Ruşen Çakır’ın konuğu Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz: AKP’nin hedefinde Yeniden Refah Partisi var

Ruşen Çakır konuğu Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz ile AKP’nin 23. kuruluş yıldönümünde partiye katılan milletvekili ve 13 belediye başkanını, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın YRP’ye olan rahatsızlığını, partinin gidişatını ve son yaşanan siyasi gelişmeleri değerlendirdi.

Yayına hazırlayan: Gülden Özdemir

Merhaba, iyi günler. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz ile özellikle AKP’nin kuruluş yıldönümü vesîlesiyle partilerinden transfer ettiği belediye başkanlarını konuşacağız. Ama onun ötesinde, Yeniden Refah Partisi ile AK Parti arasındaki rekabeti de konuşacağız. Mehmet Bey, merhaba. Nasılsınız?

Mehmet Altınöz: Merhabalar Ruşen Bey, teşekkür ederim. Sizler nasılsınız?

Sağ olun. Sizinle stüdyoda çok güzel yayınlar yaptık, çok da ses getirmişti. Bugün siz çok yoğun olduğunuz için stüdyoda yapamadık. Ankara’dasınız ve genel merkezden bağlanıyorsunuz. Ama gündemde partiniz var, en azından benim gündemimde çok ciddî bir şekilde var. Şimdi en son olarak AK Parti’nin kuruluş yıldönümünde transfer dediler; 13 belediye başkanı dediler, önce 15 dediler, sonra 13’e düştü. İki milletvekili dediler. Baktık ki milletvekilleri değil, ama belediye başkanlarının ezici bir çoğunluğu sizin partinizden. Hatta bağımsız gözüken Konya Doğanhisar Belediye Başkanı da Yeniden Refah’tan seçilmişti, istifâ etmişti, o da geçti. Bu teveccüh nereden geliyor, niye böyle bir şey oldu?

Mehmet Altınöz: Şöyle: AK Parti Genel Merkez yöneticileri Yeniden Refah Partisi’nden korkuyorlar, Erbakan’dan korkuyorlar. Erbakan’ın yükselişini önlemek için onun belediyelerinden kendi bünyelerine bâzı belediye başkanlarını katmak sûretiyle kendi güçlerini artıracaklarını zannediyorlar, ama yanılıyorlar. AK Parti’nin şu anda durumu gerçekten de çok üzücü. Ben AK Partililer adına üzülüyorum, AK Parti yöneticileri adına üzülüyorum. Çünkü AK Parti yöneticileri içinde bu kadar insan var, eski bakanlar var, yeni bakanlar var, milletvekilleri var, Parlamento’da çoğunlukları var, belediyeleri var. Bürokrasi zâten onların emrinde. Yine bugün meselâ, sabahleyin önüme çıkan bir haberi paylaşmak istiyorum: AK Parti’nin bir il başkanına bir grubun 40 personeli hayırlı olsun ziyâretine gidiyor. Yani düşünebiliyor musunuz? Bir kamu personeli, 40 kişilik bir kamu personeli kadrosu, AK Parti il başkanına hayırlı olsun ziyâretine gidiyorlar. Yani şu anda şunu anlatmak istiyorum: Bürokrasi de AK Parti’nin emrinde, Türkiye bir parti devleti oldu. Siz biraz önce bir yorumda bulundunuz, daha doğrusu bir paylaşımda bulundunuz. Dediniz ki: “Biz Mehmet Altınöz Bey’le birçok program yaptık”. Evet, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı döneminde sizin stüdyolarınızda bizi ağırladınız, teşekkür ederiz. O dönemde de İstanbul Belediye Başkanı adayı olarak çektiklerimizi bir biz biliriz, bir Allah bilir. Biz miting yapacağız: Efendim, miting yeri vermezler. Araya eşi dostu sokarız; yani sanki böyle bir iltimas istiyoruz, bir torpil istiyoruz gibi. “Genel Başkanımız gelecek, miting yapacağız, bize bir miting yeri verin” dediğimizde; “Yok, orası olmaz, burası olmaz, yok, şurası olmaz”. İkincisi; bizim karşımızda bakanlar var, milletvekilleri var, belediye başkanları var, vâliler var, kaymakamlar var, ilçe kadrosunda bulunan bürokratlar var, il kadrosunda bulunan bürokratlar var. Hepsi işi gücü bırakmış, AK Parti seçimi kazansın diye deli gibi çalışıyorlar. Ya, bu sizin işiniz değil ki; siz gidin işinizi yapın. Siz devletin size vermiş olduğu görevi yapın; yok.

Mehmet Bey, bunlara geleceğim, bunları ayrıca soracağım. Ama şunu da sormam lâzım. Sonuçta bunlar sizin partinizden seçilmiş belediye başkanları. Tamam, AK Parti’nin derdini anladık. Yani diyelim ki onlar Yeniden Refah Partisi’ni etkisizleştirmek istiyorlar ve o belediye başkanlarını gözlerine kestirmişler. Neden engelleyemediniz? Siz bir yerde şöyle demiştiniz: “Her birinin ayrı bir hikâyesi var”. Ne oldu da sizin partinizden seçilmiş bu belediye başkanları bir câzibeye kapıldılar? Ya da neye kapıldılarsa…

Mehmet Altınöz: Câzibeye kapılmıyorlar Ruşen Bey; baskı yapıyorlar, şantaj yapıyorlar, tehdit ediyorlar, mobbing uyguluyorlar. Açık söylüyorum, net söylüyorum. Yani hattâ dedim ki ben; bir AK Parti yöneticisi, Ömer Çelik Bey bir tweet atmış. Bu tweet’e cevap verdim; dedim ki kendisine: éÖmer Bey, sizin yandaş medya kanallarınız var; seçin bir tânesini, istediğiniz gazeteyi seçin. Sizinle bunları konuşmaya hazırım. Gelin konuşalım, sizin ne yaptığınızı konuşalım. Bizim belediye başkanlarımızla olan diyaloğunuzu konuşalım. Bizim belediye başkanlarımıza sizin nasıl tehditte bulunduğunuzu, nasıl şantaj yaptığınızı, nasıl mobbing uyguladığınızı, nasıl köşeye sıkıştırdığınızı, nasıl onların hizmetlerini engellemek için yapmadığınızı bırakmamanızı, onları istifâ ettirmek için zorlamanızı konuşalım. Siz iktidar partisiniz, tamam, güzel. Vatandaş size oy vermiş, seçilmişsiniz. Ama siz bizim 3 tâne belediye başkanımızı, 5 tâne ilçe belediye başkanımızı sıkıntıya sokup, zorluğa sokup, onlara her türlü şantajı yaptığınızda sizin işiniz yürümez. Siz burada bu işi yürütemezsiniz. Bakın, sizin daha önünüzde 5 yıl var. Bu 5 yıl içerisinde siz çok sıkıntı yaşarsınız”. “Akıllı ol, AK Parti’ye geç. Hem Ankara’da işlerinizi sürdürelim hem Ankara’da imzâlarınızı çıkartalım. Ankara’da senin hiçbir sıkıntın, problemin olmaz. Burada da biz sana destek oluruz” diyen milletvekilleri, bakanlar, eski bakanlar, mevcut bakanlar, genel başkan yardımcıları… Adamlar işi gücü bırakmışlar, Yeniden Refah Partisi’yle yatıp Yeniden Refah Partisi’yle kalkıyorlar. Ama korkunun ecele faydası yok. Kaybedeceksiniz, kaybetmeye devam edeceksiniz. Önümüzdeki seçimlerde zâten sizin iktidar gücünüz kalmayacak. Yeniden Refah Partisi iktidar olacak, siz ne yaparsanız yapın. Siz zâten vatandaş nezdinde kaybettiniz. Siz zâten ikinci parti oldunuz. Bir kere, istifâ etmeniz lâzım, istifâ etmeniz lâzım. Siz bir kere birinci parti değilsiniz artık, ikinci parti olmuşsunuz. Ey AK Parti yöneticileri, size sesleniyorum; yandaş medyanızda istediğiniz gazeteciyle, istediğiniz televizyon kanalında sizinle röportaj yapmaya, sizinle program yapmaya hazırım. Hodri meydan. Eğer bir tâne cesâreti olan genel başkan yardımcınız varsa, bir tâne cesâreti olan bakanınız varsa çıksın karşıma, sizinle açıkça konuşalım. Bizim belediye başkanlarımıza sizin partinize geçmeleri için neler yaptığınızı konuşalım.

Şimdi, belediye başkanı demişken, en çok gözler Şanlıurfa’ya döndü biliyorsunuz. Kasım Bey, Kasım Gülpınar, ki belediyede sizden aday olmadan kısa bir süre öncesine kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da çok yakın bir isim olduğunu biliyorduk. Onu vazgeçirmek için de uğraştıklarını biliyoruz, adaylıktan çekilmesi için. Kazanmasını engellemek için de uğraştılar, olmadı. AK Parti adayını geçti, kazandı. Ve şimdi de transfer denince ilk akla onlar geldi. Hattâ Fatih Erbakan da bu konuda açıklama da yapmıştı. Gülpınar’a bayağı bir yakın markaj yaptılar, değil mi?

Mehmet Altınöz: Evet, Sayın Gülpınar da bunu ifâde ediyor. “Bana da teklifler geliyor. Bunlar benim eski arkadaşlarım. Sen de gel AK Parti’de birlikte siyâset yapmaya devam edelim” dediklerini ifâde ediyor. Fakat Sayın Gülpınar şu anda makamında, hizmetine devam ediyor. Refah Marketleri’mizi açmaya devam ediyoruz. Türkiye’de bir ilki gerçekleştiriyoruz. Bizim yerel seçim beyannâmemizde bulunan Refah Marketleri’nin ilk açılışını biz Şanlıurfa’da yaptık. Şu anda 300 ürün bulunmakta. Bu ürünleri Refah Marketi’mizde ihtiyâcı olan kişilere kart vermek sûretiyle, kendisinin girip alışveriş yapmasının imkânını sağlıyoruz. Bu Refah Marketleri’ni diğer belediyelerimizde de açmaya devam edeceğiz. İnşallah Yeniden Refah Partisi olarak “Ahlâklı Belediyecilik” sloganıyla çıkmış olduğumuz “Yeniden Refah Partisi Belediyeciliği” yolunda sayılarını artıracağız ve hizmetlerimizi yapacağız. Belediyelerimizin borçları çok fazla, belediyemizin borçlarını ödemeye çalışıyoruz. Aynı zamanda tabiî gelirlerimizi artırmaya çalışıyoruz. Kadrolarımızı azaltmaya çalışıyoruz. Emekliliği gelenleri helâlleşmek sûretiyle emekliye ayırıyoruz ve yeni kadro almamak sûretiyle mevcut imkânlarla yaşamaya devam ediyoruz. Ama başaracağız inşallah. Ne diyordu Erbakan Hocamız: “Millî Görüşçü tekeden süt çıkartır; at sahibine göre kişner, pehlivan mindere çıkışından belli olur”. Ne yaparlarsa yapsınlar, şu anda AK Parti’nin tek derdi Yeniden Refah Partisi. Ben de üzülüyorum AK Parti’nin hâline, diyorum ki: “Ne olacak bu AK Parti’nin hali?” Çünkü hem iktidar partisisiniz hem de acziyet gösteriyorsunuz, maalesef. Meselâ bu 23. kuruluş yıldönümündeki görüntüye bakın Ruşen Bey; iki tâne milletvekili transfer etmişler, birisi zâten kendi partisinden ayrılmış, birisi eski bir milletvekili, şu anda Parlamento’da olmayan bir milletvekili.Aynı zamanda gitmişler bizim belediye başkanlarımıza, biraz önce de ifâde ettim, onları kendi partilerine geçirmek için yapmadıklarını bırakmamışlar. Yani 23. yıl acziyet toplantısı. AK Parti yöneticileri ne kadar âciz, ne kadar işin içinden çıkılmaz bir durumdalar bunu görüyoruz. Bir bakıma âcizlik sendromu yaşıyorlar, çâresizlik sendromu yaşıyorlar.

Bu transferlere gelmeden önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan partinize yönelik bir şeyler söyledi; “Sâyemizde milletvekili çıkarttılar” dedi. Fatih Erbakan da ona cevap verdi. Şimdi, 2023 deneyimi var. Fatih Erbakan yeterli imzâyı toplamış olmasına rağmen Erdoğan lehine adaylıktan çekildi. Seçime Cumhur İttifakı’ndan girdiniz, ama kendi adaylarınızla girdiniz. O ilginç bir olaydı. AK Parti onu da istemiyordu anladığım kadarıyla, yani tamâmen başka türlü olmasını istiyordu. Ama o deneyimden sonra, kısa bir süre içerisinde o ittifak çizgisi bozuldu sanki, yanılıyor muyum?

Mehmet Altınöz: Ruşen Bey, biz o dönemde yapmış olduğumuz ittifâkın arkasındayız. Türkiye’nin o günkü şartlarında o ittifâkın yapılması zarûrîydi. Biz doğruya doğru yanlışa yanlış diyen bir partiyiz. Genel Başkanımız Sayın Fatih Erbakan Bey’in almış olduğu karârın arkasındayız. Ve bu ittifâkın içerisinde olmamız, yani Cumhur İttifâkı içerisinde olmamızın da doğru bir yaklaşım olduğunu her zaman paylaşıyoruz. Sonuçta karârımızın arkasındayız. Yerel seçimlerde bir ittifak söz konusu değil. Yani yerel seçimlerde ittifak yapmak mecbûriyetinde değilsiniz. Yerel seçimlerde cumhurbaşkanı seçmiyorsunuz, başbakan seçmiyorsunuz. Belediye başkanı seçiyorsunuz veya mahallenizin muhtarını seçiyorsunuz.Bu bakımdan orada %50+1 gibi bir durum yok. Yani %50’yi alacak kişinin üstüne bir alan, muhtar veya belediye başkanı seçilmiyor. Siz en çok oyu almak sûretiyle belediye başkanı seçtirebiliyorsunuz, muhtar seçtirebiliyorsunuz. Bunu bu çerçevede değerlendirmek lazım. Biz yerel seçimlerde kendi özgür irâdemizle, kendi listelerimizle, kendi belediye başkanlarımızla, kendi meclis üyesi adaylarımızla seçime girdik ve bunun da gayet normal olduğunu düşünüyoruz. Anormal olan, devamlı ittifak yapmak. Aslında bunu konuşmak lâzım. Yani şu anda meselâ hâlâ ittifak yaptığını söyleyen partiler var. Ben bu partilerin yöneticileriyle başka yerlerde de karşılaşıyorum, görüşüyorum, konuşuyorum. Onlar da partilerini kaldıramadığı için, vatandaş nezdinde karşılık bulduramadığı için başka bir partinin altına giriyorlar, sığınıyorlar ve o partinin içerisinden milletvekili çıkartıyorlar, o partinin içerisinden belediye başkanı çıkartıyorlar. Bunu şunun için anlatıyorum: AK Parti o dönemde bize gelip de ittifak yapma teklifinde bulundu. Yani biz AK Parti’ye gidip de, “Biz sizinle ittifak yapmak istiyoruz” demedik zâten. Bizim aramızdaki fark bu. Hattâ biz onlarla biliyorsunuz bir ittifak protokolü imzâladık. Hattâ AK Parti yöneticileri o ittifak protokolünün hiçbir maddesini de yerine getirmedi. Bunu da üzülerek söyleyeyim. Ben şu anda bizi izleyen vatandaşlarımızın muhakkak bizim o dönemde AK Parti ile yapmış olduğumuz protokolü internetten bir girip incelemesini tavsiye ediyorum. Biz orada ne demişiz, biz bu ittifâkı niçin yapmışız? O zaman bu ittifâka bizim girmemizi eleştiren vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin niçin bu ittifâkın altına imzâ attığımızı görmelerini özellikle istiyorum.Çünkü orada yapılan ittifakta çok önemli maddeler vardı. Sosyal politikalar, dış politika, ekonomi politikaları ile alâkalı bizim önerilerimiz vardı. Hattâ hatırlarsınız, biz bu ittifâkı ilk etapta imzâlamadık, cumhurbaşkanı adaylığını îlân etti Genel Başkanımız. Fakat sonradan Sayın Erdoğan, “Ben bu maddeleri imzâlayacağım, eğer sizin hâlâ ittifak yapmayla alâkalı irâdeniz devam ediyorsa. Yani ben buna imzâ attığım takdirde siz ittifâka katılacak mısınız?” sorusuna, Genel Başkanımız, “Evet, biz sözümüzün arkasındayız” dedi ve biz ittifâka o çerçevede katıldık. Ayrıca, sizin biraz önce söylediğiniz gibi AK Parti yöneticileri bâzen bunu karıştırıyorlar veya işlerine gelmiyor, öyle söyleyeyim. Sonuçta akıllı insanlar, ülkeyi yönetmeye tâlip olmuşlar ve ülkenin de başındalar. Orada onların söylediklerinin yanlış olduğunu burada da paylaşayım. Çünkü biz Yeniden Refah Partisi olarak kendi listelerimizle girdik seçimlere. Yani biz AK Parti listelerinden girip de milletvekili olmadık. Biz Cumhur İttifâkı’nda tüm 81 ilde 600 milletvekili adayımızı kendi listelerimizden, Yeniden Refah Partisi listelerinden koymak sûretiyle seçildik. Bunu da özellikle paylaşmak istiyorum. Bu konuyu açtığınız için de size teşekkür ediyorum.

Şimdi, son yerel seçimde il genel meclisinde %6,19 olarak görüyorum Yeniden Refah Partisi’nin oylarını. Bu rakam bana şunu düşündürtüyor: Her ne kadar bayağı bir vakit varsa da, yapılacak ilk seçimlere Yeniden Refah Partisi baraj sorunu olmadan, ittifâka girmeden kendi başına girebilecek bir durumda herhalde. Yani sonra siyâsî olarak birtakım şeyler değişebilir, ama şu hâliyle sizin %7 baraj sorunu gibi bir derdiniz yok herhalde.

Mehmet Altınöz: Yok tabiî ki. Biz zâten önümüzdeki seçimlerde tamâmen kendi listelerimizle gireceğiz ve inşallah bir oy patlaması yapacağımızı, çok da başarılı bir netîce alacağımızı şimdiden de görebiliyoruz.

Ama ben şunu söyleyeyim, siz de bakıyorsunuzdur, benim gazeteci olarak önüme sürekli birtakım araştırmalar geliyor. Siz katılmayacaksınız ama, Yeniden Refah Partisi’nde çok ciddî bir hamle görmüyorum. Fakat şöyle bir opsiyon düşeceğim: Zafer Partisi’nde bir artış görüyorum, Yeniden Refah Partisi’nde görmüyorum; ama şunu da biliyoruz ki kararsız seçmenin büyük bir kısmının AK Parti’ye oy vermiş seçmen olduğu söyleniyor ve bunların içerisinde Yeniden Refah’a yönelebileceklerin oranının yüksek olduğu söyleniyor. Bu opsiyonu koyarak söylüyorum. Sizin gözlemleriniz nedir, Yeniden Refah Partisi yerel seçim sonrası nasıl bir ivme yakalamış durumda?

Mehmet Altınöz: Ruşen Bey, sizdeki bilgiler elbette doğrudur. Ben, bilgilerle alâkalı “Yanlıştır, doğrudur” dememden ziyâde, ben partimizin durumunu anlatayım. Partimiz 545 bin üyesiyle şu anda Türkiye’nin en hızlı büyüyen partisi. Türkiye’de en çok üyesi olan 3. partiyiz. Aynı zamanda seçimlerden de çıktık, Türkiye’nin yine 3. partisiyiz. Orada ben bir ekleme daha yapmak istiyorum: Bizim belediye meclis üyesi oranımız %6,9’dur. Onu paylaşmak istiyorum.Bizim Yeniden Refah Partisi olarak Türkiye’de en çok üye yapan parti olmamızdan dolayı hızlı bir ivmemiz var. Yani sokaktayız, arâzideyiz. Ama siz bizi nasıl göremiyorsunuz? Şöyle söyleyeyim, bizim yapmış olduğumuz çalışmaları nasıl göremiyorsunuz? Çünkü biz ana akım medyada yer almakta güçlük çekiyoruz. Ana akım medya şu anda tamâmen iktidar partisinin kontrolünde. Yine sizin beni konuk ettiğiniz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı döneminde anlatmak istediğim bir iki anekdot var. Birincisi TRT. Meselâ ben bir iş adamıyım, ben iyi vergi veren bir iş adamıyım. Ama baktığınızda benim vergilerimle çalışan bir kurum olan TRT’ye gidip de herhangi bir şekilde programa katılma imkânı bulamadım. Aynı zamanda aday olarak da elimdeki dokümanları, yani İstanbul ile alâkalı projelerimizi kamuoyuyla paylaşamadım. TRT bize kapılarını açmadı, TRT’nin kapısının önünden geçemedik, bahçesine giremedik. Ne münâsebet? Ben buradan aynı zamanda TRT yöneticilerine sesleniyorum, İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun’a sesleniyorum, bu konuda Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görevli olan arkadaşlara sesleniyorum; hattâ Sayın Cumhurbaşkanımıza da sesleniyorum: İstanbul’da aday olan bir şahsın TRT’de projelerini anlatamaması hangi akılla îzah edilebilir?

Anladığım kadarıyla işler şimdi sizin için daha zor olacak şu aşamada. Yani ben açıkçası şunu görüyorum: AK Parti’nin en büyük derdi şu anda sizsiniz. Çünkü şöyle bir şey var: Tabanında kopuş olması hâlinde –ve hattâ kadrolarında, çünkü kadrolardaki kopuşun da son yerel seçimlerde büyük kısmının size yöneldiğini gördük–, ilk tercih olarak Yeniden Refah’ı görüyorlar ve Erdoğan da bunu artık gizlemiyor. Değişik kereler bunu bir şekilde dile getirdi. Böyle bir hedeftesiniz siz, işiniz daha da zor olacak.

Mehmet Altınöz: Biraz önce dediğim gibi, çâresizlik sendromuna kapılmış şu anda AK Parti yöneticileri ve ne yapacaklarını bilemiyorlar. Dediğim gibi, siz iktidar partisisiniz, 23 yıldır iktidardasınız. Dağ fare doğuruyor. Bir bakıyorsunuz 3 tâne belediye meclis üyesi, 3 tâne belediye başkanı, iki tâne eski milletvekili… Ya bu mudur yani iktidar partisi? 100 tâne milletvekili mi transfer ettiniz? 300 tâne belediye başkanı mı transfer ettiniz? Yok. Yani bir de bakıyorsunuz, efendim 23 yılda şöyle icraatlar yapılmış, böyle icraatlar yapılmış, Türkiye Yüzyılı’ymış… Neresi Türkiye’nin yüzyılı? Baktığınızda ortada bir şey yok. Şu anda sokağa çıkın Ruşen Bey. Gelin, biz sizinle bir sokak programı yapalım. Gelin, bizim teşkîlâtımızla birlikte sizinle sokakta gezip dolaşalım. Sokağı siz seçin, şehri siz seçin, mahalleyi siz seçin, mekânı siz seçin. Çok net söylüyorum, gezelim, dolaşalım; millet isyan ediyor. Ekonomik darlık, ekonomik bunalımdan dolayı insanlar intihar ediyor. Vatandaş, özellikle çiftçiler isyanda. Yine bu sabah bir çiftçimizden gelen mesajı paylaşmak istiyorum. Diyor ki: “Başkanım, domatesler toplanamaz durumda”. Manisa’dan bir çiftçi, video da göndermiş. Diyor ki: “Benim şu anda bu domatesleri toplayıp kasalara koydurmak için şu kadar para ödemem lâzım, kasanın bir fiyatı var, nakliyenin bir fiyatı var. Bunları toplatmanın bir fiyatı var. Ben eşe dosta haber saldım, ‘Gelin domatesleri toplayın, sizin olsun’ dedim”. Yani bunu ben propaganda olsun diye anlatmıyorum. Siz de Türkiye’de yaşıyorsunuz Ruşen Bey. Konuyu şuraya getireceğim: AK Parti bizimle uğraşıyormuş, uğraşırsa uğraşsın. AK Parti esas Türkiye’nin meselelerini çözmek için uğraşsın. AK Parti’nin gündeminde Türkiye’nin ekonomik meseleleri yok, sosyal meseleleri yok. Bakın dış politikada, dış politikada şu anda Suriye politikası tamâmen tersine döndü. Şimdi Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la tekrar görüşmeler için backdoor policy, arka kapı politikası çalışmaları devam ediyor. Şimdi 10 yılda nereye geldi Suriye politikası? 10 milyon insan Türkiye’ye geldi, Suriye perîşan oldu. Komşularımızla olan ilişkilerimiz zedelendi. “Kardeş Esad” oldu “Katil Esed”. Şimdi tekrar “Kardeş Esad” oldu. Şimdi tamam da, ya bunun sorumlusu sizsiniz. Bunun sorumluluğunu sizin üzerinize almanız gerekmez mi? Ben şunu anlatmak istiyorum; iktidar partisi sizinle uğraşacak diyorsunuz ya Ruşen Bey? İktidar partisi kendi işine baksın. İktidar partisi, muhâlefet partisi olmaktan çıksın. Ben bakıyorum iktidar partisi yöneticilerine, devamlı bir muhâlefet partisi yetkilisi gibi konuşuyorlar. Meselâ ben bir muhâlefet partisini temsil ediyorum şu an. Ben bir muhâlefet partisi yöneticisi olarak AK Parti’yi eleştirebilirim, iktidar partisini eleştirebilirim. Ha, doğruya doğru, yanlışa yanlış da diyoruz. AK Parti’nin 22 yılda yapmış olduğu güzel icraatlar da var. Bunları da paylaşıyoruz. Askeri vesâyetin ortadan kalkmasını takdir ediyoruz, başörtüsü meselesinin çözülmesini takdir ediyoruz, Ayasofya Câmii’nin açılması, evet, çok önemli bir gelişme. Yani dosta güven düşmana korku veren bir gelişme. Bunları da anlatıyoruz. Yani biz her zaman her şey kötü demiyoruz. Taksim’e câmi yapılması; evet, güzel, teşekkür ederiz, biz de gidiyoruz namazımızı kılıyoruz Taksim’deki câmide. Ama bunlar yetmiyor. Şimdi siz emekli maaşlarını 10000 liradan 12500 liraya çıkarttınız. Yani bu, baktığınız zaman 3 tane çeyrek altın eder. Ama daha önce meselâ AK Parti iktidâra geldiği zaman ne kadarmış? O dönemde emekli maaşıyla 8,5 çeyrek altın alınırken, şu anda 2 ya da 3 çeyrek altın alınabiliyor. Yani ekonomiyi konuşalım sizinle, sokağı konuşalım, çiftçiyi konuşalım, köylüyü konuşalım, esnafı konuşalım. Esnaf, inanın bakın esnafın ne kadar çok dükkân kapattığını ben görebiliyorum. Ben ikinci, üçüncü defa gittiğim yerlerde, ilçelerde, illerde, mahallelerde, orada daha önce görüştüğüm esnafları soruyorum; “Kapattı gitti” diyorlar. 40 yıllık esnaflar dükkân kapatıyor, 50 yıllık esnaflar dükkân kapatıyor Ruşen Bey. Anlatmak istediğim şu: İktidar partisi yöneticileri önlerindeki sorunları çözmeye çalışsınlar. Fâizi indirsinler, fâizi. Fâizin bu noktaya kadar geleceğini kimse tahmin edemezdi. İnanın ben bu kadar yukarıya çıkacağını tahmin edemiyordum.Ama şu anda bir kere siz gidip de bankadan finansmana ulaşamıyorsunuz. Aldığınız krediyle sanâyi ürünü üretmeniz mümkün değil. Sanâyiciler şu anda konkordato îlân ediyor Ruşen Bey. Yani gelin ekonomiyi konuşalım sizinle. Ben isterdim ki AK Parti yöneticileri 23. Yılda, “Biz ekonomiyi şuradan şuraya getirdik” desinler. Diyemezler. “Biz Türkiye’nin dış politikasında şunları şunları yaptık” desinler. Diyemezler. Hatırlayın lütfen Ruşen Bey, Annan Planı’yla, “Bir evetle dünyaya bağlan” kampanyasını kim yaptı? İşte şu andaki AK Parti yöneticileri yaptı. Kıbrıs elimizden gidiyordu, Rum tarafı “Hayır” dedi de bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de…

Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.

Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.

İsterseniz tekrar siyâsete dönelim. Şöyle bir şey var…

Mehmet Altınöz: Yani Ruşen Bey, özür dilerim.

Tabiî.

Mehmet Altınöz: AK Parti yöneticileri gündemlerine dönsünler, gündemlerine. Siz diyorsunuz ya, bizimle uğraşmayı bırakın siz, kendi işinize bakın. Siz iktidar partisisiniz. Siz kendi meselelerinizle uğraşın, bizimle uğraşmayın. Bizim belediye başkanlarımızı kendi partinize çekmek için uğraşmaktansa, esas kendi belediyelerinizde yolsuzluk varsa yolsuzlukları ortadan kaldırın. Îmar yolsuzlukları varsa onları ortadan kaldırın. Devamlı böyle bankamatik memurlarını belediyelerinize almak sûretiyle belediyedeki personeli yükseltmeyin.Bakın, Kâzım Aslan Bey 5 yıl önce Yozgat Belediye Başkanı’ydı. Şimdi tekrar 5 yıl sonra Yeniden Refah Partisi’nden Yozgat Belediye Başkanı oldu. Dedim ki: “Başkanım, nedir durum?” “Kısaca anlatayım” dedi; “Ben 500 personelle bırakmıştım belediyeyi, geldim ki 1100 personele çıkmış, 600 personel artmış. En son bıraktığımda 30 milyon borcum vardı. Bu 30 milyon borcu da bâzen sıfırlıyordum, bâzen kasada para oluyordu. Ama en son bıraktığım gün 30 milyon borcum vardı. Şu anda ne kadar borçla devraldım biliyor musun başkanım?” “Bilmiyorum, söyleyin lütfen” dedim. “2 milyar 100 milyon borçla devraldım” dedi. Ne dediğimi duyuyor musunuz?

Duyuyorum, duyuyorum, hepsini biliyorum.

Mehmet Altınöz: Yani şunun için söylüyorum; 30 milyondan 2 milyar 100 milyona çıkartılmış Yozgat’ın borcu, Yozgat Belediyesi’nin borcu. Sonra diyor ki: “Geldim, bizim iş makinelerimiz, araçlarımız günde 4 ton mazot kullanıyordu. Hemen bir düzenleme yaptım, ertesi gün bu 300 litreye düştü”. Evet, yani şunu anlatmaya çalışıyorum: Ahlâklı belediyecilik bu. AK Parti yöneticileri, iktidar partisi yöneticileri bunlarla uğraşsınlar, kendi belediyelerinde tasarrufa gitsinler, isrâfı ortadan kaldırsınlar.

Mehmet Bey, şimdi ben sizinle baş edemiyorum, AKP de herhalde sizinle baş edemeyecek. Nihâyet araya girebildim. Şunu söyleyeceğim; şöyle bir mesele var: Biliyorsunuz ben bu hareketi yıllardır, Refah Partisi vs.’den bu yana tâkip ediyorum. Şimdi, 2023 çok kritik bir seçimdi ve Yeniden Refah Partisi tam bir ivme yakalamıştı. Orada bir şekilde Cumhur İttifâkı’na katarak, Erdoğan onun kendine engel olmasını Erdoğan engelledi ve en azından öncelikle cumhurbaşkanı seçilmesini garantiledi. Siz o sırada iktidârın bir şekilde parçası olarak gözüküyordunuz; ama bir süre sonra muhâlefet partisi oldunuz. Siz de demin söylediniz, “Ben muhâlefet partisi yetkilisi olarak…” diye. Şu hâliyle, yani sizin parti olarak varlığınızdan ziyâde, muhâlefet yapıyor olmanızdan dolayı bir rahatsızlık var AK Parti’de. Yani sizin muhâlefetiniz, CHP muhâlefetinden ya da İYİ Parti muhâlefetinden daha fazla rahatsız ediyor onları. Bu da üç aşağı beş yukarı aynı gelenekten besleniyor olmanız ve tabiî ki Fatih Erbakan’ın Erbakan adını taşıyor olması sebebiyle herhalde. Yanılıyor muyum?

Mehmet Altınöz: Ruşen Bey, aslında onların rahatsız olmaması lâzım, onların bize teşekkür etmesi lâzım. Biz Yeniden Refah Partisi olarak, biraz önce de ifâde ettiğim gibi, olumlu muhâlefet yapıyoruz, ılımlı muhâlefet yapıyoruz. Biz iyi olan işleri takdir ediyoruz, eksikler varsa söylüyoruz, yanlışlar varsa söylüyoruz. Onların bize teşekkür etmesi lâzım, “Allah râzı olsun” demesi lâzım. Biz bunu niçin yapıyoruz? Kardeşlik vazîfemiz olduğu için yapıyoruz. Aynı zamanda bir muhâlefet partisiyiz elbette. Yani biz AK Parti ile ittifak yaptık diye, diğer partiler gibi AK Parti’nin altına sığınan partilerden birisi değiliz. Biz özgüvenli bir partiyiz. Biz Türkiye’nin en büyük teşkîlâtına sâhip partisiyiz. Tekrar ediyorum; biz Türkiye’nin en güçlü, en büyük teşkîlâtına sâhip partisiyiz. Bizim, gidin Anadolu’nun en ücrâ beldelerinde tabelalarımızı görürsünüz. Bizim belde teşkîlâtlarımız var, tabelalarımız var, toplantı salonlarımız var. Tertemiz, pırıl pırıl. Camları sabah yıkanır, masaları silinir, orada arkadaşlarımız vardır. Bu arkadaşlarımız gönüllü çalışırlar.Bizim demek istediğimiz özet olarak şudur: Onların bizden korkmasına gerek yok. Onların bize, bizim yapmış olduğumuz muhâlefetle alakalı, “Eksiklerimizi söylerseniz biz de bunları düzeltelim” demesi gerekir. Onlardan bu beklenir. Neden? Çünkü iktidar partisi, elinde gücü var. Sonuçta bunları çözebilecek gücü de var. Ruşen Bey, Türkiye’nin sorunları büyük, ama bu sorunlar çözülemeyecek sorunlar değil, bunlar çözülebilecek sorunlar. Biz de ülkemizin sorunlarının çözümü için çalışan bir partiyiz. Sonuçta biz yarın iktidar olacağız. Arkadaşlarımız çözemezse biz çözeriz bu problemleri. Biz geçmişte yaptık, yine yaparız. Geçmişte Millî Görüş hükûmetleri döneminde yapmış olduğumuz icraatları vatandaşımız çok iyi bilir, halkımız çok iyi bilir. Zâten “Türkiye yanıyor, Erbakan’ı arıyor” derken bunu kastediyoruz biz. Yani Erbakan zihniyetini, Erbakan’ın icrâ şeklini, Erbakan’ın geçmişte yapmış olduklarının aynısını yine bir Erbakan’la yapacağımızı taahhüt ediyoruz. Vatandaşımız zâten bunu görüyor. Bizim de 3. parti olmamız tesâdüf değil. Kayseri’de %17,5 oy aldık, Rize’de %17,5 oy aldık, Gaziantep’te %18 oy aldık, Kahramanmaraş’ta %35 oy aldık. Bu almış olduğumuz oylar tesâdüf değil. Şanlıurfa’da %40’a yaklaşan oy aldık. Bu oyları veren kişiler, bizim yapmış olduğumuz geçmişteki icraatları biliyorlar, Yeniden Refah Partisi’nin duruşunu biliyorlar, Genel Başkanımız Sayın Erbakan’ın duruşunu biliyorlar.Konya’da %26 oy aldık Ruşen Bey. Yani oy almanın ne kadar zor olduğunu siyâset yapan insanlar çok iyi bilirler. Siz de biraz önce ifâde ettiniz: “Ben bu hareketi çok iyi biliyorum, çok iyi tâkip ediyorum” diye. Yani bizim geçmişte de partimizin nasıl ivmeyle yukarıya çıktığını bilen bir insansınız. Yeniden Refah Partisi yükselişine devam edecektir.

Tam bunu soracaktım. Siz şimdi istim üzerinde bir partisisiniz; teşkîlâtınız gelişiyor, yeni üye sayınız diğerlerine göre çok çok fazla, vs.; ama benim gördüğüme göre mesele sizin en önemli meseleniz, AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat sizi yakın markaja alması. Yani kendi başınıza halkla görüşerek, milletle görüşerek, sâdece onlarla siyâset yapmak gibi bir şansınız yok. Sürekli arkanızda bir şey olacak. Ve demin siz de söylediniz; değişik engeller, şunlar bunlar vs., belediyelerinize de parti çalışmalarınıza da olacak. Bir tâkipçiniz var yani.

Mehmet Altınöz: Ruşen Bey, bu bizim gücümüzü gösteriyor aslında. Yani bizden korkuyorlarsa eğer, onların önlerine tüm evraklarını, raporlarını koyup düşünmeleri lâzım, “Neden acaba biz Yeniden Refah Partisi’nden çekiniyoruz?” diye. Yeniden Refah Partisi’nin teşkîlât çalışmasını göz önüne alsınlar. Bunun önünde de duramazlar. Yani vatandaşın şu anda, özellikle de ekonomik krizle alâkalı iktidar partisine bakış açısı çok değişti. Evet, Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı, evet, Sayın Erdoğan bizim Cumhurbaşkanımız. Ben Konya İl Divânı’nda geçen ay İsrail Dışişleri Bakanı’nın Sayın Cumhurbaşkanımızla alâkalı yapmış olduğu paylaşımları eleştirdim ve dedim ki: “Haddinizi bilin, Cumhurbaşkanımıza hakaret edemezsiniz. Cumhurbaşkanımızla alâkalı yapmış olduğunuz paylaşımları geri alın ve Cumhurbaşkanımızdan özür dileyin” diyen benim. Yani biz burada devletimizin temsilcileriyiz aynı zamanda. Biz iktidar partisini eleştirirken Sayın Cumhurbaşkanımızın elbette konumuna, makamına, mevkiine, ülkemizin Cumhurbaşkanı olan kişiye olan dış politikadaki yaklaşımlara da göğsümüzü geriyoruz, îtiraz ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın şahsına, Cumhurbaşkanımızın makamına karşı yapılan her türlü hakaretin karşısında olduğumuzu her zaman beyan ediyoruz, biz savunuyoruz yani. Ama eksikleri de söylemek durumundayız Ruşen Bey. Eksikleri de söylemeyelim mi? Yani güllük gülistanlık bir ortam varsa teşekkür ederiz, tebrik ederiz, Allah râzı olsun deriz. Bunları da söylüyoruz. Meselâ şu anda 1 milyon lira paranız var diyelim Ruşen Bey. Bu 1 milyon lira parayı götürün, herhangi bir bankaya yatırın; banka size ayda 40 bin TL ile 50 bin TL arasında bir fâiz veriyor. Ya, bu altından kalkılacak bir şey değil ki. Nereye kadar gidecek bu? Yani bu fâizlerle insanlar ticâret yapar mı? Meselâ şimdi siz de şu anda bir kuruluşun başında bulunan bir insansınız. Türkiye’de ticâret şartları çok ağırlaştı. Ben de aynı zamanda bir ticâret erbâbı olarak söylüyorum. Özellikle etrafımızdaki birçok iş adamı, sanâyici, tüccar, esnaf, inanın gelip anlatıyorlar. Biz de Türkiye’de yaşıyoruz, bizim başka pasaportumuz yok ki. Bizim başka bir ülkede de fiilen bir yaşantımız yok, yani gidip de İsviçre’de yaşamıyoruz veya gidip de Monako’da veya Amerika’da yaşamıyoruz. Yani dünyanın en güçlü ekonomik şartlarına sâhip olan ülkelerde yaşamıyoruz, Türkiye’de yaşıyoruz ve Türkiye’de ekmeğimizi kazanıyoruz. Ama bu gidişâtın iyi bir gidişat olmadığını da bizim iktidar partisi yöneticilerini eleştirmek sûretiyle paylaşmamız gerekmez mi? Bu da bizim en demokratik hakkımız. Onlara yol da gösteriyoruz. Diyoruz ki: “Bakın, bunları bunları yaparsanız, bunları çözebiliriz”. İşte tam da o noktada Ruşen Bey, bizim AK Parti ile yapmış olduğumuz ittifaktaki protokolü vatandaşımızın özellikle okumasını istiyorum. Orada biz bunların hepsini yazdık: “Bakın, bunlar bunlar yapılırsa ekonomik kriz diye bir şey kalmaz; aksine Türkiye şahlanır, kalkınır”. Üretim, istihdam, yatırım, ihrâcat ve kalkınma hamlelerinin gerçekleştirilmesi, havuz sistemine geçilmesi… Bunların hepsini paylaştık.

O protokolün üzerinden çok zaman geçmedi, ama üzerinden çok sular aktı. Benim gördüğüm kadarıyla siz iktidârın birlikte iş yapacağı değil –tabiî yarın öbür gün ne olacağı belli olmaz siyâsette ama–, normalde en çok endîşe ettiği partisiniz, ben öyle görüyorum. Bu iyi bir şey mi sizin için? Bir yanıyla iyi bir şey; ama bir yanıyla da tabiî… nedir o klasik deyiş? Riskler ve fırsatlar. Önünüzde çok fırsat var; ama riskler de var. İsterseniz burada toparlayalım. İlk fırsatta İstanbul’a geldiğinizde bir yayın yapalım. Nasıl olsa sizin partiniz üzerine konuşacak çok şey var. Çünkü gözler sizin, en azından iktidârın ve benim gibi siyâseti tâkip eden gazetecilerin gözleri partinizin üzerinde. Son olarak nasıl bağlamak isterseniz bağlayalım ve teşekkür edelim izleyicilerimize.

Mehmet Altınöz: Şöyle bağlayayım; İktidar partisi yöneticileri bizden korkmasınlar. Siz biraz önce ondan bahsettiniz; çekiniyorlar, korkuyorlar dediniz. Korkmalarına gerek yok. Önümüzdeki genel seçimlerde Sayın Erbakan liderliğinde biz onları dâvet ederiz; “Gelin, bizim çatımız altında biz sizi ittifâka dâvet ediyoruz” deriz. Onları biz kucaklarız, onlar bizim kardeşimiz, onlar üzülmesinler. İkincisi, Yeniden Refah Partisi’nin yerel seçimler sonrası gücünü kırmaya çalışmaya kimse kalkmasın. Bundan bunu yapanlar zararlı çıkar, bunlar vatandaş nezdinde prestij kaybederler. Bizim belediye başkanlarımızı yanınıza çekmeniz size fayda sağlamaz. Özellikle ekonomik alandaki meselelerin muhakkak çözülmesi lâzım. Türkiye’de gerçekten bir yangın var. Orman yangınları var, o başka bir konu; ama Türkiye’nin şu anda ekonomisi cayır cayır yangının içerisinde. Ekonomiyi bizim yangından çıkartmamız lâzım, çâreleri var.Üçüncüsü, son olarak toparlıyorum: Türkiye’de yapılan ciddî bir araştırmada, 18 ilâ 30 yaş arasındaki gençlerin %76’sının Batı’ya gitmek istediğine ilişkin bir araştırma var. 18 ilâ 30 yaş arasındaki gençlerin %76’sının Batı’ya gitmek istemesi… bizim gibi bir ülkede bu kabul edilemez. Bunu muhakkak tersine çevirmemiz lâzım. Gençlerin Türkiye’de yaşamasını sağlamamız lâzım. Gençlerin öğretmen, hâkim, savcı, avukat, doktor olmasını sağlayabilmemiz için onların ülkede kalmalarını sağlayabilmemiz lâzım. Doktorların birçoğu yurtdışında yaşamak için maalesef sırada bekliyor. Bizim onların burada yaşamalarını sağlamamız lâzım. Aksine, yurtdışına gidenleri de buraya gelmeleri için teşvik etmemiz lâzım.Türkiye, dünyanın en güzel ülkelerinden bir tânesi. Gençleri Yeniden Refah Partisi’nde siyâset yapmaya dâvet ediyorum. Gençlerin umutlu ve ümitli olmalarını istiyorum. Gençlerin ümitleri bizim en önemli sermâyemiz. Ülkenin en büyük gücü gençleridir Ruşen Bey. Gençlerin umutlu ve ümitli olmaları için de Türkiye’nin en genç parti liderlerinden birisi olan Genel Başkanımızla, Türkiye’nin 3. partisi olan Yeniden Refah Partisi çatısı altında siyâset yapmaya dâvet ediyorum.

İsterseniz burada noktayı koyalım.

Mehmet Altınöz: Noktayı koyalım. İlçelerimize, illerimize gelsinler, genel merkezimize gelsinler, internetten Yeniden Refah Partisi’ne üye olsunlar. Birlikte yaşanabilir bir Türkiye’yi, yeniden büyük Türkiye’yi ve yeni bir dünyayı kurma yolunda birlikte çalışalım diyorum. Bu programı yaptığınız için ve bizi dâvet ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. 

Ben teşekkür ederim. Çok sağ olun. Evet, Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Altınöz ile konuştuk. Kendisine çok teşekkürler. Sizlere de bizi izlediğiniz için teşekkürler, iyi günler.