NBA Draft’ı İkinci tur seçimleriyle beraber dün gece itibariyle tamamlandı. İnenler, çıkanlar ve sürprizlere sahne oldu. Lebron James’in oğlu Bronny James, temsilcimiz Adem Bona ve birçok oyuncunun seçildiği ikinci turu Medyascope Spor’dan Mustafa Tokgöz değerlendirdi.
Amerikan Ulusal Basketbol Organizasyonu NBA’in her sene gerçekleşen profesyonel oyuncu seçimi organizasyonu NBA Draft’ı dün itibariyle tamamlandı. İkinci tur seçimleri de önemli hamlelere, takaslara sahne oldu. İlk turda seçilmesi beklenen birçok oyuncu ikinci turdan kapış kapış gitti.
NBA efsanelerinden Lebron James’in yıllardır hayalini kurduğu oğluyla beraber oynama hayali sonunda gerçekleşti ve Los Angeles Lakers Bronny James’i ikinci turun elli beşinci sırasından seçti. Evet birçok kesim onun soyadından dolayı bu noktaya geldiğini iddia ediyor. Baba genlerinin kendisinde atletizm olarak etkili olduğunu söylemek mümkün. Özellikle savunma anlamında perimetrede önemli işler yapıyor. Ancak kabul etmek gerekirse işin hücum kısmında epey netameli bir oyuncu. Net bir pasör değil, istikrarsız ve net olmayan bir dış şutu var, orta mesafesi neredeyse yok gibi ve kısıtlı boyu sebebiyle potaya gitme konusunda epey sorun yaşıyor. Bu sebeple geliştirmesi gereken epey yanı olan defolu bir oyuncu.
Temsilcimiz Adem Bona kırk birinci sıradan Philadelphia 76ers tarafından seçildi. Adem’in oyuncu kartında klasik ve eski tip bir uzun oyuncu özellikleri var. Adam değişmeli savunma başta olma üzere birçok savunma yapısında Adem gerçekten özel işler yapabilecek potansiyeli var. Hem savunmada hem hücumda iyi bir ribaundcı olması ve oyun motoru yüksek olması sebebiyle 76ers’a kenardan gelip katkı verecek iyi özelliklere sahip. Ancak ve maalesef Adem’in Karşıyaka’dan ayrılıp Adriyatik Ligine, oradan da Amerika’ya önce lise ve sonra koleje gitmesi serüveni kendisine zaman kaybettirdiği gibi modern bir uzun olabilme özelliklerini geliştirmesine de engel oldu. Bunu en çok hücum tarafından çok kısıtlı özelliklerinden görebiliriz. Pasörlüğü, orta mesafesi ve dış şutu yok. Serbest atış yüzdesi çok iyi değil ve bu özelliklere sahip olmadan NBA’de tutunmak gerçekten çok zor günümüz oyununda. Adem en azından vasat seviyede pas dağıtabilme ve orta mesafe oyunlarını kendine katabilirse (Joel Embiid ile bol bol vakit geçirmesi gerekecek) kenardan gelecek bir uzun olarak NBA kariyeri kendine inşa edebilir. Bunun dışında bu oyuncu kartıyla rotasyonun üçüncü uzunu olmaktan öteye gidemeyen kısa bir NBA kariyerine olacaktır.
Diğer önemli ikinci tut seçimlerine göz atacak olursak; Kyle Filipowski’nin otuz ikinci sıradan Utah Jazz ile birlikteliği kağıt üstünde güzel bir iş gibi duruyor. Her ne kadar saha dışı iddialar sebebiyle ikinci tura düşmüş olsa da Kelly Olynyk prototipine sahip Filipowski, Jazz’a katkı sağlayacaktır.
Bu draft’ın saf oyun kurucu profillerinden Tyler Kolek otuz dördüncü sıradan New York Knicks tarafından seçildi. Kolek fiziksel özellikleri sebebiyle netameli bir oyuncu olsa da saha üst düzey görüşü ve pasörlüğü, iyi bitiriciliği, ortalama üstü şutörlüğü sebebiyle kenardan gelecek oyun kurucu olarak Knicks’e önemli katkılar sağlayacaktır.
Bir başka ilk turdan seçilmesi beklenen Kansas Jayhawks patentli Johnny Furphy, San Antonio Spurs tarafından otuz beşinci sıradan seçilip Indiana Pacers’a bir miktar para ve otuz altıncı sıradan seçilen Juan Nunez karşılığında takaslandı. Önemli bir atletizmi olmasa da iyi bir takım oyuncusu, sabit şutları etkili ve topsuz oyun konusunda iyi işler yapan bir kanat olarak Pacers’a katkılar verebilecek potansiyeli taşıyor.
Juan Nunez ise draftın saf oyun kurucu özelliklerini barındıran müthiş saha görüşü, özel bir ikili oyun yöneticisi, klas pasörlüğü ve boyuna göre hiç fena olmayan savunmacı özelliklerine rağmen kendi başına skor üretme becerisi epey düşük bir gard. Spurs organizasyonunda işlenip bir nebze olsa da şut ve orta mesafeyi repertuarına eklerse fakirin “Jason Kidd’i” potansiyeline ulaşabilir (Nunez’in bu sezon Barcelona’da oynaması bekleniyor. Spurs’ün daha hazır bir şekilde NBA’e getirme şansı da mevcut).
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
İlk turun sonlarından seçilmesi beklenen Bobi Klintman otuz yedinci sıradan Detroit Pistons tarafından seçildi. İyi bir savunmacı ve fena olmayan sabit şutörlüğü sebebiyle kenardan gelip savunma desteği ve üçlük tehdidi olarak kullanılabilecek bir uzun kanat. Ancak Pistons gibi facia bir ortamda kendini nasıl geliştirecek büyük soru işaretleri barındırıyor.
Bir başka enteresan oyuncu seçimi de Milwaukee Bucks’ın otuz üçüncü sıradan Tyler Smith tercihi oldu. Aslında potansiyel olarak hem savunmada hem de hücumda önemli işler yapabilecek bir kanat oyuncusu Tyler Smith. Fakat çok dağınık ve gerçekten iyi bir koçluğa ihtiyaç duyuyor. Bu atletizmi ve fiziğini savunmada kullanamıyor. Hücum çok yönlülüğü doğru kullanamıyor. Yıllardır düzgün takım oyuncusu bulmakta zorlanan Bucks, Tyler Smith’i işleyip geliştirirse Giannis’in yanına gayet yüksek işlevli bir takım oyuncusu bulmuş olacak.
Charlotte Hornets’ın kırk ikinci sıradan KJ Simpson seçimi potansiyel olarak enteresan şeyler barındırıyor. Fiziksel olarak sıkıntılı bir oyuncu olsa da hücumda birçok şeyi yapabilen Simpson, Hornets’ın toksik ortamında kaybolup gitmezse iyi bir NBA rotasyon oyuncu potansiyelini taşıyor.
Miami Heat’in kırk dördüncü sıradan Pelle Larsson seçimi de bir başka enteresan birliktelik olacak gibi duruyor. Oyuncu kartında birçok şeyi barındıran, hareketli savunmacı ve iyi bir şutör olan Larsson’un Erik Spoelstra’nın elinde çok özel bir oyuncuya dönüşme potansiyeli var.
Yazan: Mustafa Tokgöz
Editör: Yahya Kemal Doğan