YouTuber Mustafa Köheylan, Nakşibendiliğin Menzil kolunun merkezi Menzil Köyü’nü ziyaret etti. Köheylan YouTube’daki videosunda köyde gördüklerini anlattı. Görüntülerin çoğunun “çekilmemesi gerektiğini” belirten Köheylan, kayıt esnasında görevlilerle defalarca karşı karşıya geldiğini de söyledi.
YouTuber Mustafa Köheylan, Nakşibendiliğin Menzil Cemaati kolunun merkezi Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı Menzil Köyü’nü ziyaret etti.
Köheylan, Nemrut Dağı’nı ziyareti sırasında rotası üzerinde olan Menzil’e uğradığını söylüyor. Video boyunca köyün fiziki yapısından günlük rutinlerine, dini ritüellerinden sosyal yaşamına kadar pek çok detay paylaşılıyor.
Yerleşke Köheylan’ın aktardığına göre dört ana bölümden oluşuyor. Bunların başında merkezi ibadet alanı olan büyük cami geliyor. “Sultan Hazretleri” olarak anılan Saki Erol‘un evi, alışveriş ve yemek alanları ile türbe bölümü diğer ana yapıları oluşturuyor. Yerleşkenin altında ise ziyaretçilerin konaklaması için geniş yatakhaneler bulunuyor.
“Burası eskiden bu kadar büyük değilmiş” diyen Köheylan, mermer döşeli geniş avluları, modern mimarisi ve bakımlı bahçeleriyle yerleşkenin dikkat çektiğini söylüyor.
Köheylan, günün sabah namazıyla başladığını söylüyor, “Saat sabah 05:18 geçiyor. Sabah namazı için uyandırdılar herkesi. Herkes camiye toplandı” diyor.
Köheylan’ın aktardığına göre en dikkat çekici rutinlerden biri yemek düzeni. Günde iki kez, sabah namazı ve ikindi namazı sonrası “hatme” denilen dini toplantının ardından çorba dağıtılıyor.
Köheylan, “Size koca bir tas veriyorlar. İsteyen istediği gibi birbirinin masasına oturuyor ve daldırıyor kaşığı. Hep beraber sofiler olarak yiyorsunuz. ‘Tek başına yiyeceğim’ diye bir şey yok” diyor.
Her ziyaretçiye üç adet mısır ekmeği ve bir tahta kaşık veriliyor. Her masada beş kişi aynı tastan tahta kaşıklarla çorba içiyor.
“Hatmeyi yapabilmek için önce tövbe alman gerekiyor”
Menzil’deki en önemli dini ritüellerden biri, “hatme” olarak adlandırılan özel toplantılar. Köheylan bu konuda şöyle diyor:
“Hatmeyi yapabilmek için önce tövbe alman gerekiyormuş. İçerideki herkes tövbe almış kişiler. O yüzden sadece onlar var. Kapılar kilitlendi.”
Köheylan şöyle devam ediyor:
Medyascope'u destekle. Medyascope'a abone ol.
Medyascope’u senin desteğin ayakta tutuyor. Hiçbir patronun, siyasi çıkarın güdümünde değiliz; hangi haberi yapacağımıza biz karar veriyoruz. Tıklanma uğruna değil, kamu yararına çalışıyoruz. Bağımsız gazeteciliğin sürmesi, sitenin açık kalması ve herkesin doğru bilgiye erişebilmesi senin desteğinle mümkün.
“Tövbe etmesi gereken insanlar toplanıyorlar. Şeyhin önünde oturuyorlar. O söylüyor, siz tekrar ediyorsunuz. ‘Allah’ım günahlarımı affet. Yaptıklarımın farkındayım’ gibi şeyler söylüyorsunuz. Bunların ardından şeyhe olan bağlılığına dair bir cümle var. ‘Şeyhimi gavs olarak kabul ettim’ gibi bir şey söylüyorsunuz.”
“Sofi” düzeni ve görevliler
Alandaki düzen, “sofi” olarak adlandırılan kişiler tarafından sağlanıyor. Köheylan bu konudaki gözlemlerini şöyle anlatıyor:
“Her köşe başında bir sofi var. Sofiler sizi yönlendiriyor, yeşil yelekli insanlar… Her köşe başında sofilerle karşılaşıyorsunuz. Buranın eli ayağı, buradaki işleri yönlendiren, yöneten insanlar, hizmet eden insanlar sofiler oluyor.”
Sofiler sadece düzeni sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda ziyaretçilerin sorularını yanıtlıyor ve onları yönlendiriyor.
Köye, Türkiye’nin farklı bölgelerinden insanların geldiğini söyleyen Köheylan, “İnsanlar ziyarete geliyor. Zaten buraya gelinmesinin sebebi, burada birkaç gün konaklayıp şeyhi ziyaret etmek. Onun elini öpmek, ona dua etmek. Onun aracılığıyla belli isteklerini Allah’a sunmak için geliyor insanlar buraya. Şimdi bana soranlar oldu: ‘Onların evi yok mu, neden orada yatıyorlar?’ diye. Hayır arkadaşlar, evleri var. Sadece Türkiye’nin farklı bölgelerinden şeyhi ziyaret etmeye gelip, birkaç günde burada dua edip huzur bulmayı amaçlayan insanlar bunlar.”
Ziyaretçiler için konaklama imkânları, meydanın altında bulunan yatakhanelerde sağlanıyor. Akşam olduğunda caminin alt bölümü açılıyor ve insanlara battaniye ve yastık dağıtılıyor. Köheylan, hijyen kaygısıyla kendi uyku tulumunu kullanmayı tercih ettiğini belirtiyor. Zamanla artan ziyaretçi sayısı nedeniyle insanların yan yana yatmak zorunda kaldığı da aktarılıyor.
“Görselleri bile zor aldım”
Köheylan, alanda çekim yapmanın çok zor olduğunu anlatıyor:
“Bırakın seslendirerek çekim yapmayı, görselleri bile zor aldım. Yaptığım çekimlerin, görsellerin yüzde 80’i falan aslında yapılmaması gereken şeylerdi. Birçok kez de sufilerle, oradaki görevlilerle karşı karşıya geldim.”
Köheylan’ın aktardığına göre yetkililere çekim izni için “insanların bu konuda yanlış fikirlerinin değişmesi, bilgilenmeleri için” minvalinde açıklamalara “zaten bilen biliyor dünyaca ünlü bir yer burası, nasibi olan gelir” diyor.