İstanbul Ekonomi Araştırma’nın “Türkiye’de Kutuplaşmanın Coğrafi Evrimi ve Gençlikte Kutuplaşma” başlıklı araştırmasına göre kutuplaşma, zamanla kıyı illerinde arttı. Gençler arasındaki kutuplaşma ise en çok sosyal konularda ortaya çıkıyor.
İstanbul Ekonomi Araştırma, “Türkiye’de Kutuplaşmanın Coğrafi Evrimi ve Gençlikte Kutuplaşma” başlıklı araştırmasını yayımladı. Raporda kutuplaşmaya iki farklı perspektiften yaklaşıldı:
- 2002 seçimlerinden itibaren Türkiye’de coğrafi kutuplaşma il, ilçe ve mahalle bazında kutuplaşma
- Gençler arasında kutuplaşma
Rapora göre 2002 Genel Seçimleri’nde kutuplaşma endeksi sağlıklı seviyedeyken, 2023’te bu oran arttı. 2004 Yerel Seçimleri ile 2019 arasında benzer durumda yaşandı. Kutuplaşma endeksine göre en yüksek seviye 2011 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinde görüldü:
“2009’a kadar 0,300’ün altında seyreden endeks, 2011’den itibaren artmış ve 2019 yerel seçimlerinde 0,300’ün üzerine çıkmıştır. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleri arasında sadece 147 gün arayla yapılan iki seçimde endeks yüzde 22 artarak 0,273’ten 0,334’e yükselmiştir. Bu durum, Türkiye’deki seçim kutuplaşmasının dinamik ve parti politikalarının etkilerine açık bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir ve seçimlerin nevîne bağlı olmakla beraber seçmen davranışında hızlı salınıma işaret ediyor.”
Rapora göre Türkiye’de kutuplaşma en çok 2013-2018 yılları arasında yaşandı.
İllere göre kutuplaşma eğilimi
Araştırmaya göre 2002 Genel Seçimleri, Türkiye’deki kutuplaşmanın coğrafi dağılışında bir dönüm noktası oldu. Kıyı illerinde kutuplaşmanın oranlarının düşük, iç bölgelerde ise yüksek olduğu saptandı:
“Zamanla bu durum değişmiş ve 2023 Genel Seçimleri’nde kıyı illeri de iç bölgelerdeki artan kutuplaşma eğilimine dahil olmuştur. 2004 Yerel Seçimleri’nde kıyı illerinde kutuplaşma düşükken, iç bölgelerde yüksektir. 2019 Yerel Seçimleri’nde iç bölgelerdeki yüksek kutuplaşma, kıyı bölgelerinde de kendini göstermeye başlamıştır. 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimleri arasında kutuplaşma daha da artmıştır. Bu artış, özellikle sağ partilerin hakim olduğu iç bölgelerde belirgin olmuştur.”
İlçelere göre kutuplaşma eğilimi
2002 Genel Seçimleri’nde iç ve kıyı iller arasında kutuplaşma seviyesinin önemli ölçüde farklı olduğunun belirtildiği açıklamada, “İç illerde kutuplaşma daha yüksekken, kıyı illerde daha düşüktür. Bu ayrım, ilçelerde de benzer bir şekilde gözlemlenmiştir. Özellikle Konya, Erzurum ve Diyarbakır gibi illerde kutuplaşma seviyesi yüksek ilçeler kıyı bölgelere doğru azalma eğilimi göstermiştir” denildi.
2004 Yerel Seçimleri’nde ise kutuplaşmanın daha az olduğu kıyı ilçeleri, 2009’da iç bölgelerdeki ilçeleri seviyesine yaklaştı:
“Kutuplaşma artışına, sol kesimlerin etkin olduğu İzmir, Eskişehir, Aydın ve Hatay ilçeleri de katılmıştır. Güneydoğu’da Diyarbakır, Mardin, Van, Şırnak ve Hakkâri ilçeleri de yüksek kutuplaşma eğilimine dâhil olarak siyasi görüşlerin coğrafyasında belirgin bir kutuplaşma manzarası oluşturmuştur.”
En fazla artış yaşanan şehirler: Tekirdağ (yüzde 90), Aydın (yüzde 70), Eskişehir (yüzde 60), İzmir (yüzde 50) ve Denizli (yüzde 40).
En az artış yaşanan şehirler: Diyarbakır (yüzde 10), Malatya (yüzde 10), Konya (yüzde 10), Kahramanmaraş (yüzde 10) ve Kayseri.
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
Orta Artış: Denizli, Ordu, Manisa, Mersin, Adana, Balıkesir, Muğla, Hatay, Trabzon, Şanlıurfa, Gaziantep, Van, İstanbul, Bursa, Kocaeli, Samsun, Antalya, Mardin ve Sakarya gibi şehirlerde görülen yüzde 10 ile yüzde 50 arasındaki artışlar, orta artış olarak sınıflandırıldı.
Düşük Artış: Diyarbakır, Malatya, Konya, Kahramanmaraş ve Kayseri gibi şehirlerde görülen yüzde 10’dan az olan artışlar, düşük artış olarak sınıflandırıldı. Bu şehirlerde, siyasi ve sosyal kutuplaşma nispeten düşük düzeyde kaldı.
Gençler arasında kutuplaşma
Türkiye genelinde 18-30 yaş arası bin genç ile yapılan bir anket çalışması, gençler arasında belirgin kutuplaşma eğilimlerini de ortaya koydu. Araştırma, Türkiye’nin 12 farklı bölgesinden gelen katılımcılarla gerçekleştirildi, demografik çeşitlilik ve sosyo-ekonomik farklılıklar dikkate alındı.
Anket çalışmasına katılan gençlerin yarısı kadın, yarısı ise erkek. Yaş dağılımları ise şöyle:
- Yüzde 33’ü 18-21 yaş arasında
- Yüzde 32’si 22-25 yaş arasında
- Yüzde 36’sı 26-30 yaş arasında
Medeni durum ve çocuk sahipliği incelendiğinde katılımcıların yüzde 28’i evli, yüzde 20’si ise çocuk sahibi. Çocuk sahibi olmayanların yüzde 57’si gelecekte çocuk sahibi olmayı planlarken, yüzde 38’i emin olmadığını ve yüzde 5’i asla çocuk sahibi olmak istemediğini belirtti.
Gençler arasında belirgin kutuplaşma, özellikle sosyal konularda yoğunlaşıyor. Araştırma sonuçlarına göre, siyasi görüşler arasında en büyük farklılıklar evlilik dışı cinsel ilişki ve LGBTİ hakları gibi konularda görülüyor. Araştırmaya göre muhalefet partilerine yakın gençler daha liberal ve açık fikirli tutumlar benimserken, iktidar partilerine yakın olanlar daha muhafazakâr ve geleneksel değerlere bağlı kalıyor.
Araştırmacı Can Selçuki, konuyla ilgili şöyle konuştu: “Toplumsal gruplara en fazla mesafe duyulan kimler var? Mülteciler, LGBTİ’ler ve ateistler. Nedir bu üç grubun özelliği? Bu üç grup, muktedir siyasi söylemin en çok fay hattı yaratmaya çalıştığı alanlar.”
Ekonomik konularda ise gençler arasında daha dengeli ve simetrik bir dağılım gözlemlendi. Gelir eşitliği, özelleştirme ve ayrıcalıklara dair ifadeler üzerinde gençler arasında aşırı kutuplaşma olmadığını ortaya koyan araştırma, ekonomik meselelere dair görüşlerin daha homojen olduğunu gösteriyor. Mültecilerin kabulü ve çocuk bakımında cinsiyetçi iş bölümü gibi konularda ise gençler arasında büyük ölçüde fikir birliği bulunuyor.
Araştırmada, gençler arasında muhafazakâr görüşlerin kutuplaştırıcı bir rol taşıdığı gözlemlendi. Gençler, kadınların iş yaşamına katılımı ve ev içi dengeli iş bölümü gibi konularda daha açık görüşlü olsa da, toplumsal normlara ve değerlere bağlılığın da devam ettiği araştırmanın sonucunda yer aldı.