İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Sanayi Odası’nda Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı’na katıldı. İmamoğlu toplantıda, “Ülkemizde hükümetler olabilir, yerel yönetimler olabilir, kişiler gelip geçicidir, kurumlar kalıcıdır. Hele hele devletimiz bakidir, ebedidir, ezeli olduğu kadar ebedidir. Geçici olan her unsurun dönemlerinde sanki kalıcıymış gibi yarattığı atmosfere de aldanmamak lazım” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Sanayi Odası (İSO) “Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı”na katıldı.
İSO’nun Beyoğlu’nda bulunan merkez binasında yaklaşık 300 sanayici ve iş insanının katılımıyla gerçekleştirilen, “İstanbul’un Gelecek Vizyonunda Sanayimizin Yeri, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı toplantıda, Ekrem İmamoğlu ve İSO Başkanı Erdal Bahçıvan konuşma yaptı. İmamoğlu, konuşmasında “Geçici olan her unsurun, dönemlerinde sanki kalıcıymış gibi yarattığı atmosfere de aldanmamak lazım” dedi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ‘İstanbul’a ihanet’ olarak nitelendirdiği “Kanal İstanbul” gibi projeleri engelleyemedikleri taktirde, tarihte “kötü anılacak” yöneticiler olarak hatırlanacakları uyarısında bulundu. İmamoğlu, bu kapsamda şehrin 1/100.000’lik bir plana sahip olmasının önemine ise dikkat çekti.
“Devletimiz bakidir, ebedidir. Ezeli olduğu kadar ebedidir”
İmamoğlu hükümetlerin ve yerel yönetimlerin geçici olduğunu, ebedi olanın ise devlet olduğunu şu sözlerle belirtti:
“Ülkemizde hükümetler olabilir, yerel yönetimler olabilir, kişiler gelip geçicidir, kurumlar kalıcıdır. Hele hele devletimiz bakidir, ebedidir. Ezeli olduğu kadar ebedidir. O bakımdan ülkemiz, bayrağımız, devletimiz, milletimiz gibi kutsal kavramlar üzerinizden baktığımızda, geçici olan her unsurun, dönemlerinde sanki kalıcıymış gibi yarattığı atmosfere de aldanmamak lazım.”
“İstanbul’a sorumlu olmak, insanlığa karşı sorumlu olmaktır”
Eylül ayında başlangıcını ilan edecekleri 1/100.000’lik planın “bir şehrin anayasası” anlamına geldiğini söyleyen İmamoğlu, şöyle devam etti:
“1/100.000’lik ölçek dediğimiz şey, bir kentin kültürünü tarifler, sanatını tarifler, eğitimini tarifler, doğasını, yaşamını, suyunu tarifler ve bunlara çözüm bulur. Bütün bunları çözebilmenin tek yolu var. Gerçekten akıl yolu ve bilim yoludur. Bundan sapmadığınız zaman, emin olun ekonominiz de iyi olur, dış politikanız da iyi olur, ticaretiniz de iyi olur, sanayiniz de iyi olur, şehirciliğiniz de güzel olur. Bizim de tek yolumuz budur; başka bir yolumuz olamaz. İstanbul’a sorumlu olmak, insanlığa karşı sorumlu olmaktır. İnsanlığa karşı mahcup olmayacağımız güzel bir dönemi İstanbul’umuza var etmek istiyoruz.”
İmamoğlu, ülkedeki atmosferin kurumları birbirinden uzaklaştırdığını söyleyerek şöyle konuştu:
“Bizim yoğun çabalarımıza rağmen, arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadığımızı dile getirmek isterim. Şunun da altını çizeyim: İSO, bu konuda gerçekten ilgili ve işin içinde olan, İstanbul’u ilgilendiren hususlara katkı sunma ve içinde olma gayretini gösteren kurumlarımızdan olduğu için de ben buradan teşekkür ederim hem Başkanına hem yönetimine hem üyelerine. Böyle de olmalı. Çünkü bu şehir hepimizin, bu ülke hepimizin.”
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Mevcut ekonomik durum herkesin canını sıkıyor”
Başta ekonomi olmak üzere kaygı duydukları birçok unsur olduğunu dile getiren İmamoğlu, ekonominin karşı karşıya kaldığı mevcut durumun herkesin canını sıktığını söyledi ve şöyle konuştu:
“Özellikle son göstergelerin hepimizi endişelendirdiği ortada. Büyüme hızı, işsizlik oranı, enflasyonda gelinen nokta. Sanayi sektörümüz de bütün bu verilerle, bir kısım durgunluklardan ve uluslararası bazda etkilendiği hususlardan nasibini alan bir sektör. İstanbul, her konuda olduğu gibi sanayide de Türkiye’mizin lokomotifi. İhracatta, ithalatta yeri belli; üretimde yeri belli. Dolayısıyla İSO ve İstanbul Ticaret Odası gibi, sanayi ve ticarete yön veren bu çatı örgütleri çok önemseyip, iş birliğini her ortamda hem ülkemizin en üst seviyedeki kurum, kuruluşları.”
İstanbul Sanayi Odası ve İstanbul Ticaret Odası’nın en üst seviyede çözüm önerileri üretmek noktasında iş birliğini önde tutması gereken kuruluşlar olduğunu dile getiren İmamoğlu, “Şehrimizin elbette ki sanayi kapasitesini arttırmak isteriz. Elbette ki yatırım ortamını iyileştirmek ve iş gücünün niteliğini yükseltmek her bir kişinin aslında ortak çabası. Bu anlamda, biz de bu çabanın bir parçasıyız” şeklinde konuştu.
“İstanbul’un çevre planı niçin yok?”
İmamoğlu, “İstanbul olarak birçok konuda nasıl bir yolculuğa sahip olmamız gerekir; bugünü, yarını ve geleceği konuşmamız gerekir?’ Önemli bir başlık. Az önce çevre düzeni planından bahsetti Sayın Başkanımız. İstanbul’un ne yazık ki, üst ölçek çevre düzeni planı yok. 2 kere 2, 4. Ben bunu her yerde tekrar ediyorum. Çünkü bunun iyi algılanması lazım. 1/100.000’lik çevre düzeni planı niçin yok? Aslında var idi. İyi bir çalışmaydı 2000’lerin başında. Ama bu çevre düzeni planı, o dönem 2009’da oy birliğiyle, meclisindeki bütün siyasi katılımcıların ortak kararıyla kabul edilmiş bir çevre düzeni planı olmasına rağmen, yine yaklaşık 1,5-2 yıl sonra bir genel seçim öncesi açıklanan birçok projeyle, tamamen -tabiri caizse- çöpe atılmış bir plana dönmüştür” dedi.
İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sadece 1,5-2 yıl sonra. Yani 2009’da başka bir İstanbul; 1011 itibariyle başka bir İstanbul tariflenmiştir her açıdan. Ulaşımı, yerleşimi, sanayi, yolları, havalimanları vesairesiyle birlikte birçok konusuyla, hatta kanalı, şusu, busu; birçok projesiyle çöpe atılmış bir planlama yerine, yeni bir İstanbul tariflenmiştir. Ve planlı bir tarif değildir. Sadece siyasi bir vaat üzerinden, hangi çalışmayla, hangi paylaşımla, hangi ortak kanaatle oluştuğu belli olmayan bir aşamayla, bir çevre düzeni planı yok sayılarak, yeni bir bakış açısını ve bize göre çok sakıncalı, İstanbul’u tehdit eden bir bakış açısını İstanbul’a sunmuşlardır.”