T24 yazarı ve gazeteci Tolga Şardan, “MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı yazısı nedeniyle “dezenformasyon yasası” kapsamında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” iddiasıyla tutuklandı. Peki “basına sansür getireceği” itirazlarına karşın Meclis’ten geçerek yürürlüğe giren yasa neleri içeriyor, hangi eylem, söz ya da davranışlar dezenformasyon kapsamına giriyor? Şardan’ın tutuklanmasının “dezenformasyon yasası”na dayandırılmasının hukuki boyutu ne? Avukat Erselan Aktan, Medyascope’a değerlendirdi.
2022 yılının en tartışmalı yasalarından biri olan ve “sansür yasası” olarak bilinen 7418 sayılı dezenformasyon yasası Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi. 40 maddelik teklifte en çok tartışılan 29. madde oldu. Buna göre yasa “gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayan” kişilere bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörüyordu.
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanan yasa, 18 Ekim 2022’de Resmi Gazete’de yayımlandı. Yasanın, yasaklar ve sınırlamalar getiren maddeleri 18 Ekim tarihi itibariyle, Basın İlan Kurumu ve ilanlarla ilgili düzenlemeler de 1 Nisan 2023’te yürürlüğe girdi.
Yasa TBMM’de kabul edildikten iki gün sonra Hürriyet’ten Hande Fırat’a konuşan AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, dezenformasyon hükmünün Ceza Kanunu’na eklenirken hükmün gerçekleşmesi için beş koşul olduğunu belirterek, “Adalet Bakanlığı’ndan toplantılara katılan arkadaşların tamamının söylediği bir şey var: ‘Bu beş unsurun bir araya gelmesi kolay değil yani suçun teşekkülü zor” dedi.
Peki bu unsurlar ne?
“1) Yayılan haber gerçek olmayacak.
2) Ülkenin güvenliği ve kamu sağlığı ile ilgili gerçek dışı haber olacak.
3) Halk arasında panik, korku ve endişe oluşturma kastı taşıyacak.
4) Kamu barışını bozmaya elverişli olacak.
5) Bunlar aleni biçimde yapılacak.”
Ünal bu maddeleri sıraladıktan sonra sözlerine şunu da ekledi: “Altını çiziyorum, beş unsurun bir aradalığı aranacak. Bu beş unsurdan üçü varsa suç teşkil etmeyecek.”
Aktan: “Mahir Ünal’ın söylediği kriterlerin tam tersi yönde kullanıldı”
Bu madde kapsamında tutuklanan gazeteci Tolga Şardan hakkında, 31 Ekim’de T24’te “MİT’in Cumhurbaşkanlığına sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?” başlıklı haberi nedeniyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla re’sen soruşturma başlatıldı. Tolga Şardan, Ankara’daki evinde yapılan aramanın ardından gözaltına alındı. Savcılık Şardan’ı tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi’ne sevk etti. Şardan çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı İletişim Başkanlığı ise haber yayımladıktan 43 saat, tutuklanmasından ise 10 dakika sonra 31 Ekim tarihli yazının dezenformasyon içerdiğini belirterek yalanladı. X hesabından paylaşılan açıklamada “Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) iddia edildiği gibi bir raporu söz konusu değildir” denildi.
Tolga Şardan'ın, ‘MİT’in Cumhurbaşkanlığı’na sunduğu ‘yargı raporu’nda neler var?’ başlıklı 31 Ekim tarihli yazısı dezenformasyon içermektedir.
Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) iddia edildiği gibi bir raporu söz konusu değildir.⬇️ pic.twitter.com/C7odZOyy1u— Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (@dmmiletisim) November 1, 2023Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
![]()
Yani gazeteci Tolga Şardan “dezenformasyon yasası” gerekçe gösterilerek tutuklandı, hem de en tartışmalı olan 29. maddeden…
Peki Şardan’ın haberi, Mahir Ünal’ın sıraladığı beş maddeyi bir arada barındırıyor mu, Şardan’ın dezenformasyon yasası kapsamında tutuklanması ne ifade ediyor? Konuyu Medyascope’a değerlendiren avukat Erselan Aktan‘a göre cevap ‘hayır’:
“Dezenformasyon yasası aktardığınız, Mahir Ünal’ın söylediği kriterlerin tam tersi yönde kullanıldı. Yani bir haber, Mahir Ünal’dan aktardığınız, ‘haberin gerçek olmaması, ülke güvenliği ve kamu sağlığıyla ilgili gerçek dışı haber olması, halk arasında panik ve korku yaratması’ filtrelerinin hepsinden geçirilerek değil, sadece birine bile uygun olmamasıyla da değerlendirildi, soruşturmalara konu edildi. Esasen maddenin metni de bu yönde kullanıma oldukça elverişli.”
Yasa kapsamında ilk tutuklamanın gazeteci Sinan Aygül olduğunu hatırlatan Aktan, Ünal’ın koyduğu beş kriterle, mevcut uygulamanın çeliştiğini söyledi:
“Yasanın nasıl uygulandığıyla ilgili örnekler de Ünal’ı ve yasayı hazırlayan, savunan iktidar kurmaylarını yanlışlıyor: ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçlamasıyla verilen ilk tutuklama kararı, gazeteci Sinan Aygül’ün, Bitlis’te görülecek olan bir cinsel istismar davasıyla ilgili attığı tweet hakkındaydı. Gazeteci Aygül, o davanın sanıkları arasında kamu görevlilerinin de olduğunu iddia etmiş, Bitlis Valisi gazeteciyi arayarak iddiayı yalanlamış, akabinde gazeteci Aygül tutuklanmıştı. Bu örnekte sayılan kriterler var mı? Ya da CHP Genel Başkanı’nın uyuşturucu kullanım yaşının düştüğü ve İçişleri Bakanı’nın sorumsuz davrandığıyla ilgili konuşması… Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü bu konuşmayla ilgili, aynı maddeden suç duyurusunda bulunmuştu. Şubat ayında yaşanan depremle ilgili haberler ve sosyal medya paylaşımları hakkında da onlarca soruşturma, bu maddeyle açıldı.”
Aktan: “Uygulamanın hukukla açıklanacak hiçbir yanı yok”
Maddenin uygulamada sadece devlet kurumlarını ve yöneticilerini koruduğunu, onları denetimden ve eleştiriden uzak tutmaya çalıştığını söyleyen Aktan, mevcut durumun hukukla açıklanacak yanı olmadığını ekledi:
“Tolga Şardan’ın tutuklanmasına gerekçe gösterilen yazısı da öyle. Şardan yazısında yargıdaki çürümeyi ve rüşvet çarkını anlatıyor. İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar da, 6 Ekim tarihli ihbar yazısında benzer iddiaları HSK’ya taşımıştı. Sorgulama makamları Şardan’ın yazısının doğru olmadığını iddia ediyor, tutuklamayı da bununla gerekçelendiriyor. Peki haberin doğru olmadığı doğru mu? Hayır. Şardan’ın yazısının doğru olmadığı da bir iddia. Ama sorgulama makamının iddiası… Bu madde gerçeği, doğruyu, söylenebilecek olanı, iddia hakkını tümden yetkili, resmi kurumlara özgüleyen politik bir uygulama. Bunun hukukla açıklanacak hiçbir yanı yok.”
AYM, dezenformasyon yasasını gündemine aldı
DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre, Türkiye’de “sansür yasası” olarak adlandırılan, TCK’nın 217/A maddesinde düzenlenen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunun iptali, AYM’de 8 Kasım’da görüşülecek.
T24 yazarı ve gazeteci Tolga Şardan, 1 Kasım’da bu maddeden tutuklanmıştı. Eğer iptal kararı çıkarsa, Tolga Şardan tahliye edilebilir. Aktan, söz konusu maddenin iptal edilmesinin Anayasa Mahkemesi (AYM) açısından önemli bir test olacağını belirterek, “AYM’nin sadece madde metnindeki müphemliği değil uygulamadaki hukuksuzluğu da nazara alacağını ümit ediyorum” diye konuştu.
Hukukçu Kerem Altıparmak da konuyla ilgili X’te bir paylaşım yapıp, Mahir Ünal’ın sıraladığı maddeleri açıklayarak, “Şimdi bize o gün güvence veren Mahir Ünal’ın en önde çıkıp, bu yapılanlara karşı çıkmasını beklemek hakkımız değil mi? Çıkardığınız kanuna sahip çıkın, keyfi uygulanmasına karşı çıkın!” dedi.