşı alınan final yenilgisinde ağları havalandırdı, ardından Liverpool’un 2008-09 Premier Lig şampiyonluk yarışında Manchester United’ın dört puan gerisinde kalarak yarışı dramatik bir şekilde kaybeden takımın en önemli parçası olarak son ana kadar savaştı.
“O şampiyonluk yarışında hep United’dan önce oynuyor gibiydik. Dönüş uçağında olurduk, United biz havalanmadan önce kaybediyor olurdu, sonra biz indiğimizde onlar kazanıyordu. Çok zorladık. Rafa bir sonraki adımı atmak için bir ya da iki oyuncuya daha ihtiyacı olduğunu söylüyordu ama takım sahipleri 2009’da Xabi Alonso’yu (Real Madrid’e), ertesi yıl da Javier Mascherano’yu (Barcelona’ya) sattı.”
Tom Hicks ve George Gillett’in bölücü ve borç batağındaki sahipliklerinin bedeli ağır olunca Liverpool’un talihi de dibe vurdu. Benitez’in 2010 yazındaki ayrılışını Roy Hodgson’ın kısa süren saltanatı izledi.
Ocak 2011’de Sir Kenny Dalglish’in göreve gelmesi (şimdiki sahipleri Fenway Sports Group tarafından devralındıktan üç ay sonra) yeniden dirilişe öncülük etti.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Kuyt, Manchester United’a karşı unutulmaz bir hat-trick yaparak takımının ayağa kalkmasına yardımcı oldu. 1990’da Peter Beardsley’den bu yana ezeli rakiplerine karşı bir Liverpool oyuncusu tarafından yapılan ilk hat-trick.
“Futbolda her şey çok çabuk değişebiliyor. Bunu şimdi Hollanda’da Ajax’ta görüyorum. Geçen yıl Ajax’ın önümüzdeki 20 yıl boyunca Hollanda’nın Bayern Münih’i olacağını söylüyorlardı. Kenny menajer olarak geldiğinde işleri çok kolaylaştırdı. Luis Suarez aynı ay geldi ve Liverpool’un bugüne kadar yaptığı en iyi kış transferlerinden biri olduğunu kanıtladı.
Ertesi yaz Kenny, Jordan Henderson’ı transfer etti ve beni biraz değiştirdi çünkü o maçlara sağda başlıyordu. İstediğim kadar oynayamıyordum, bu yüzden ayrılma kararı aldım ama Kenny’ye bir menajer ve hatta bir insan olarak hâlâ saygı duyuyorum. O gerçek bir beyefendi. Liverpool’un sahip olduğu her şeye sahip.”
Ayrılmadan önce Kuyt, Şubat 2012’de Wembley’de Cardiff City’ye karşı kazanılan Lig Kupası finaliyle gecikmeli olarak kupaya kavuştu. Uzatmalarda yedek kulübesinden çıktıktan sonra gol attı ve ardından penaltı atışlarında soğukkanlılığını gösterdi.
FA Cup finalinde Chelsea’ye yenilerek kupada duble yapma umutları suya düştü ama Kuyt yine de 285 maçta 71 gol atarak takımdan başını dik bir şekilde ayrılmayı başardı.
“Sadece Lig Kupası olsa da, benim için onu kazanmak gerçekten önemliydi. Bir kupayla ayrılmak istedim, özellikle de daha önce bu kadar yaklaşmışken. Liverpool’da istediğim kadar kazanamadım ama bu kulüp beni bir ‘kazanan’ yaptı.
Daha sonra Fenerbahçe’ye gittim ve ligi, Türkiye Kupası’nı ve Süper Kupa’yı kazandım. Sonra Feyenoord’a geri döndüm ve Hollanda Kupası’nı kazandıktan sonra kariyerimi onlarla şampiyonluk kazanarak bitirdim.”
Rüya gibi bir veda oldu. O zamanlar 36 yaşında olan Kuyt, Mayıs 2017’de sezonun son gününde Giovanni van Bronckhorst’un takımı Heracles’i yenerek kulübün 18 yıllık şampiyonluk hasretine son verirken hat-trick yapmıştı.
“Bir hafta önce takımda bile değildim. Zaten küme düşmüş olan Excelsior ile oynadık ve 3-0 kaybettik ve son birkaç dakikada benim pozisyonumdaki adam (Tonny Vilhena) sarı kart gördü, bu da son maç için cezalı olduğu anlamına geliyordu.”
Kuyt bir kariyerin şekillenmesinde şansın ne kadar büyük bir rol oynayabileceğini çok iyi biliyor. Üç Dünya Kupası’nda oynadı ve 2010’da Hollanda finalde İspanya’ya 1-0 yenildiğinde en büyük ödüle acı verici bir şekilde veda etti.
“Dünya Kupası finalini kaybetmek 2007’deki Şampiyonlar Ligi finali ile birlikte kariyerimin en önemli olayı ama aynı zamanda en büyük hayal kırıklığı. Arjen Robben’in Iker Casillas’a karşı yakaladığı şansı her zaman hatırlayacağız. Çok şanssızdık.
“Harika bir kariyerim oldu ve yaptığım şeyi yapma ayrıcalığına sahiptim. Gerçekten oynamayı özlemiyorum, sadece bu hayatı yaşama fırsatı bulduğum için minnettarım.”
Jürgen Klopp’un takımında Cody Gakpo ve Ryan Gravenberch ile birlikte oynayan kaptan Virgil van Dijk ile Liverpool’un Hollanda bağlantısının bu kadar güçlü olması onun için büyük bir gurur kaynağı.
“Virgil’in Liverpool için yaptıkları inanılmaz. Sadece burada değil Hollanda’da da onu eleştirenler oldu ama bana göre o hala dünyanın en iyi savunmacılarından biri.
İnsanlar bazen böylesine ciddi bir sakatlıktan geri dönmenin kolay olmadığını unutuyor, özellikle de takım eskisi gibi performans göstermiyorsa. Milli takım için de aynısı oldu ama bu sezon Liverpool’un her maçını izledim ve çok iyi iş çıkardı.
Gakpo Ocak ayında zor bir zamanda geldi ve doğrudan takıma girmesi gerekiyordu. Premier Lig’e geldiğimde ilk birkaç ayda yedi ya da sekiz kilo verdim çünkü buradaki yoğunluk Hollanda’ya kıyasla çok yüksek. Oyuncuların uyum sağlamak için zamana ihtiyacı var. Cody bazı kaliteli anlar gösterdi ve bence Liverpool için sezonda 20 gol atan bir oyuncu olabilir.
Gravenberch önünde harika bir kariyer olan en yetenekli genç Hollandalı oyunculardan biri. Bayern’e transferi gerçekleşmedi, bu yüzden ritim kazanması gerekiyor ama ne kadar çok oynarsa o kadar dayanıklı olacaktır çünkü motoru onun özelliklerinden biri.”
Hepsinden önemlisi, Kuyt’ın iyimserliği Klopp’un varlığıyla besleniyor. (kesinlikle birlikte oynamaktan zevk alacağı bir teknik direktör.)
“Jurgen için oynadıkları için çok şanslılar. Benim gibi genç menajerler için gerçek bir ilham kaynağı ve yanında Pep Lijnders gibi harika bir Hollandalı daha var. Geleceğin neler getireceğini görmek için sabırsızlanıyorum.”
Kaynak: The Athletic
Çeviren: Hasan Hüseyin Alimoğlu
Editör: Yahya Kemal Doğan