Premier Lig’de 34. hafta geride kaldı. Bu haftanın merakla beklenen maçında Arsenal Kuzey Londra derbisinde deplasmanda Tottenham’ı mağlup ederek liderliğini sürdürdü. Bu maçın analizini Medyascope Spor Servisi’nden Öner Tavtay sizler için yazdı.
Premier Lig Panorama: 34. haftanın ardından | Derbilerin efendisi Arsenal – Tottenham’ın istikrarsızlığı – Arsenal’in topsuz oyundaki maharetleri
Premier Lig’de giderek sona yaklaştıkça maçlardaki gerginlik ve heyecan dozajı artmaya devam ediyor. Şampiyonluk yarışı, Avrupa kupaları yarışı, küme düşme potası derken birçok takımın stres altında olduğunu fark ediyoruz. Küme düşme potası demişken Sheffield United’ın Newcastle karşısındaki mağlubiyetinden bahsetmek lazım. Bu kayıpla birlikte Sheffield, lige veda eden ilk takım oldu. Everton ve Brentford, küme düşme yarışından sıyrılmayı başardı. Küme düşmek için sadece üç aday var ve bunlardan ikisi düşecek. Luton büyük bir düşüşte ve ligde kalmasının çok da mümkün olduğunu düşünmüyorum. Burnley de son dönem toparlanmış gibi gözükse de kalan maçları epey zor. Newcastle ve Tottenham’dan sonra bir diğer küme düşme adayı Nottingham Forest ile son hafta oynayacaklar. Forest’ın elinde bir Sheffield United maçı var ve sonra içeride Chelsea ile oynayacaklar. Düşmelerini çok muhtemel görmüyorum.Şampiyonluk yarışında ise matematiksel anlamda yarışın içinde gözükseler de Manchester United deplasmanında zihinsel olarak yarıştan kopan Liverpool’un kan kaybı sürüyor ve artık üçüncü sırada kalmaları kesinleşti diyebiliriz. Arsenal ise kalan maçların hepsini kazanarak City’nin tökezlemesini bekleyecek. City ise bu hafta kötü görünmesine rağmen Nottingham Forest deplasmanından galip dönmeyi başardı. Arsenal de Kuzey Londra derbisinde Tottenham’ı 3-2 mağlup etti. Gelin maçın detaylarına birlikte bakalım.
Tottenham Hotspur 2-3 Arsenal
Sene başında Postecoglou bizlere inanılmaz bir Tottenham izletmiş ve onun dehasını defalarca paylaşmıştık. Udogie ve Porro’nun ofansta verdiği harika katkı, Bissouma ve Sarr ikilisinin dinamizmi, hücumda Maddison’ın oyun kuruculuğu, Son’un muhteşem bitiricilik performansı ile zirveye çıkmışlardı. Fakat sakatlıklarla başlayan düşüşle birlikte Tottenham çok geriye gitti. Kriz anlarında Postecoglou, tahmin ettiğimiz kadar soğukkanlı kalamadı. Beklenmedik puan kayıplarıyla birlikte Şampiyonlar Ligi potasından bile geri kaldılar. Şu an iki maç eksikle Aston Villa’nın yedi puan gerisinde yer alıyorlar ve kalan beş maçın üçü Chelsea deplasmanı, Liverpool deplasmanı ve içeride Manchester City maçı. Aston Villa’nın Şampiyonlar Ligi rüyası çok yakın görünüyor diyebiliriz. Şimdi gelelim maça ki bana göre Postecoglou’nun en büyük hatası seçilen ilk 11 ile başlıyor. Arsenal karşısında Werner tercihi sorgulanabilir, çünkü White’ı ciddi anlamda tehdit edebilecek bir hücum kapasitesine sahip değil. Brennan Johnson’a oranla çok daha zayıf bir tercihti. Bir de orta sahada Hojbjerg ve Bentancur gibi atletizmi hiç olmayan oyuncularla çıkması Arsenal’in işini kolaylaştırdı. Sadece fiziksel güçle Arsenal’in orta sahasını yıldıramayacağını biliyor olmalıydı. Ne kadar formsuz olsalar da Bissouma veya Sarr’dan en azından birini sahaya sürmeliydi. Romero da sene başında acayip şeyler gösterse bile çok problemli bir stoper olduğunu kanıtladı. Hataya çok meyilli olması, agresifliği ve sert faulleri ile takımının başını defalarca derde sokmuştu. Fakat Postecoglou’nun ona sürekli sahip çıkması da ileride yeni dertlerle karşı karşıya kalmasına sebep olacaktır. Tottenham’da gerçekten potansiyel var ama bu takımın eksiklerinin ciddi anlamda giderilmesi lazım. Özellikle de geriye düştüklerinde reaksiyon vermekte zorlanabiliyorlar. Rakip savunmayla boğuşacak bir dokuz numaraya sahip değiller. Orta sahada oynayan oyuncuların profilleri birbirlerinden çok farklı. Bu yüzden sistem sürekli değişmek zorunda kalıyor, değişmezse de böyle problemler ortaya çıkıyor. Arsenal tarafında ise ekstra söylenecek bir şey yok, Arteta sisteminden pek kolay vazgeçen bir hoca değil zaten.
Bir önceki Londra derbisinde Arsenal, Chelsea deplasmanında topla sadece %44 ile oynayarak kazanmayı başarmış, hatta 5-0 gibi farklı bir skor elde etmişti. Bu maçta toptan iyice vazgeçtiler ve %38 civarına indiler ve kaleyi bulan her şutu neredeyse gole çevirdiler. İlk yarıdan maçın 3-0’a gelmesiyle de plan tıkır tıkır işliyordu. Ne zaman Raya’nın hediye ettiği gol geldi, orada Tottenham biraz canlandı, Rice’ın yaptırdığı penaltıyla birlikte işler bir anda zora girer gibi oldu. Fakat Tottenham’ın hücumdaki sıkıntıları ve Arsenal’in güçlü takım savunması skorun değişmesine engel oldu. Arsenal’in 1.08 xG ile üç gol bulması biraz şaşırtıcı gelebilir ama atılan gollerden biri kendi kalesine olunca çok abartı gibi gelmiyor. Diğer taraftan Tottenham da 2.38 xG üretmesine rağmen atılan 14 şutun sadece ikisinde isabet bulabildi. Gollerden biri penaltıdan geldi, bir diğeri de kalecinin hatalı pasından. Bu şutlar dışında Arsenal kalesi hiç tehdit edilemedi. Raya’nın hatadan sonra toparlanmasına fırsat tanıdılar diyebiliriz. Atak grafiğine bakarsak da ilk yarıda Tottenham üstünlüğü var ama o anlarda Arsenal tam iki gol buldu. İlk gol duran toptan kendi kalesine, diğeri de kontra atakla geldi. İkinci yarıda ise Tottenham bulduğu sürpriz gole rağmen pek tehditkar olamadı, golden sonra çabalasalar da oyunun kontrolünü tam olarak ellerine alamadılar. Kilit paslara bakarsak da normalden daha az kilit pas görüyoruz aslında. Beş gollü bir maç için kilit pas sayısının azlığı dikkat çekici. Tottenham’ın kilit paslarının çoğu neredeyse kenardan ceza sahasına doğruyken, Arsenal’in pasları biraz daha uzun pas niteliğinde. Özellikle Havertz’in kendi sahasından Saka’nın koşu yoluna attığı pas belki de maçı esas çözen kilit pas oldu.
İlk görselde Tottenham’ın dribbling haritasını görüyoruz. Burada iki kişi çok dikkat çekiyor. İlki 21 numarayla Kulusevski’nin başarılı top sürme hamleleri, bir diğeri de Brennan Johnson’ın iki kanatta da çoğunluğu başarısızlıkla sonuçlanmış top sürme girişimleri. Kulusevski ileri top taşıma konusunda fiziğinden de çok yardım alıyor ve Tottenham’ın bu sezon hücumda en çok verim aldığı oyuncular sıralamasında zirveyi çekiyor. Fakat bu maçta Tottenham’ın puan kazanmasını sağlayamadı. İkinci görselde de Arsenal’in sağ kanadı ve o kanada zaman zaman yakın oynayan Saliba’nın savunma aksiyonlarını görüyoruz.Saka ve Ben White harika bir savunma performansı sergilerken Saliba da onlara yardımcı olarak adeta Tottenham’ın sol kanadını felç etti. Hem Werner’in, hem de Brennan Johnson’ın etkisizliğini bu performansa bağlayabiliriz.
Gelelim pas haritalarına. Orada bir köy var uzakta şarkısının bugünkü kahramanı Timo Werner oldu, sahada kaldığı 31 dakika boyunca başka diyarlarda biri gibiydi. O kadar kötüydü ki Postecoglou sadece yarım saat katlanabildi kendisine. Bu haritada da ne kadar yalnız kaldığını, hatta takımla hiç alakasının olmadığını görüyoruz. Arsenal tarafında ise dikkat çekici iki şey var, biri Odegaard’ın en ileri uçtaki oyuncu konumunda bulunması ki Havertz’in dokuz oynadığı durumlarda Arsenal 4-4-2 formatında pres yapıyor ve Odegaard burada ikinci forvet görevi yaparak öne çıkıyor; ikincisi de Raya’nın pas bağlantıları. Saliba ve Gabriel dışında Rice, Partey ve Havertz’le de pas bağlantısı kurmayı başararak dikkatleri çekti. Trossard da Porro’yu gölgesi gibi takip ettiğinden çok daha gerilerde konumlandı. Haritada da bunu rahatça görebiliyoruz.
Bukaya Saka bu maçta attığı golle birlikte ligdeki gol sayısını 15’e çıkardı ve kariyerinin en golcü Premier Lig sezonunu geçiriyor.
Tottenham karşısında Bukayo Saka’nın performansı
En fazla topla buluşma (62) – En fazla ikili mücadele kazanma (12) – En fazla top kazanma (5)
En fazla faul alma (4) – En çok şut çekme (3) – En çok isabetli şut çekme (2) – 1 gol
Bukayo Saka for Arsenal vs. Tottenham:
◉ Most touches (62)
◉ Most duels won (12)
◉= Most tackles (5)
◉ Most fouls won (4)
◉ Most shots (3)
◉ Most shots on target (2)
And he scored his third NLD goal. ⚽️#TOTARS pic.twitter.com/uhASJTFuzR— Squawka Live (@Squawka_Live) April 28, 2024Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
![]()
Arteta, Premier Lig’de 100.galibiyetine ulaştı ve bunu 169.maçında başararak bu listede kendine beşinci sırada yer buldu.
Arsenal 2024 yılı boyunca deplasmanda sadece iki puan kaybetti.
Arsenal bu sezon “Big Six” diye tabir edilen takımların hiçbirine kaybetmedi. (Manchester City-Liverpool-Manchester United-Chelsea-Tottenham)
Arsenal have not lost a Premier League game against a ‘Big Six’ team this season:
— Squawka (@Squawka) April 28, 2024
◉ (H) 3-1 vs. Man Utd
◉ (H) 2-2 vs. Spurs
◉ (H) 1-0 vs. Man City
◉ (A) 2-2 vs. Chelsea
◉ (A) 1-1 vs. Liverpool
◉ (H) 3-1 vs. Liverpool
◉ (A) 0-0 vs. Man City
◉ (H) 5-0 vs. Chelsea
◉ (A)… pic.twitter.com/QGjebYuoKO
Arsenal bu sezon kornerden 16 gol buldu ve 2016/17 sezonundaki Tony Pulis’in West Bromwich Albion’unun rekoruna ortak oldu.
16 – Arsenal have scored 16 goals from corners in the Premier League this season, the most by a team in a single campaign since West Bromwich Albion under Tony Pulis in 2016-17 (16). Strategy. pic.twitter.com/uEprfiFN4Z
— OptaJoe (@OptaJoe) April 28, 2024
Karşılaşmanın özeti:
Böylelikle panoramanın burada sonuna geliyoruz. Önümüzdeki haftanın dikkat çeken maçlarıyla tekrar karşınızda olacağız. Görüşmek üzere!
Yazan: Öner Tavtay
Editör: Doğa Üründül